Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
? Rusya çıkardığı yeni yasa ile 70’den fazla maden ocağını yeniden sınıflandırarak stratejik konuma getirdi. Bu yeni düzenleme ile 30 petrol yatağı ve 40 gaz sahası stratejik hale geldi. Bu bölgelerde yabancıların üstün hisseye sahip olması yasaklandı. Ayrıca kriter olarak stratejik üretim seviyeleri petrol için 150 milyon tondan, 70 milyon tona düşürüldü. Gaz için 1 trilyondan metre küpten, 50 milyar metre küpe, bakır için 10 milyon tondan, 0.5 milyon tona, altın için 700 tondan 50 tona düşürüldü.(3) ? Rusya, çevre kirlenmesini öne sürerek 10 yıl önce Yeltsin zamanında imzalanmış Üretim Paylaşma Anlaşmalarını (Production Share Agreement) Rusya’nın çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesi ile tartışmaya açarak, Shell’in bölgeden çekilmesini talep etti. Total’in durumu da belirsiz. Fransa endişeli. Halen ExxonMobil Sakhalin1, Total Karyaga (Batı Sibirya), SakhalinII bölgelerinde çalışıyor. Anlaşmazlık uluslararası hakem ile çözülecek. Gazprom bu bölgeden yüzde 25 hisse talep ediyor. Hisselerin tamamı yabancılara verilmiş durumda. Royal Dutch Shell (yüzde 55) Japan Mitsui (yüzde 25), Mitsubishi (yüzde 20). Bölgede 4.5 milyar varil petrole eş değerde gaz var. Eski anlaşmaya göre bunun 2.5 milyarı Shell’in olacak.(4) ? Yabancı banka ve sigorta şirketlerinin Rusya’da şube açmaları yasaklandı.(5) ? Batı tarafından finanse edilen 4500 Sivil Toplum Örgütü (NGO) yeniden kayıt altına alındı ve bir kısmı kapatıldı. İLETİŞİM SEKTÖRÜ C S TRATEJİ 15 DOĞAL KAYNAKLAR Doğal kaynaklar giderek bir çok endüstriyel maddeden daha stratejik konuma gelmektedir. Bugün, endüstri devrimi sonunda zenginleşerek refah ve hayat standartları yükselen milletler, kendi ülkelerinde olmayan dünya nimetlerinden en geniş şekilde yararlanma peşine düşmüşlerdir. Bu alanlar; ? İklim Çeşitliği, ? Zengin Flora ve Fauna, ? Doğal ve Kaliteli Su, ? Güvenilir Hayvancılık ve Tarım, ? Temiz Denizler ve Çevre, ? Verimli Topraklardır. Türkiye, bu alanların hemen hemen tamamında, dünyada eşsiz bir konumda bulunmaktadır. Türkiye’nin sadece güneşi, başlı başına Avrupa’nın doğal ısı ve ışığa susamış insanlarını ülkemize çekmeye yeterli olabilmektedir. Türkiye ayrıca, petrol ve doğal gaza alternatif yeni enerji kaynaklarına sahip olma olasılığı da son derece yüksek bir ülkedir. Bu nedenle ülkemiz, Soğuk Savaş sonrasında, uluslararası güçlerin politik, diplomatik, ekonomik ve askeri mücadele alanı haline gelmiştir. Bu mücadele, bir anlamda, küreselleşen liberal dünya ekonomisinde yeni bir sömürgecilik mücadelesi olarak nitelendirilebilir. Ülkemizdeki uygulamalarda, açık ve gizli her türlü yöntem kullanılmıştır ve kullanılmaya devam edilmektedir. Ülkemizin insanı, ulusal karakterinden kaynaklanan dünyanın hiç bir ulusunda olmayan müstesna özelliklere sahiptir. Milletimiz, yabancı bir çok ülke vatandaşında olmayan maddileşme ve otomatlaşmanın yok ettiği insani değerlerini büyük ölçüde korumaktadır. Türkiye’yi yönetenlerin en büyük dayanağı insanımızın sahip olduğu yüksek değerleridir. Ancak, Türk milletinin önüne, Atatürk’ün yaptığı gibi mutlaka ulusal hedefler konmalıdır. O zaman görülecektir ki, bu enerji ve yüksek potansiyel ile Türkiye süratle arzu ettiği politik, ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşacaktır. Dipnotlar: 1 Milliyet Gazetesi 7 Şubat 2007 s.9 2 Macaristan ve Polonya en az harcama oranı olan % 2 ‘in altına indiklari için NATO tarafından uyarıldı. Bakınız New Europe No.702 p.17 3 New Europe No.683 ( 25 June1 July 2006) p.3 4 New Europe no.696 ( 2430 September 2006) p.15 5 Fransa’da da yabancı bankaların şube açmaları yasaktır. Almanya’da ise yabancı bankaların ülkedeki payı %3 ile kısıtlanmıştır. ABD ve DTÖ üyesi bir kısım ülkeler Rusya’nın bu kararını şiddetle eleştirmektedirler. Bu sektör Türkiye’nin güvenliğini doğrudan etkileyen en stratejik kuruluşların başında gelmektedir. Telekom’un satışı da başlı başına bir fiyaskodur ve her yönüyle ülke ve kişisel güvenliği doğrudan tehdit etmektedir. Ülkemizin ABD ve bir kısım Avrupa ülkeleri gibi, Telekom alt yapısı dışında stratejik iletişim hatları bulunmamaktadır. Ayrıca internet bağlantılarının tamamı Telekom hatları üzerinden sağlanmaktadır. Dünya internetini ise ABD kontrol etmektedir. Bu nedenle resmi ve özel bilgilerin korunmasında bir çok problemle karşılaşılması kaçınılmazdır. Nüfus ve vergi kayıtları dahil tüm ülkeye ait bilgiler online olarak Telekom hatları üzerinden aktarılmaktadır. Çağımızda elektronik istihbaratın önemi gittikçe artmaktadır. Rus dışişleri bakanı Lavrov 14 Haziran 2007 tarihinde Moskova’da yapılan Bilgi Güvenliğinin Uluslararası Yansımaları adlı Avrasya forumunda yaptığı konuşmada,: Bilişim teknolojisinin askeri üstünlüğün sürdürülmesi için kullanılma olasılığı karşısında endişeli olduğunu, gelişen teknolojinin medeniyete fayda sağlaması yanında yeni tehdit ve tehlikeler yaratığını da söyledi. Bu değerlendirmeye katılmamak imkansızdır. Bu nedenle Türk Telekom süratle milli kontrole alınmalıdır. BANKACILIK SEKTÖRÜ Bankacılık sektörü de stratejik sektörlerden biri olup yabancı payı mutlaka Avrupa ülkeleri seviyesine indirilmelidir. Yüksek oranlı yabancı bankalar, sermaye, finans ve kredilerin kontrolü yanında, ülkeye kontrolsüz bir şekilde para giriş çıkışlarına da neden olarak Makro Ekonomik Dengeleri her an bozabilir. Türkiye, kredi kartı kullanımında Avrupa üçüncüsüdür ve toplam harcamaların yüzde 20’si kredi kartıyla yapılmaktadır. Yılda yaklaşık 95 milyar dolarlık, yani milli gelirin dört biri değerinde kredi kartı kullanılmaktadır. Bu büyüklük, nisbi değerler bakımından Türkiye’nin ne kadar büyük bir sömürü pazarı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Son dört yıldır 20 taksite kadar çıkan kredi kartı alışverişlerinde kim kazanıyor dersiniz? Elbette bankalar. Bu sistemde komisyonu peşin kesilen satıcı parasını peşin alarak aradan çıkmakta, tüketici ile banka karşı karşıya bırakılmaktadır. Böylece uzun vadeli olarak para tüketiciye satılmış olmaktadır. Peşin alışverişlerde yüzde 10’dan fazla indirim yapılmamasının nedeni parayı daha fazla karla uzun vadede satmaktır. Ülkemizin bitmek bilmeyen konut inşaatı da bankacılık sektörüne geniş kar olanakları sunmaktadır. 120 aya varan konut kredilerinden elde edilen faizler bankaları geleceğini garantilemektedir. TÜRKİYE VE STRATEJİK KURULUŞLAR Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu, ülkenin bekası yönüyle, tüm stratejik kuruluşlarını önemli ve vazgeçilmez yapmaktadır. Atatürk’ün politik ve askeri stratejisi Türkiye’nin doğrudan ülkeye hiç bir alanda bağımlı olmaması üzerine kurgulanmıştı. Bu strateji doğrultusunda oluşturulan devletçilik ilkesinin ana amacı da, ülkenin güvenlik ve savunmasını doğrudan etkileyen ve destekleyen kuruluşların devlet kontrolünde kalması idi. Bu çerçevede Türk milleti, çaydan şekere, demir çelikten kömüre her türlü stratejik gereksinimini kendisi üretmeyi başardı. Ülkenin dünyada bir eşi olmayan potansiyeli bunu başarmaya çok uygundu. Ancak küresel sistem, Soğuk Savaş sonrası kurduğu modern sömürü düzeni çerçevesinde Türkiye’nin hem politik kontrolünü hem de ekonomik kontrolünü ele geçirdi. Zarar ettiği gerekçesiyle satılan stratejik kuruluşların, geniş istihdam kapasiteleri ile milletimizi orta seviyede de olsa bu zamana kadar mutlu etmeyi başardığı unutuldu. Bu kuruluşlarımızın satışları, küresel sistem tarafından dikte edilen kriterler ışığında, IMF’in ileri sürdüğü Makro Ekonomik Dengelerin sağlanması gerekçesi ile yapıldı. Makro Ekonomik Dengeler kimin işine yarar? Küresel sistemin sömürü düzenine ve ülkedeki yerli sermayenin daha çok kazanmasına. Mikro Ekonomik Dengeyi sağlayamayan Makro Ekonomik Dengeler gelir dağılımını bozar. Küresel sistem içindeki sermayeye yarar. Oysa milletin refahı ve geçimi için Mikro Ekonomik Dengeler daha önemlidir. Yeni sistemde Mikro Ekonomik Dengelerden bahsedene rastladınız mı? IMF’in Makro Ekonomik Dengeleri için dayattığı faiz dışı fazla bile, Türkiye borsasında ve hazine bonolarında karlarını katlayan yabancı sermayenin güvencesi içindir. TARIM SEKTÖRÜ Küçük bir örnek. Ülkemiz dünyanın en çok sigara tüketen en geniş pazarıdır. Türkiye’nin temel stratejik kuruluşu olan Tekel özelleştirilerek, hem ağıza bile konamayacak kalitede olan Amerikan Virgina tütününe pazar yaratılmış, hem de sigara üretici Amerikan şirketlerine büyük kar marjları sağlanmıştır. Bu arada Tekel’in alım garantisi verdiği tütün üreticisi köylü ortada bırakılmıştır. Türk tütününe ihtiyaç yoksa, bugün Türkiye’de üretilen sigaralara neden kalitesiz Amerikan tütünü konmaktadır? Şeker pancarı, mısır ve pamuk ve diğer bir çok tarım ürünü ve hayvancılık sektöründe de benzer durumlar bulunmaktadır. ABD, liman işletmelerinin Araplara satılmasına izin vermedi. Almanya, Wolkswagen’in Alman firmalarına satışını kararlaştırdı. Avrupa’da birçok ülke aynı tutumu sergiliyor. Türkiye de özelleştirilen stratejik kurumları yeniden kamu kontrolüne almalı. Türk Telekom’un özelleitirilmesine karşı çıkan insanlar.