26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 C S Ali KÜLEBİ TRATEJİ B ölgesel ve küresel güçler, çıkarlarını geliştirmek istiyor... Kafkas satrancında hamleler TUSAMUlusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili [email protected] rzezinski’nin "Büyük Satranç Tahtası"nda "Avrasya Balkanları" içinde tanımladığı Kafkasya, Türkiye’nin hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölgedir. Avrasya Balkanları’nın en önemli iki oyuncusunun satranç tahtası üzerindeki hamleleri devam ediyor. Bölgenin diğer önemli oyuncuları olan AB, Türkiye, İran, hatta giderek bölgeye özel önem vermeye başlayan Çin ve Hindistan da, "ne kaybediyoruz", "ne kazanabiliriz" yaklaşımıyla gelişmeleri izlemekteler. Oyuncuların ilgilendikleri enerji, siyaset, askerlik, ticaret gibi konular, çeşitli açılardan kendilerine göre dereceli olarak önemli. Yine her oyuncu duruma ve ilgi alanının özelliğine göre değişik müttefik arayışında. Gelişmelerin seyrine göre sonradan müttefik değiştirilmesi de mümkün. Şimdilik üzerinde en fazla oynanan ülke de kaynakları ve jeostratejik konumu nedeniyle Azerbaycan. İki büyük oyuncudan Rusya Federasyonu, Azerbaycan’a fazla yüklenirse, Azerbaycan süregelen tarafsızlık anlayışına uygun biçimde hemen ABD’ye yakınlaşıyor. İran, Azerbaycan’ın üzerine fazla geldiğinde Azerbaycan Türkiye ile ilişkilerini arttırıyor. ok sayıda halkın yaşadığı Kafkaslar, Ç ‘Avrasya’nın Balkanları’ B olarak adlandırılırken; küresel ve bölgesel aktörler bölge üzerinde güçleri oranında hesap yapıyor. Aktörlerden birinin bölgede kesin egemenlik sağladığını şu an söylemek olanaksız. Ermenistan’ın Rusya’ya, Gürcistan’ın ABD’ye yakın durduğu biliniyor. Azerbaycan seçimleri bu açıdan önem taşıyor. fırsat yakalayabilirler. Bu fırsat, iki büyük oyuncu Rusya ve ABD’nin yanlışlarına veya kendi iç siyasetlerindeki iktidar değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda, ABD’nin hala bölgeyi iyi tanımadığı söylenebilir. Bu da ABD’nin bölgedeki eksilerindendir. Üzerindeki etkinliğini kaybetmiş gibi görünse de Rusya’nın Gürcistan’dan hala tam olarak vazgeçtiğini söylemek olası değildir. Rusya tarihsel ve etnik açıdan ve askeri yönden bölgede ve Gürcistan’da başrolde olmak zorunda. Hazar Denizi çevresindeki enerji kaynakları ile bunların özellikle Rusya üzerinden Avrupa’ya ve dış dünyaya taşınmasında Gürcistan’ın stratejik konumunu hiçbir zaman göz ardı etmeyeceği de açık seçik ortada. Burada etkinliğini devam ettirmek isteyen Rusya, bunu Güney Osetler ve Abhazlar üzerinden ve onları kullanarak sağlamak durumunda. Esasen bu etnik unsurlara Rus vatandaşlığı vermiş olsa da bu yaklaşımı teyit ediyor. Güney Kafkasya’nın bu en stratejik önemdeki ülkesinde muhalefetin 2 Kasım 2003’de parlamento seçimleriyle "kadife bir devrim" gerçekleştirmiş olması ve ABD’ye yanaşması, Rusya’yı Ermenistan’a ağırlık vererek Gürcistan’da kaybetmiş olduğunu bir ölçüde bölgede kazanma çabasına itmiştir. Buna karşılık bugüne kadar tarafsız bir politika izleyen Azerbaycan da bu işbirliğine reaksiyon göstererek ABD’ye yakınlaşmaya başlamıştır. Özellikle Ermenistan’daki artan Rus askeri gücü ve konuşlandırılmış Rus silahlarının çok düşük bir bedelle her an Ermeni Ordusu’na devredilebileceği gerçeği Azerbaycan’ı Rusya’ya karşı giderek artan bir düzeyde tepki göstermeye yöneltmiştir. Başta Almanya olmak üzere bölgeye 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana petrol kuyuları nedeniyle ciddi boyutlarda ilgi gösteren AB ülkelerinin de Kafkaslarda oyu Özbekistan’ın Amerikan üssünü boşaltma kararı bölge güç dengeleri tartışmalarının odağında Aktörlerin artılarıeksileri u durumun çok uzun sürmeyeceği de şimdiden anlaşılıyor. Yaklaşan Azerbaycan seçimleri, "şahmat" olmasa da veziri almaya dönük bir hamle beklentisi yaratıyor. Peki, kimin veziri gidecek? Muhtemelen Rusya’nın. Rusya, 3 Kasım’da vezirini kaybedecek gibi görünüyor. Satranç tahtasında Gürcistan’ın ABD’ye, Ermenistan’ın Rusya Federasyonu’na ait bölgeler olduğu düşünülürse, Azerbaycan, bölgenin en zengin ve gelişmeye aday ülkesi olarak hem stratejik hem de ekonomik açıdan her iki oyuncu için de çok önemli. Özbekistan’daki ABD üssünün taşınması konusunda az da olsa bir seçenek Türkmenistan’daki "Marı", diğer seçenek de Azerbaycan’dır. Azerbaycan’da özellikle askeri ve özel sektörü üzerinde ekonomik olarak diğer Türk Cumhuriyetleri’ne oranla daha kuvvetli olan Türkiye ve Azerbaycan’ı Ermenistan’la gerçekleştirdiği ikili anlaşmalarla kontrol altında tutma ilkesini benimseyen İran da bu bölgenin diğer iki büyük oyuncusu. Büyük oyunun içinde şimdilik ağırlıkları çok değilse de her an B nun bir parçası olma hevesi fazla. Ellerinde başarıya ulaşmak, bölgede etkin olmak için ciddi bir enstrüman bulunmuyor. Ama enerji bağımlılığından dolayı, Hazar Denizi çevresinin dünyanın ikinci büyük petrol havzası olacağı gerçeği onları bir şekilde bölgeyi ABD’ye kaptırmama gibi bir amaca odaklıyor. Dezavantajları, gerekli askeri güçlerinin olmaması ve bölgeye olan uzaklıkları. Türkiye AB’ye girmedikçe de bu uzaklık hep söz konusu olacak. Türkiye, askeri güç, yakınlık, ekonomik etkinlik, tarihi bağ, etnik birlik, bölgenin özelliklerini bilmek gibi nedenlerden bu bölgede ve özellikle Azerbaycan’da her zaman aktif ve potansiyel güç durumunda olacaksa da, İran için bu potansiyel güç olgusu her zaman pasif bir konum ifade edecektir. İran, Azerbaycan’ın zayıf kalmasını ve içindeki Azerbaycan Türkleri’ni kontrol altında tutmayı hedefleyecek, Türkiye’nin etkinliğinin artmasının ucunun kendine dokunacağından çekinerek Türkiye’yi özellikle Kafkaslarda ve genellikle Orta Doğu Bölgesi’nde zayıflatmak için çareler arayacaktır. İran’ın içindeki Güney Azerbaycan Türkleri, Horasan Türkleri, Türkmenler ve Kaşgay Türkleri gibi Türk unsurların gelecekte, demokratik yoldan İran yönetiminde etkin olmaları olasılığı İran’ın uykusunu kaçırdığı kadar muhtemelen ABD’yi de rahatsız ediyor. Orta Asya’ya İran üzerinden uzanacak bir Türkiye, 21. Yüzyılda, Asya’da gelişen Çin olgusunun, Batı’daki simetrisi olabilir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, ekonomik olarak başlatılacak bir birliğin, siyasal olarak gelişmesinden yanadır. Bu ülkelerin gelecek nesilleri böyle bir oluşuma daha sıcak bakacaklardır. Bu nedenle, İran’ın, Türkiye ile sınırını oluşturan bölgeye, kuzeyden güneye uzanan bir hat üzerinden, Güney Azerbaycan Türkleri ile Türkiye arasına sistematik bir şekilde Kürt aşiretlerini yerleştirmeye çalıştığı söylentileri önemlidir. Bölgenin önemi yalnız ABD, Rusya, Türkiye ve İran için değil, Çin ve Hindistan için de gün geçtikçe artmaktadır. Hindistan ve özellikle de Çin’in son aylarda Azerbaycan’da enerji ve pazar elde etmek yönünden basacak sağlam zemin aradıkları, bazı petrol sahaları ve işletmeciliği ile ilgilendikleri söylenmektedir. Siyasal, ekonomik, askeri, tarihi, etnik nedenlerden dolayı Türkiye’nin yaşam alanı kabul edilmesi gereken Azerbaycan ile ilgili politikamızın artık ciddiyetle ele alınması zamanı çoktan gelmiştir. Aktörler arası ilişkiler afkasların kilit bölge olma özelliği giderek artıyor. Bu özellik su dahil birçok doğal kaynak açısından söz konusu olmaktaysa da esas olan petrol ve doğalgaz konusundaki artan önemidir. Brzezinski’nin "Avrasya Balkanları" diye tanımladığı; Arap Yarımadası’ndan başlayıp Irak, İran üzerinden Hazar ve Kafkas Bölgesine uzanan "Stratejik Elips", ABD yörüngesine girdikçe enerji kaynaklarının zafiyetini gören AB tarafından dikkatle ele alınması gereken bölgedir. Esasen Almanya’nın Rusya Federasyonu ile her geçen gün, özellikle ekonomik alanda ilerlettiği yakınlık da dikkat edilmesi gereken bir olgudur. Putin ve Schröder’in yakınlığı, son haftalarda, daha evvel iki ülke arasında inşa edilmiş doğalgaz nakil hatlarına ilaveten, yeni ve iki ülkeyi doğrudan bağlayan Baltık Hattı anlaşmasını do K ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear