24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S gündemde… TRATEJİ 13 kararı devletlerin devlet başkanları katılırken Hindistan’ı ise, Petrol ve doğal Gaz Bakanı Şiri murli Deora temsil etti. Bu arada Afganistan da bu yıl ki onur konuğu olarak zirveye katıldı. 2004 yılından bu yana ŞİÖ Afganistan’la görüşmelerde bulunarak çeşitli protokoller imzalamıştı. ŞİÖ’nün nihai amacı Afganistan’ı örgüt bünyesine alarak, ABD’nin bölgede kalma bahanesini ortadan kaldırmaktadır. ŞİÖ’de en çetin pazarlıklar ve görüşmeler ise, Türkmenistan üzerinde yapıldı. Bağımsızlığından bu tarafa, Türkmenistan bölgede tarafsızlığını ilan ederek bu konumunu bugüne kadar sürdürdü; ancak tarafsızlığın faydaları olduğu gibi yalnız kalmak gibi bir takım olumsuz yanları da bulunmaktaydı. 2004 yılından itibaren başlayan renkli devrimler, 2005 yılında da hız kesmeden devam etti. Giderek, bu hareketler, Türkmenistan yönetimini de tehdit eder duruma geldi. Geçtiğimiz yıl, Batı medyasında Türkmenbaşı hakkında oldukça sert eleştiriler çıkmıştı. Öyle ki, birçok yazıda Türkmen başı diktatör olarak adlandırılmaktaydı. Doğal gaz açısından zengin bir ülke olan ve Rusya’nın ana doğal gaz temin edicisi olan Türkmenistan’ın bir oldubitti ile halk hareketi içinde Batı eksenine kaptırılmasına Çin ve Rusya müsaade etmeyeceği görülüyor. Baştan beri, ŞİÖ’nin çağrılarını tarafsızlığını neden göstererek geri çeviren Türkmenbaşı son gelişmelerden sonra geçtiğimiz aylarda Çin’le stratejik işbirliği anlaşması imzaladı. Bunun sonucu olarak, Türkmenistan’ın tarafsızlık statüsünün de ŞİÖ lehine bozulacağı kanaati doğdu. 27 Şubat günü, Tayvanlı lider Çen Şui Bian’ın Çin’le birleşmeyi öngören Ulusal Birleşme Konseyi’nin faaliyetlerine son vermesi, ÇinTayvan ilişkilerini de yeni bir krize soktu. Yükselen tansiyonun düşürülmesi yerine, Tayvan’ın meydan okuması arkasında kim var sorusunu gündeme getirdi. Tayvan’ın gündeme getirilmesi açıkça Çin’in ilgisinin Avrasya’dan Güney Çin Denizine çevrilmesini amaçlıyor. Bu nedenle, Çin, bu konuyu da ABD’nin bölgeye dışarıdan müdahalesi kapsamında ŞİÖ gündemine taşıdı. Sonuç olarak, ŞİÖ, tek Çin ilkesine atıfta bulunarak, Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu teyit etti. Putin ve Cintao Türkiye tarafından temeli atılan gelişmekte olan Müslüman ülkeler örgütü D8’in son kararları ŞİÖ’nün yumuşak karnı olmaya aday gösteriliyor. Rusya ve Çin için yaşamsal önemdeki Orta Asya’nın Müslüman olması kaygıları güçlendiriyor. 2006 zirvesiyle üyelik kriterleri konusunda bir takım çalışmaların başlatılacağı sinyali verildi. Belirtmek gerekir ki, çıkacak kriterler Türkiye’nin lehine olmayacaktır. Zira ŞİÖ, hazırladığı eylem planında veya bir başka deyişle yol haritasında müstakbel üye ülkeler listesinde Türkiye bulunmuyor. ŞİÖ için adaylık teklif edilebilecek öncelikli ülkeler Azerbaycan, Türkmenistan ve Afganistan’dır. 2006 yılının başlarında, Çin’in Yunanistan’la imzaladığı stratejik işbirliği anlaşması, Çin’in AB ve Avrupa politikasında önemli bir kutup başı oldu. Çin, İran ve Yunanistan’la kurduğu stratejik diyalogla Türkiye’yi aradan çıkararak doğu ve batıyı bir araya ŞİÖ’nün Rusya için anlamı usya’nın ŞİÖ’ye bakış açısı oldukça önemlidir. Çünkü Rusya ve Çin ŞİÖ üzerinde birbirine oldukça zıt bakış açılarına sahiptir. Her şeyden önce Rusya, ŞİÖ’yü bir askeri ittifak olarak değil, daha çok sınır sorunlarının çözülmesi ve ekonomik işbirliği için kurulmuş bir bölgesel örgüt olarak değerlendiriyor. Bu bağlamda Çin’le olan sınır sorunlarını bu süreç içerisinde ele aldı ve 2004 yılında uzlaşmaya vararak bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre, ÇinRus sınırının 2007 yılında yeniden çizilmesi bekleniyor. Rusya, askeri ittifak olarak kendisinin kurulmasında öncülük ettiği Kolektif Güvenlik Örgütü’nü ön plana çıkartmak istiyor. Ruslara göre, askeri ittifak Kolektif Güvenlik Örgütü çatısı altında olmalıdır. Oysa Çin, ŞİÖ’yü Asya’nın NATO’su olarak görüyor. Rusya’ya göre ŞİÖ şartı NATO gibi bir askeri ittifak oluşumuna izin vermiyor. Askeri ittifaklar, saldırıya karşı ortak savunma gibi bir takım zorunluluklar içeriyor. ŞİÖ’de ise, böyle yükümlülükler bulunmuyor. Rusya’nın bu tutumu aslında ŞİÖ’de inisiyatifi elinde tutamamasından kaynaklanıyor. Çin’e rağmen Rusya, ŞİÖ’ye yeni üyelerin alınmasına da karşı çıkıyor. Rusya’nın ŞİÖ’ye üye olma gerekçesi de oldukça ilginç. Örneğin Profesör Alexander Lukin, Rusya’nın Çin ile farklı bakış açısına sahip... R TÜRKİYE VE ŞİÖ Bu arada 2004 yılından beri gündemde olan Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği konusunda ise, iyi niyet dileklerinin ötesinde pek somut bir gelişme olmadı. Kapalı kapılar arkasında, muhafazakâr Rus ve Çinli yetkililer, Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmıyorlar. Onlara göre, Türkiye’nin, AB üyeliğinde bir katalizör olması için ŞİÖ’ye üye olmak istediğini ve ŞİÖ’nün ilkelerini pek fazla benimsemediğini ve umursamadığını vurguluyorlar. Bu konuda Çinliler, Türkiye’nin Uygurlara, Ruslar ise, Çeçenlere verdiği desteği gündeme getirerek örnek veriyorlar. ŞİÖ genel sekreterliği ise, örgütün üyelik kriterlerini belirleyen düzenlemelerin eksikliği nedeniyle NATO üyesi olan Türkiye’nin üyelik başvurusunun nasıl ve hangi kriterlere göre değerlendireceği konusunda karar veremiyor. Fakat ŞİÖ’ye üyeliğinin sadece Çin’i Sovyet sonrası uluslararası politikaya entegre etmek şeklinde açıklıyor. Rusya’nın ŞİÖ bünyesinde Çin’le anlaşamadığı bir konuda İran konusu. Rusya, İran’ın nükleer sorununu ŞİÖ’nün dışında ayrıca ele alınmasını istiyor. Bunun nedeni ŞİÖ’nün İran krizinin çözümünde etkin rol oynaması bölgede ve dünyada saygın bir güvenlik örgütü yapısına bürünmesini sağlayabilir. Dolaysıyla, Rusya, İran’ın ŞİÖ’yü zorlayacak en önemli konu olduğunu düşünüyor. Rusya’nın önünde diğer bir konu da HindistanPakistan gerginliği ve Keşmir sorunundur. Rusya, Keşmir konusunda Hindistan’ın yanında duruyor; Çin ise, Pakistan’ı destekliyor. Bunun sonucu olarak gelecekte bu sorunun gündeme gelmesinde ŞİÖ nasıl bir tavır alacağı da belirsizdir. Sonuç olarak Rusya, bir zamanlar adeta sömürgesi olan Orta Asya devletleriyle eşit bir statüde bir arada ŞİÖ’de bulunmayı hazmedemiyor. Çin’in ŞİÖ’de ağırlığı ve etkisi hemen her fırsatta hissediliyor. Bunu gören Rusya, örgütü iki parçalı yapmak istiyor. Yani bir tarafta Kolektif Güvenlik Örgütü, yani eşdeğeri NATO; öte tarafta bir ekonomik birliktelik olarak ŞİÖ, eşdeğeri AB. Bütün ortam içerisinde Çin, Rusya’nın niyetlerine karşın ikili ilişkilere ağırlık vererek ulusal çıkarlarını güvence altına almak istiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear