24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Siyaset: Kadınlara kapalı bir arena gun "yurttaş hakları" eşit olarak tanınmış, devrimlerin en ileri halkasını oluşturan kadınlara seçme seçilme hakkının verilmesiyle kadın haklarında hedeflenen süreç tamamlanmıştır. Yasaların çıkarılmasıyla yetinilmemiş, Atatürk’ün önderliğinde devrim yasalarının etkin bir şekilde yaşama geçirilmesi için kararlı adımlar atılmıştır. Türk kadını 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkını kazanmış, 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. 1924 Anayasası’nın "On sekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk mebusan intihabına iştirak etmek hakkını haizdir" hükmünü içeren 10. maddesi "Milletvekili seçmek, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır" şeklinde değiştirilmiş; 11. maddesinde de “Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekili seçilebilir” şeklinde değişiklik yapılarak, 1934’e kadar sadece erkeklerin sahip olduğu seçme ve seçilme hakkı kadınlara da tanınmıştır. Böylece Türkiye’de kadınlar, birçok batı ülkesinden önce seçme seçilme hakkına sahip olmuşlardır; bu hak kadınlara İtalya’da 1948, Fransa’da 1944, İsviçre’de 1971, Japonya’da 1950 yılında tanınmıştır. 1934 yılında kadınlara milletvekili seçme seçilme hakkının verilmesinden sonra 1935 yılında yapılan seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 18 kadın milletvekilinin seçilmesi, günümüzde kullanılan kavramıyla "Özel önlemler" veya "fırsat eşitliği tanıma" yöntemini çağrıştıran ilk örnektir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin henüz ufukta bile olmadığı o yıllarda TBMM’de kadın milletvekili oranının % 4.6’ya ulaşması Cumhuriyet devrimlerinin yaşama geçirilmesindeki kararlılığın göstergesidir. Kadınlara o dönemin koşullarına göre çağdaş ve ileri siyasal haklar verilmiş ve yaşama geçirilmiş olmasına rağmen, ne yazık ki sonraki yıllarda bu kararlılık sürdürülememiş hatta 1935’deki oran bugün bile aşılamamıştır. Seçim yılları ve kadın milletvekili sayısı * 1935 395 milletvekilinin 18’i kadın milletvekili. (Yüzde 4.6) * 1943 435 milletvekilinin 16’sı kadın milletvekili. (Yüzde 3.7) * 1950 487 milletvekilinin 3’ü kadın milletvekili. (Yüzde: 0.6) * 1957 610 milletvekilinin 7’si kadın (Yüzde 1.1) * 1965 450 milletvekilinin 8’i kadın milletvekili. (Yüzde 1.8) * 1973450 milletvekilinin 6’sı kadın milletvekili. (Yüzde 1.39) * 1991 450 milletvekilinin 8’si kadın milletvekili. (Yüzde 1.8) * 1999 550 milletvekilinin 22’si kadın milletvekili. (Yüzde 4.0) * 2002 550 milletvekilinin 24’ü kadın milletvekili. (Yüzde 4.4) Yerel yönetimlerde kadın 28 Mart 2004 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Türkiye’de 81 il, 883 ilçe ve 2281 beldede 3225 belediye başkanı seçilmiştir. Belediye başkanlarının saKİTAP SAYI N üfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine katılamaması, siyasette eşit oranda temsil edilememesi, her şeyden önce bir demokrasi meselesi. ? Nazan MOROĞLU* B ilindiği gibi, demokrasinin temel unsurlarından olan eşit temsil ve katılımın kadınlar açısından yaşama geçirilememesi, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu olmasının Ötesinde, aynı zamanda bir demokrasi sorunudur. Ancak, demokrasi tüm siyasal tartışmaların odak noktasını oluşturduğu halde, kadınların eksik temsili konusunda göz ardı edilmekte, kadınsız demokrasi doğal karşılanmaktadır. Aslında, demokrasiyle yönetilen laik hukuk devletlerinin temel ilkesi, ayrımcılık yapılmaksızın kadın erkek herkesin eşit haklardan yararlanmasıdır. Ancak, demokrasi ve insan hakları açısından gelişmiş ülkelerin birçoğunda bugün bile kadınlar siyasette ve karar alma süreçlerinde eşit olarak yer alamamaktadırlar. Günümüzde birçok alanda eğitim, meslek seçimi, çalışma koşulları açısından daha iyi konumda olsalar da, siyasal yaşam kadınlara kapalı bir arena olSAYFA 8 maya devam etmekte. Karar alma süreçlerinde nüfusun yarısı temsil edilemiyorsa, o ülkede alınan kararların demokratik ve çoğulcu olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu bakımdan, kadınların siyasette eşit oranda yer almaları, hem demokratik yaşamı güçlendirecek, hem de cinsiyete dayalı eşitsizliklerin kaldırılmasının etkin bir yolu olacaktır. Dünyada hemen hemen bütün ülkelerde, kadınların siyasette az sayıda yer almalarının, eksik temsilinin nedenleri benzerlik gösterir. Her ne kadar eksik temsilin nedenlerini "kadınların siyasete ilgisizliği; toplumsal ve kültürel yapı; siyasal sistem ve partilerin yapısı; eğitim; ekonomik nedenler" gibi belli başlıklar altında toplamak mümkünse de, bütün bunların temelinde yatan tarih boyunca egemen olan ataerkil bakış açısıdır. Erkek egemen bakış açısı 1789 tarihli (Declaration des droits de l’homme et du citoyen) İnsan Hakları Deklarasyonu’nda eşitlik ve özgürlük kavramlarına yer verilirken de etkisini göstermiş, “ eşitlik" kadınerkek eşitliği bakımından göz ardı edilmiştir. Nitekim, devrim sürecine destek veren kadınların 1789 tarihli İnsan Hakları Deklarasyonu’nunda yer alan "homme" yerine "homme femme" (erkekkadın) yazılması talepleri kabul edilmemiş, bu nedenle onlar da 1791 tarihinde "Kadın ve Yurttaş Hakları Beyannamesi”ni ilan etmişlerdir. Günümüzde ise kadın erkek herkes yasalar önünde eşit olduğu halde, insanların toplumsal konumlarını yüzyıllardır süregelen erkek egemen ideoloji biçimlendirdiğinden, kadın erkek eşitsizliği bugün de farklı boyutlarda sürmektedir. Siyasal yaşam dünyada ve ülkemizde kadın erkek eşitsizliğinin en belirgin olarak görüldüğü alandır. Erkeği "güçlü yöneten", kadını "güçsüz, korunması gereken yönetilen" olarak gören ataerkil zihniyet, kadınların siyasete katılımının önünde aşılması zor bir engel oluşturmaya devam etmektedir. Batı’da sanayi devrimiyle birlikte üretim surecine katılan kadınlar, öncelikle ekonomik ve sosyal haklarını talep etmişler, 19. yüzyılın sonlarına doğru siyasal haklarını gündeme taşımışlardır. 20. yüzyılın ilk yarısında da birçok ülkede kadınlar erkeklerle eşit olarak seçme seçilme hakkını kazanmışlardır. Türkiye’de kadının siyasetekatılımı Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşunu izleyen ilk on yılda çağdaş uygarlığa ulaşma amacıyla yapılan devrimler, kadın haklarının geliştirilmesinin temelini oluşturmuştur. Bu dönemde adım adım eğitimde, ailede, toplumsal yaşamda başta Medeni Kanun’un kabulü olmak üzere zamanın koşullarına uy ? CUMHURİYET 880
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear