26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S A B tartışmaları ışığında yaşanan gelişmeler... Doç. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu TRATEJİ 5 Ankara çok yönlü stratejik anlayıştan uzak İÜ Öğretim Üyesi, [email protected] ürkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun 82.yılında, kuruluş öncesi yaşadıklarını anımsatan bir sürece sürükleniyor. İçeriden ve dışarıdan bir ülkenin yazgısıyla oynanıyor, iradesi elinden alınmak isteniyor. Sağa sola savrulan geleceği tasarlayamayan, bağımlılıktan kurtulamayan bir kimliğe tutsak edilmeye çalışılıyor. Değişen aktörlerin değişmeyen davranışları tıpkı o yılları bize yaşatıyor. Ülkesini dışarıya kötüleyerek, yer tutmaya çalışanlar, içeride demokrasi görüntüsü altında kişisel çıkarlarını ülke çıkarlarının önüne koyanlar ülkenin yazgısını belirlemeye çalışıyor. Gerçekler gizleniyor. AB kapısına demirletilerek, müzakere adı altında bir ülkenin geleceğiyle oynanıyor. Müzakerelerin tam üyeliği getirmeyeceği açıkça belirtilmesine rağmen, "Batı’nın sömürgesi" kimliğini kalıcılaştırmak adına AB’ye giriliyormuş görüntüsü verilmeye çalışılıyor. 1995’te imzalanan Gümrük Birliği belgesiyle AB’ye tek taraflı bağlanan bir ülke konumuna düşen Türkiye’nin üretkenlik karakteri ortadan kaldırılıyor, yeni üretim tesisleri kurmak yerine var olanlar satılıyor, ülke Batı’nın pazarı haline getiriliyor. Diz çökertilen bir ülkenin geleceğine ipotek konuyor. Ekonomisi bağımlı hale getirilen ülkenin, umutlarıyla oynanıyor, seçeneksiz olduğu fikri yerleştirilmeye çalışılıyor, "ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin" politikası işletiliyor. Ulusal ekonomisi çökertilen ülkenin ulusal değerlerine de el atılıyor. ürkiye’nin AB’ye üyeliği 40 yıllık bir serüveni içeriyor. T Gelinen aşamada Kıbrıs’ta Türkiye’nin tezlerinin tersine Rum kesimi ve AB’nin her istediğinin yapıldığı ortam T oluştu. Gümrük Birliği, ağırlıkla Türk ekonomisini olumsuz etkiliyor. Tam değil, imtiyazlı ortaklığın temelleri sağlamlaştırılıyor. Verilen ödünler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş öncesi manzaranın ortaya çıkmasına neden oluyor. duyarlılığı artarken Türkiye’nin ulusal güvenliğin gereği olan konularda eli kolu bağlanıyor. "AB ne der" sendromu ulusal refleksleri köreltmenin aracı haline getiriliyor. Türkiye’nin "ithal tehdit algılamalarıyla" yetinerek, kendi tehdit algılamalarını açıkça ortaya koymaması ve yeni ulusal güvenlik stratejisi geliştirmesi engellenmeye çalışılıyor. Gayrimilli sermaye; siyaset ve ekonomiyi dışarının istekleri doğrultusunda yönlendiriyor, gerçeklerin halka erişimini titizlikle engelleyerek, mevcut yapının değişmemesi için çaba harcıyor. Oysa Türkiye’de statükonun egemen olduğu, değişimin engellendiği iddiasını yine aynı çevreler yayıyor, aslında ulusal duyarlılığın ulusal çıkarların, ulusal değerlerin savunulmaması adına bu iddia yerleşik kılınmaya çalışılıyor. Kıbrıs’ta Türkiye’nin tıpkı İngiltere ve Yunanistan gibi ulusal çıkarlarını savunması, ulus devletinin vazgeçilmezlerine sımsıkı sarılması, bölünmez bütünlüğünü sonsuza kadar sürdürme kararlığını göstermesi "statüko" yakıştırmasına uğruyor, değişim adı altında Türkiye’nin çözülmesinin zemini yaratılmaya çalışılıyor. ‘Kuvvetlendirilmiş komşuluk’ ilişkisi AB projesinin özellikle Soğuk Savaş sonrası artan ölçüde jeopolitik arzuları ağır basan bir çıkar ve egemenlik projesi olduğu gerçeği geri plana itilerek, Türk ulusuna yıllardır zenginleşme ve medeniyet projesi olarak sunuluyor, bugün olmasa da günün birinde bu birliğin içine tam üye olarak girilebileceği hayali canlı tutulmaya çalışılıyor. Bu hayalin peşine sürüklenenlerden ülke ve ulus çıkarlarına ters de düşse her isteğin ve her ödünün sorgulanmaksızın yerine getirilmesi isteniyor. AB’ye tam üyelik hayali adına Gümrük Birliği anlaşmasının bir sömürge belgesine dönüştüğü gerçeği göz ardı ediliyor. Aslında Türkiye’nin tam üye olmadan Gümrük Birliği’ne dahil olmasının tam üyeliği yakınlaştırmak yerine, uzaklaştıran bir etken olduğu gizleniyor. AB’nin Türkiye’ye biçtiği kimliğin; "derinleştirmiş Gümrük Birliği" veya "kuvvetlendirilmiş Komşuluk" ilişkisiyle boyutlandırılacak olan "özelstatülü üyelik olduğu" gerçeği halka aktarılmıyor ve aslında 3 Ekim’den itibaren yürütülen müzakerelerin bu sonuca sürüklemek amacı taşıdığından hiç söz edilmiyor. Oysa müzakere tarihi verilen 17 Aralık zirve kararlarında resmi olarak Türkiye’nin önüne konulan belgede bu durum açıkça belirtiliyor. Buna rağmen Türkiye bu gerçeğin uzağında tutulmaya çalışılıyor, üstelik AB kapısına demirlediği Türkiye’ye büyüklük sorununa vurgu yapa rak açıkça sindirme kapasitesinden söz ediyor, bu çerçevede "Kürt Sorunu" kavramıyla sindirme kaygısını gidermeye çalışıyor. Bu uğurda Diyarbakır’a uğramadan edilemiyor, aslında asıl stratejik ilginin Boğazlar, İstanbul, Ege ve Doğu Akdeniz’le sınırlı olduğu pek de gizlenmiyor. KKTC’de sahnelenen oyunun Anadolu’ya da sıçraması arzulanıyor, AB üyeliği uğruna ülkenin bütünlüğünden ödün verebileceklerin sayısı ve etkinliği artırılmaya çalışılıyor. Kıbrıs adasının Türkiye için stratejik değerinin olmadığı iddia ediliyor. Aynı çevreler adadaki İngiliz üslerinin varlığını ve bu ülke için niçin stratejik değerini yitirmediğini açıklamıyor. AB kimliğinin yeni jeopolitik refleksi, Doğu Akdeniz’de yoğunlaşıyor, metropol sınırlarına Kıbrıs adası da dahil edilmeye çalışılıyor. Uluslararası hukuk ihlal edilerek, Kıbrıs Rum kesimi tüm adayı temsilen AB’ye tam üye yapılıyor, aday konumundaki Türkiye’nin gelecekte birlik için tasarlanan konumu bir kez daha netleşiyor. ? (Avrupa) (Birliği) ‘AB ne der’ sendromu atı’nın özenle koruduğu ulus devlet, ulusal ekonomi, ulusal kültür üçlüsü, Türkiye için dönemini kapayan unsurlar olarak pazarlanıyor. Sanki Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve ABD ulusal çıkarlarından evrensel değerler adına vazgeçmiş de Türkiye bu konuda geri bir konumdaymış görüntüsü verilmeye çalışılıyor. En ufak ulusal duyarlılık gösterildiğinde istismar edilerek, ses kısılmaya, duyarlılık köreltilmeye aslında ekonomik köleliğin sorgulanmamasına çalışılıyor. Batı’nın ulusal güvenlik B (Avrupa) (Soğanı)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear