Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sık sık değiştirdiği stratejiler yarar sağlamıyor… C S TRATEJİ 11 ABD’nin Irak açmazı Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası 22 Şubat 2006 tarihinde, Bağdat’ın 100 km kuzeyinde yer alan ve Sünni şehri olarak bilinen Samarra kentindeki yüzlerce yıllık Askariye Türbesine bombalı saldırı düzenlendi. Bu saldırıdan kısa süre sonra, Irak genelindeki 150’den fazla camiye saldırı düzenlendi ve bu olaylar sırasında ortaya çıkan çatışmalarda da 500 kişinin yaşamını yitirdi, 556 kişinin de yaralandı. Irak’taki gerginliği arttıran Samarra olayı, ülkeyi komşu ülkelere yayılabilecek bir iç savaşa doğru sürükleyebilecek nitelikte bulunuyor. Gerginliğin yatıştırılması konusunda ilk etapta ciddi girişimlerde bulunmayan ABD, ülkedeki güvenlik durumunun eski haline dönmesi için Samarra başta olmak üzere bazı şehirlerde Irak ordusuna devretmiş olduğu güvenlik sorumluluğunun kendisine geri verilmesini istedi. çözüm bulmaya çalışırken diğer taraftan da ülkedeki varlığını meşrulaştırmak uğruna, savaş ortamındaki Irak’ta bir yıl içerisinde iki parlamento seçimi yaptı. ABD bunlara ek olarak, başından itibaren Şiilerle anlaşarak Irak’ın siyasi denkleminden Sünnileri uzaklaştırdı. Bu, İran yanlısı Irak Şiilerinin ülkedeki karar mercilerini ele geçirmesine ve İran’ın Irak’taki nüfuzunun artmasına yol açarak ABD’yi zor duruma soktu. Bu durumu çözmek için ABD bu defa da Şiilerin nüfuzunu azaltmak amacıyla Sünnilere yanaştı. Bu bakış açısıyla, ABD’nin Irak’taki beklenmedik olaylar karşısında sürekli değiştirdiği stratejilerin tümü, coğrafi anlamda bölgelere bölünmüş bir Irak Devleti ortaya çıkarırken kavga halinde olan etnikmezheplere ayrılmış bir Irak toplumu ile gücü merkezde toplayamayan, zayıf bir hükümet yarattı. ABD VE IRAK GİRDABI Demokratikleştirmek bahanesiyle Irak’a giren ABD, bu ülkeyi merkeze alarak belirlediği bölgeye yerleşme ve yayılma politikasını gerçekleştirmek için ülkeye yönelik stratejisini defalarca değiştirmek zorunda kaldı. Bu bağlamda, ülkeyi daha kolay kontrol etmek için Emekli General Jey Garner aracılığıyla Irak’ta askeri yönetim biçimi uyguladı. Ancak, bu yöntem Irak’ın siyasal, kültürel ve toplumsal yapısıyla uyum sağlayamadığı için başarısız oldu. Bu durum karşısında ABD, deneyimli emekli büyükelçi olan Paul Bremer’i Irak’ın sivil yöneticisi olarak atadı. Fakat bir süre sonra ABD, sivil yönetimi, Irak Devleti’nin idari yapısındaki etnik ayrıma dayalı kurumlar, büyük yolsuzluklar, ülke genelindeki işsizlik ve istikrasızlık ile birlikte Irak Geçici Konsey (IGK) idaresine devretmek zorunda kaldı. EtkiIrak’tan işgal görüntüsü... tepkiden arındırılan ve gerek Iraklılar, gerekse bazı dış ülkeler tarafından "Amerikan Kuklası Konsey" olarak nitelendirilen Irak Geçici Konseyi, işgal nedeniyle Irak’ta ortaya çıkan sorunlar karşısında seyirci kaldı. Bu gelişme ABD’yi, egemenliği Iraklılara devretme adı altında, IGK üyelerinin sayısını artırarak Geçici Irak Hükümeti’ni oluşturmaya yönlendirdi. Fakat bahse konu olan Geçici Hükümet, önceki oluşumlar gibi sadece ABD’nin çizdiği çerçeve içerisinde hareket etme yetkisine sahip olduğundan, halk ile arasındaki uçurum gittikçe açıldı. Dolayısıyla ABD, bir taraftan bu gelişmelere Irak’ta çatışmalar derinleşirken, bu ülkenin petrol kaynakları da işletilmiyor. ABD, sürekli strateji değiştiriyor. Şii, Sünni ve Kürt gruplar hükümet kuramıyor. Ülkenin çoğunluğunu oluşturan Şii ve Sünniler arasında barışı sağlayarak güçlü merkezi hükümetin kurulmasını Türkiye sağlayabilir. Irak’taki yeni hükümetin oluşumu sürecinde patlak veren etnik çatışmalar, Irak’ın iç dinamikleri arasındaki medcezir ilişkilerini ön plana çıkardı. Bu durum, ülkede cereyan eden savaşın ön saflarında yer alan ABD’nin geri plana çekilmesine sebep oldu. Bir başka ifadeyle, ABD’ye büyük kayıplar verdiren Irak’taki direniş, SünniŞii çatışmasına dönüştürülmüş ve nihayetinde ABD’ye yönelen saldırılar azalmıştır. Ancak yine de bu çatışmaların, ülkedeki Amerikan varlığını ortadan kaldırabilecek şekilde büyük boyutlara varmasından endişelenen ABD, ülkedeki mezhep çatışmalarının durdurulması için de büyük çabalar harcadı. Öte yandan, ABD’nin en yakın müttefiki olan ve uzun yıllardan beri her fırsatta Irak’tan ayrılıp kuzey bölgesinde bağımsız bir devlet kurmayı dillendiren Iraklı Kürt liderlerin, bu çatışma ortamının devam etmesinden yana oldukları biliniyor. Nitekim Kürt liderler, "Irak’ta bir iç savaşın ortaya çıkması durumunda, Irak’tan ayrılıp kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz" yönünde açıklamalar yapmaktadır. Öte yandan, Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan oluşumunun önündeki en büyük engeli teşkil eden Türkiye’nin Irak’taki muhtemel etkisinden rahatsız olan Iraklı Kürt liderler, Şii İttifakı Listesi’nce tekrar başbakan adayı gösterilen Irak Başbakanı İbrahim Caferi’nin Ankara ziyaretinden rahatsız oldular. Çünkü Irak’ın toplam nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Şiilerin baştan beri Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını destekleyen Türkiye’ye yaklaşması, Irak’ın kuzeyinde bir "bağımsız Kürdistan"ın oluşmasını ve bu oluşuma Kerkük şehrinin katılmasını başka bir bahara erteleyecektir. Gerçekten de, Irak’ın siyasi denkleminin yapılanmasına, Türkiye dışındaki Irak’a komşu olan diğer ülkelerin katkıda bulunmaları zordur. İran’ın Iraklılara yardım etmesini Şiiler isterken, Sünniler bunu reddetmektedir. Suriye’nin yardım etmesi ise, gerek bölgesel, gerekse uluslararası gelişmelerden dolayı olanaksız. Ayrıca, her ilişkide Şiilerin güçlenmesini tehlike olarak ifade eden Ürdün’ün yardımını da Şiilerin kabul etmesi olanaklı değil. Dolayısıyla, Irak’ın siyasi istikrara kavuşmasını sağlayabilecek ve ülkenin kaotik bir ortama doğru sürüklenmesini önleyebilecek tek ülke olan Türkiye, Irak Şiileri ile Sünniler arasındaki anlaşmazlığı gidermelidir. Bu durum, mevcut konjonktürde Şiiler ve Sünniler arasındaki gerginlik nedeniyle hükümet kurulmasında Kürtleri merkeze alan yaklaşımı bozacaktır. Yani artık Kürtler hükümetin kurulmasındaki düğümü çözebilecek tek güç olmayacaktır. Böylece, Irak’ta güçlü bir merkezi hükümetin oluşması mümkün olacak ve bölgenin istikrarına katkıda bulunan bir Irak ortaya çıkabilecektir.