Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Araştırmacı yazar Mustafa Ortadoğu’da işgal Işık KANSU A NKARA Araştırmacı yazar Mustafa Yıldırım, Türkiye’de "demokrasiyi, liberalizmi, İslam ile piyasa ekonomisinin uyumunu, din ve ibadet hürriyetini öğretmek için sivil toplum örgütleri ağı kurulduğunu" belirterek, "Bu yetmiyor; Türkiye’de, bir yandan iç çatışmaları, silahlı silahsız çatışmaları körüklüyorlar, öte yandan iç barışın korunması için federe Türkiye kurulmasının gerekliliğini öğretiyorlar" dedi. Ortadoğu’da işgalin genişletilmek istendiğini, son olarak İran’ın içten ve dışarıdan karıştırıldığına değinen Yıldırım, Türk ulusunu kastederek, "İşgal çağı süremez. İçinde bulunduğumuz bölgede de, işgale, soyguna karşı durma yeteneği olan, bu deneyime sahip, tek bir ulus var" diye konuştu. "Project DemocracySivil Örümceğin Ağında" adlı geniş araştırmasıyla tanınan araştırmacı yazar Mustafa Yıldırım, Türkiye ve çevresindeki güncel gelişmelere ilişkin sorularımıza şu yanıtları verdi: Mustafa Yıldırım Yakın geçmişin "yeşil kuşak" tasarımı da bir sivil örümcek projesi olarak değerlendirilebilir mi? Geçmişte "Yeşil Kuşak" tasarımı olduğunu düşünmedim. ABD’nin SSCB’yi kuşatmak için Müslüman egemenliğini desteklediği gibi bir siyasete rastlamadım. Bunu Türkiye’de yazdılar. O zaman Afganistan’daki mücahitlerin desteklenmesine ne diyeceğiz? ABD, Afganistan’da bağımsız egemen, laik, çağdaş bir devlet kurulmasına engel olmuştur. Antikomünizm etkisiyle ABD’nin Afganistan’ı kurtarmak için girişimde bulunduğunu ileri sürenler, Afganistan’da olayın ayrıntılarını öğrendikçe şaşıracaklardır. Afganistan sonuç olarak ABD tarafından ele geçirilmiştir. Bu işgal, Ortadoğu, Kafkasya ve Asya işgalinin ön adımıdır. "Yeşil Kuşak" büyük tasarımın bir aracı değil mi? "Yeşil" rengiyle İslam rejimleri tanımlanıyorsa, o zamanlar, örneğin Irak, Suriye, hatta İran gibi ülke yönetimleri ABD yandaşı değildi. Yani kuşak, ya da kuşatma olması için Akdeniz’den doğuya doğru bir oluşum yaratılması gerekirdi. Yani yalnızca Afganistan ile kuşak olmuyor. Aslında süreç, yeşil ya da turuncu, ya da mavi değil, "Büyük İşgal Projesi"dir. Sizce bu projenin en önemli parçalarından biri olan, daha sonra 11 Eylül saldırılarının arasındaki en önemli isim olduğu ileri sürülen Usame bin Ladin niye unutuldu? ABD, Ladin ve öteki örgütleri kendi işgal altyapısı için egemen devletlere karşı kullandı. Balkanlar’da barış, istikrar, dayanışma ve işbirliği içinde var olacak tam bağımsız, egemen devlet oluşumunun önüne geçerken de onları kullandı. Kuzey Afrika’da da… Örneğin Cezayir’de… Afganistan’da, federatif bir yönetim oluşacağını sezince, CIA desteğiyle yetiştirilen Taleban’ı iktidara getirdi. 11 Eylül’den birkaç ay önce, ABD hükümet sözcüsü, Taleban yönetimiyle aralarının iyi olduğunu açıklamıştı. İşler bitmeye yüz tutunca, ABD eski suç ortaklarından kurtulma yolunu seçti. Ladin’in unutulmasına ne ‘İşgal çağı süremez. İçinde bulunduğumuz bölgede de, işgale, soyguna karşı durma yeteneği olan, bu deneyime sahip, tek bir ulus var!’ diyeceğiz? Ortaklık dönemindeki ‘pis işler’ ortaya dökülürse demokrasi ve özgürlük şampiyonluğu yapmak kolay olmaz. Örümcek Ağı dağılır gider. Keşke Ladin bağımsız bir mahkemede yargılansa da, ABD ile neler yaptıklarını bir anlatsa! "Ilımlı İslam" söylemi Ortadoğu, İran, Afganistan, dolayısıyla Avrasya bağlamında yine, ama yeni bir "yeşil kuşak" projesi değil midir? "Ilımlı" sıfatının karşısına ne konulabileceğini sormalı. ‘Ilımlı’ olmayan İslam denince, Orta ve Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkelerinin ele geçirilmesine karşı oluşacak her türlü direniş anlaşılsa, ılımlılık işgale, kolonileşmeye razı olmak olabilir. Oysa, ABD ve Batı Avrupa için önemli olan ulusal egemenliğin yok edilmesidir. İslam rejimi kurmak onların derdi değil. Kolonilicilik ne gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Egemen, laik devletleri yıkmadıkça bunu başaramazlar. Çünkü ulusal birliğini korumanın yolu, dinmezhep ayrılıklarından uzak olmaktan geçer. Sizin Arap dünyasına daha farklı baktığınız biliniyor. Bölgedeki sorunlar karşısında Türkiye’nin Arap dünyasına Batılı, Batı dünyasına da Doğulu gibi davranması çift kişilikli bir dış politika mı yaratıyor sizce? Ben Arap ya da Farsi ya da Asya dünyası diye anlamıyorum. Devletleri de, dinlerin değil de, ülke sınırları içinde yaşayan insanların devleti olarak görüyorum. Ortadoğu’da kurulmuş olan devletlerin tarihsel bir devlet kökü yok! Bu devletler, Birinci Büyük Savaş’ta el konulan topraklarda, paylaşıma uygun olarak sınırları çizilen ülkelerdir. O zamanlar, Suriye, Ürdün, Irak ve hatta Filistin coğrafya bölgelerinin adlarıydı. Ama oralarda birer devlet kuruldu. Bağımsız ve egemen devletler ülkelerin insanları tarafından kurulur. Oysa söz konusu yapay devletlere hükümet edenler, işgalcilerin atamalarıyla kurulmuştur. Krallar, o toprakları işgale karşı savunan Türklere saldıran koalisyon kuvvetlerinin saflarında yer alan, İngilizlerce eğitilip silahlandırılmış Haşimi ailesindendirler. Yani Mekke’den gelmişlerdir. Filistin’de İsrail’i kuranlar da dışardan getirilenlerdir. Bu durumda, örneğin Irak’ta, Irak ulusu yok mu? Irak halkı, ABD ve koalisyon kuvvetlerinin sınırları içinde kalan topraklarını 'vatan' yapmak için hiçbir zaman ölümü, yok olmayı göze almamışlar, yani savaşmamışlardır. Şimdi bunu yapabilirlerse topraklarını 'vatan' yaparken, kendileri de bütünleşip 'ulus' olabilirler. Aynı durum Suriye'de yaşayanlar için de geçerlidir. Filistinlilere gelince, onlar zaten altmış yıldır, savaşıyorlar ve ulus olma ve egemen devlet kurma savaşımları, din savaşı ile daraltılma dönemini atlatabilirse bunu başaracaklardır. Bugün Irak’ta olduğu gibi mi? Bir farkla! Bugünkü kuklaların hemen hepsi yerlilerden devşirildi. "Hemen hepsi" dediğinize göre dışardan olanlar da mı var? Oralarda doğup da Amerika’ya yerleşmiş olanları, Londra’yı vatan bellemiş olanları artık yerli sayamayız. Unutmamalı ki, Irak’a saldırıdan çok önce yanlış bilgilendirme ve yönlendirme merkezi Harvard Üniversitesi’nde kurulmuştu. Irak dışında CIA desteğiyle oluşturulan muhalif yönetimin odağı oralardaydı. İran Azerilerinin, Azerbaycan’ın, Suriye’nin, Suudi Arabistan’ın, Özbekistan’ın vb.