26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 26 Ocak 2009/239 ST R A T E J İ c 3 satranç tahtası görünümünde, İsrail yerleşimleriyle bölünmüştür. Duvarlar sadece İsrail ile Filistin’i değil, Filistinlileri de birbirinden ayırmaktadır. Filistinlilerin hareketleri yerleşimler arasında bile kısıtlanmaktadır. Gazze’den ve Hamas’ın etkisinden ayrı bile olsa, böyle bir konumda hür bir ülke kurulamayacağı da açıktır. Batı, El Kayide’yi, Taliban’ı, Hamas’ı, Hizbullah’ı neden yaratmıştır, PKK’nın devamını neden desteklemektedir? Zamanımızın Batı yöntemi; evvela kurmak, sonra teşvik, sonra da cezalandırma sırasında durumdan yararlanma değil midir? İsrail’in, varlığını tanımayan, daima tehditler savuran Hamas’tan kurtulmak istemesi çok doğaldır. Ancak bunu yaparken Gazze’yi istila istekleri ve sivillerin öldürmesi kabul edilemez. Bu kabul edilemez duruma İsrail’in en büyük destekçileri ABD’nin ve İngiltere’nin göz yummaları ne anlamdadır? İsrail’in kuruluş şekli, Büyük Ortadoğu Projesi’nin başlangıç noktası mıdır? Filistin ve İsrail halkı planın hedefleri için mi kullanılıyorlar? Batı’nın Ortadoğu politikası ile radikal İslam’ın oluşturulması, yeni bir haçlı seferinin nedeni için midir? Yaratılan ayrılığın İsrail’in varlığına ters düştüğü belli değil midir? Bütün bu soruların cevapları, her gün bir diğerinin doğruluğu ortaya çıkan komplo teorilerinin ne kadarına inandığımıza bağlıdır. Batı’nın BOP içinde İsrail ile anlaşarak, bugünkü Kürt bölgesi üzerinden, Türkiye’nin doğusunu da içeren bir yeni harita oluşturulmasının kararlaştırılmış olması da, çok saklanmayan bir gerçek olarak karşımızdadır. Kanaatimizce, Batı’nın oluşturduğu şartlar altında, Filistin problemine çere aramak, sadece bir oyalama oyunudur. “Çözüm olmaması, zaten başlangıçta hesaplanmıştır” demek de pek yanlış olmaz. Böyle büyük bir oyun varsa, İsrail’in onu bozması için komşularıyla iyi ilişkilere geçmesi de şimdilik bir hayal olmaktan ileri gitmemektedir. Hiç çekinmeden çifte standart uygulayan emperyalist Batı’nın çıkarları nedeniyle, Filistin halkı seçeneksiz bırakılmıştır. Kim, Gazze’de bir Filistin geleceği var diyebilir! Ekteki haritalara bakıldığında, İsrail Filistin sorunun çözülmesinin ne yönde gittiğine yorum yapmanın gereksiz olduğu görülür. Beklenen gelişme gerçekleştiği zaman da, bölgede hiçbir zaman barış olması beklenemez. Arap dünyası içinde sıkıştırılmış bir İsrail’in huzura kavuşması olanaksızdır. İngiliz planının başarılı olduğunu düşünmek de yanlış olmaz. Türkiye ise, bütün kalmak istiyorsa, kendi sınırlarının değiştirilmesi tehlikesi karşısında, dostunu, düşmanını ve çıkarlarını, tarihi gerçekleri, bugünden doğru değerlendirmek zorundadır. Not: Haritaların kaynağı: Occupation Magazine, Oren Medics, Tel Aviv 2005 M K. Ali TURGUT Yüksek Mimar Amerikan Instiute of Architects turgutk@gmail.com usevilerin ve Filistinli Arapların yüzlerce yıldır beraber yaşadıkları topraklar 1947’de İngiltere’nin yardımıyla bölündü. O tarihlerde bölgede, yüzde onu Hıristiyan olmak üzere, 1.3 milyon Arap ve 600 bin Musevi vardı. Toprakların yüzde 55’i Musevilere verildi. Kudüs uluslararası bölge olarak belirlendi. İsrail’in kuruluşunda da Araplara bırakılan topraklar, Batı kıyıları ve Gazze olarak, birbirinden ayrık konumda planlanmıştı. İki ayrı Arap bölgesinin en yakın yerinde yaklaşık iki kilometre kadar dar bir geçit bırakılmıştı. Her iki taraf için de uygunsuz olan bu konumun neden yapıldığını sorgulamak gerekir. Her iki ülkenin de bu şekilde parçalanmış olması bir ilktir. Hele bu ayrılık kuruluştan oluşturulmuşsa, bu planlamada bir kasıt mi vardır? 1948’de İsrail’in bağımsızlığını ilanı üzerine Arapların açtığı savaşı Museviler kazanınca toprakların oranını yüzde 77’ye çıkardılar. Gazze’yi Mısır işgal etti. Gazze’de 1964’de FKÖ kuruldu. 1967’de Mısır açtığı savaşı altı günde kaybedince İsrailliler Gazze, Sinai, Kudüs ve Ürdün Nehri Batı yakasını aldılar. BM İsrail’in 1949 sınırlarına çekilmesini içeren 242 numaralı kararı aldı. 1973 de Mısır ve Suriye’nin 16 gün savaşını kaybetmesiyle Golan tepeleri İsrail’e geçti. BM 338 numaralı kararıyla İsrail’e tekrar 242 numaralı karara uyması gerektiğini bildirdi. Gazze’deki emperyalist tuzak Musevilere yönelik Müslümanların soykırım düzenlemesi tarihte söz konusu değildir. Hıristiyanların uygulamaları ise tarihsel kayıtlarda sabittir. İsrail sorunu Museviler ile Müslümanları savaştırıyor, iki halkı da Batı için zayıflatıyor… söylenmektedir. Gazze’nin bir esir kampından farksız olduğu belirtilmektedir. 2005 de İsrail Gazze deki 50 bin askerini çekti. Musevi yerleşimlerini de gene Filistin toprakları olması gereken Batı Şeria bölgesine taşıdı. Yer değiştirmenin ve yeni oluşumların bedelinin büyük bir kısmını ABD’nin ödediği söylenmişti. bilinmektedir. Ortadoğu Müslümanları ile Musevilerin dost olmadıkları da bilinmektedir. Böyle olduğu halde, neden yeni İsrail devleti, en korunması güç bir konumda, Arapların içinde oluşturulmuştur? Amaç ne olabilir? • İsraillilerin başı daima dertte kalarak, Batı/Hıristiyan ülkelerine karşı etkin olacak büyük bir devlet olmalarına engel olmak için mi? • Arapların İsrail’in içlerindeki varlığıyla daima tehdit altında bulundurularak, Batı’nın bölgenin zengin kaynaklarında ellerinin devamını sağlamasına fırsat yaratmak için mi? • Veya, her ikisi mi? İsrail’in coğrafik konumunun korunması çok zor bir durum yarattığı ve buna karşı haklı olarak atılgan çarelere başvurduğu görülmektedir. Bu durumun doğacağının evvelden tahmin edilebileceği de açıktır. Filistin’in ikiye bölünmüş ve İsrail tarafından sarılmış bir ülke olarak yaşayamayacağının da önceden tahmin edilebileceği açıktır. Batı’nın çıkarları, Musevi ve Müslümanların çatışmasına bağlı… BÖLGENİN GEÇMİŞİ Geçmişe baktığımızda, Musavilerle Araplar ve İranlılar arasında savaşlar olduğunu fakat Musevilere soykırımların, önce Romalılar, sonra da Hıristiyan ülkeler tarafından yapıldığını görürüz. Araplar ve İranlılar tarafından Musevilere soykırım yapılmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu süresince, yüzlerce yıl beraber barış içinde yaşamalarına rağmen, Museviler ve bazı Müslümanlar arasında bir husumet olduğu, fakat bu husumetin Hıristiyanların Musevilere karşı beslediklerinden az olduğu da bilinir. Hıristiyan kilisesinin ancak Ölüdeniz yazıları ortaya çıktıktan sonra Musevilere sıcak bakmak zorunda kalmaları da hatırlardadır. Musevilerin, Avrupa Hıristiyanları tarafından dört kere soykırıma uğradıkları HAMAS’IN GÜÇLENMESİ Bunlara rağmen İsrail zaptetiği topraklardan çıkmadığı gibi, çıkması gereken yerlerde yerleşimler kurmaya devam etti. 1987’de Hamas kuruldu. FKÖ’nün etkisini azaltmak için Hamas’ın kurulmasında ABD ve İsrail’in katkısı olduğu da söylenmekteydi. 2004’de Arafat öldü, Hamas daha da güçlendi. 1980’de BM 465 numaralı kararıyla 1967’den beri işgal edilmiş yerlerdeki bütün yeni Musevi yerleşimlerinin kaldırılmasını bildirdi. 2006’da iki askerinin kaçırılması bahanesiyle İsrail Lübnan’a saldırdı fakat Hizbullah’a karşı başarılı olamayınca 1071 numaralı BM kararıyla kırılgan bir ateşkes kuruldu. Son seçimlerde, Gazze’de halkın oyuyla Hamas ikdidara gelirken, Batı Şeria’da İsrail’e yakınlığıyla bilinen Mahmut Abbas Devlet başkanı oldu. Gazze Hamas’ın, Batı Şeria El Fetih’in eline geçmiş, Filistin hem yönetim hem de ülke olarak, ayrılmış oldu. Bu ayrılma 1947’deki İngiliz planının gerçekleşmesinde bir adım mıydı? Kuruluşta oluşan, iki Filistin bölgesi arasındaki iki kilometrelik uzaklık, 40 kilometreye çıktı. Bugün Gazze’nin nufusu 1.5 milyondur ve her kilometre karede 3700 kişi yaşamaktadır. İsrail, ne karadan ne denizden harekete izin vermemektedir. Balıkçılarının bile denize açılmasına izin verilmediği BATI ŞERİA’DA BÖLÜNME Bugün tanınmış bir devlet sayılan Batı Şeria’daki Filistin bölgesi bir İsrail’in topraklarını büyüttüğü, Filistin’in yok olduğu süreci anlatan haritalar...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear