24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 26 Ocak 2009/239 R Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net Rusya ile Ukrayna’nın anlaşmazlığı bölgeyi dondurdu… usya'nın Ukrayna üzerinden verdiği doğalgazı kesmesiyle başlayan siyasi hesaplaşma ve güç gösterisi etkilerini Avrupa’da gösterdi. Krizden görülen zarar, Rus doğalgazına bağımlılık ölçüsünde gerçekleşti. Sadece Ukrayna üzerinden gaz alanlarsa yeni yılı soğukta karşıladı. Bu anlamda kriz en çok Balkanları vurdu. Doğalgaz ihtiyacının yüzde 82’sini Rusya’dan karşılayan Yunanistan, ısınmada petrol ürünleri kullandığı için krizden nispeten daha az etkilendi. İhtiyacı olan doğalgazın yüzde 65’ini kendisi üreten Romanya açısından da henüz ciddi bir sorun yok. Makedonya’da bazı fabrikalar üretimi durdurmuşsa da, ısınmada alternatif enerjilerin kullanılması ve enerji üretiminin sadece yüzde 1’inin doğalgaza bağlı olması günlük hayatın etkilenmesini önledi. İhtiyacının yüzde 37’lik kısmını Rusya’dan karşılayan Hırvatistan ise üç haftalık rezervi bitmeden krizin sona ermesini umuyor. Doğalgaz ihtiyacının yüzde 87’sini Rusya’dan karşılayan Sırbistan ve tamamen Rusya’ya bağımlı olan ve deposu da bulunmayan BosnaHersek sıkıntıyı en derinden hisseden ülkelerdi. Bosna’da fabrikaların, Sırbistan’da hastanelerin kapanmasını izleyen günlerde Macaristan ve Almanya’dan gelen doğalgaz, bu iki ülkeye biraz olsun nefes aldırdı. Slovakya ve Bulgaristan gibi Ukrayna üzerinden gelen Rus doğalgazına alternatifi olmayanlar için de kriz gerçekten dondurucu oldu. İki ülke de güvenli olmadığı için AB üyeliğinin bir şartı olarak kapattığı nükleer reaktörlerini tekrar işletmekten başka çıkışının olmadığını açıkladı. Ukrayna ve Rusya’nın yaşanan sorun nedeniyle birbirini suçlaması krizi derinleştirirken Balkanlar açısından sorumluğunun kime ait olduğunun hiçbir önemi yok. Bir yıllık doğalgaz ihtiyacını depolayan Ukrayna'nın dik başlılığı ve Rusya’nın siyasi hesapları Balkanları soğuğa mahkum etti. Krizin Avrupa’da Rusya için “güvenilir olmayan ortak” imajını pekiştirdiği ve bu algının da, pek çok konuda Avrupa’nın işbirliğine ihtiyaç duyan ABD’nin çıkarlarına uygun olduğu açık. Öte yandan bu tür krizler, enerji oyunlarına girişen bir ABD’nin Avrupa’nın zararına olacağı algısını yaratmak isteyen Rusya’nın da işine yarıyor. Sonuçta kriz, alternatif enerji kaynakları kadar alternatif enerji güzergahları tartışmalarına da canlılık kazandırdı. Nitekim bugün özelde ABD’nin projesi olan ve özünde Rusya’yı dışlamak yatan Nabucco’ya kıyasla Rusya’nın enerji devi olma özelliğini vurgulayan Güney Akım’ının ekonomik olmasından ziyade politik nedenlerden ötürü gerçekleşme şansı daha yüksek. Rusya’nın “önce bitiren ve daha düşük fiyat sunan kazanır” yaklaşımına ABD’nin Güney Akımı’nın kaynak alternatifi yaratmadığı bilakis Rus tekeline bağımlılığı arttırdığı şeklindeki itirazı akıllarda. Ancak Ukrayna’ya verdiği gazı keserken diğer güzergahları beslemesi, Rusya’nın alternatif Balkan ülkeleri, Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmazlık nedeniyle doğalgaz iletiminde yaşanan krizden ciddi şekilde etkilendi. Bölge ülkeleri kaynak ülke çeşitlendirmesini tartışırken, Rusya’nın bölgeye yönelik projeleri Ukrayna’yı devre dışı bırakmayı hedefliyor. güzergahın bir gereklilik ve belki çözüm olduğu konusundaki inandırıcılığını arttırdı. Balkanların gaz açmazı SEÇENEK ARAYIŞLARI Kriz, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, depolama tesislerinin kapasitesinin arttırılması, alternatif enerji kaynaklarına yönelmenin gerekliliği gibi konuları bir kez daha tüm bölge ülkelerinin gündemine taşıdı. Sofya, gaz nakil şebekesinin Yunanistan, Türkiye ve Romanya şebekelerine bağlanmasını artık hiçbir gecikmeye uğramaksızın gerçekleştirilmesi gereken bir zorunluluk olarak görüyor. Atina ve Bükreş’le bir yıldır süren görüşmelere hız verilirken Azerbaycan’dan da gaz tedariki konusunda söz alınmaya çalışılıyor. Sıvılaştırılmış gaz ithali için Mısır ve Katar’la anlaşma imzalayan Bulgaristan, Atina ile de Yunanistan’da inşa edilecek sıvılaştırılmış gaz terminali için müzakereleri sürdürüyor. Tedarikçilerin çeşitlendirilmesi amacıyla Nabucco Projesi içerisinde yer almaya çalışan Bulgaristan, Güney Akımı’nın hızlandırılması için de ayrı bir efor sarf ediyor. İtalyan Eni ve Rus Gazprom şirketlerinin ortak projesi olan Güney Akımı, Rus doğalgazını Karadeniz altından önce Bulgaristan’a, ardından kuzeyde Sırbistan, güneyde de Gaz kesintisi, Balkan ülkelerinde oduna talebi artırdı... Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşıyacak. Yıllık 30 milyar metreküp gaz taşıyacak olan 3 bin 200 kilometre uzunluğundaki hattın 10 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor. Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu’dan sağlanacak doğalgazın Türkiye üzerinden Batı Avrupa'ya taşınmasını öngören Nabucco boru hattı projesi ve Güney Akımı, Rusya ya da ABD açısından bir rekabet unsuru olsa da Bulgaristan konumundaki bir ülke açısından tam da Rusya’nın dediği gibi önemli ve öncelikli olan enerji ihtiyacının sağlanmasıdır. RUSYA’NIN BALKAN POLİTİKASI Bulgaristan sokaklarında eski müttefik Rusya’nın Bulgaristan’ı bir kez daha kendine bağımlı hale getirme fırsatı yakaladığı, yaptığının açık bir abluka olduğu eleştirileri dile getiriliyor olsa da Rusya alternatifsiz bir zorunluluk. Nitekim Rus Atomstroyeksport Şirketi’nce Belene’de yapımı süren yeni nesil nükleer reaktörler, “Rus yakıtı kullanma” koşuluyla alternatif enerjide dahi alternatifi Rusya olarak belirliyor. İşin aslı Rusya bugün Balkanlar’da geleneksel güç yöntemleriyle değil Batı’nın da zaten kullanmakta olduğu yöntem ve araçlarla bulunduğu için enerjisini “stratejik şantaj aracı” olarak kullanmasına dönük eleştiriler söylemden öteye geçemiyor. Yumuşak güç yöntemlerine hızla adapte olan Rusya özellikle enerji alanında yaptığı yatırımlarla ve temel enerji tedarikçisi konumuyla Balkanlardaki konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Bu anlamda Sırbistan devlet enerji şirketi NIS’ın yüzde 51’ini satın alarak gaz transfer sahasını Balkanlar’da da genişletmesi, üstelik bu alışverişin Güney Akımı projesinin bir nevi garantisi olması da Rusya’nın ördüğü enerji öncelikli ekonomik ağlarla Balkanlar’daki kalıcılığını sağlama alma niyetinin açık göstergesi. Bu noktada Moskova için Balkanların geleneksel ve tarihsel bağlardan ziyade ABRusya işbirliğinde bir geçiş noktası ve aynı zamanda uzlaşı alanı olması bakımından önem taşıdığını vurgulamak gerekir. Sonuçta Rusya, Balkanlarda nüfuzunu arttırdığı oranda AB’yle ilişkilerindeki konumunu güçlendirebilecek. Sırbistan’da AB ve NATO hedefine kilitlenmiş demokratları desteklemesi de bunun en açık göstergesiydi. NIS’ı ederinin çok altında Gazprom’a devreden de hükümetteki demokratlar oldu. İçine kapanmış, Batı’dan izole bir Sırbistan yerine Avrupa’ya geçiş yolu olacak bir Sırbistan tercihi, Rusya’nın hedef ve eğilimleriyle de örtüşüyor. Ekonomi araçlarının yarattığı bağımlılığın siyasi arenaya yansımaması ise imkansız. Nitekim, Sırbistan’ın NIS’ı, AB’nin istediği kamu ihalesini bile açmadan Rus şirketine satması, Kosova probleminde Sırpları desteklemesi nedeniyle Rusya’ya gösterilen bir minnettarlık olarak algılanıyor. Romanya seçimleri öncesinde Gazprom yetkilileri ile Romanya’nın Transgaz yetkilileri arasındaki görüşmenin basında Güney Akımı’nın Romanya’dan geçirilmesi “olasılığının”, “imasının yapıldığı” şeklinde yer alması da benzer bir örnek. Bazen sadece bir görüşme dahi, Romanya’daki gibi cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki siyasi çekişmelerde kullanılıyor. Dahası, farklı güzergâh “ima”ları da devletlerarası anlaşmalarda baskı unsuru olabiliyor. BurgazDedeağaç Petrol Boru Hattı görüşmelerinde Yunanistan ve Bulgaristan’ı yüzde 49'luk hisseyi paylaşmaya ikna eden etkenlerden birisi olarak Türkiye’nin alternatif rota olmasıydı. BurgazDedeağaç hattının yapım maliyeti, boru hattı ve terminallerin mülkiyetindeki anlaşmazlıkların çözümünü de Putin’in hızlı davranılmadığı takdirde diğer alıcılarla pazarlığa gidileceği tehdidi sağlamıştı. Nitekim tam bir hafta önce Üsküp’te bir başka antlaşma imzalanmıştı. Aynı şekilde, Bulgaristan’ı süresi 2010’da dolan ve gaz nakli için öngörülen 83 dolarlık iskontolu fiyatı sabitleyen anlaşmayı, Aralık 2006’da doğalgaz fiyatlarının enflasyon oranında kademeli artışını kabul eden anlaşmayla yenilemeye iten de gaz nakillerinin askıya alınması endişesiydi. Rusya gazı kesmekle güven problemi yaratmış ve alternatif kaynak arayışlarını hızlandırmışsa da, Ukrayna’nın da güvenilir bir aracı olmadığını göstermiş ve uğradığı ekonomik kayıp pahasına bir güç gösterisinde daha bulunmuş oldu. Bu politikaların Balkanları daha çok soğukta bırakacak gibi durması da cabası.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear