Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ST R A T E J İ c DİNCİ KUŞATMA Hikmet ÇETİNKAYA aslında stratejik bir tercihin yattığı açık. Çin açıkçası Ortadoğu bölgesi ile Avrasya arasında bir tercih yaparak Avrasya’yı seçmiştir. Çin’in bu tercihinde kendi açısından ne denli haklı olduğunu geçtiğimiz günlerde ABD Barış Enstitüsünün organize ettiği konferansta General Petraeus’un, "Afganistan, koalisyon gücü ve İran arasında bile ortak çıkarlar var, öte yandan ters düşen büyük çıkarların mevcut olduğunu söylemeye gerek yok" şeklindeki konuşması göstermiştir. Şiilerin çoğunlukta olduğu İran'ın, Afganistan'da Sünni Taliban'ın yeniden yönetimi ele geçirmesini istemediğini kaydederek mezhep çatışması üzerinden ABD için yeni bir tehlikeli yol haritası çizmektedir.. Petraeus, gazetecilere yaptığı açıklamada, Afganistan'da istikrarı sağlamanın, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkeleri dahil olmak üzere bölgesel bir yaklaşım gerektireceğini söyleyerek ABD’nin yeni dönemde ŞİÖ benzeri bir bölgesel güvenlik yapılanmasına gitmesi gerektiğine işaret etti. Çin’in Avrasya stratejilerini sistematik bir hale getirmede ve Rusya ile güvenlik ilişikleri için özel bir platform niteliği taşıması bakımından önemli olan ŞİÖ’nün benzer bir yapılanma ile etkisiz bırakılması Pekin için kabul edilemez bir gelişmedir. Son dönemde Özbekistan’ın Amerikalı üst düzey askerî yetkililerin sık uğrak yeri olması ve diplomatik kulislerde Özbekistan’ın yeniden Amerikan üslerine sıcak baktığının konuşulması da bunu doğrular niteliktedir. Çin’in Gazze konusunda etkin olmamasının diğer bir nedeni de 17 Mart 2008’de Spiegel dergisinde Jürgen Kremb imzasıyla yayınlanan “Çin’in Gazze Şeridi: Tibet” başlıklı yazısının satır aralarında dile getirilmiştir. Mart 2008’de Tibet’te yaşanan ayaklanma, Filistin ile İsrail arasındaki ilişkiye benzetilmekte, arkasında yatan tehlikeye dikkat çekilmektedir. Yazıya göre, Tibetliler, Filistinliler gibi kendi anavatanlarında azınlık durumuna düştüklerinden yakınmaktadırlar. Batılı gözlemciler, artan baskı nedeniyle Tibet’in barışçıl yolu terk ederek Filistin ve Doğu Timor’un izlediği kurtuluş hareketlerini benimseyeceğine işaret etmektedirler. Bu değerlendirmelerden oldukça rahatsız olan Çin’in, ABD’yi bu yönde kışkırtmak istememesi de tepkisiz kalışında etkili. Çin’in tepkisizliğinin bir başka nedeni ise Çin ve İsrail arasında uzun yıllardır süren silah ticaretidir. Son zamanlarda İsrail’in Çin’e sattığı silah miktarı 4 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Çin, İsrail’le 1992 yılında diplomatik ilişki kurmasına rağmen özellikle silah ticareti 1992’den çok öncesine dayanmaktadır. Çin, petrol zengini ve enerjisinin önemli bir bölümünü aldığı Arap dünyası ile savunma alnında ileri teknoloji temin ettiği İsrail’in arasında kalmış durumdadır. Çin’in hali hazırdaki tutumu Arap dünyasına yönelik geleneksel politikasıyla çelişse de Arap yönetimlerinin İsrail konusundaki belirsiz tavırları da Çin’in tutumunu meşrulaştırmaktadır. Atatürk Devrimleri ve D Barış ADIBELLİ TUSAM AsyaPasifik, Çin Danışmanı badibelli@yahoo.com ünyanın çok hassas bir aşamadan geçtiği şu günlerde İsrail’in Gazze saldırısının satır aralarında yatan ayrıntılar aslında dünya hâkimiyeti üzerindeki mücadelede yaşanan taktik savaşları ortaya koyuyor. Gazze saldırısı bir kez daha göstermiştir ki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uluslararası sorunlar karşısında etkisiz kalmaktadır. Dünya politikasının yeni gözde gücü Çin’in diplomatik bir takım kalıpların ötesinde pek fazla somut adım atmaması veya atamaması da ekonomik kriz nedeniyle zor günler yaşayan ABD’nin dünya siyasetinde hala etkili olduğu gerçeğini bir defa daha ortaya koydu. Bush yönetiminin açık desteğini alan İsrail, Gazze’yi denizden, havadan ve karadan bombalamayı sürdürdü. ABD’nin Gazze konusunda takındığı tavır, yeni başkan Obama’nın Avrasya merkezli yeni dış politika vizyonuyla da tamamen çelişir bir görüntü sergileyerek Obama’nın elini kolunu bağlamış oldu. Çin’in çekingen tavrı Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları karşısında Çin, geleneksel tavrından uzak durdu. Uygur, Tibet gibi iç sorunları, İsrail ile son dönemde artan silah işbirliği konusu bu tavrında etkin olabilir. Ayrıca, Çin, Ortadoğu’ya değil Orta Asya’ya yöneldiğinin işaretini de veriyor. başladı. Arap halkının ABD’ye karşı belki de en somut ve simgesel tepkisini Irak’lı gazeteci Muntasar El Zeydi, Bush’a ayakkabılarını fırlatarak gösterdi. Ancak bu ayakkabıların bedelini Filistin halkı çok ağır bir şekilde Gazze’de ödemek zorunda kaldı. Bush’un İsrail’i desteklemesinde “küçük düşürüldüğü” ayakkabı hadisesinin psikolojik etkisi büyüktür. Bush’un Ortadoğu politikasının tamamen İsrail endeksli olması, son sekiz yıl boyunca Ortadoğu’ya yönelik bütün açılımların İsrail üzerine kurulmasını doğurdu. Oysa Soğuk Savaş sonrası dönemde Amerikan dış politikasının öncelikli politikası Ortadoğu değil Avrasya coğrafyasıydı. Bush, bu önceliği değiştirerek aslında ABD’nin ulusal çıkarlarının rotasını da değiştirmiş oldu. Bush’un Ortadoğu’da haritalarını değiştirecek denli İsrail merkezli bir bakış açısı geliştirmesi ABD’nin Avrasya’daki hayati mevzileri kaybetmesine neden oldu. Görevinin son günlerinde bir iç muhasebe yapan Bush adeta günah çıkararak bu gerçekleri üstü kapalı da olsa itiraf etti. dünya politikasının ve ekonomisinin müstakbel süper gücü Çin’den beklenen sert tepki gelmedi. Oysa yıllardan beri Çin, bir Müslüman ülkeden bile daha etkin bir şekilde olmak üzere Ortadoğu’da Filistinlileri desteklemişti. Uzun yıllar, İsrail’in varlık hakkını bile tanımamıştı. 1960’ların ortalarından itibaren Filistinli gruplara milyonlarca dolarlık silah yardımında bulunmuştu. Birkaç yıl önce Pekin’de düzenlenen ÇinArap forumunda Hamas üyesi El Zahar’ın da davet ederek İsrail’in sert protestosunu bile göğüslemesine ve 2006’da İsrail’in Lübnan operasyonu sırasında vurduğu BM gözlem noktasında bir yarbayını kaybetmesine rağmen Çin, Gazze’de yaşananlar karşısında diplomatik söylem ve bir miktar para yardımı taahhüdü dışında pek varlık gösteremedi. Çin, Sun Bigan’ı Ortadoğu bölgesi için özel temsilci olarak atamasına rağmen Rusya’nın Ortadoğu özel temsilcisi Alexander Sultanov’un yaptığı gibi somut bir öneri ortaya koyamamıştır. Ayrıca saldırılar başlar başlamaz İran dışişleri bakan yardımcısının Pekin’e giderek Çin’in acilen Ortadoğu’da ağırlığını koyması isteğini de Çin hükümeti geri çevirmiştir. Ancak Çin’in sessiz kalmasının ardında Kendi iç sorunlarının alevlenmesini istemiyor… OBAMA MESİH Mİ? 11 Eylül sonrası ortaya çıkan baskı ortamında gerek Amerikan gerekse dünya kamuoyunda önemli tepki oluşmuştu ve bu tepki Obama’nın seçilmesinde kendisini somut bir şekilde ortaya koymuştu. Müslüman bir babanın oğlu Obama ile birlikte ABD’ye yönelik İslam dünyasındaki olumsuz düşünceler de giderek yumuşamaya başlamıştı. Bu gelişmedense El Kaide ile İsrail rahatsızlık duydu. Zira her ikisinin de yegâne meşru kaynağı, keskin ayrılıklar ve nefretti. Aslında, Obama, İsrail nedeniyle ABD’nin giderek kendi çıkarlarından çok İsrail’in bölgedeki çıkarlarına hizmet eder bir duruma geldiğini görmüştü. Bu durum, ABD’nin Ortadoğu’daki konumunu giderek zayıflatıyor ve ABD’yi esas ilgilenmesi gereken Avrasya coğrafyasından uzaklaştırıyordu. Obama ve ekibi, ABD’nin İsrail ile arasına belirli bir mesafe koyması gerektiğine inanıyordu. ÇİN’İN STRATEJİK TERCİHİ Demokratların bu tavrı, geleneksel olarak Ortadoğu’da yaşanan insanlık dramına yakın ilişkide oldukları İsrail’i ve ABD’deki Yahudi lobisini pek memnun etmedi. İsrail, Obama’nın Gazze’de yakınlarını yitiren Filistinliler... göreve başlamasından önce Hamas’ın bir oldubitti ile siyaset arenasından tamamen çekilmesini sağlamak için güç kullandı. İsrail’in hiçbir hukuk kuralına uymadan yaptığı operasyonlarla aslında ulaşmak istediği temel hedef Obama yönetiminin Ortadoğu bölgesinden ayrılmamasını sağlamaktı. AYAKKABININ BEDELİ Bush yönetiminin İsrail’in güvenliğini sağlama pahasına Irak’ı işgal etmesi ve İran’a da benzer bir operasyonu savunması, İsrail ve İsrail lobisini oldukça memnun etmişti. Arap dünyasında ve özellikle Irak’ta, ABD’nin bu politikaları demokrasi ve barış kavramlarının ötesinde sorgulanmaya başlayınca ABD’nin bölgedeki konumu da zorlanmaya