Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ TPAO’nun, arama ruhsatı istemesi Doğu Akdeniz’de petrol Prof. Dr. Sertaç Hami BAŞEREN Ankara Üniv SBF Öğretim Görevlisi ürkiye’yi Doğu Akdeniz’de Antalya Körfezi açıklarında dar bir deniz alanına mahkum edebilecek gelişmeler giderek tehlikeli bir hal almaktadır. Bir taraftan Yunanistan’ın Girit, Kaşot, Kerpe ve Meis Adalarını birleştiren hattı esas alarak Mısır ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırı çizme çabaları, diğer taraftan da Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ortay hatları esas alarak, bunları hakkaniyete uygun hale getirmeye dahi gerek görmeden MEB sınırları oluşturma politikaları sürmektedir. Bu bağlamda GKRY’nin Mısır ve Lübnan ile MEB sınırlandırma andlaşmaları yaptığı bilinmektedir. Türkiye nota vererek bu andlaşmaları tanımadığını resmen bildirmiş ve haklarının sahibi olduğunu göstermiştir. Türkiye’nin verdiği notalar maalesef GKRY tahriklerini durduramamıştır. GKRY Parlamentosu, GKRYLübnan MEB sınırlandırma anlaşması imzalandıktan sonra 26 Ocak 2007 tarihinde bir yasa kabul ederek Kıbrıs Adası’nın güneyinde, Mısır ve Lübnan ile çizdiği sınırların içerisinde 13 adet petrol arama ruhsat sahası ilan etmiştir.(1) AKDENİZ’DEKİ DURUM Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de 032º 16' 18" D ve 027º 22' 00" D meridyenleri, bu meridyenler arasında kalan Antalya Gazipaşa’dan Muğla Deveboynu Burnu’na kadar Anadolu kıyıları ve bu kıyılar ile Mısır kıyıları arasındaki ortay hatla aşağı yukarı örtüşen 33º 50' 00" K enlemi arasında kalan bölgedeki kıta sahanlığı ve bunun üzerinde ilan edilebilecek MEB’inin yüz ölçümü yaklaşık 145.000 km’dir ve tüm kıta sahanlığı alanlarımızın yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Ege Denizi'nde sahip olabileceğimiz kıta sahanlığından büyük olan bu alan, Marmara Denizi ve Kıbrıs Adası'nın her birinin 10 katından fazla ve Karadeniz’in tamamındaki Kıta Sahanlığımıza denk büyüklüktedir. Eğer Yunanistan ve GKRY’nin sürmekte olan çabaları sonuç verir ise, Türkiye bölgedeki bu 145.000 km’lik kıta sahanlığı alanının 71.000 km’sini Yunanistan’a, 33.000 km’sini GKRY’ye kaptıracak, kendisine de sadece 41.000 km’lik bir alan kalacaktır. Açıkçası Doğu Akdeniz’deki 145.000 km’lik bu kıta sahanlığı parçasına sahip olup olamamak, Türkiye’nin denizlerinin üçte birine sahip olup olamamak anlamına gelmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, GKRY’nin açtığı ihaleden sonra bölgede Türkiye Cumhuriyeti’nin söylediklerinin arkasında durduğunu gösterecek tatbikatlar yapmıştır. Mart ayında başlayan ve Haziran ayında da devam eden tatbikatların yapıldığı sahaların koordinatları National GeospatialIntelligence Agency ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünce yayımlanmıştır.(3) Anılan koordinatlar incelendiğinde tatbikat sahalarının GKRY’nin ilan ettiği sözde Münhasır Ekonomik Bölge ve petrol/doğalgaz arama sahaları ile çakıştığı ancak Kıbrıs Adası’nın karasuları dışında ve uluslararası hukuka tamamen uygun bir şekilde oluşturulduğu görülmektedir. Mayıs ayı başında denizaltı, savaş gemileri ve uçaklar ile gerçek mermiler kullanarak yapılan tatbikat, Kıbrıs Adası’nın T RUM TAHRİKLERİ GKRY’nin ilan ettiği 13 adet ruhsat sahasının toplam yüzölçümü 70.000 km’dir. Bunlardan 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı sahalar, Türkiye’nin 2 Mart 2004 tarih ve 2004/Turkuno DT4739 sayılı Notası(2) ile haklarını saklı tuttuğu Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı alanlarının 7.000 km’lik kısmına tecavüz etmiştir. GKRY’nin yutmaya çalıştığı bu lokma, Kıbrıs Adası'nda hükmettiği alandan büyüktür. GKRY tahrikleri maalesef burada da kalmamıştır. GKRY, Kıbrıs Adası doğusunda Lübnan kıyıları ile Kıbrıs Adası kıyıları arasında kalan 3 ve 13 numaralı sahalar dışında, Türkiye’nin haklarına tecavüz eden alanlar da dâhil olmak üzere, geriye kalan 11 sahada ruhsat vermek için ihale açmıştır. GKRY’nin mevcut uygulamaları KKTC’nin haklarını da ihlal etmektedir. GKRY’nin ihaleye açtığı alanların yüz ölçümü 55.000 km’ye ulaşmaktadır. Türkiye’nin haklarına tecavüz eden 7.000 km2’lik alan çıktıktan sonra geriye kalan 48.000 km2’lik sahanın her bir santimetre karesinde KKTC’nin de hakları vardır. GKRY’nin açtığı ihalede teklif verme sürecinin 16 Ağustos 2007’de neticelendirileceği, ruhsatların da yıl sonuna doğru verileceği göz önünde bulundurulursa GKRY tahriklerinin nasıl tehlikeli bir hal aldığı hemen anlaşılacaktır. Türkiye’nin uluslararası hukuk zemininde yürüttüğü haklarını koruma çabalarına GKRY, oldu bittiler ve fiilî hak ihlalleri ile cevap vermeye çalışmaktadır. Türkiye’nin kıta sahanlığına tecavüz eden ruhsat bölgeleri ve bu bölgelerde arama ruhsatı verilmesi için açılan ihale, hukuk dışı uygulamadan başka hiç bir şey değildir. Bu yönüyle hukuki sonuç doğurması da beklenemez. Türkiye’nin ihale neticesinde verilecek ruhsatları da tanımayacağı açıktır. Bununla beraber, uyuşmazlık konusu sahanın büyüklüğü ve bu sahada varlığı ileri sürülen büyük petrol yataklarının kabarttığı iştahlar siyasi sonuçları zorlayabilir. ilk kez 1225 mil güneyinde gerçekleştirilmiştir(4). Deniz Kuvvetleri’nin planlı tatbikatlarından olan "Deniz Kurdu" tatbikatları, son beş senedir ağırlıklı olarak Ege Denizi’nde yapılırken, bu sene Doğu Akdeniz’de yapılmıştır. Bölgedeki gelişmeler karşısında bunun özellikle yapılmış bir tercih olduğunu düşünmemek mümkün değildir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığında GKRY tarafından uluslararası hukuka aykırı olarak verilecek ruhsatlara dayanılarak yapılacak arama faaliyetlerine göz yummayacağı görülmelidir. Türk Deniz Kuvvetleri’nin bölgenin kaderinin olayların akışına terk edilmeyeceğini gösteren faaliyetleri giderek yoğunlaşmasına rağmen basına fazlaca yansımamıştır. Daha önceleri bölgede uluslararası organizasyonlarda görev alan Türk savaş gemilerinin faaliyetleri hakkında bile basına birçok kez saptırıcı beyanlar veren Rum Yönetimi yetkilileri, aynı tavrı bu sefer sergilememişlerdir. Özellikle 25 Mayıs 2007 tarihleri arasında yapılan tatbikata katılan Türk gemilerinin faaliyetleri Larnaka ve Limasol’dan izlenebilmiştir. Acil toplantı yapan Rum Savunma Bakanlığı ise petrol ihalesine giren şirketlerin rahatsız olmaması için sessiz kalmayı tercih etmiştir.(5) Açıkça, GKRY’nin Doğu Akdeniz’de MEB ile petrol ve doğalgaz arama sahalarını ilan etmesine bir tepki olduğu görülen tatbikat, ne yazık ki Türk medyasında da sadece üç gazete ve biriki dakikalık haberle iki televizyon kanalında yer almıştır.(6) RUMLARIN TAKTİĞİ GKRY Lideri Tasos Papadopulos, Rum Yönetimi’nin petrol konusundaki tutumunun, açıklama yapılmaması ve bu konunun kamuoyu önünde tartışılmaması yönünde olduğunu daha önceden birçok kez belirtmiştir.(7) Bu siyasi tutum sayesinde, Türkiye’nin bölgeye yönelik itirazları gündeme getirilmeyecek ve petrol ihalesine giren şirketler açısından önem arz eden "sahanın siyasi ve hukuki açıdan problemsiz olma" özelliği sözde korunmuş olacaktır. Rum yönetimi sözcü vekili Vasilis Palmas, 4 Mayıs’ta yaptığı kısa açıklamada, TSK’nin, hava ve deniz imkânlarını kullanarak Kıbrıs'ın güneybatı açıklarında askerî tatbikat yürüttüğünü, fakat tatbikatın uluslararası sularda icra edildiğini ve uluslararası sözleşmeleri ihlal etmediğini kaydederek,(8) ortamın gerginleştirilmemesi yönündeki Rum Yönetiminin bu tavrını ortaya koymuştur. Bununla beraber GKRY, TSK’nin bölgedeki tatbikatlarını dikkatleri kendi yarattığı oldu bittilerden uzak tutacak şekilde sui istimâl etmekten geri durmamaktadır. TSK’nin 25 Mayıs 2007 tarihlerinde gerçekleştirdiği tatbikatlar ile ilgili olarak GKRY BM Daimî Temsilciliği tarafından BM’ye bir mektup verilmiştir. GKRY bu mektupta, tatbikatın GKRY’nin güneyindeki karasularının yakınında, "Lefkoşa FIR’ını ihlal ederek", uçuş ve seyrüsefer güvenliğini tehlikeye düşürerek gerçek mermiler kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, her egemen ülkenin askerî tatbikatlar gerçekleştirme hakkı saklı olmakla birlikte, Türk Deniz Kuvvetleri’nin söz konusu tatbikatının Türkiye’nin coğrafi konumu ve çıkarları bakımından ilgisiz bir bölgede ve GKRY’ye herhangi bir bildirimde bulunulmadan yapıldığı kaydedilmekte, bu hareketin ancak hasımca bir hareket olarak yorumlanabileceği iddia edilmekte ve bunların Türkiye’nin BM Şartını ihlal Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarının Türkiye’yi Akdeniz’de Antalya Körfezi açıklarına hapsetme arayışları sürüyor. Kıbrıs Rumlarının, bu amaçla Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) için başlattıkları süreç işliyor.