26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net aziran ayı ortalarında gerçekleştirilen TürkiyeAB Ortaklık Konseyi toplantısı ve burada belirlenen "tutum belgesi" ile Türkiye’nin AB müzakerelerinin nasıl yapılacağı konusuna ilişkin AB’nin "pozisyon belgesi" taraflar arasında ciddi gerginliğe neden oldu. 1 Mayıs 2004’te AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) müzakerelerin bu denli çabuk açılıp kapanmasına karşı çıktı ve Müzakere Pozisyon Belgesi’ne Türkiye’nin Kıbrıs’la ilişkilerinin normalleştirilmesi maddesinin konulmasında diretti. "Bilim ve Araştırma" başlığında müzakerelerin Avrupa Komisyonu’nun tavsiyesiyle açılıp kapatılması kararının görüşülmesi sırasında GKRY, Türkiye’nin deklarasyonuna karşı yayınlanan AB karşı deklarasyonuna dayanarak Müzakere Pozisyon Belgesi’ne tanınma, limanların açılması gibi taleplerini "veto" tehdidini kullanarak dahil ettirmek istedi. GKRY’nin limanların Rum gemilerine açılması konusunun vurgulanması yönündeki talebi işi zorlaştırmış olsa da Lüksemburg’da AB’ye üye 25 ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiği TürkiyeAB Ortaklık Konseyi toplantısı gerçekleştirilebildi. Türkiye, AB üyeliği(?) yolunda 12 Haziran 2006’da bir kavşağı daha dönmeyi başardı ve fiili müzakereler başlamış oldu. 17 Aralık 2004 Zirvesi ile AB belgelerindeki yerini alan Kıbrıs koşulu bu aşamada da en önemli sorun olarak Türkiye’nin önüne sürüldü. Laf kalabalığı bir taraf bırakılacak olursa bu süreçte Türkiye, Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmek için zaman kazanmış oldu. Yanlış politikalar, Türkiye’yi ikilemin son noktasına getirdi C S TRATEJİ olsa nihayetinde bir gün liman ve havaalanlarını açmak veya açmamak ardından da GKRY’yi tüm adayı temsil eden "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla tanımak veya tanımamak yönünde bir seçim yapmak zorunda kalacak. Bu aynı zamanda AKP iktidarının vereceği en zorlu sınav olacak. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tanınması, Türkiye’nin kırk yıllık devlet politikasının hiçe sayılması anlamına gelecektir. Konuyu önemli kılan da, yine bir devlet politikası olarak benimsenen AB üyeliği meselesinin bir şekilde buraya bağlanmış olması. Yani devletin iki önemli politikası birbiriyle yarışır hale geldi/getirildi. Diğer bir deyişle birinden birinin terki gerekecek. Bu nedenle, gerçekten de hem GKRY’nin tüm adayı temsilen Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla tanınmasının doğuracağı yeni sorunlar, hem de AB üyeliğinin gerçekleşme ihtimalinin kamuoyunda açıkça tartışılması gerekiyor. Ne var ki bilgi sağlıklı paylaşılmıyor; bu da Kıbrıs ile ilgili pek çok yanılsamaya sebep oluyor. Özellikle son dönemde yoğunlaşan "AB izolasyonları kaldırmadığı sürece limanların açılmayacağı" yönündeki açıklamalar öncelikle devletin Kıbrıs politikasını "izolasyonların kaldırılması"na indirgemekte ve "tanıma"nın sonuçlarını kamuoyunun dikkatinden uzak tutmuş olmaktadır. "Tanıma"nın anlamı konuşulmazken bir yandan da izolasyonların kaldırılmasının "tanıma"nın doğuracağı olumsuz sonuçları bertaraf edeceği izlenimi yaratılmaktadır. H AB mi, Hatırlanacağı üzere, 17 Aralık 2004’deki AB zirvesinde Türkiye’ye şart koşulan ‘ek protokole 24 saat içinde paraf atma’ talebi son dakikada geri çekilmiş ve Türkiye’nin ek protokolü 3 Ekim 2005’e kadar imzalayacağına dair bir ‘bildirim’de bulunması Kıbrıs mı? Kıbrıs sorununun zemin değiştirmesine neden olan hükümet, Türkiye’nin 40 yıllık AB serüveni veya Kıbrıs tercihiyle karşı karşıya. Hükümet, Rum istemlerinin bitmeyeceğini bilmesine karşın ‘tanıma’yı neredeyse izolasyon koşuluna indirgemiş durumda. TÜRK TEZİ RAFA KALDIRILIYOR Hangi aşamada olursa olsun "tanıma", bugüne kadar ki yaklaşımının haklılığını oluşturan tezden Türkiye’nin kendi rızasıyla vazgeçmiş olduğu sonucunu doğuracaktır. Türkiye’nin tezi, Rum Yönetimi’nin kullandığı "Kıbrıs Cumhuriyeti" adının 19591960 antlaşmalarına göre kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığı yönündedir. Buna göre Kıbrıs Türklerinin de içinde bulunduğu, bu nedenle Kıbrıs Türklerini de temsil eden 1960 Antlaşmalarına göre kurulmuş olan devlet, 1963 yılında Rumlar tarafından silah zoruyla yıkılmıştır. Bundan sonraki süreçte ise Rumlar, Kıbrıslı Türklere 11 yıl boyunca etnik temizlik ve terör uygulamıştır. Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1963’te kendisinin ortadan kaldırdığı "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni devlet adı olarak kullanması ve dünya devletlerinin de "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak Rum yönetimini tanıması yoluyla oluşturulan haksızlığa Türkiye "tanıma" ile onay vermiş olacaktır. Böylece, bugünkü dünya konjonktürünün de gereği olan "KKTC’nin devlet olarak tanınmasının sağlanması" stratejisi tamamen çökecektir. "Kıbrıs Cumhuriyeti"nin dünyanın kabul ettiği şekilde tanınması, KKTC’yi tanıyan tek devlet olan Türkiye’nin de bundan vazgeçmesi anlamına gelecek. Kaldı ki, bu aynı zamanda KKTC ile ilişkilerin de AB müktesebatı çerçevesinde Rumlar üzerinden yürütülmesini gerektirecektir. "Tanıma"nın ardından Türkiye için ciddi bir siyaset değişikliği şart olacaktır. Nitekim, AB ile Güney Kıbrıs arasında 16 Nisan 2003'te imzalanan Katılım Anlaşması belgesinde ve sonraki tarihli tüm belgelerde, KKTC için, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin etkin Babacan yeterli görülmüştü. Ardından da, Türkiye’yi temsilen AKP Hükümeti, 1963 Ankara Antlaşması’nı GKRY’yi de kapsayacak biçimde bir ek protokolle genişletmiş ve bu protokole GKRY’yi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin meşru temsilcisi olarak tanımadığını bildiren bir deklarasyon eklemişti. AB Daimi Temsilciler Komitesi de (COREPER), 21 Eylül 2005 tarihinde Türkiye’nin "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni "müzakere süreci sırasında" tanıması gerektiğine yer veren bir karşı deklarasyon yayınlamıştı. Türk liman ve havaalanlarının Rum bandıralı uçak ve gemilere açılması koşulu hem 3 Ekim Müzakere Çerçeve Belgesi’nde hem de Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yinelenmişti. Bu anlamda Türkiye için 12 Haziran 2006 tarihi Kıbrıs konusu bazında, 17 Aralık 2004 veya 3 Ekim 2005 tarihlerinden bir farklılık göstermiyor. GKRY’nin limanların açılması konusunda Haziran 2006’yı son tarih olarak belirlemiş olduğu düşünülünce de "tanınan süre"nin Ekim ayına kadar –bir kez dahauzatılmış olduğu anlaşılıyor. Türk hükümeti, kazanılan ek sürenin sonunda da
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear