Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Bulgaristan Başbakanı Stanişev.. Gelişen yeni bölgesel koşullar Karadeniz’in bir havza olarak yeniden kurgulanmasını gündeme taşıyor. Bu havzada sınırlandırılmış Rusya ve Hazar kaynaklarının iletiminin güvenliği önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Türkiye geçmiş deneyimiyle bölge en ciddi katkıyı bulunabilecek ülke. gerek Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu’nun gerekse Gürcistan Devlet Başkanı Mikhael Saakaşvili’nin, hem ülkelerinde hem de yurt dışında yaptıkları konuşmalarda rahatlıkla ve sıklıkla görmekteyiz. Bu ülkeler artık Karadeniz havzası ülkeleri olarak kendilerini tanımlıyorlar ve bu çerçevede Demokratik Seçenek Topluluğu, Karadeniz Forumu, Vilnius Grubu gibi yeni gruplaşmaların yanı sıra GUAM gibi alternatif örgütlenmeleri elbette ABD’nin teşviki ile canlandırmaya çalışıyorlar. Yeni söylem özgürlük, şeffaflık ve AvrupaAtlantik işbirliği merkezli olmak üzere Karadeniz’in küçükleri çevresinde oluşturulacak özellikle Rusya karşıtı yeni bir bölge tanımı merkezli, tamamen yeni bir strateji yaratmak olarak karşımıza çıkıyor. C S TRATEJİ Romanya Başbakanı Popescu... 23 olarak farklı ve tamamen "yeni" bir hareket alanı yaratmaktaydı. Romanya, Ukrayna, Bulgaristan ve Gürcistan açısından bu ABD ve Batı dünyasının istediğinden daha kıymetli bir fırsat olarak belirginleşti. Artık eski tanımlamaların dışına çıkılmakta, bu ülkeler birer Doğu Avrupa, Balkan ya da Kafkasya ülkesi olarak farklı yapılar içerisinde tanımlanmaktan ve eski stratejik değerlendirmelerin kısıtlayıcı etkilerinden kurtularak ortaklaşa aynı sepette yer alma şansı yakalamış olmaktaydılar. TÜRKİYE’NİN KONUMU Bu noktada değerlendirmemizi bu koşullarda Türkiye ne yapmalı sorusunu cevaplayarak bitirebiliriz. Türkiye bir kere tarihsel tercihleri ve siyasi duruşu bağlamında bu ülkeler için bir çeşit rahatlatıcı rolü yüklenmelidir. Türkiye Batı dünyası ve onun kurumlarıyla olan ilişkileri ve Rusya ile hızla gelişen bağlantıları nedeniyle bu rol için biçilmiş kaftan olarak görülebilir. Bu rahatlatıcı rol ABD ile RUSYA KARŞITI STRATEJİ Yeni stratejide bu ülkeler Karadeniz Havzası ülkeleriydiler ve ortaklaşa hareket ederek işbirliği yapabilirlerdi. Bunun da ötesinde Geniş Karadeniz havzasının merkezinde yer aldıkları için Batı dünyasının geliştirdiği yeni strateji ve politikaların da merkezinde yer alacaklardı. Bu değerlendirmeleri ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi ve ortak politikalar oluşturulması yoluyla ABD’nin Karadeniz havzasından beklentilerinin de karşılanmasını sağlayabilecektir. Bu yaklaşım aynı zamanda devam eden NATOAB genişleme sürecinin de daha az sancılı ve Türkiye’nin çıkarlarıyla uyumlu bir hal almasını sağlayacaktır. Burada Türkiye’nin isteği ve beklentisi Rusya’nın oyunun dışına atılmasının önüne geçilmesidir. Bahsedilen ülkelerin korkuları da dikkate alınarak bir orta yol bulunmasında Türkiye Karadeniz havzası için denge unsuru olacaktır. Bunun yansımaları bahsedilen ülkelerin Rusya merkezli olarak yaşadıkları korku ya da sıkıntılardan biri olan dondurulmuş anlaşmazlıkların çözümünde bir ivme kazanılmasını sağlayacaktır. Sonuç ise bu ülkelerin beklentileriyle uyumlu bir demokratikleşme ve bölgesel dönüşüm, başta Türkiye ve Rusya olmak üzere Batı dünyasının istekleriyle uyumlu istikrar olacaktır. S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I Gizli Türkiye gündemi Papa 16. Benedikt Yazar: Aytunç Altındal Destek Yayınları, 182 sayfa İbrahim Özgür BEKTAŞ D ünya nüfusunun yaklaşık yüzde 33’ünü oluşturan Hıristiyanların yarıdan fazlasının mensubu olduğu Katolik mezhebinin ruhani başkenti olarak nitelendirilen Vatikan, tarihin her döneminde tartışmalara konu oldu. İtalya’nın başkenti Roma’nın içerisinde 44.000 metre karelik alanı ile dünyanın en küçük devleti olma özelliğini taşıyan Vatikan, diğer adı ile Pontificio Devleti hakkında, dini anlamda Katolik âleminin merkezi olmasının dışında Katolik mezhebine mensup Batılı/Avrupalı ülkelerin siyasi kararlarına etki ettiğine hatta yönlendirdiğine ilişkin iddialar bulunuyor. Bu bağlamda, Vatikan’ın başında bulunan ve dünya Katoliklerinin ruhani lideri konumunda olan Papa’nın etki ve yetki alanları çoğu zaman tartışma ve eleştiri konusu oluyor. Vatikan’ın dünya siyasetindeki ağırlığı 2 Nisan 2005’te hayata gözlerini yuman Papa İkinci Jean Paul döneminde kendisini göstermişti. Soğuk Savaş yıllarında göreve gelen Papa İkinci Jean Paul, açıkça izlediği antikomünist politikalarla dönem içerisinde özellikle de Doğu Bloku içerisinde yaşayan Katolikler arasında son derece etkili olmuştu. Nitekim Vatikan’ın "Tanrı tanımaz bir ideoloji" olarak nitelendirdiği komünizmin çöküşünde büyük payı olduğu konusundaki iddialar söz konusu döneme ilişkin ortaya atılmış olan güçlü iddialar arasındaki yerini halen koruyor. Her ne kadar resmen kabul edilmese de, Vatikan’ın ve Papa’nın Katolik dünyasındaki etkinliğinin fiilen oldukça yüksek oranlarda seyrettiği bilinen bir gerçek. Bu nedenle, Papa İkinci Jean Paul’ün ölümünden sonra Papa olarak seçilen ve 24 Nisan 2005’te görevine resmen başlayan Papa 16. Benedikt’in izleyeceği politikalar da ister istemez merak konusu oldu. Türkiye’de de her daim tartışılan "gizemli" konuların başında gelen "Vatikan"ın, Türkiye’ye ilişkin özellikle de Türkiye’nin Avrupa ve AB ile olan ilişkilerine dair tutum ve davranışları dönem dönem gündemin sıcak maddelerinden birini oluşturuyor. Bu bağlamda, yeni Papa, 16. Benedikt’in Papalığa seçilmesinden hemen sonra bu konuda çok çeşitli yorumlar yapıldı; olayı farklı açılardan ele alan makale ve kitaplar yayınlandı. Söz konusu yayınlardan biri de Vatikan konusunda çalışmaları ile tanınan araştırmacı Aytunç Altındal’ın "Papa 16. Benedikt: Gizli Türkiye Gündemi" adlı kitabıydı. Yazar, Kasım ayında Türkiye’ye gelmesi planlanan Papa 16. Benedikt’in "Türkiye Gündemi"ne ilişkin çarpıcı iddialara yer veriyor. Aynı zamanda 16. Benedikt’in hayatı, dünya ve özellikle Türkiye ile ilgili görüşlerinin yanı sıra konuya ilişkin ilginç belge ve fotoğrafların yer aldığı kitap, ideolojik kalıplardan uzak bir bakış açısına sahip olması ve özellikle de gerçek belgelere dayanması nedeniyle aynı konuyu işleyen diğer yapıtlardan ayrılıyor. Vatikan’ın yeni yüzü Papa 16. Benedikt’in bilinmeyen yönlerini öğrenmek ve Vatikan’ın zihnindeki Türkiye’yi görmek isteyenlerin merak ve heyecanla okuyacağı bir kitap. STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI