Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Kaan Kutlu ATAÇ H.Ü. Doktora Öğrencisi ertrand Russel sosyal bilimin temel kavramının "Güç" olduğunu ileri sürer. Güç ölçülebilir bir özelliktir ve sahip olduğu değişik formlar aracılığıyla daha anlamlandırılabilir bir nitelik kazanır. Aslında bireylerin günlük yaşamlarında birbirleriyle ilişkilerinde basit anlamıyla kullandıkları güç kavramı tam da budur: Eğer A istediği etkilerin çoğunu B’ye nazaran daha fazla gerçekleştirmişse A’nın B’den daha güçlü olduğu söylenebilir. Bu anlamda güç tanımlarından birisi istenilen etkilerin yaratılmasıdır: Ekonomik güç, liderlik gücü, askeri, güç, öğretmenin öğrencisi üzerindeki gücü gibi tanımlamaların hepsi amaçlanan etkinin oluşturulması sürecidir. Bu kullanımı ile güç belirli bir andaki mevcut haliyle tanımlanabileceği gibi bünyesinde barındırdığı potansiyelle de bir anlam kazanmaktadır. Derslerinde başarılı ve zeki bir öğrencinin (eğer uygun şartlar oluştuğu takdirde) sahip olduğu akıl gücüyle gelecekte başarılı olabileceği yönünde bir öngörüde bulunulabilir. Benzer şekilde geçmişte ekonomik açıdan güçlü olan birisinin bugün için gücünden birçok şey kaybetmesi durumunda dahi gelecekte oluşacak yeni piyasa koşullarında gücünü yeninden elde edebileceği umulabilir. Türkiye’nin güçler savaşındaki yaşamsal davranış sorunları... C S TRATEJİ bir ulusal iradeye ve bu iradenin nihai yansıması olan hedefi ve amacı toplumsal mutabakata dayanan güçlü bir siyasi altyapıya da sahiptirler. Bu yüzdendir ki, güçlü devletlerin ulusal çıkarları kısa ve orta vadelerde belirgin sapmalara uğramazlar. Bu durumun aksi yöndeki tezahürü ise zayıf devletler için geçerlidir. Gerek ulusal gerekse de uluslararası sistemdeki anlık spekülatif hareketler bu gibi zayıf devletlerin politikalarındaki kalitenin de aynı hızla değişmesine neden olmaktadır: Ulusal ve uluslararası alanda yürütülecek her türlü politika üzerinde mutabakatın sağlanamadığı ve çıkarlarının nerede olduğu konusunda net bir tanımlamanın yapılamadığı ülkeler, uluslararası sistemin kararsız zemin hareketlerinden artan bir şiddetle etkileneceklerdir. Çünkü bu tip ülkeler kendilerini korumaya yönelik önleyici, ardından da geliştirici önlemleri almakta zorlanacaklardır. Belirtmeye gerek yok, karar alma sorunu yaşayan bir devletin uygulama aşamasının da zayıflıklar ve yanlışlıklarla dolu olması akli bir sonuçtur. Bir devletin gücünü belirlemede yer alan iç etkenlerin (siyasi yapı ekonomik parametreler, hükümetin niteliği, askeri yapının kalitesi v.b.) kalitesindeki düşüklük dış politikasına doğrudan etki yapmaktadır. Örneğin ABD, ulusal stratejik hedeflerini belirlerken, düşkün devletlerin uluslararası istikrarsızlığını, şiddet ve sefaletin beslendiği zeminler olarak tarif etmiştir. ABD bu tür devletlerle ilişkilerinde özgürlüğün, insan haklarının, ekonomik büyümenin, finansal istikrarın ve hukukun üstünlüğünün desteklemesi açısından kendisine fırsatların doğduğuna inanmaktadır. ABD bu tür zeminlere sahip devletlere müdahale ederek onları özgürleştirme ve demokratikleştirme gibi bir ideale de sahiptir. ABD’li karar alıcılar kendi ulusal güvenlik parametrelerinin temelinde bu sefalet zeminlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik stratejik planlamaları öne çıkarmaktadırlar. B Kaliteli yönetim, güçlü devlet tasnifte en düşük puan olan 106 ile son sıradadır. Türkiye ise düşkün devlet sınırının hemen üstündedir. Bu hali ile Türkiye düşkün devletler sınıfında olmasının hemen eşiğindedir. Bu durumun farkında olan siyasi iktidar muhtemeldir ki, Türkiye’de satın alma gücünü 5 bin doların biraz üstünde gösteriyor. Bu meblağ uluslararası ilişkilerde bir psikolojik sınıra denk geliyor. Fareed Zakaria’nın demokratik devletler için öngördüğü kişi KALİTELİ DEVLET Uluslararası toplumun bireyleri olan devletler hem devlet olma vasıflarını taşımaları hem de sahip oldukları güç oranında tasnife tabi tutulabilirler. Devletin temel fonksiyonları olarak yasama, yargı, hükümet etme kalitesinin yanında ulusal birliğin sağlanmasının, siyasi kurumların tesisi, Dışişleri Bakanlığı... ekonomik altyapının oluşturulması anlamında da bir devletin gücünden söz edilebilir. Devletin temel özelliklerinin "kalitesi" belirleyici bir etkendir. Örneğin hükümet ile bürokratik mekanizmanın koordineli hareket edebilme yeteneği devletin temel vasıflarının kalitesi bakımından önem kazanmaktadır. İrade, söylem ve uygulama alanındaki yeknesaklık dış politikanın kalitesinin anlamlandırılmasında bir kıstastır. Bu niteliklerin olumlu özelliklerine sahip devletlerden "Güçlü devletler" olarak bahsedilirken, bu temel özelliklerin biri veya bir kaçında eksiklik olan devletleri de "Zayıf devletler" olarak sınıflandırmak mümkündür. Örneğin Danimarka, Hollanda, Kanada veya Singapur gibi ülkeler güçlü devletler addedilirken, Somali, Sudan, Liberya ve Fildişi Sahili gibi ülkeler de zayıf devletler sınıfındadır. The Foundartion for Peace tarafından geliştirilen bir endeks bu sınıflandırmayı "Düşkün devletler" (Failed states) açsından yapmaktadır. Fildişi Sahili TÜRKİYEABD Ulusal Güvenlik Stratejisi başlıklı resmi belgelerde ABD, düşkün devletlerin yarattığı istikrarsızlık ortamını kendi ulusal çıkarlarının gerek yurt içinde gerek yurtdışında daha da güçlendirilmesi yönünde bir fırsat olarak gördüğünü vurgulamaktadır. Sözkonu bu fırsatların değerlendirilmesine ait uygulamalar öyle gözükmektedir ki, ABD’nin gelecekteki hedeflerine ulaşmada, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları’nın en önemli silahını oluşturacaktır. ABD ile yakın ilişkide olan Türkiye’nin bu ülkenin ulusal çıkarları ile ilgili konuların tam da göbeğinde olduğu düşünülürse Türkiye’nin her şeyden önce güçlü devletler Soğuk Savaşın ardından Türkiye’nin coğrafyası gibi, iç ve dış siyasi coğrafyası da uluslararası ilişkilerin hareketli deprem kuşağında bulunuyor. Gerçeklere dayanan çıkar tanımı, siyasetbürokrat arasında eşgüdüm gibi koşullar ülkenin sınıflamadaki yerini yükseltebilir. başına milli gelir sınırı olan 5 bin dolardır. (Türkiye’de satın alma gücü terimi yine psikolojik nedenlerle tercih edilmektedir.) Öte yandan, Güçlü devletler uluslararası toplum içinde kendi çıkarlarını tesis etme açısından güçlü