24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Birbirini tehdit olarak algılayan iki devletin körfez mücadelesi C S TRATEJİ ABD karşıtlığı İran’a yarıyor Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu Araştırmaları Masası cveliev@tusam.net A BD ve İran, Şah döneminde Ortadoğu politikalarında müttefik iken, İran İslam Devrimi sonrasında düşman oldular. Basra Körfezi ve Ortadoğu’nun İran ve ABD mücadelesine sahne olması iki devletin ulusal çıkarlarının bu bölgede çakışmasından kaynaklanmıştır. Bu mücadele İran’ın nükleer krizinin ortaya çıkmasından sonra daha da keskinleşti. ABD ve İran’ın, Ortadoğu’yu birbirlerine karşı üs olarak kullanma isteklerinden kaynaklanan mücadelenin dışında, bölgede etkinlik artırmaya yönelik politikalarının çatıştığı da söylenebilir. Basra ve Ortadoğu’nun sahip olduğu enerji kaynakları ve enerji nakil hatları ABD açısından yaşamsal önem taşırken, bölgeye olan coğrafi yakınlığı, bölgedeki gelişmelerle ülke içi ve sınır güvenliğinin iç içe geçmesi ve tarihten gelen sosyopsikolojik yakınlık, İran’ın bölgede etkin olmasını vazgeçilmez zorunluluk olarak gündeme getiriyor. ABDİran Krizi’nde Avrupa, Rusya ve Çin kadar Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin de İran’a karşı tutumu her iki taraf açısından önemli. 17 Ocak 2006’da ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in Ortadoğu ziyaretinin ardından 21 Şubat 2006’da ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice da bölgenin lider devletleri olarak kabul edilen Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret etti. Rice ve Cheney bölge devletlerini, İran’ın nükleer çalışmalarının güvenliklerine yönelik tehdit olduğuna ikna etmeye çalışmıştı. Ayrıca 8 Mart 2006’da Kongrede konuşma yapan ABD Dışişleri Başkan Yardımcısı Nicholas Ortadoğu’da ABD’ye duyulan tepki.. Burns’ün verdiği bilgiye göre Beyaz Saray, İran’a karşı Avrupa ve Kafkasya’nın yanı sıra Ortadoğu bölgesindeki büyükelçiliklerinde İran bölümü açmayı kararlaştırdı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki ABD büyükelçiliklerine gönderilecek görevliler İslami Rejimle değil İran içindeki ve dışındaki rejim karşıtlarıyla ilişki kurmanın yollarını arayacak. ABD İran’ı bölgeden ve uluslararası alandan izole etmeye çalışıyor. İran ise bu yönde atılan adımları karşılıksız bırakmıyor ve Rafsancani döneminden itibaren bölgesel politikalarında gerçekleştirdiği dönüşümü devam ettirmeye çalışıyor. Yani İran bölgede güven oluşturmaya çalışmakta, nükleer çalışmalarının haklılığını savunmakta ve hatta tehdidin ABD’nin kendisi olduğuna bölge ve dünya devletlerini ikna etmek için diplomatik çaba harcamaktadır. ABD ve İran, temelde Basra Körfezi’nin enerji kaynakları ve bölgenin jeopolitiği için mücadele ediyor. ABD’nin Irak’ı işgali sonucunda Ortadoğu’da İran, tahminlerin ötesinde güçlendi. Irak’taki işgale tepki, Ortadoğu’da ciddi bir Amerikan karşıtlığına yol açıyor. nedenle İran’ın kendisinin de içinde bulunduğu Ortadoğu ve Basra Körfezi’nin güvenliği ile ilgili bir örgüt kurma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Tam tersi İran’ı kendi güvenlikleri için tehdit olarak algılayan bölge ülkeleri, İran’ın yayılmacı politikalarını önlemek için 1981’de Körfez İşbirliği Konseyi’ni kurdular. İran, hem Şah döneminde hem İslam Devrim’i sonrasında bölgede oluşan bu birliklerin içerisine dâhil olmaya çalıştı. Ancak Arap ülkelerinin engeline takıldı. Devrim sonrası bu engelde ABD’nin de payının olduğu söylenebilir. Sekiz yıllık İranIrak Savaşı ve devrim ihracı politikaları nedeniyle, İran’a yönelik izolasyon politikaları, rejimi iflasın eşiğine getirdi. Bu nedenle İran’ın bölgesel politikasında Cumhurbaşkanı Haşemi Rafsancani ile başlayan ve Muhammed Hatemi ile devam eden bir reform süreci yaşandı. Bölge devletlerine güven vermeye çalışan İran bu bağlamda komşularıyla bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi. ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgal etmesi ve askerlerinin ahlaka ve savaş hukukuna uymayan davranışları bölgede ABD karşıtlığını hızla artırdı. Bölgede ortaya çıkan ABD karşıtlığı İran’ın imaj yenilemesi ve bölge devletleri ile iyi ilişkiler kurabilmesi açısından destekleyici unsur oldu. Eskiden İran karşıtı politikalarında halkın desteğini alan Arap yönetimleri ABD ile iyi ilişkiler kurabilirken, ABD’nin bölgeye yönelik işgalci girişimleri ile bu destekten yoksun kalmaya başladı. İran, ABD aleyhine oluşan bu durumu hızla kendi lehine dönüştürmeye çalışıyor. İRAN’IN POLİTİK DÖNÜŞÜMÜ İran’ın, Şah döneminden bu yana var olan bölgeye yönelik liderlik iddiaları diğer bölge ülkeleri tarafından tehdit olarak algılanıyor. Bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear