26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ortamdan yarar sağlama peşinde olmuştur ve bunun UÇLU KİM? istisnası ülke oldukça azdır. Türkiye terörle mücadele, terör ve terörizmin Fehriye Erdal’ın suçlu bulunmasını takiben tanımlanması konusunda önemli mesafe almıştır. ortalıktan kaybolması Belçika’da otoritelere yönelik Terörle mücadelede ortak bir cephenin oluşturulması suçlamaları da arttırdı. Öncelikle devlet ciddiyetiyle konusunda önemli bir çaba içerisinde olan Türkiye, bağdaşmayan bir görüntü dünyaya verilmiş oldu. terör ve terörizmin ortak bir tanımda Basına yansıyan devlet yetkililerinin açıklamalarına buluşabileceğine yönelik ümidini 11 Eylül göre, Fehriye Erdal 32 kişilik bir güvenlik ekibinin saldırılarından sonra arttırmıştır. Ancak Türkiye’nin kontrolünde tutulmaktaydı. Erdal’ın kaçmış olması ümitlerini hayal kırklığına dönüştüren olaylar fazla gecikmeden gelişmiştir. Bunların başlıcaları, Irak’ın terörle mücadelenin ana hedefi olması, PKK terör örgütü militanlarının bu ülkeden çıkarılmaması ve terörle mücadele koalisyonunca hedef alınmaması ve yılardır devam eden DHKP/C militanı Fehriye Erdal davasıdır. Erdal davasını kısaca irdeleyerek Türkiye ve diğer ülkeler arasındaki farklı bakış açısını ve yorgun terör sürecini anlatmakta yarar vardır. Zira Fehriye Erdal örneği birçok sorunun da yanıtını içinde barındırmaktadır. Fehriye Erdal, 9 Ocak 1996 günü Türkiye’nin en büyük ekonomik kuruluşlarından olan Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe’yi öldüren üç kişiden biridir. DHKP/C tarafından gerçekleştirilen eylemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, gerek Türk ulusal mevzuatı, gerekse uluslararası konvansiyonlar bakımından terör tanımına uygunluk sorunu yaşanmamaktadır. Bu örgüt AB’nin Belçika Adalet Bakanı yayımladığı tüm listelerde de terör örgütü Marc Verwilghen olarak yer almaktadır. Dolayısıyla gerek Fehriye Erdal’ın üyesi bulunduğu örgütün terör örgütü olduğu ve gerekse de 9 Ocak 1996 Belçika otoritelerinin neden olduğu ilk şaşkınlık yılında diğer iki örgüt militanıyla gerçekleştirdiği değildir. 1 Nisan 2004’te Türkiye ile ortak, eylemin terör eylemi olduğu konusunda herhangi bir Avrupa’nın 5 ülkesinde eşzamanlı ve eşgüdümlü kuşkuya yer yoktur. olarak DHKP/C terör örgütüne karşı yürütülen operasyonlara katılan Belçika güvenlik görevlileri, OVALAMACANIN BAŞLANGICI Fehriye Erdal’ı örgütün hücre evinde yakalamış, ancak yakalanan kişinin Fehriye Erdal olduğu Tüm yurtta ve yurtdışında da Interpol aracılığı ile anlaşıldığında ismi tutanaklardan çıkarılmıştır. aranan Erdal’ın izine 26 Eylül 1999 yılında Churchill’in meşhur zafer işaretini yaparak Belçika’da ulaşıldı. Belçika polisi Erdal’ı Neşe belleklere kazınan Fehriye Erdal, tüm dünyaya Yıldırım adına düzenlenmiş sahte bir pasaportla mesajlarını ileten, marka olmuş bir terörist kahraman yakaladı. olarak ortaya çıkmıştır. 1999 yılından beri devam Ancak Belçika makamları Fehriye Erdal’ın eden Fehriye Erdal davası, masum insanların kimliğini öğrendikten sonra, olayı kapatmanın yolöldürülmesinin çok normal olduğunun Avrupa’nın larını aramaya başladılar. Belçika adaleti, öncelikle merkezinden dünyaya gösterildiği, sürekli tekrarlanan Türkiye’de idam cezasını gerekçe göstermek suretiyle bir tiyatro oyunu haline gelmiştir. Bu durum sadece Erdal’ın Türkiye’ye iadesini reddetti. Bunun üzerine Belçika ve Türkiye arasındaki bir süreç değildir. Bu gerek Türkiye’nin gerekse de mağdurların avukatı süreç, teröre karşı cephenin oluşturulması çabasının tarafından, Türkiye’ye iadesinin reddi üzerine karşısındaki engellenmelerin test edildiği bir süreçtir. Belçika’da yargılanması talep edilen Erdal’ın, Dolayısıyla Fehriye Erdal davasını yerelle sınırlamak Belçika antiterör yasasına göre suçlu bulunamayaveya iki devlet arasına sıkıştırmak, gerçeğin önemli cağı kararına varıldı. Ancak Fehriye Erdal, Belçika’da bir kısmını görememek anlamına gelmektedir. işlediği suçlardan dolayı kesinleşmiş olan bir yıllık Fehriye Erdal davasıyla, adeta iyi teröristkötü hapis cezasını müteakip, ev gözetiminde tutulmaya terörist, benim teröristim senin teröristin gibi bakış başlandı. Belçika, AB’nin de terör örgütü olarak açıları da test edilmiştir. Belçika’nın Erdal kabul ettiği DHKP/C’nin üyesi ve Sabancı Suikastı davasındaki en büyük yanılgısı, bunun öncelikle bir faillerinden Fehriye Erdal’ı uzun süre sırtında taşıdı. yerel olay boyutunda olduğunda ısrar etmesi, sonTerörle mücadele konusunda birçok eleştirinin rasında ise sorunu yine iki ülke arasında bir dava muhatabı olmak ve hatta 11 Eylül saldırıları olarak sınırlaması olmuştur. Belçikalı yetkililerin, sonrasındaki gelişmeler dahi Belçika’yı Fehriye Erdal sorunun uluslararası, çok geniş kapsamlı bir sorun konusunda ikna edemedi. olduğunu kavramasıyla birlikte telaşları da artmış ve olayın boyutları karşısında ezilen, utanan bir Belçika IPLAK GERÇEK ortaya çıkmıştır. Belçika’ya göre Fehriye Erdal’ın terörist Topraklarında misafir ettiği terör örgütü üyesini olduğunun kabul edilmesi neden bu kadar uzun ve Sabancı suikastinin baş zanlısını, uzun yıllar sürdü? Bu durumun birçok açıklaması yapılabilir inandırıcı olmayan gerekçelerle sırtında taşıyan ancak genel gerekçelerden hareketle şunları söyleBelçika 2 Mart 2006 günü gerçekle yüzleşmek mek olası; zorunda kaldı ve Fehriye Erdal’ı yasadışı örgüte üye Belçika’nın Türkiye hakkında (insan hakları, olmak, sahte pasaport kullanmak ve silah bulundurözgürlükler ve devlet yönetimi konularında) maktan hapis cezasına çarptırdı. Brugges Ceza önyargıları, Mahkemesi’nin kararı Erdal’a tebliğ edilemeden Belçikalı yetkililerin, Türkiye’nin taleplerini Erdal’ın göz hapsindeki evden kaçmış olduğu Türk yetkililerin verdikleri bilgiler açısından değil de anlaşıldı. S C S TRATEJİ 19 örgütlerle bağlantılı kişilerin sağladıkları bilgiler ışığında değerlendirmeleri, Belçika hükümetinin, Türkiye ile adalet ve içişleri alanında işbirliğini çok alt seviyede tutması, Belçika’nın DHKP/C terör örgütüne direkt hedef olmaktan çekinmesi, Belçika’nın genel olarak terörle mücadele konusunda inisiyatif almaması, Terörün Belçika açısından hissedilir bir tehdit oluşturmaması, Belçika’nın terörle mücadele deneyiminin çok az olması, Belçika’nın Fehriye Erdal davasını zamanla unutturabileceğini düşünmesinden kaynaklanmıştır. TRAJİK GELİŞMELER Terör ve terörizm yerel bir çatışma değildir. Terör karşısında sergilenmesi gereken duruş evrenseldir. Hiçbir ülke terörü insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramların arkasına sığınarak meşrulaştırmamalıdır. Terörizm, devletlerin aralarındaki anlaşmazlıklardan yararlanmak suretiyle bugünkü küresel tehdit boyutuna ulaşmıştır. Terörün ve teröristin karşısında sağlam bir duruş sergilemenin ana koşulu yerel bir bencillikle değil, dünya toplumunun sorumlu bir üyesi olma bilinciyle hareket etmektir. İnsanlığın bugüne kadarki edinimlerinin karşısında zafer işareti yapabilen bir terörist, Avrupa’nın merkezinde çeşitli bahanelere sığınılarak barındırılabiliyorsa, terörle mücadelede alınması gerekli yolun henüz başındayız demektir. Bu mücadelede, terör örgütlerinin ve teröristlerin bizzat kendilerine ve eylemlerine yönelmek yerine, bunlardan farklı çıkarımlar elde etmek peşinde koşulmasının insanlığın geleceği bakımından ne kadar büyük bir tehdit olduğunu anlamada gecikme söz konusudur. Bir terör davasında eylemi yapanlar yargılanmalıdır. Terörün ve terörizmin evrensel değerleri vardır. Bu değerler, hiçbir din, hukuk, ahlak, etik ve yasanın tanınmaması, masumların bilinçli bir şekilde sonuca ulaşmak için hedef seçilmesidir. Teröristin temel ilkesi, varılmak istenen sonucun kullanılan araçları meşru kılacağına olan inancıdır. Terörist, terörizm doktrinindeki değerler sistemine bağlı ve bu doğrultuda değerlerinden ödün vermeden eylemlerini gerçekleştiren, davasına bağlı kişidir. Dolayısıyla terör karşısında olduğunu iddia edenlerin de kendi değerlerini iyi tanımlamaları ve bu değerlerine saygı duyarak ve sahip çıkarak karşı mücadeleyi yapmaları gerekmektedir. Ülkelerin terörle mücadele politikalarında farklılıklar olması doğaldır. Tüm ülkelerin ve toplumların terör olgusuna ve terörizme aynı pencereden bakamamalarının da anlaşılabilir nedenleri olabilir. Ancak bu farklıklılar, teröristlerin savunulması, haklı gösterilmesi, yüceltilmesi aşamasında olmamalıdır. Terör üzerinden politika üretme basitliği, son bulmak durumundadır. Fehriye Erdal davası BelçikaTürkiye arasında bir dava değildir. Fehriye Erdal davası, masumların üzerinden silahlı propaganda yapılması yöntemine Belçika’nın bakış açısının test edilmesi davasıdır. Belçika bu konuda çok kötü bir sınav vermiştir. Belçika’nın terörle mücadelede en önemli hataları, konuya ciddiyetsiz yaklaşması, teröristin sorgulanması yerine muhatap ülkenin sorgulanması, teröristin hedefi olmayacağını düşünmesi ve hepsinden öte uygar dünyanın değerlerini teröristin lehine, mağdurun ve masumun aleyhine kullanması olmuştur. Yedi yıllık süreçte (1999–2006) Fehriye Erdal, zafer işareti yapan bir kahraman olarak ünlenmiştir. Belçika adaleti ve devletinin tutumu, teröristin cezalandırılmasından ziyade teröre mazeret bulma şeklinde oluşmuş ve mağdurların hukuku gözetilmemiştir. Terör, terörizm ve teröristle mücadelenin en çelişkili ve trajik yönü bu olsa gerek. K Ç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear