26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 26 Ocak 2009/239 iderek kıtlaşan dünya kaynaklarının en önemlisi enerji ile ilgili olanlar. Fosil ve nükleer yakıtların önümüzdeki 100 yıl içinde neredeyse tamamen tükeneceği bilinirken 22. yüzyılda insanlığın dayanacağı kaynakların başında yeni ve yenilenebilir kaynak olan güneş, rüzgar ve okyanus dalgalarından elde edilecek enerji gelecek. Bunun dışında başta AB, ABD, Japonya ve Rusya çeşitli ülkelerce müştereken çalışılan ITER yani bir anlamda füzyon teknolojisiyle plazma halindeki maddenin termonükleer enerjiye dönüştürülmesi de gelecek için önemli bir seçenek olacak. Bunlardan elde edilecek ikincil enerji kaynağı olan elektrikten de hidrojen elde edilmesi bir anlamda özellikle elektriğin depo edilerek geniş ölçekte kullanılmasını sağlayacak. Ne var ki ve anlaşılan daha en az 50 yıl ciddi ölçüde fosil yakıtlara bağımlı bir yaşam sürdürmek zorundayız. Başta petrol ve doğalgaz fosil yakıtların en kolay elde edilip taşınılan ve yaygın türleri. Geçmişte bu doğal kaynaklar yalnızca büyük şirketlerin daha da büyümesini sağlamak açısından ekonomik değer ifade ediyorken şimdi ülkeleri birbirine düşürüp savaşa bile sürükleyebilecek kadar önemli bir stratejik değere kavuştular. Elli yıl sonra aynı olgunun nükleer kaynaklar üzerinde de yaşanacağını söyleyebiliriz. Hiç şüphesiz bu durumda nükleer kaynak ve rezervlerinin yoğun bulunduğu Orta Asya’nın önemi ve stratejik boyutu yakın gelecekte daha da artacak. G Siyasal enerji savaşları Ukrayna, Rusya’nın etki alanından çıkmak amacıyla renkli devrim gerçekleştirmiş ülkelerden biri. Her kış geldiğinde Ukrayna üzerinden Avrupa’ya taşınan doğalgazda yaşanan sıkıntı yeniden gündemde. Bir farkı var, kriz Ukrayna’daki seçim öncesinde yaşanıyor. gördüğümüz gibi siyasal nedenler ile parasıyla bile satın alınamaz hale gelen doğalgaz, tedarik açısından tam anlamıyla stratejik bir madde haline geldi. Doğalgazda dünyanın birinci üreticisi olan Rusya Federasyonu ve ikinci üreticisi olan İran’ın ellerindeki bu stratejik maddeyi alabildiğince siyasi silah gibi kullanmaya başlamaları son yıllarda çok sık rastlanan bir durum haline geldi. Doğalgazın petrolden farklı olarak nakliyesinin deniz yoluyla kısıtlı olması da özellikle Orta Asya ülkelerinin ürettikleri doğalgazın bunlar açısından hemen hemen tek geçiş güzergahı olan Rusya tarafından, istismarını ve kontrolünü sağladı. Ancak dünyanın en önemli tedarikçisi olan Rusya da bu noktada önemli bir sorunla karşılaştı. Nitekim Rusya’nın ürettiği gazın tüketicilere ulaştırılırken yaklaşık yüzde 80’inin Ukrayna üzerinden sevk edilmesi gerekiyor. Rusya’nın hegemonyasından kurtulmak için NATO’ya girip, Batıya yanaşma seçeneğinde karar kılmış olan Ukrayna ise yüzde yüz bağımlı olduğu Rus doğalgazını giderek pahalı almaya başlamış. Bu bağlamda şimdilik 1000 metreküpü 180 dolar civarında olan fiyatın Rusya tarafından 250450 dolar aralığına zorlandığı biliniyor. Bu gelişme ise Rus doğalgazına bağımlı ve bunu aynı zamanda Avrupa’ya taşıyan ana geçiş yolu olan Ukrayna’nın kendisine empoze edilen gaz fiyatına karşılık geçiş ücretini arttırma gibi bir silahı Rusya’ya karşı kullanma yolunu seçmesini söz konusu ediyor. Bu gelişmenin yanı sıra ekonomisi çok da parlak olmayan Ukrayna’nın aldığı gazın bedelini ödemediği veya geciktirdiğini öne süren Rusya da her yılın OcakŞubat aylarında rutin olarak gazı kesiyor. Hatırlarsak 2006 yılının ilk günlerinde de Avrupa’nın gazı 3 gün süreyle yine Ukrayna üzerinden kesilmişti. Anlaşılan Rusya bu yöntemle Ukrayna’yı yeniden cezalandırmak istiyor. Ancak geçtiğimiz günlerde gazın yine, tamamen kesilmesi Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Macaristan, Sırbistan gibi ülkeleri tamamen, Avusturya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Makedonya’yı da kısmen etkiledi. Bu ülkelerin çoğunda hayat durdu. Slovakya ve Bulgaristan gibi nükleer santralleri olan ülkeler kapanan tesisleri yeniden işletmeye sokarak bir nebze de olsa elektrik Rusya, Ukrayna’daki seçimleri etkilemek istiyor… RUSYAUKRAYNA VE ENERJİ HATLARI Doğalgaz petrole göre temiz olması nedeniyle son 30 yılda özellikle gelişmiş ülkelerde daha çok kullanılır oldu. Isınma ve elektrik üretimi de Türkiye dahil bütün Avrupa’da doğalgaza daha çok dayanır hale geldi. Doğalgaz çevrim santrallerinin kuruluşunun ucuz ve çabuk olması, elektrik açığı olan ülkeleri ve bunların özel teşebbüslerini bu kolay yolu seçmeye itti. Ne var ki doğalgaz kaynaklarının giderek birkaç ülke tarafından siyasete alet edilmesi ve bu bağlamda doğalgaz fiyatlarının da arztalep dengesini istismar edercesine arttırılması süreç içinde adeta eroin bağımlılığı arz etmeye başlayan doğalgazın, fiyatlarını vurdu. Hatta Rusya ve İran örneklerinde üretimlerini sağladılar. Türkiye de bu kısıntıdan günde 42 milyon metreküp gaz çektiği Batı Hattı dolayısıyla marjinal ölçüde etkilendi. Doğalgaz tedarikinde en başta gelen bu hattın kesilmesi stratejik açıdan bir sıkıntı yarattıysa da Türkiye’nin Mavi Akım, İran, Azerbaycan gibi başka boru hatlarına sahip olmasından dolayı ve likit gaz şeklinde Cezayir ve Nijerya’dan sağladığı öteki kaynaklar sıkıntıyı hissetmememize neden oldu. Bu noktada tedarik kaynaklarımızın çeşitliliği ve coğrafi konumumuzun uygunluğu gibi avantajların ortaya çıktığını ve bunun önemini vurgulamakta yarar vardır. Ne var ki krizin bu şekilde gelişmesi, üyelerinin hemen hepsinin bir şekilde Rus gazına bağımlı olduğu AB’yi müthiş endişelendirip arabulucu olmaya zorladı. Hatta konunun AB tarafından algılanması, Ruslara ve Ukraynalılara hakarete varacak yorumlara da neden oldu. Çünkü Avrupa bu tür bir tedarik krizini bugüne dek hiç yaşamamıştı. Kendini arabulucu olmak zorunluluğunda hisseden AB, bununla da kalmayıp, kalıcı bir çözüm için kontrol komisyonu kurulmasını da sağladı. Almanya’nın yürüteceği bu kontrol sisteminin amacı, Rusya’nın iddiası olan, Ukrayna’nın gönderilen gazı illegal olarak kendisine çekmesini önlemek. Ancak doğal olarak AB’nin böyle bir hakemliği, Rusya’nın artık bir numaralı jeopolitik silahı haline gelmiş olan Gazprom’u da dizginlemek şeklinde ortaya çıkmakta. Rusya’nın bu konuda hele ki ABD’nin Karadeniz emelleri belli iken AB ve özellikle Almanya ile çatışmaya girmek istemeyeceği de açık bir şekilde ortada. Çünkü Rusya ticari, ekonomik, siyasi ve teknolojik yönden AB’ye ciddi anlamda muhtaç. Kaldı ki hala dünyanın üçüncü büyük döviz rezervlerine sahip ekonomisi olan Rusya’nın petrol fiyatlarının da düşmesi ve bu son kesintide yaklaşık bir milyar dolar kaybetmesi ile daha fazla kapris yapamayacağı da belli. AB İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR Rusya’nın yeniden küresel güç olma çabalarının enerjiyi silah olarak kullanma alışkanlığında bir araç haline gelmesi özellikle AB’yi doğalgaz tedarikinde bu Kesinti, Avrupayı titretti. ülkenin egemenliği ve kontrolünden ivedilikle kurtulmaya zorlamakta. Bu konuda bundan böyle AB ülkelerinin, Afrika ve Yakındoğu’dan likit gaz tedarikine önem verip, ülkelerinde yeni terminaller ve depolar yapılmasına hız vereceklerine dair işaretler gelirken, AB’nin kömüre dayalı elektrik santrallerinden vazgeçmesi ve nükleer enerji konusundaki kararsızlığı ise önümüzdeki yıllarda doğalgaz gereksiniminin birlik üyelerinde iki katına çıkacağını gösteriyor. Bu olgu ise AB’yi Rusya ile ilişkilerde daha da kırılgan bir noktaya getirecek. Çünkü 2006’daki krizden sonra Rusya ve Ukrayna’nın Batı Avrupa’ya
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear