22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 25 Ağustos 2008 / 217 Avrupa bölgesi bu iş için biçilmiş kaftan olarak göze çarpıyor. Kısmen belirlenen bu politikaların ardından Orta Avrupa, Batı kurumlarında yer almaya başlarken, Batı hiçbir zaman bütünleşmeden değil, her zaman genişlemeden söz ediyor. Devletler kurumlara ekleniyor ancak eşit konumda bütünleşme gerçekleştirilemiyor. Orta Avrupa’daki gelişmeler yardımıyla yoksulluğa karşı serbest piyasanın uluslararası başarılılığı kanıtlanmak isteniyor, kaybetmemek için değerler satışa çıkıyor. Batı’yla kucaklaşma, Doğu’dan kurtulma nidaları atılırken Güneydoğu Avrupa da bu sürece eklenmek için yarışıyor. Bölge yüzünü koşulsuzca Batıya dönüyor ancak bölgenin sosyolojisinden bihaber Batı, tohumlarını kendisinin ektiği sorunlara kendi yollarıyla çözümler bulma maskesi altında istediklerini alma çabasında. Böylece Balkanlar, yeni tanımıyla Güneydoğu Avrupa, coğrafi olarak Avrupa’da kalmış ama kültürel olarak "içerdeki öteki" şeklinde yeniden inşa edilmiştir.5 AB BALKANLAR DİYALOGU Soğuk Savaş’ın bitişi, AB’ye büyük bir hareket alanı sağlamıştır. Avrupa Birliği’nin içte ve dışta oluşan beklentileri karşılar görünmek için yarattığı ortamı, 1991’de AB Komisyonu Başkanı Jacques Poos’un ‘Zaman Avrupa’nın zamanıdır’ söylemiyle somutlaştırmak olası. Beklentileri karşılamak AB’nin girdiği genişleme sürecini açıklayabilecek ilk nedenken, kısa vadede dış pazarın uzun vadede iç piyasanın büyümesinin amaçlanması ise genişlemeye hız veren ikinci kapitalist motivasyon oldu. Bir diğeri ise AB’nin sadece 15 ülkesi için sağlanacak istikrar ve güvenlik arayışıdır. Özetle, AB’nin amacının bölgenin ekonomisini neoliberal temellerle yeniden inşa etmek olduğu düşünülürse bölgeyle tamamen bütünleşme yerine ucu açık bir süreç de bu amaca hizmet edebilecek niteliktedir. AB’ye üye olmak için aday ülkelerin değiştirmek zorunda oldukları yalnızca ekonomik yapıları değil bununla birlikte her daim sermayenin serbestçe akışının sağlanması için toplumun sosyoekonomik yapısıdır. Hemen hemen bölgenin tümünde gerçekleşen özelleştirmeler, yöneten sınıfın yeniden yaratılmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte önceden vatandaşın devlete olan sadakati bölgesel veya çok uluslu şirketler yününde değişmektedir. Bölge ülkeleri, huzur ve istikrar için demokrasiyle temellendirilmiş, azınlıkların sorun yaratmadığı bir devlet arayışındayken, AB ekonomik kazançları hesaplar. 19891991 yılları arasındaki geçiş döneminin sancıları ve etnik çatışmaların sebep olduğu karışıklık döneminden sonra Almanya’nın Hırvatistan ve Slovenya’yı tanımasıyla birliğin bölgeyle ilgilenmeye başladığını söyleyebiliriz. 1995’te AB’nin bölgeye diğer bir müdahalesi olan Dayton Antlaşması, asıl çözülmesi gereken problemlere dokunmaksızın günü kurtaran çözüm yollarına sapıldığını ve sorunların ertelenmesinin tercih edildiğini gösterir. Bu süreç AB’nin itibarını kökten zedelemiş olsa da AB’nin bölgeyle ilgilenmesi gerektiğini aksi takdirde oluşan problemin kendisine de yansıyacağını anlamasını sağlamıştır. 1996’da Fransa’nın başkanlık yaptığı AB, bölgede istikrar ve iyi komşuluk ilişkileri kurmayı amaçlayarak Royaumont sürecini başlatmıştır. Bölgede sağlanacak asgari düzeydeki istikrar AB’nin yürüttüğü ‘ne tamamen dışlama ne de hızlıca bütünleşme’ politikasına uyan konumdadır. 1997’de Balkan ülkeleriyle ikili ilişkileri geliştirme amacıyla siyasi ve ekonomik koşullar belirlenmiştir. AB’ye üyelik için koşul olan demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, azınlık haklarının korunması, piyasa ekonomisine geçiş ve bölgesel işbirliğinin, iç işlerine müdahale ve bölgede daha fazla söz sahibi olabilmek amacıyla belirlenmiş olduğu, Orta Avrupa’nın geçtiği süreçlerden anlaşılabilir. PHARE programının (Poland and Hungary: Assistance for Restructuring their Economies) uygulanması buna güzel bir örnektir. Polonya ve Macaristan’ın ekonomilerinin yeniden yapılandırılması için ortaya çıkan bu program, 2004’te birliğe eklenen Çek Cumhuriyeti, Estonya, Litvanya gibi ülkelere, daha sonra Bulgaristan ve Romanya’ya ve 2000’den itibaren de Arnavutluk, Makedonya ve BosnaHersek’e ekonomik olarak yeniden yapılanma için destek sağlama bahanesiyle birliğin daha sonra iç olacak dış pazarını genişletmiştir. 1999’a gelindiğinde Kosova kriziyle bölgenin unutulamayacak kadar önemli olduğu acı bir şekilde hatırlanmış ve İstikrar Antlaşması (Stability Pact) AB, AGİT, G8 ve NATO ülkeleri tarafından uygulamaya koyulmuştur. Balkanlardaki istikrar ve gelişmeyi amaçlayan söz konusu antlaşma bölgeye ekonomik gelişme, istikrar ve barış getirmek için bölge ve dünya ülkelerini, çokuluslu kuruluşları bir araya getirmiştir. Bu süreçlerle başlayan ABBalkanlar diyalogu günümüzde Hırvatistan’ın AB’ye üyeliği, Arnavut Cumhurbaşkanı Bamir Topi’nin Arnavut’un geleceğinin AB’de olduğunu içeren söylemleri, Arnavutluk ve Hırvatistan’ın NATO protokolünü imzalaması, Kosova’nın 20 Avrupa ülkesinin yanı sıra IMF tarafından tanınma aşamasına gelmesiyle devam etmektedir. Arnavutluk NATO’da bölge için istikrarı amaçladığını iddia ediyor. Balkanlar varlığını sürdürebilmek için yöneldiği AB kapısından geri çevrilmiyor; çünkü AB’nin bölgeye küçük müdahaleleri mültecilerden, yasadışı ticaretten kurtulmanın yolu ve en önemlisi iç ve dış pazarın büyümesi demektir. Avrupa Birliği’nin bölgede kurumsallaşmamış yapısı, bölgeye uyguladığı ekonomi politikalarının çarpıklığı zaten devlet rolü son derece zayıf olan bu ülkelerdeki devlet rolünü daha da zayıflatmış, bölgeyi AB’ye daha bağımlı hale getirmiştir. Sırp ve Karadağ ekonomilerinin birbirlerine uyum sağlamasını öngören neoliberal ideolojiyle temellendirilmiş bir projeyle Karadağ’ın bağımsızlık ilanını engelleyeceğini düşündüğü yönünde 2004’te açıklama yapan AB Dış Politika Yetkilisi Chris Patten 21 Mayıs 2006’da oldukça şaşırmış olsa gerek. Hala tartışılan Makedonya’daki Arnavutların durumu 2001’de imzalanan Ohrid Antlaşmasıyla çözülmemiş miydi? Veya Kosova’nın bağımsızlık ilanının, Dayton antlaşmasıyla yaratılmış olan BosnaHersek’deki Sırp Cumhuriyeti’nin gelecekteki konumunu etkilemeyeceğini kim düşünebilir? Karadzic’in 21 Temmuz 2008’de tutuklanışı da AB ile Sırbistan yönetimi arasında yapılan pazarlığın ürünü müdür? Yani, savaş suçu ile Sırbistan’ın AB’ye eklemlenmesini ilişkilendirmek… Eğer durum böyle ise BM’nin Yugoslavya için kurduğu Savaş Suçları Mahkemesine olan güven sarsılmayacak mıdır? Kendi altını oyan bir hukuk sistemi sorun çözücü olmaktan çok yeni sorunlar üretmeyecek mi? 6 Balkanlardaki krizleri birbirinden ayırmak mümkün değil. Bu krizlerden kurtulmak, çatışmayı önlemek ve barışı sağlamak için güvenli bir çevre yaratılması, demokratik sistemin, ekonomik ve sosyal gelişmenin, öncelikle devlet eliyle, teşvik edilmesi ön koşuldur. AB eliyle bir ileri C S TRATEJİ 7 iki geri ilerlemeye mahkum bırakılan Balkan ülkeleri sahip olduğu değerlerin, ortaklıkların farkında olmalı; sorunlar, arabulucu kılığındaki kendisini yetkin gören ancak bölgeyi karıştıran ‘güçlere’ bırakılmamalı, kendi aralarında çözülmelidir. Özetle; Mustafa Kemal Atatürk’ün ’Milletler sahip oldukları ekonomik güç, hakim oldukları toprakların genişliğiyle değil, arkalarındaki kültür ve tarihiyle büyüktür’ sözü Batı’nın Balkanlar politikasına bir cevap niteliğindedir. Dipnotlar: P1 P Turkeş, M, Gökgöz,G, East European Politics and Socities, 20/4, 2006, ‘The European Union’s Strategy Towards the Western Balkans: Exclusion or Integration?’ s.659 P2 P Turkeş, M, ‘The 2004 Enlargement, the Stumling Block’ and the Parameters for a New Enhancedembracing Strategy for Southern Eastern Europe’, The European Union after 1 May 2004: Is There a Shock from Enlargement? Implications for South Eastern Europe and fort he Enlarged Union. s.213222 P3P Todorova, M. 2003. Balkanları Tahayyül Etmek, ‘Öz Adlandırma Olarak ‘Balkanlar’’ s.87135 P4P Crampton, R. J, Balkans since the Second World War, s.XIV P5 PTodorova, M, A.g.e s.373 P6 Turkeş, M, A.g.e
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear