27 Aralık 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 Dr. Burak ÇINAR ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 19 Ocak 2009/238 A fganistan Orta Asya'nın Ortadoğu'ya geçiş yolunda bir kontrol bölgesidir. Ülkenin dağlık olması, bir şehrin etrafındaki çevre yolu gibi ülkenin etrafını çevreleyen yolun haricinde bir ulaşıma olanak vermemektedir. Doğu sınırında stratejik öneme sahip geçitler bulunmaktadır. Etnik bölünmüşlük, halkın kültürel gelişimini engelleyici bir faktör olup, buna bağlı çatışmalar günümüzde bile Afganistan'ın bütünlüğünü engellemektedir. Afgan Tarihi, 18. yüzyıldan başlayarak iki asır süren dönemi, suikastlar, kaçırmalar, darbeler, işgaller, isyanlar, iç savaşlar ve dış güçlere karşı mücadelelerle dolu olup, çok sayıda karmaşık gelişmelere sahne olmuştur. 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başındaki siyasi olaylardaki dinamizm, özellikle İngiltere ve Rusya’nın müdahaleleri ile Afgan liderlerin iktidar çabaları üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yoğunlaşma, Afganistan’ı İngilizlerle Ruslar arasında kalan bir tampon bölge yapmıştır. Emperyalizmin sınır ülkesi Son iki yüzyıllık Afganistan tarihi yoğun olarak çatışma ve istikrarsızlıkla geçmiş durumda. Ülkeye ilk önce 1800’ler boyunca İngilizler hakim olmaya çalıştı. 1900’lerin başında bundan vazgeçmek zorunda kaldılar. Sonra Sovyetlerin yenilgi deneyimi geldi… dâhil etme çabaları yatmaktadır. Obama yönetiminin yoğunlaşacağı Afganistan’da büyük güçler kontrol sağlayamıyor… SAVAŞ GELENEĞİ 19. yüzyılda Afgan topraklarını yöneten krallar ve prensler zaman zaman İngilizlerle ya da Ruslarla anlaşarak bu iki gücü birbirlerine karşı kullanmışlardır. Bazı dönemlerde ise bağımsızlıklarını korumaya çalışmışlardır. Bununla birlikte İngilizlere karşı verdikleri mücadele daha çok ön plana çıkmıştır. Öyle ki, yüzyıl içinde üç kez İngilizAfgan Savaşı yaşanmıştır. 1839’da başlayan Birinci İngilizAfgan Savaşı’nda, İngilizlerin 39.000 Hint ve İngiliz askerinden oluşan İndüs Ordusu, Temmuz’da KONTROL SAĞLANAMAYAN ÜLKE Afganistan'ın tarihinde özellikle 19. yüzyıldaki sömürge dönemi günümüze ışık tutacak olaylara sahiptir. Bu dönem ülkenin kuzeyden Rus, güneyden İngiliz etkisine açık olmakla birlikte sömürüyle mücadelenin süregeldiği dönemdir. Ruslar Orta Asya’ya yayılırken, İngilizler de Hindistan’dan kuzeye doğru ilerliyorlardı. Afganistan bu iki gücün buluştuğu bölge oldu. Yüzyıl boyunca Afganlar tam bir bağımsızlığa uzak kalmış olmakla birlikte, buradaki direnç, İngilizlerin kuzeye, Rusların da güneye ulaşmalarını engellemişti. Kısacası Afganistan bir sınır ülkesiydi. Son derece dağlık coğrafyasının da sayesinde iki gücün arasında tampon görevi görüyor, zaman zaman bu güçlerin siyasi çıkarlarına katılarak ayakta kalmayı başarıyordu. 1873’te imzalanan İngilizRus Mutabakatı’na göre Afganistan İngiliz nüfuz bölgesi olarak kabul edilirken, Türkistan ile Afganistan arasında bir tarafsız bölge oluşturuldu. 1907’de Rusya ile İngiltere arasında imzalanan diğer bir anlaşmaya göre, Ruslar Afganistan’ı nüfuz alanlarının dışında tutmayı ve Afganistan ile ilişkilerini İngiltere aracılığıyla yürütmeyi kabul ettiler. Buna karşı İngilizler de Afganistan’ın içişlerine müdahale etmeyeceklerdi. Afganistan’ın tampon bölge durumu bundan sonra da sürdü. 1979’daki Sovyet işgaline kadar 20. yüzyıl boyunca Afganistan’ın siyaseti çalkantılarla dolu oldu. Sovyet işgalinin perde arkasında ise bu yüzyılda artık İngiltere’nin yerini almış olan ABD’nin, Afganistan’ı tampon devlet olarak görmesi yerine Sovyetlere uyguladığı “çevreleme politikasına” askerlerden oluşan bir ordunun saldırı gücünü açıkça göstermektedir. Ancak İndüs Ordusu 1.100 kilometre yol aşıp, direniş görmeden Kabil’e girdiklerinde beraberindeki 20.000’i aşkın deve geçmiş oldukları çöl, nehir ve dağlarda telef olmuşlardı. Ordu, Kabil’den sonra Kalat’a yürüyerek burayı 11 Kasım’da ele geçirdi. İndüs Ordusu ise 1 Ocak 1840’ta resmen lağvedildi ve birliklerin çoğu Hindistan’a geri döndü. Ancak bu olaylar yerel halkta bir İngiliz karşıtlığı doğurmuştu ki, bu da savaşın daha yeni başladığını gösteriyordu. ise çeşitli muharebeler ve olaylarla 23 Mayıs 1881’e kadar devam etti. 21 Kasım 1878’de Afganlar ile patlak veren ikinci savaş üzerine Hindistan’dan Afganistan’a giren 3.200 İngilizHint askeri, Peyvar Geçidi’nde 18.000 asker ve 11 toptan oluşan Afgan Ordusu tarafından kuşatılmıştı. Usta bir manevra ile dönüş yaparak, Afgan hatlarına karşı hat oluşturan İngilizler, Afganları tamamen geri püskürttüler. İngilizler, Hayber Geçidi’ni de, ilerleyen Afgan birliklerine karşı tutmayı başarmışlardı. İngilizler, 6 Ekim 1879’da Karasya Tepeleri’ndeki savaşı da kazanarak iki gün sonra Kabil’e girdiler. Ancak burada Afganlar tarafından kuşatıldılar. 23 Aralık’taki büyük Afgan taarruzuna karşı tutunmayı başardılar ve Afganlar yaklaşan İngiliz kurtarma gücü yüzünden çekildiler. 1 Mart 1880’de Ahmet Hel Muharebesi’nde en az 800’ü ölü, toplam 1.100 kayıp veren Afganlara karşı sadece 17 ölü veren İngilizler galip geldiler. 27 Temmuz’da bir İngiliz tugayı Maiwand Muharebesi’ni kaybetti ve 1.000’in üstünde ölüyle, iki top bırakarak bozulmuş bir şekilde çekildi. 8 Ağustos’ta Kandahar kuşatıldı. 16 Ağustos’ta şehirden çıkan bir İngiliz birliği pusuya düşürüldü ve 100’ü aşkın ölü vererek, düzensiz bir şekilde şehre çekildi. Ancak Kabil’den yola çıkan İngiliz kurtarma gücü bölgeye ulaşınca kuşatma yarıldı. Bu son muharebede İngilizlerin 40 asker kaybına karşı en az 1.200 Afgan öldürülmüştü. 23 Mayıs 1881’de savaş resmen sona erdi. 3 Mayıs 1919’da ise Üçüncü İngilizAfgan Savaşı çıktı. İngilizlerin muharebelerdeki bir dizi zaferine ve Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin (RAF) desteğine rağmen Afganların kazandığı bu son savaş, 8 Ağustos’ta imzalanan Rawalpindi Barışı ile sonuçlandı. Sonunda Afganistan bağımsızlığına kavuşmuştu. AFGANİSTAN VE VİETNAM 1979’da Sovyetler Afganistan’ı işgal ederken uyguladıkları strateji ABD’nin Vietnam ve Laos’ta uyguladığı stratejiye benzemektedir. Ülke ortasındaki hava üsleri ve şehirler gibi kilit noktaları ele geçirerek, direnişçilere sözde savunma imkânı bırakmıyorlardı. Ancak direnişçiler yerel bir ikmal ve iaşe sistemiyle yaşayabiliyorlardı ve sistemlerini de ona göre geliştirmişlerdi. Aynısı Vietnam ve Laos’ta Amerikalıların da başına gelmişti. Amerikalılar Vietnam’daki şehir ve üslerin çevrelerinde kuvvetli savunma oluşturmuşlardı. Ancak kırsala gittikçe bu güç kırılmaya başlayarak Kuzey Vietnam askerlerinin ve Viet Kong gerillalarının hâkimiyeti başlıyordu. Bunlar hayati önem taşıyan “Ho Shi Minh Yolu” sayesinde ve uzun ince tünellerle lojistik sistemlerini de oturtmuşlardı. Afgan Mücahitler Sovyet işgali sırasında, de benzer bir şekilde Pakistan üzerinden besleniyorlardı ve doğal tüneller olan mağaraları kullanıyorlardı. Sovyet Rusya da ilk olarak Bagram gibi havaalanlarını ve büyük şehirleri işgal etmiş ve bu çevrelerde kontrol altındaki güvenlik bölgelerini oturtmuştu. Ancak Afgan Gazne’yi ele geçirerek Kabil’e yönelmişlerdi. Savunması kuvvetli olan Gazne’nin bir günlük kuşatılması Afganlara 600’den fazla ölü ve 1.000 kadar esire mal olurken, İndüs Ordusu’nun kayıpları sadece 18 ölü ve 173 yaralı olmuştu. Bu durum ateş gücü yüksek ve profesyonel 1842’ye girildiğinde Kabil kuşatılmış, İngilizler anlaşma suretiyle 6 Ocak’ta şehri boşaltmak zorunda kalmışlar, ardından Jagdalak’ta tutunan İngiliz birlikleri yok edilmişlerdi. Gazne’deki İngiliz garnizonu da 6 Mart’ta teslim olmuştu. Bu arada İngilizler toplu katliamlara da başvuruyorlardı. Ancak savaşın devamında İngilizler duruma hâkim oldular ve savaş 1842 Aralık’ında sona erdi. Bu arada İngilizlerin bölgede askeri gücü kullanarak saldırgan olması ise Rusya’yı endişelendirerek harekete geçirmişti. Aynı yıl Ruslar da 1825’ten sonra ilk kez Hiva’ya (Türkistan) 5.000 kişiyle bir dizi harekât düzenlemişler, 1.000’in üstünde askerle, 9.000 deve kaybederek çekilmek zorunda kalmışlardı. İkinci İngilizAfgan Savaşı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear