Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Dr. Burak Çınar I rak’ta son 18 aydır süren karışıklıklar ABD’nin bölgeye 15 bin asker daha yığmasıyla ancak bastırılabilmiştir. Bu sayede hala 150 bin Amerikan askeri Irak’ta görev başında kalmıştır. ABD geçici önlemlerle bu sayıyı yenileyedursun, Irak ve Afganistan’da toplam 37 bini aşan kayıpları takviye etmekte zorlanmaktadır. Bununla birlikte Afganistan’daki savaş ta Irak’taki gibi hızla kötüye gitmektedir. ABD’nin mutlak çözüme gidebilmesi için çok sayıda muharip askeri bu bölgelere yığmak gerekiyor ki, Amerikan Ordusu’na katılımlarda asker kalitesi düşerken, sayının buna rağmen yeterince artmaması böyle bir yığınağı engellemektedir. Geniş bir yığınağın başarılması ise dağlık Afganistan’da ve şehirlerle dolu Irak’ta kayıpların artmasını ilk başta önleyemez. Sadece ilk başta yaşanacak kayıpları kamuoyunda geçiştirebilecek bir Amerikan Hükümeti, savaşın sonraki aşamasında çatışmaların hızla azalma safhasında başarıyı yakalayabilir. Ancak ABD’nin Vietnam’daki deneyimi bu safhada iç baskılara duyarlı olduğunu göstermektedir. Soğuk savaşın ardından küresel dengeler yeniden değişmeye başladı C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 25 Ağustos 2008 / 217 AMERİKAN ASKERİ KÜLTÜRÜ Amerikan askeri kültürü günümüzde var olan güçler arasında en zayıf olanıdır. Amerika kıtasında yaşamını sürdüren halkın, nitelikli ve yoğun işgalci bir güçle komşu olmaması ve genellikle iç mücadelelerle tanışık olmaları onları sürekliliği olan düzenli savaş deneyimlerinden alıkoymuştur. Ancak ABD kitle iletişim aletlerinin araçlarının başladığı döneme yakın bir zamanda kurulduğu ve böylelikle Avrupa ile diğer kolonilerdeki gelişmeler Amerikan hükümetleri tarafından yakından takip edildiği için kuvvetli bir askerisiyasi güvenlik bilinci oluşmuştur. Bu durum ABD’nin barış zamanında stratejik seviyede güç kullanımında ustalaşmasını sağlamış ve onu Soğuk Savaş’ı kazanmaya kadar götürmüştür. Ancak Amerikan askeri sisteminin kayba olan hassasiyeti de askeri kültürünün zayıf kalmasına paralel olarak son derece fazla olmuştur. Avrupa gibi dar bir kıtaya sıkışarak birbirleriyle mücadele eden çok nüfuslu güçlerin savaş alanlarına yığdıkları birliklerle verdikleri kayıplar, ABD kayboluyor Rusya yükseliyor ABD’nin İç Savaş haricinde kendi coğrafyasında yaşadığı deneyimlerde verdikleri kayıpların çok çok üstündedir. Öte yandan coğrafyasının sınırlandırdığı imkânlar ile üzerine etkili bir şekilde gidememiş olan Meksika dışında düşmanı olacak bir komşusu olmayan ABD’nin halkının mücadeleciliği kitlesel savaşlara dayanmamaktadır. Sürekli istilaların olmadığı topraklarda kısa süreli bir askeri kültürün varlığına sahip olan Amerikan halkının ordusu da, kayba karşı hassasiyetini ön plana çıkartan destek unsurlarının ağır bastığı teknoloji temelli savaş tarzını benimsemiştir. Bu da destek unsurlarının etkisinin kısıtlandığı coğrafyalarda ordunun başarısızlığını getirmektedir. Vietnam bunun en net örneği olup, bugünkü Afganistan ve Irak’taki durumlar da çok farklı değildir. Ortadoğu’daki ülkelerin askeri kültürlerinin step kültüründen gelen kazanımlarında öne çıkan aldatma, taciz, vurmakaçma, yıpratma, tuzağa düşürme ve fırsatını bulduğunda imha etme gibi safhalar Amerikan askeri kültürünün özelliklerinden değildir. Bu yüzden farklı ama köklü askeri kültürlere sahip coğrafyalarda savaşırlarken bunların üstesinden gelmekte zorlanmaktadırlar. Öte yandan düşmanları da kayba karşı hassasiyetlerini bildikleri için Amerikan askeri hedefli saldırıları bunun üzerine kurmaktadırlar. KARŞILAMA GÜCÜ AZALDI Liberalizmin gerilemesi ve 11 Eylül terör saldırısı ile birlikte güç odaklı realist dış politika anlayışında daha fazla askeri çözüm aramaya başlayan Amerikan hükümeti, bir anda içinden çıkamayacağı iki savaşa birden daldı. Bu savaşlardan Irak Ortadoğu’da, Afganistan ise Orta Asya’da olup, iki ülke de enerji kaynaklarını kontrol edebilecek jeostratejik konuma sahiplerdi. Ortadoğu’nun sahip olduğu enerji kaynakları asli kaynaklar olup, Orta Asya ve Hazar Bölgesi kaynakları ise alternatif kaynakları barındıran bölgelerdir. ABD’nin savaşlarının hem asli, hem de alternatif kaynak bölgelerindeki stratejik rezervlere yakın olması elbette bir tesadüf değildi. Bu durum ABD’nin stratejik kaynakları denetleyen tek ülke olma isteğini açıkça ortaya koymaktadır. Buna bağlı yeni sömürü tarzı doğrudan ya da dolaylı olarak bölge ülkelerdeki taşeron firmaların kullanılmalarıyla yapılmaktadır. Örneğin Türk firmalarının Irak’ta çalışarak elde ettikleri birikimin önemli bir kısmı, ya bir krizle ya da uluslararası şirketlerin Türkiye’deki yatırımları sayesinde zengin ülkelere aktarılmaktadır. Amerika’daki Yeni Amerikan Yüzyılı projesinde gelişen bu yeni yapılanma düzeni tam anlamıyla bir yeni yüzyıl koloniciliğidir. Yapıları bu tarz bir sömürüyü yürütmeye zaten müsait olan diğer Batılı ülkeler de bu girişimden pay almak ‘Amerikan askeri kültürü günümüzde var olan güçler arasında en zayıf olanıdır. Amerika kıtasında yaşamını sürdüren halkın, nitelikli ve yoğun işgalci bir güçle komşu olmaması ve genellikle iç mücadelelerle tanışık olmaları onları sürekliliği olan düzenli savaş deneyimlerinden alıkoymuştur.’ George Bush Dmitry Medvedev