Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbi: Cumhunyet Matbaacılık vc Gazetecilık Türk Anonım Şirketı
adına N«dir N«di # Genel Yayın Muduru Hısan ( traıl. Muesscse
Muduru: Emiııe Lşaklıgü. Yazı tşlen Muduru. Okıy Gooensio. 0
Habtr Merkezı Muduru Yılçıa B«ytr, Sayfa Duzcnı Yönetmenı Ali
Aıv. • Temakıler ANKARA AJımn Tma, İZMİR Hifcmrt Çrtmkm.
Iç Pobuka. Cttal B^bııvç. Dıs HabCTİer: trfua B^a, Ekononu: Oojtr I M u , !; Smdika: Şuknn Ktttnci, Kultüı Cttal Laer,
E&um Gtncz; Şıyton. Habcr Vasti-Tna. 1*M Bcrkın, Yurt Habcrlcn "><Mİ« Oogu, Spor Danışmaro Abdulludır Yncdmuı.
Dız taalar ktnm pdqkn, Ara$ünna: Sabnı Alpay. DUzttanc Abdalak Yıaa. % KoorthnaîOr Akmci korutsuı. 0 Malı IJICT
ErtJ fcrtan. • Muhasfbr BMnM Vtntr • Batşr-PUnlama: Scofl fÎMiıllıi)i fllıı # Rridam. Ay* Tonın. # Ek YsyınJar
AJtyol 9 Idarc: Hmc™ G m , • lşknnt: Öndtr Çdft, • Bılgı-lskm Nıfl Inal 9 Pcnonci: Snfi
aıw/ı v* Yatm CumhunyH Maibaaoiık « Gazncolık T-VŞ. Tlrt Oca*ı C*L 39 41
W34 Is PtC 246-lsarbu) Td 512 0} 05 (20 hai). Teta. 22M6 FM. (1) 526 60 72 #
Bumtar <U*n: Zıya Gokalp BK Inkılap S So 19/4, TH. 133 11 41-47, Telac 42344 FaK (4) 133
05 65 # t m r H Zıjı Ik 1352 İ2'3, Td 13 12 30, Ttte; 52359 Fw. (51) » 53 «0
# »•* Inonu Cad 119 S No 1 Kaı I Tcl 19 3' 52 14 h»ı Tdn. 62155. FK. (71) 19 37 52
TAKVIM: 22 OCAK 1990 Imsak: 5.47 Güneş: 7.16 Öğle: 12.20 tkindi: 14.51 Akşam: 17.14 Yatsı: 18.38
TAEK'in raporu:
Işın tedavisi
rasgele
uygulanıyor
Hastalara verilecek ışınları hassas olarak ölçen
dozimetre, Türkiye'deki 70 radyoterapi
aygıtından sadece 26'sında bulunuyor. Atom
Enerjisi Kurumu'nun raporunda bu 26 aygıttan
5'inde dozimetrenin kullanılamadığı belirtiliyor.
Rapora göre Türkiye'de 13'ü resmi, 7'si de
özel olmak üzere 20 radyoterapi merkezi
bulunuyor. Ancak faal durumda olan 17'si.
A!SKARA (ANKA) — Lsulü-
ne uygun ve iyi uygulanması ha-
linde, tedavi şansı oldukça yuksek
olan 'radyoterapi-ışınla tedavi'
yönteminin, Türkiye'de sağlıksız
koşullarda uygulandığı, Turkiye-
deki radyoterapi merkezlerınin
büyük bölümünün standart dışı
olduğu belirlendi. Kanser hastala-
rının bu merkezlerdeki tedavüeri-
nin de âdeta "el >ordamı>la" ya-
pıldığı anlaşıldı. Turkiye Atom
Enerjisi Kurumu (TAEK) uzman-
larınca hazırlanan bir raporda,
Türkive'deki radyoterapi merkez-
lerinin "ciddi eksikliklerinin bu-
lunduğu" belirtildi.
"Tiırkiye'de kurulu radyolerapi
merkezlerinde standardizasyon"
başlıklı raporda, radyoterapinin
iyi uygulanması halinde, kanserli
hastaların tedavi edilme şanslan-
run yüzde 30 dolayında olduğu be-
lirtilirken Türkiye'deki merkezle-
rin bu tedavi şansını azaltacak du-
rumda bulunduğu kaydedildi.
Rapora gore Türkiye'de 13'u
resmi, 7'si de özel olmak uzere 20
radyoterapi merkezi bulunuyor.
Resmi nitelikli 13 radyoterapi mer-
kezinin 3'unun hâlâ faaliyet gös-
termediği belirtildi. Buna gore ha-
len Türkiye'de faal durumda 17
özel ve resmi nitelikli radyoıerapi
merkezi \ar.
Bu merkezlerdeki radyoterapi
aygıtı sayısı raporda 70 olarak be-
lirtiliyor. Raporda, radyoterapi ay-
gıtlarında bulunan hastalara veri-
lecek ışınları "hassas" olarak ol-
çen dozimetre sayısının oldukça
yetersiz sayıda bulunduğu açıklan-
dı. Buna gore Türkiye'deki 70 ay-
gıtm sadece 26'sında, hastalara ve-
rilecek ışın dozunu olçen, dozi-
metre aleti bulunuyor. Bu durum,
hastalara verilirken, "çok hassas
bir şekilde hesaplanması gereken
ışın do/unun, âdeta rastgele
verilmesi" anlamına geliyor.
PARIS
Raporda, dozimetre bulundu-
ran 26 radyoterapi ayguının 5'inde
dozimetre kullanılamadığı belirti-
liyor.
TAEK'in raporunda şöyle denil-
di:
"Vapılan araşlırma sonucunda,
ülkemizdeki merkezlerin bazıla-
nnda dozimetre bulunmadığı, var
olanlann ise uzun >ıllardır kalib
rasyonunun yapılmadığı görul
mektedir."
Raporda, kanser hastalarının
tedaviye alınmasından önce, "pro-
va amaçlı tedavi" yapmayı sağla-
yan "similalör" sa>nsının da yeter-
siz olduğu belirtildi. Yani, pek çok
merkezde. hastalara ön inceleme
ve prova niteliğinde çalışmalar ya-
pılmaksızın ışın verilebiliyor.
Raporda, Türkiye'deki radyote-
rapi merkezlerınin "ciddi eksikJik-
lerinin dokumu" yapılırken bu ek-
sikliklerin hangi nıerkezlere ait ol-
duğu belirtilmedi. Ancak raporda,
Türkiye'deki resmi radyoterapi
merkezlerinın adlan şöyle sıralan-
dı:
"tstanbul I niversitesi Tıp Fa-
kullesi, İslanbul İ niversitesi Cer-
rahpaşa Tıp Fakültesi, Gülhane
Askeri Tıp Akadcmisi. Şişli Etfal
Hastanesi, Hacetlepe L niversite-
si Tıp Fakültesi, Ankara Üniver-
silesi Tıp Fakültesi, Ankara Onko-
loji Hastanesi, Ankara Nuraune
Hastanesi, Ege Üniversilesi Tıp
Fakültesi, Zeynep Kâmil Çocuk
Hastanesi, SSK Okmeydanı Has-
tanesi ve Haseki Hastanesi."
Türkiye'deki radyoterapi mer-
kezlerinin, personel ve çevre açı-
sından da tehlıkelere açık olduğu
belirtilen raporda, bu unitelerde
kullanılan radyum elementlerinin
1930'lu yıllard'a Turkiye'ye sokul-
duğu ve anılan tarihten bu yana
bu>uk bir çoğunluğunun "sızıntı
>e bulaşma" tespitinin yapılmadı-
ğına dikkat çekildi.
Güney Anıt Projesi
Erdal Soı^ucu'nun
SABETAY VAROL
PARİS — Yılmaz Guney'in Pa-
ris'teki Pere-La Chaise Mezarlığı-
nda yapılacak anıt-mezarı için
başlatılan kampanya dün Paris
1
te Zenith Salonu'nda yapılan bir
toplantı ile başladı. Toplantı öıı-
cesinde açılan anıt projesi yarış-
masını Ankaralı Mimar Erdal
Sorgucu'nun kazandığı açıklandı.
Giriş ücretlerinin oldukça yuk-
sek olmasına rağmen (100 frank)
çok geniş bir kitlenin Zenith Mu-
zik Salonu'na âdeta hücum etmesi
karşısında sinema sanaıçısmın eşi
Fatoş Giıney. büyuk memnunluk
duyduğunu gizlemedi.
Yaklaşık 5 saat süren ve sonu-
na kadar ilgiyle izlenen toplantı-
da Edip Akba>ram. Ahmet ka>a,
Arif Sağ \e Şıvan gibi sanatçılar.
konser verdi. daha sonra Guney-
in filmlerinden bir bölüm göste-
rildi. Daha sonra Tank Akan, Şe-
rif Goren, Tuncel Kurtiz, Zeki Ok-
ten, Atıf Yılmaz ve Melike Demi-
rag gibi Yılmaz Guney'in sinema
yaşamında işbirliği yaptığı sanat-
çılarla Adalet Ağaoğlu, Aziz Ne-
sin, Erdal Öz ve S«rver Taniili ko-
nuştular.
ıNâzım Hikmet'in eşi Vera
Hikmet de Rusça kısa bir konuş-
ma ile Nâzım Hikmet ve \ılmaz
Guney arasındaki ortak yanlar-
dan soz etti. Fransa Cumhurbaş-
kanımn eşi Danielle Mitterrand
başkanhğındaki Fransa Özgurlük
\'akfı Genel Sekreteri Rafeel Du-
eb de bayan Mitterrand adına kı-
sa bir konuşma yaptı. Konuşma-
cılann buyuk çoğunluğu, Kürt
halkının haklarından söz etüler.
Arif Sa|, Ahmet Kaya ve Şı-
\ an'ın yoğun alkışlar aldığı gece-
de Cumhuriyet Gazetesi de uç ya-
zar ile temsil edildi. Mustafa Ek-
mekci, Mahmut Tali Öngören ve
Atilla Dorsav. birer konuşma
vaptı. SHP'den ihraç edilen ya da
istifa eden Kürt asıllı 4 milletve-
kili gece\e kısaca destek verdiler.
tbrahim Aksoy, Salih Süraer, Ah-
rnet Türk \e Fehmi Işıklar'ı tem-
silen eski DISK Genel Sekreteri
Işıkiar daha ayrıntılı konuştu ve
SHP yonetimini suçladı. İnsan
Hakları Derneği adına Nevzat
Helvacı, Yazar Aziz Nesin ve
Doç. Server Taniili de söz aldılar.
Doç. Taniili, Yılmaz Güney adı-
na uluslararası bir sinema odülu
oluşturulmasını önerdi.
Yılmaz Guney'in anıt-mezarı
için açılan yarışmada birinci olan
Erdal Sorgucu, proje yarışmalan-
na daha once de katıldığını ve de-
receler aldığını, ancak ilk kez bir
anıt-mezar yarışmasına katıldığı-
nı soyledi.
Seramik sanatında 40, akademide 30yıllık çaba: SadiDiren
Toprak ve ateşle bıduştu"Anadolu'dan pek çok
uygarlık gelip geçmiş.
Onları özümsemek ve
çağdaş, özgün
yorumunu yapmak
önemli. Hitit Güneşi'ni
yeniden yaparsanız, bu
taklitolur."
ALPAY KABACAL1
Dünyanın en eski zanaatların-
dan çomlekçilik, zamanla seramik
sanatına dönüşmüş. Ama teknik
neredeyse hiç değişmemiş: Ana-
dolu'da yaşayan en eski halkların
günluk hayatına kadar giren bu
zaatın temeli, çamuru işlemeye ve
fırınlamaya dayaruyor. Seramik,
"yuzeyscl ve bacimsel konulann
iç içe olması, resim ve heykel ku-
rallannı kapsaması, tekniğin us-
taca kullanılması" ile sanata dö-
nüşüyor. "Yüzeysel serarniklerde
desen. renk ve kompozisvon; ha-
cimli seramiklerde biçimle ilgili
kurallar ujgulandıgı olçude" sa-
nat yapıtı niteliğine bürunuyor ça-
mur. Herbert Read, seramiği "sa-
natlann en soyutu, bu yüzden de
en zoru" olarak tanımlıyor; "bir
ulusun sanatının ve duyarlık de-
recesinin ölçiitü" olarak görüyor
bir anlamda...
Sadi Diren. işte böyle bir sana-
tın ustası. Yabancı uzmanlar,
Türkiye'de bu işten anJayanlar
ondan övgüyle söz ediyorlar.
Bunda "sanalının içinde yaşadı-
ğı çağdaş dünyanın karmaşıklığıru
yansıtması kadar, üzerinde yaşa-
dığı topraklann varatıcı birikimini
Hititlerden, Friglerden, Selçuklu-
lara ve Osmanlılara kadar çanak
çöraleklerin biçimlerivle, çinilerin
sırlan ve renkieriyle özümlemesi-
PORTRE Prof. SADİ DİREN
Kişisel ve toplumsal sergiler
1927'de îstanbul'da doğdu. Saint-Michel
Fransız Lisesi'ni (1946), Guzel Sanatlar
Akademisi (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi)
Seramik Atölyesi'ni bitirdi (1953).
Almanya'da seramik alanında on yıl kadar
(1955-64) çalıştıktan sonra Turkiye'ye
döndü. Bir yandan akademide oğretım
üyeliği öte yandan bir seramik fabrikasında
yönetici ve sanatçı olarak gorev yaptı.
197O'te profesör unvanını aldı. 1982-85'te
Mimar Sinan Üniversitesi Guzel Sanatlar
Fakültesi'nin dekanlığını üstlenen Prof.
Diren, 1988'de yeniden aynı göreve getirildı.
İlki 1953'te Maya Galerisi'nde olmak uzere.
Türkiye'de ve yurtdışında pek çok kişisel
sergi açtı, toplu sergilere katıldı. Seramikleri
lstanbul, Düsseldorf, Köln ve Milano'da altı
müzeye alındı. Birçok yapı için seramik
kaplamalar ve panolar düzenledi. Bunlardan
SADİ DtREN — Ljgulama içinde pişmeden sa- biri, T.C.'nin armağam olarak
natçı olunmaz. (Fotoğraf: Erdogan Köseoğlu) Strasbourg'daki Avrupa Konseyi binasında.
nin de payı var." (Cevat Çapan).
Onun toprak ve ateşle buluş-
masının kısa öykusü şoyle:
Liseyı bitirince önce kuyumcu-
lukla ilgileniyor, sonra dişhekim-
liği fakültesine başvuruyor. Ora-
ya fen bölümu mezunlarının alın-
dığıru oğrenince ,\nkara'ya gidip
hukuk fakültesine yazılıyor. Bi-
rinci yılın sonunda sınavlarını ve-
rip lstanbul Hukuk Fakültesi'ne
aldırıyor kaydını, ikinci sınıfı Is-
tanbul'da okuyor. Ders yılının bi-
timinde. içındeki durtü>e ve tut-
kuya uyarak güzel sanatlar aka-
demisine şöyle bir uğruyor. Ve he-
men kesin karannı veriyor: Bura-
da öğrenim görecek. Hukuk fa-
kültesi sınavlarınagirmekten vaz-
geçip askere gidiyor. Dönüşünde
akademi öğrencisidir artık...
Kumaş desenleri bölümüne gi-
riyorsa da orayı benimseyemiyor.
İç mimari bölümüne başvuruyor.
Ama orada masalar dağıtılmış,
öğrenciler yerlerine yerleşmiş...
"Başka masa yok", diyor hoca.
O, "hangi atorye bos?" diye araş-
tınrken, "bir seramik atölyesi
var", diyorlar, "ama ögrencisi
yok."
O, öğrencisiz atölyenın tek öğ-
rencisi artık. tki hocası var atöl-
yenın: lsmail Hakkı Oygar ve Ve-
dat Ar. Bir fınnı, iki de -
çalıştırılmayan- tornası var...
Bu atölyede dört yıl öğrenim
görüyor Sadi Diren. Hayır, yal-
nız bu atölyede değil... Tornayı
nerede öğrenebileceğini soruştu-
ruyor; "Göksu'da", diyorlar,
"çömlekçilerin yanında". Gök-
su'ya gidip Hasan Usta'nın yanın-
da çalışıyor. Nice seramikçiye yar-
dımlarda bulunmuş, iyilikle anı-
lan bir ustadır o... Zamanla onun
çatı katında atölyemsi bir yer de
ediniyor Sadi Diren.
İyilikle anılması gereken bir
başka kişi, o zamanki akademi
mudürü heykeltııaş Nijat Sirel...
Uluslararası Sanat Eleştirmenle-
ri Kongresi'nin İstanbul'da dü-
zenleneceğini öğrenip de sergı aç-
maya karar veren Sadi Diren, on-
dan akademinin fınmnı kullanma
izni istiyor. Sirel'in "takdirierini"
ve iznini aldıktan sonra da hazır-
lıklara ginşiyor. Göksu'da ve aka-
demide gerçekleştirdiği seramik-
Sophie'nin soylu güzelligİMa
U
cariS
r
iaa
n
İmparatorlugu Hasburg hanedanının en genç Uyesi Arşidüşes Sophie
son aylarda Batı basınımn gozdesi haline geldi. Pırıl pırıl güzelliği
ve çekiciliğinin yanında çok yönlü yaşamı ve ilgi alanlanyla gün
geçmiyor ki bir dergiye kapak olmasın, hakkında bir gazetede ha-
ber çıkraasın... Sophie'nin surpriz nişanı da bu voğun ilgiyi arttır-
maya yetti. Fotomodel, stilist, gazeteci olan ve aynı zamanda
İspanya'daki çocuk koylerine yardım eden 30 yaşındaki Sophie ço-
cukluk aşkı Prens Hugo Windisch - Graetz ile evlenrneye karar ver-
di. Fransa'da yayımlanan Paris Match Dergisi'nin haberine göre
geçen ilkbaharda dokuz yıl sonra yeniden karşılaşan iki eski sev-
gili bu kez birbirlerinden kopamayacaklannı dünya âlem duysun
istediler. Bu sevgilerini perçinlemek için de Sophie nişanlısı Hu-
go'ya tahtadan. kadrajı gümüş, rakam yerine Almanea "seni
seviyorum" anlamına gelen 12 harfli "Ich liebe dich" yazılı bir
sarkaçlı saal armağan etti. Hugo'nun sevgilisine nişan armağam
ise çevresi pııiantalarla süslii kocaman safir taşlı bir yüzüktü. Adı
yıllarca Monaco Prensesî Caroline'in eski kocası Philippe Junot
ve jet sosyetenin birçok playboyuyla birlikte anılan Sophie de böy-
lece Avrupa hanedanlannın koca bekleyen güzel kızları listesin-
den silinmiş oldu.
lerle 1953'te Turkıye'de ilk sera-
mik sergisini açıyor.
Kongrede üç eleştirmenden çağ-
rı alıyor. Biri Fransız, biri Lük-
semburglu, biri Alman. Bu so-
nuncusu, Hans Marıa Wingler,
ülkesine dönünce Sadi Diren'in
seramiklerinin fotoğraflarını fe-
dere devletin bakanına gösteriyor
ve onun Frankfurt yakınındaki
Offenbach Tatbiki Sanatlar Oku-
lu'na oğretmen olarak atanması-
nı sağlıyor. Resmi makamlardan,
konsolosluktan onaylı çağrı mek-
tubu gelince, O da Hasan Usta'-
nın Göksu'daki çatı katından ay-
rılıp Almanya'ya yollanıyor altı
gunlük eşiyle birlikte. Yıl 1955.
Almanya serüveni
.^lmanya serüveni uzun. Tatbi-
ki sanatlar okulunda işe başlıyor-
sa da, onaylı resmi mektup kay-
bolduğu ya da çalındığı için, kad-
roya alınmıyor. Okulda seramik-
ler yaparak Frankfurt'a gidip sa-
tıyor. Bir ara belediyeden burs alı-
yor... Para sıkıntısı içerisinde ge-
çen bu birkaç aydan sonra Kob-
lenz yakınındaki bir kasabada, bir
atölyede kendi hesabına seramik
yapıyor. Güııde 4 milyon parça
seramik ureten bu bölgede yirmi
üç ay yaşıyor. Ardından sanayi-
ye geçiyor. 1964'e kadar kalıyor.
Sadi Diren'in Akademı'ye ver-
diği yılların sayısı -oğrencilik dö-
nemıyle birlikte- otuzu, seramik
sanatındaki çabası kırk ytlı bulu-
yor. 1964'ten bu yana seramik bö-
lümünde öğretim üyesi.
Akademi'ye girdiğinde tek öğ-
rencyidi, şimdi yuzü aşkın oğren-
cisi var. Bugune kadar 367 öğren-
ci yetiştirmiş. Usta-çırak yöntemi-
ni sürdürdüklerini, bunun oğren-
cinin yetışmesinde önemli rol oy-
nadığını belirtiyor. Bugun Sera-
mik Bölumu'nde sanayiden gel-
me, yıllar boyu ateşin karşısında
kavrulmuş ustalar var. Öğretim
uyesi, ögrencisi, ustası hep birlik-
te, çalışmanın sıcak ortamında
can ve gönülden ter döküyorlar.
Malzeme gereksinimi, universite
butçesi yetmediği için bağış yoluy-
la sağlamyor çoğu kez.
Sanayide çalışmanm bazı çev-
relerce küçumsendiğini ifade eden
Sadi Diren, "Her öğrencinin ge-
rek sanayide gerek alölyelerde, di-
yelim çömlek yapılan Göksu'da
çalışması gerekir" diyor. "Bu, bir
çeşit stajdır. L'ygulama içinde piş-
meden sanatçı olunmaz."
Bugün öğretim ve sanayi yö-
nünden de sanatçı yönunden de
Türkiye'nin seramik alanında ileri
bir düzeyde bulunduğuna inanı-
yor Sadi Diren. Ekliyor: "Başka
ülkelerde açılan sergilerde birçok
Türk sanatçısımn ödüller aldığı-
nı iftiharla görüyoruz."
Yakındığı tek sorun var: "Baş-
ka ülkeler, sanatçıyı korumak için
herşeyi yapıyor. Devlet, sanatçı-
dan eseri alıyor; gümrüğünü, ta-
şınmasını, kargosunu yükümlenip
uluslararası sergilere gönderivor.
Hatta sanatçıyı da yolluyor. Biz,
gümrukte, salyangoz ihraç eden
bir tüccar gibi uğraşmak zorun-
da kalıyoruz. "
Anadolu, bir köprii
Gelıyoruz Sadi Diren'ın sana-
tına... İlk doneminde tarih önce-
si Anadolu sanatından ve Osman-
lı seramiğinden esinlendiği, daha
sonra yuzeylerde plastik süslemeyi
ön planda tuttuğu, bir dönem
kendi bulduğu özgün sır tekniğiy-
le büyük duvar seramikleri ger-
çekleştirdiği, son yıllarda da sera-
mik heykeller ve ayrıntıların ağır
bastığı duvar seramikleri uzerin-
de çalıştığı belirtiliyor. Kendisi, şu
açıklamayı yapıyor:
"Anadolu bir köprii... Bura-
dan pek çok uygarlık gelip geç-
miş. Bugün onu özümsemek ve
çağdaş, özgün yorumunu yapmak
önemli. Artık, iletişimin gelişme-
sinden dolayı, bütûn dünya birbi-
rinden büyük ölçüde etkileniyor.
Etkiler, bazen taklit etme nokta-
sına vanyor. Hatta. kitaplarda re-
simkrini gördüğümüz çok eski
eserlerin de taklit edildiği oluyor.
Sözgelimi Hitit Güneşi pek çok
kez yapıldı. Bu, çağdaş olmuyor
taklit oluyor. Fuzuli'nin bir şiiri-
nin tek noktasını bile değiştire-
mezsiniz. Bu tür eserler de ona
benzer."
Kitap ve ilaç
kaınpanyası
• SLSURLUK(AA) —
Susurluk Belediyesi, kitap
ve ilaç toplama kampanyası
ile ağaç dikme kampanyası
başlattı. Belediye Baskanı
Tahsin Bozoğlu, belediye
kütuphanesi kurmak için
girişimlerde bulunduklarıru,
bu amaçla kitap toplama
kampanyası başlattıklannı
açıkladı. Bozoğlu, yoksul
vatandaşların tedavisi için
de ilaç toplamaya
başladıklarını belirterek
"İlaç çok pahalı,
kullanılmayan ilaçları bu
vatandaşların yaranna
sunmak istiyoruz" dedi.
Çevre konıma
derneği
• NEVŞEHİR
(Cumhuriyet) —
Nevşehir'de doğal yapının
korunması ve bu alanda
yapılacak çalışmalara
katkıda bulunmak amacıyla
yeni bir dernek kuruldu.
Nevşehir ll Çevre Kurulu
üyeleri ile turizmci, sanayici
ve çeşitli meslek
gruplarından temsilcilerin
kurucu üyeliğini yaptığı
Nevşehir Çevre Koruma ve
Güzelleştirme Derneği,
öncelikle bölgedeki doğal
yapının korunması
konusunda girişimlerde
bulunacak.
Daha temiz
Isparta
• ISPARTA (AA) —
Ispartalı Minik Çevreciler
Kulübü, "Çevre Kirliliği ve
Çözüm Yollan" konulu
danışma toplantısı
düzenledi. Minik
çevrecilerin 24 ocak
çarşamba günü
gerçekleştirecekleri toplantı
için dağıttıkları davetiyede
"Daha temiz ve daha yeşil
bir şehirde yaşamak ve
çevre kirlıliğinin yarattığı
olumsuz etkileri ortadan
kaldırmak istiyorsanız,
çevre kirliliği ve çözüm
yollan konusunda
duzenledığimız danışma
toplantısına katılır mısınız?
Saygılanmızla" denildi.
Isparta Belediyesi'nin
desteğiyle oluşturulan 117
üyeli Minik Çevreciler
Kulübü, dördü ilkokul, biri
de ortaokul ögrencisi olan
beş öğrenci tarafından
kuruldu.
Pis su
tesisaü
• ANKARA (AA) —
Turk Standartları Enstitüsü
(TSE), hazırladığı yeni bir
standartla binalarda pis su
tesisatı yapımında uyulacak
kuralları belirledi. Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı'nın
dünkü Resmi Gazete'de yar
alan tebliğine göre TSE
tarafından hazırlanan
"Binalarda Pis Su Tesisatı
Yapım Kuralları" standardı,
6 ay sonra zorunlu olarak
uygulanacak.
Bursa'da
termik mitingi
• BURSA (Cumhuriyet
Burosu) — Yeşiller Partisi
Bursa İl Örgütü tarafından
düzenlenen "Orhaneli
Termik Santralı'na Hayır"
mitingi dün Fomara
Alanı'nda yapıldı. Yaklaşık
300 kişinin katıldığı
mitingte, "Ölmek istiyorsak
termik santrala evet" yazılı
pankart dikkat çekti. Çeşitli
konuşmaların yapıldığı
mitingte, müzik eşliğinde
halk oyunları gösterileri
sunuldu. Mitinge katılanlar
daha sonra Bursa
Büyükşehir Belediyesi'nin
kendilerine tahsis ettiği
otobüslerle Orhaneli Termik
Santralı'na gittiler.
Sovyetler
kürtaj
rekortmeni
Dış Haberler Servisi — Le-
ningrad kliniklerinde gunde
ortalama 250 kurtaj gerçekleş-
tiriliyor. Sovyetler Birüği'nde
kurtaj, yasal ve parasız. 1955
yılında kurtaja tekrar izin ve-
rilen Sovyetler Birüği'nde ka-
dınların pek çoğu. uzun bek-
leme süreleri \e bürokratik en-
gellerden kaçınmak amacıyla
yasal olmayan yollara başvur-
mayı tercih ediyor.
Alman "Der Spiegel" Der-
gisi'nin haberine göre Sovyet-
ler Birüği'nde bir doğurna
dört kürtaj duşuyor, her 100
yasal kürtajm karşısında ise
yasal olmayan 106 kürtaı \er
alıyor.
Sovyetler Birüği'nde isten-
meyen hamilelikten korunma
yöntemleri çok sınırlı ve yeter-
siz. Eczanelerin büyük bölu-
münde prezervatif \e doğum
kontro! hapları bulunmuvor.
47. Alîın Küre ödülleri sahiplerini buldu
Savasaleyhtarının zaferi
VECDİ SAYAR
ALTIN Kİ RE ÖDİJLLERİ -Oliver Stone (sagda), "Doğum Tarihi 4 Temmuz" filmi ile En İyi Yö-
netmen seçildi. Ron Koviç'in (ortadal anılarını anlatan lılmin baş oyuncusu Tom Cruise da (solda)
En tyi Oyuncu ödulüne değer görüldü. (Fotoğraf: AP)
Hollyvvood'daki yabancı basın mensuplarının oylarıyla
belirlenen Altın Küre ödülleri, Vietnam Savaşı'nda
sakat kalan bir askerin öyküsünu anlatan "Doğum
Tarihi 4 Temmuz"un zaferiyle sonuçlandı. Oliver
Stone'un yapıtı En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi
Senaryo ve En İyi Oyuncu ödüllerini topladı.
~~ tarı çalışmalara adayan Kovic'i
ayakta alkışlıyordu.
"Doğum Tarihi 4 Temmuz" adlı
film Vietnam'a inançlı, milliyetçi
bir Amerikan askeri olarak giden,
savaş sonrasında ise bilinçli bir sa-
vaş aleyhtarına dönüşen Koviç'in
anılarından kaynaklanıyordu. Ko-
viç'in projesıne "Platoon"un yö-
netmenı Oliver Stone sahip çıkmış
ve Kovic'in düşunu gerçekleş-
tirmişti.
47. Altın Kure ödülleri, yani
Hollyvvood yabancı basın men-
suplaruıın oylarıyla belirlenen yı-
lın bu ilk önemli ödülleri "Doğum
(Arkjsı J1. Sayfada)
LOS ANGELES — Bundan
tam 22 yıl önce 20 Ocak 1968'de
Amerikan ordusunun genç bir as-
keri Ron Kovic Vietnam'da yara-
lanıyor ve yaşamının geri kalanı-
nı tekerlekli iskemleye bağlı geçir-
meye mahkûm oluyordu. 20 Ocak
1990 akşamı ise Kovic, yaşamının
en mutlu anını yaşıyordu. Son 12
yıldır gerçekleşmesi için uğraş ver-
diği proje bir zaferle noktalanmış-
tı. 47. AUın Küre Ödul töreninin
duzenlendıği Beverly Hills, Hil-
ton'un salonunu dolduran sinema
sanatçıları, yaşamını savaş aleyh-