Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Temmuz 1923 Lozan Anlaşması ile Misakı Milli sınırlarımız kesinlik kazanırken Türkleri Anadolu’dan atmakta diğer sekizi gibi başarısızlığa uğrayan son Haçlı Ordusu’nun temsilcisi Lord Curzon istemese de anlaşmayı imzalamak zorunda kalmıştı. Dünyanın en güçlü ülkelerinden oluşan koalisyon Mustafa Kemal ve yüce Türk milleti önünde dize gelmişti. Türkler, büyük bir çılgınlıkla, mankurtlaşarak(1) kendini Türk hatta Osmanlı bile hissetmeyen, ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkeye hainlik edecek kisveye bürünmüş hainlere rağmen bağımsızlıklarını ve onurlarını bir kez daha korumuşlardı. Kazanılan Kurtuluş Savaşı zaferimizden son derece rahatsız olan Konferans Başkanı Lord Curzon toplantılar biterken heyet başkanı İsmet İnönü’ye şöyle diyor: ‘İstediklerinizi size verdik. Bunları biz şimdi cebime koyuyoruz. Ama zamanı gelince bunları cebimizden tek tek çıkarıp yeniden önünüze koyacağız." O gün tarihte Türklük bilincinin ağır basması ve özgüvenli bir millet olmanın verdiği şevkle Türk ulusu, çağdaş anlamda tarihte yerini alma imzasını tekrar atmıştı. Kazanılan zaferde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Türklük bilinciyle hareket etmesi ve Birinci Meclis’in kendini Türk hissedenlerden oluşmasında büyük pay vardı. Misakı Milli’nin Batı tarafından kabulü olan Lozan’ın yıldönümü... C S TRATEJİ yabancıların çeşitli vesilelerle içimize girip memleketin kilit noktalarına adeta mankurtlaşmış adamlarını yerleştirmeleriyle bizi millet olarak perçinleyen unsurlarda zafiyetler giderek güçlendi. Bugün gelinen nokta, Atatürk’ün bize emanet etmiş olduğu Türk Cumhuriyeti’nin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB) bile devletin bekasını ilgilendirecek konularda bizzat yönetimin kilit noktasındaki kişilerin itirazlarını maalesef söz konusu etmektedir. Bu tehlikeli gelişme, devlet kurumlarındaki Cumhuriyet’in temel ilkelerine yürekten bağlı kişilerin bile zaman zaman yılmasına, geleceğimiz için karamsarlık taşımalarına sebep olmaktadır. 22 C Bu tehlikeli durum çerçevesinde, müttefik zannettiğimiz çifte standartlı kalleşlerin himayesinde gün be gün şımaran bölücüler, AB ve ABD sevdalıları sayesinde, çizmeyi aşmışlardır. Yine, oy kaygısıyla hareket edip, her ne pahasına olursa olsun iktidara gelmek isteyen partilerin akıl almaz gafletleri sonucunda adım adım aldığı tavizlerle irtica tehlikesi de Cumhuriyetimizin temelini dinamitleyecek bir güce erişme aşamasındadır. Laik düzeni Atatürk’ün dehasıyla kolay elde etmiş bir ülkenin fertleri olarak laik düzenin faziletlerini algılayamamış olduğumuz bir olgudur. Birbiriyle yarışa giren memleket gerçeklerinden uzak sol entelektüellerimizin laik düzeni milletimize anlatmaktaki başarısızlığı ve onların aksine UMHURİYET ATILIMI çok bilinçli bir çalışma içinde olan sağ anlayışı ve alışkanlığımızı Atatürk sayesinde beynelmilelcilerimizin attıkları başarılı adımları 29 Ekim 1923’de Cumhuriyetimizin kurumsallaştırmıştık. bugün halkımızın laikliğin önemini ve bir ülke için kurulmasıyla manevi bir gücün de desteklediği, Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen 13 yıl gerekliliğini unutmasının baş sebebidir. Hâlbuki Türklük hissiyatıyla hareket eden genç ülke, yıllar boyunca da dünyanın en büyük kalkınma hamlesini laikliğin önemini anlamak için, insanların en süren bir başarılar dizisine imzasını attı. Bugün gerçekleştirmiştik. önemli duygusuna hitap eden din olgusunun, kötü büyük bir kısmı özelleştirme safsatasıyla Türk milleti, dil, din, yurt, soy ve köken, amaçlı emperyalist emellerin de kışkırtmasıyla, yabancılara adeta hediye edilmekte olan gelenek ve görenek, kültür birliği gibi unsurların milletleri birkaç yıl içinde nasıl bir kargaşaya tesislerimiz, milli kuruluşlarımız, eğitim yanı sıra tarihsel birlik ve ahlak yakınlığı gibi sürükleyebileceğini görmek için Irak’a bakmak kurumlarımız ve ulaştırma ağımız tamamen bu unsurlarla da millet olmanın hazzını alabildiğine yeterlidir. Irak’ta değil din ayırımının, mezhep heyecanla yaratıldı. Onurlu, dimdik durabilen ve yaşayabilen bir ruh haliyle genç Cumhuriyet’i çatışmalarının hatta daha da ötesi aynı emperyalistlere değil boyun eğmek, onları, yapmış yüceltecek başarılara imzasını atmıştı. mezheptekilerin bile kendi aralarında ölesiye olduğumuz Balkan Paktı ve Sadabat Paktı gibi Ancak yüce Atatürk’ün ölümünden sonra çatışmalarının laiklik olmaması nedeniyle hangi uluslararası anlaşmalar sayesinde yakın çevremize Türklüğün değerlerine verilen önem azaldıkça, boyutlara ulaşabileceğini görmek ve gün be gün ayak dahi attırmayan bir dış politikayla bağımsızlık yaşamak mümkündür. Cumhuriyet temellerine dinamit koymak isteyen köktendinci anlayışın, din sömürüsü yaparak mezhep çatışmaları yoluyla gerektiğinde ülkemizde de kardeşi kardeşe kırdırabileceği bir zemin mevcuttur. Cumhuriyet’in temel ilkelerinden biri olan laikliğin ve bunun yüce Atatürk tarafından önemle tesis edilmesindeki amaç ile korunmasında zinde güçlerin ve Silahlı Kuvvetlerimizin kararlılığı bu noktada önemlidir. Ancak bu güçlerin aşındırılması koşuluyla başta AB ve ABD yardımı alan ikinci Cumhuriyetçi çizgisindekilerle bunlarla şimdilik işbirliği içinde olan öteki bölücü ve köktendinci unsurlar alabildiğine ve programlı bir şekilde çalışmaktadır. Maalesef bu noktada can alıcı nokta ve rahatsızlık unsuru olan husus, sadece gün geçirici politika üretebilen çıkarcı bazı bürokratların, ikballeri peşinde koşarken, küçük hesaplar uğruna Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin aşındırılmasına göz yummaları ve adeta buna yardımcı olmalarıdır. Bazı basın ve medyanın da oluşturmakta pay sahibi olduğu, duyarsız, Fransa’daki Ermeni diasporasının Türkiye’nin doğusuna yönelik emellerini gösteren harita tek tip, hayalci, okumayazma, araştırma ve Türkiye, Sevr’e zorlanıyor DİN VE EMPERYALİZM Türkiye’nin ulusal sınırları ve tüm egemenlik haklarıyla tanınmasının belgesi olan Lozan Anlaşması’nın yıldönümü... Lozan’ın imzalanmasının üzerinden 83 yıl geçerken, Lord Curzon’un cebine koyduğu istekler yoğun şekilde Türkiye’nin önüne yeniden konulmaya başladı.