Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 C S TRATEJİ Terörle mücadele tartışmalarında son örnek… Belçika kötü sınav verdi Doç. Dr. İhsan BAL T erör tartışmaları, doğruyu bulma amacından çok tarafların birbirlerini alt etmeye çalıştığı ve çoğunlukla tartışma zeminin ön kabullere dayandırıldığı suçlamalar ekseninde gelişiyor. Tartışmalar "hangi terör, kimin teröristi" sorularına göre şekillenmekte. Terör ve terörizm, kavramsal olarak tartışmaya açılmıyor. Sorun çoğu defa terörün nedenlerinden çok kavramın anlaşılmamasında yatıyor. Terör eylemi yapanın terörist, bu eylemlerin teorik savunulmasının ise terörizm olarak ele alınması halinde; teröristin kim ve terörün ne olduğu konusunda daha doğru bir tartışma yöntemi ve doğruya ulaşmada daha başarılı bir strateji kullanılmış olur. TEMEL YAKLAŞIMLAR Terör, Fransız Devrimi sonrasında yönetimi ele geçiren ortaüst sınıfın halkı korku ve yıldırma yöntemiyle otoriteye itaat ettirme yöntemine verilen ad olmuştur. Terör kelimesini ilk defa kendi yazışmalarında kullanan Fransız devrimcileri, devrim karşısında direnç gösteren kitlelerin bir an önce def edilmesi ve geniş kitlelerin yeni yönetim etrafında toparlanması, birleşmesi için korku ve baskı ortamı oluşturma stratejisini benimsemiş ve buna terör adını vermişlerdir. Terörün strateji ve eylemden bir düşünceye dönüşmesi de söz konusu olmuştur. 19. yüzyılda İrlandalı Most ve Alman Heinzen, terör uygulamasının çok makul ve sonuç alıcı bir strateji olmasının yanında, terörizm kuramından da bahsetmişlerdir. Terörizm doktrinine göre, güçsüzün güçlü karşısında normal ve kabul gören savaş yöntemleriyle başarıya ulaşması söz konusu değildir. Bu durumda düşmana karşı kullanılacak en Sabancı suikasti zanlısı önemli silah, düşmanın koruFehriye Erdal makla mükellef olduğu can, mal ve düşünsel değerlerdir. Bu savaşım modelinde düşmanın güvenlik güçlerini doğrudan hedef almak yerine, düşman tanımlamasındaki insanları, onların ekonomik değerlerini hedef almak söz konusudur. Böylelikle korumakla mükellef olduklarını korumaktan aciz düşen düşmanın otoritesi zafiyete uğratılmak suretiyle, düşman geri çekilmeye zorlanacaktır. Bu durum, terörizm literatürüne, ‘ölü üzerinden propaganda’ olarak geçmiştir. ‘Ölü üzerinden propaganda’, ölünün kimliği ve öldürmenin niteliğini de tartışmaya açmıştır. Terör stratejisinin yazılımını bize ulaştıran terörizm doktrini yazarlarından Heinzen ve Che Guevara, terör saldırılarının ses getirici olması üzerinde durmuşlar ve bunun gerçekleşebilmesi için iki temel üzerinden hareket edilmesi gereğini vurgulamışlardır. Birincisi, saldırıların sivilleri bilerek hedef alması; ikincisi ise eylemin vahşi bir şekilde belleklere kazınacak şekilde işlenmesidir. Bu iki temel araç, terörizm doktrininin insan ve toplum psikolojisinden maksimum yararlanma yaklaşımının ürünüdür. Terör, birey ve toplumun baskı ve tedirginlik hissine kapıldığı bir ruh hali olarak da tanımlanmaya çalışılmıştır. Bu açıdan terör, toplumların veya bireylerin kendilerini bir tedirginlik içerisinde tanımlamaları ve kaotik bir ortamda olduklarını hissetmeleri anlamına da gelmektedir. Güvenlik açısından terör, terörizmin anlaşılmasında bir ara terim olarak düşünülebilir. Terör eylemini gerçekleştirene ise terörist denir. Teröristin beyin yapıcılığını üstlenen ve farklı disiplinlerden ödünç aldığı kavramları yeni bir bileşimle topluluklara sunan ve terörü savunan doktrine ise ‘terörizm’ denir. Bir eylemin terör eylemi olarak tanımlanabilmesi için temel koşullar söz konusudur. Bunlar; amacın aracı meşru kılacağına inanmak, güçlü hedefler yerine onların zayıf koruma bölgelerine hücum etmek, masumları bilinçli bir şekilde hedef almak, eylemleri vahşice ve ürpertici bir şeklide gerçekleştirmek ve terörizmin argümanları hariç hiçbir (etik, hukuksal, dinsel, ahlaki) kuralı tanımamaktır. Burada sayılan şartları kapsayan eylemleri gerçekleştirenlere ‘terörist’ denir. Bir amaca ulaşma doğrultusunda masumların bilinçli bir şeklide ve vahşice hedef alınması, halkın baskı altında kalması, halka karşı yapılan eylemlerle otoritenin yıpratılması ve farklı kitlelerin eylem üzerinden bir iletişim stratejisine tabi tutulması yoluyla düşmanın yenilmesinin hedeflendiği doktrine ‘terörizm’ denir. İNCE ÇİZGİ Terör ve terörizm konusuna, meşruiyet, hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından bakıldığında ortada karmaşık bir durum gözükmemektedir. Karmaşa, bilinçli bir tercihten kaynaklanmaktadır. Teröristin tanımlanmasındaki zorluğu, daha çok bu kavramın muallâkta kalmasından yararlanan çevrelerin, grupların ve devletlerin bilinçli bilgi kirliliği kampanyasına borçluyuz. Örneğin Çeçenlerin Rus askerlerine yönelik savunma ağırlıklı faaliyetleri bir direniş hareketi iken, Beslan’da gerçekleştirilen ise bir terör olayıdır. Ancak temel sorun, hedefe varmakta kullanılan araçların tanımlanmasında yatmaktadır. Ruslar açısından tüm Çeçen direnişi bir terör olayıdır. Çeçenlere göre ise tüm Rus karşıtı saldırılar meşru bir direniş hareketidir. Direniş, toprağı, ulusu, değerleri koruma ve kurtarma yolunda çok haklı ve masum bir başkaldırıdır. Kendini, ulusunu, vatanını ve değerlerini savunmanın en önemli kuralı, asgari meşruiyet koşuludur. Bu da amacın kullanılan araçları meşrulaştıracağı yanılgısından uzak durmak ve masumları bilerek hedef almamaktır. Tartışmalarda sıklıkla karşılaşılan bir diğer durum ise, "onlar bize bunları yapıyorlar" söylemidir. Bir Filistinli, İsrail tarafından birçok yıkımla karşılaşmıştır. İsrail devletinden ve İsraillilerden nefret etmek için çok nedeni vardır. Tüm bunlar bir Filistinlinin masum bir İsrailliyi bilerek, savaşının bir yöntemi olarak hedef seçmesini doğrulamaz. Eğer İsrailliler birçok masum Filistinliyi bilerek öldürmekle kabul edilemez bir insanlık suçu işliyorsa, bu davranış nasıl olur da şikâyet sahibi Filistinliler bakımından aynen kopyalanabilir! Terör eylemlerini gerçekleştirenlerin sıklıkla başvurdukları mantık örgüsü, kendi düşünceleri ve kavramları yerine, suçladıkları düşmanlarının hataları üzerinden kendilerini savunma çabalarında yatmakta ve bu zorunlu bir aynılamayla sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla gerek terör karşıtları gerekse de terör eylemcileri, terör ve terörizm kavramlarının karanlıkta kalmasından büyük yarar sağlamaktadırlar. Teröristlerin terör ve terörizm kavramının tartışmalı olmasından yaralanmaları anlaşılır bir durumdur. Ancak devletlerin de bu konuda oldukça fırsatçı davrandıklarını görmekteyiz. Birçok devlet bu belirsizlikten, hem iç hem de dış kamuoylarındaki çalışmalarında yararlanmaktadır. Terörle mücadele adına Irak’ı işgal eden ABD’den, ülkesinde patlayan birkaç bomba sonucunda çok geniş kapsamlı terör yasası çıkaran ülkelere kadar birçok ülke, terör ve terörizm gibi kavramların belirgin olmadığı bu Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal’ın Belçika’daki yargılama süreci teröre karşı uluslararası mücadelenin durumunu gözler önüne serdi. Belçika’nın yaklaşımı, yalnızca bu ülkenin değil, bütün uygar dünyanın sorumluluğunu ortaya koyuyor.