Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Çin ve Rusya’nın taktik aracı ŞİÖ’ye karşı D8 ŞİÖ’de kurumsallaşma daha fazla taviz koparabilecekti. Özellikle ABD’nin bir şekilde İran enerji pazarına girmek istemesi, en azından Ortadoğu’nun önemli ülkesi İran’ın ABD’nin diplomatik ilişkiler çerçevesinin dışında bırakılması ulusal çıkarlarına aykırı gelmekteydi. Yıllarca, ABD, İran’daki rejimin bir şekilde içerden çökeceğini beklemiş, bu süreç içerisinde ise, Rusya ve Çin oldukça büyük avantajlar elde etmişti. Müttefiki Şahı deviren İran halkına küsen ve sırtını dönen ABD, İran halkını kazanacağı yerde onları tümden kaybetmiş ve 90’lardan sonra Hatemi ile başlayan reform sürecini de kendi eliyle baltalamıştır. Amerikan yönetiminin uygulamış olduğu "kasıtlı" strateji, İran’daki muhafazakâr kanadı daha da güçlendirerek iktidara taşımıştır. Sonuç olarak reformcu ve muhafazakâr İranlılar "vatanperverlik" çatısı altında bir araya gelerek ABD’ye başkaldırıyor. Çin’e göre, ABD yönetiminin en büyük hatası İran’ı Saddam yönetimiyle eş tutmasıdır. Saddam, bir darbeyle gelerek yıllarca halkın rızası olmadan Irak’ı otoriter bir şekilde yönetmiştir. Oysa İran’da cumhurbaşkanı ve yönetim, halkın rızası ve oyuyla sandıktan çıkmaktadır. Dolaysıyla, İran halkını, yönetime ve cumhurbaşkanına karşı kışkırtmanın imkânı bulunmamaktadır. Çünkü iktidar halkın oyuyla oluşmuştur. diplomatik ilişkileri yeniden tesis edebilecekleri konuşuluyor. Bu yeni gelişmeler, Çin’in hoşuna gitmiyor. Çünkü İran’ın da Avrasya coğrafyasında liderlik için oynadığı biliniyor. İran, bölgenin iki önemli gücü olan Rusya ve Çin’in himayesine girmektense, ABD ile stratejik ortaklık yaparak bölgede kemdi politikalarını uygulayabilir. İran’ın elindeki petrol kartı, bölgesel güç olma yolunda önemli bir ekonomik destektir. Maalesef, böyle bir ekonomik destekten yoksun olan Türkiye, Orta Asya’dan politik olarak silinmiş durumda. Türkiye bile, bölgede var olabilmek için Çin’i yanına çekmesi gerekiyor. ABD tarafında ise, son yıllarda özellikle Latin Amerika ülkelerinde esen sol rüzgâra karşı yeniden yeşil kuşak politikası gündeme getiriliyor. Bu bağlamda, İran’a bu politika için yeni roller düşünülüyor. ABD, İran aracılığıyla Şii İslam anlayışını kullanarak aynı zamanda radikal Sünnileri de kontrol ederek alternatif bir denge merkezi oluşturmak istiyor. Bütün bu gelişmeler ışığı altında İran, ÇinRus ikilisini de zorlamaya başladı. Özellikle Ahmedinecat, İran’ın ŞİÖ’ye tam üye olması için baskıda bulunuyor. Aynı zamanda, İran, ŞİÖ gözlemci üyeliğini dış politikasında etkin bir enstrüman olarak da kullanmaya başladı. Çin ve ŞİÖ, İran’ın bu konudaki tutumuna yönelik rahatsızlığını ŞİÖ genel sekreterinin Rus ITARTASS haber ajansına 23 Mayıs günü verdiği mülakatta yansıtmıştır. ŞİÖ genel sekreteri Cang Deguang, gözlemci statüde olan üyelerin konuşmalarına dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayarak, ŞİÖ şartına uymalarını istedi. Devamla, Cang, gözlemci üyelerin (İran kastediliyor) ŞİÖ’deki görevlerinin sadece dinlemek ve izlemek olduğunu belirterek bunun dışına çıkılmasına müsaade edilmeyeceğini belirtti. Bu eleştirilerden sonra ŞİÖ’de yeni üye olacaklar için tıpkı Avrupa Birliği için Kopenhag kriterleri gibi bir takım kriterlerin konulması gündeme geldi. Bu talebin başını Rusya çekmekteydi. Yine bunun yanında gözlemci üyeliği düzenleyen bir takım hukuki kuralların da örgüt içerisinde tesis edilmesi benimsendi. Böylece, ŞİÖ, kendi içinde kurumsallaşma sürecini de hızlandırdı. Putin’i çiçekle karşılayan Çinli kız... Arş. Gör. Barış ADIBELLİ Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 15 Haziran’da ŞİÖ liderler zirvesi Çin’in Şanghay kentinde bir kez daha toplanarak bölgesel ve dünya gündemini görüştü. Bu yıl ki zirve, ŞİÖ’nin beşinci kuruluş yıl dönümünün kutlanması nedeniyle farklı bir havada geçti. Örgütün en önemli gündem maddeleri arasında kuşkusuz gözlemci üye olan İran bulunmaktaydı. İran’ın nükleer sorunu, belki de en çok ŞİÖ’yü ilgilendiriyor. İran’ın 2005 yılında, ŞİÖ’ye gözlemci statüde üye edilmesinin bir takım maliyetleri olduğu o dönemlerde çok tartışıldı. İran, günahlarıyla, sevaplarıyla ŞİÖ’ye gözlemci üye olarak kabul edildi. İran’ı kabul eden üye ülkeler, İran’ın ABD ile yaşadığı sürtüşmede istemeden de olsa taraf olacaklarının bilincindeydiler. Her ne kadar Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, 15 Mayıs günü yaptığı açıklamada İran ana gündem maddemiz olmayacak dese de kapalı kapılar ardında konuşulan temel konu İran oldu. İran’ın yanında kapalı kapılar ardında tartışılan diğer bir konu da kurumsallaşma kararı alan D8 oldu. Zirvede ŞİÖ’deki iç mücadele yeniden gündeme geldi. Çin ve Rusya, ABD ile ilişkilerinin gerilmemesi için İran’ı örgüte tam üye yapmak istemiyor. İran, bu iki bölgesel gücün hangi aşamaya kadar yanında yer alacağını test ediyor. İRAN TARTIŞMASI Bilindiği üzere, İran’ın gözlemci üyeliği konusunda uzun tartışmalar yaşanmıştı. Özellikle Çin Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, İran’ın gözlemci olarak ŞİÖ’ye alınmasının ÇinABD ilişkilerini zora sokacağını belirtmekteydi. Dahası Çin’in şu aşamada böyle bir hamle yaparak, ABD’ye meydan okumasının rasyonel olmayacağını söylemekteydiler. Çinli liderler, bu hassas durumun farkında olmalarına rağmen, zengin enerji kaynaklarına ve stratejik bir konuma sahip olan İran’ı başka güçlerin eline de bırakmak istemiyorlardı. İran’ın içinde bulunduğu zor durum, Çin için büyük bir fırsattı. Çin’e göre yaşananlar, İran’a karşı Batı’nın sürdürdüğü bir psikolojik savaştan ibaretti. Sonuçta, Batı yumuşayan İran’dan HİNDİSTAN, TÜRKMENİSTAN ŞİÖ, gündeminde diğer bir üstü kapalı konu ise, Hindistan’ın ABD ile kurduğu stratejik ortaklıktı. Bu ortaklığın amacının Çin ve Rusya’nın bölgede kontrol edilmesi ve dengelenmesi için kurulduğu Amerikan medyasında açık açık ifade edilmişti. Dolaysıyla, ŞİÖ’de bu konuda rahatsızlıklar dile getirildi. Açık olmasa da ŞİÖ ve Hindistan arasında bu konuda bir soğukluk mevcuttu. Bunun en somut yansıması beşinci kuruluş yıl dönümünün de kutlandığı Şanghay Zirvesi’ne, üye ve gözlemci üye YENİ CEPHE, RUSYA VE ÇİN Irak’ta sıkışan ABD, yeni bir cephe açarak "nefes almayı" düşünürken bu sefer karşısına Çin ve Rusya çıktı. Bütün görüşmelerde, Çin ve Rusya, İran kadar ayak diriyor. ABD, kaybettiği stratejik avantajın farkına vararak, bu sefer İran’a doğrudan görüşme teklifinde bulundu. Bu arada, kulislerde ABD’nin ve İran’ın bazı ödünler verdikten sonra