26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

0 KURL A R A Arkeoloji sözcüğü, eski uygarlıklart ve insan etkinliklerinin maddi kalıntılanna ya da bunlarla ilgili verilere dayanuarak yapılan incelemeleri belirtiyor. Günümüzde arkeoloji, araştırma alanını, insanoğlunun ortaya çıkışından başlayarak tüm kıtalara ve tüm dönemlere yaydı ve kendine özgü yöntemler gelistirdi; bir çok bilim daltndan yararlanmaya basladı. Matematik, fizik, kimya gibijen bilimleri; insan ve hayvan paleontolojisi, palinoloji, ieoloji ve pedoloji gihi doğa bitimleriyle; etnoloji, toplumbilim vefelsefe gibi insan bilimleriyle işbirliğine girdi. Anadolu'nun zengin tarihsel zenginliği ve ören yerlerinin çesitfiliği beşyüz yıldır yabancı bilim adamlarının da ilgisini çekiyor. Yapılan çalısmalarta Anadolu'nun tarihiyer altından yer üstüne çtkartlıyor, koruma altına ahnıyor. Anadolu'dan kaçtnlmıs arkeoloiik buluntular devlet kurumları ya da ö'zel şahısların girişimiyle geri getiriliyor. Bu konuda çaba gösterenlerin başında, hiç süphesiz Özgen Acar ağabeyimiz geliyor. Bir dedektif titizliğiyle, Anadolu'dan kaçırılan tarihi eserlerin yerini saptıyor ve Türkiye'ye getirilmesi için girişimlerde bulunuyor. Özgen Acar, bu saytmızda arkeolojinin gelişmekte olan bir yanına değiniyor ve son yıllarda üîkemizde yayımlanmıs arkeoloji kitaplannı tanüıyor. Bolkitaph günler!... FETHİ NACİ Uçuyorlar. Bu şiiri okuduktan sonra hanımböceklerini sevmemek mümkün mü? Behçet Necatigil, bir insanın ilailenmesi lazım gelen meselelerde şiirlerinae onlardan bahseder. Harp olmuş, nice insanlar ölmüş, niceleri evsizbarksız, anasızbabasız kalmıştır. Bir küfeci bile harpten, harbin getirdiği sefaletten bahsettiği halde, bir şair pundan niçin bahsetmesin? Behçet'in denizaltı şiirinden bir parça alıyorum: Harp patladt, nüfus azaldı, Çehreler u/aldt. Toprağtn üstü kan icınde yüzdü. ölülerı yerleştirmekte Aciz gökyüzü. Ve şair, bu vahşet karşısında "însanlık sevgisi lafta kaldt" demekten kendini alamaz. Harp, yalnız savaşanlan mı mahvetti? Harp dışında kalan Turkiye'de biz az mı sıkına çektik, az mı kötü günler yaşadık?.. BUĞULUCAM Gökleri, yıldızlan geç bir kalem; Bir de mazi malt bu ağtzlart! Bak ne düşünmekte elâlem. Kaştk kadar kaldt yurdumun kızlan; Bu bahar vakti verem, Aldt gtdasızlan. Geam derdi cantmıza tak dedi; Gel de bahset havadan, sudan. Kalmadı yaşamanm eski lezzeti; Nerdesiniz memleketimin bolluk çağlan Arttk kalktn da derin uykudan Emrinize verelim mısralan. Öyle kötü bir zamanda yaşayan insan, ölümü düşünmekten kendini alabilir mi? Behçet Necatigil, bazen saadetin kendisine bu dünyada gelmeyeceğine inanarak ölümü beklediğini söyler; bazen de "yaşamak öyle güzel ki" der ve ölmek arzusundan vazgeçerek "ölüm sen beni aldatamazsın Akltmaa" diyerek bu dünyaya olan bağlılığını anlatır. Behçet Necatigil'in şiirlerinin konulan bunlardır işte. O, kendi zamanını, beraber yaşadığı, hergün görüp tanıdığı insanlan, onların dertlerini, sevinçlerini, küçük ve temiz hayallerini veriyor şiirlerinde. Onun şiirlerinde kendimizi, haklı buluyoruz. Gerçi şiirde bir kişi konuşur; fakat bu konuşan, geniş bir insan kütlesinin dertlerini, sevinçlerini kendi kalbinde duymuş, bu geniş insan küdesinin sözcüsü olmuştur.Fertçi gözüken bu şiirlerin böyle bir sosyal karakteri vardır. Behçet Necatigil'in şiirlerinin güzelliği göklerin güzelliğine benzer; bu şiirler de gökler gibi, ner türlü süsten, yapmacıktan uzak ve öylesine sade, derin, tesirlidir. Yeni şiir küçük bir zümreye değil de halka hitap etmek istiyor. O zaman şairin halktan, halkın dertlerinden, sevinçlerinden birtakım meselelerinden, halkın konuşmasıyla bahsetmesi icap eder. Bunun içindir ki yeni nesil şairlerinde konuşma dilinin zenginliğinden istifade gayreti görülür. Behçet Necatigil'in de her şürinde konuşma dilinin ifade zenginliğinden gayet ustalıkla faydalandığını görüyoruz. Behçet Necatigü'in şiirlerinde çok tabiî, rahat bir söyleyiş vardır. O hakikaten söyleyecek sözü olduğu için şiir söyler. Bundan dolayı şiirlerinde hiçbir zorakilik, kendini sıkma yoktur. Behçet Necatigil, kolayca pek meşhur olmuş bazı şairlerimizin yaptıklan numaralara tenezzül etmediği için, o şairler kadar tanınmamıştır. Çünkü Behçet: Üstüme çevrilen aydtnltklar içinden Gece beni kurtar! diyen bir şairdir. Kendi halinde, çalışır ve eser verir. Kapalı Çarşı ne güzeldi. lîele o kitabı çıkardıktan sonra yazdığı şiirler: Kızlar, Deniz Altı, Geceleyin Erkekler, Barbaros Meydanı, Renkli Fener, Buğulu Cam, Ölü Utanıyor... Behçet Necatigil'in yeni neslin en değerli şairlerinden biri olduğuna inanıyorum. • İlk elestiri e irkaç konuşmamda eleştiriye şiir eleştirisiyle başladığımı söylemiştim. Yazdığım ilk elestiri, Behçet Necatigil'in Kapalt Çarşı adlı ilk şiir kitabı üzerine. Kitap, 1945 te yayımlanmıs; ben, iki yıl sonra yazmı^.ırn: istanbuTda, 2 Mart 1947'de. "Naci Bozr" imzasıyla. Yirmi yaşımda. Giresun Halkevi Dergisi Aksu'nun Eylül 1947 sayısında yayımlanmıs: "Behçet Necatigil'e Dair". O eleştiriyi merak ediyordum. Aksu dergisini bulmam neredeyse olanaksızdı. Ama bu yıl, Sina Akyol'un tkındi Kitabı adlı şiir kitabıyla aldığı Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nün töreninde çok hoş bir sürprizle karşılaştım: Necatigil aılesi Behçet Necatigil'in kitaplığında tam elli üç yıl önce yayımlanan Aksu dergisini bulmuş, eleştirimin fotokopisini getirmişü. Doğrusubu gençlikyazımdan, bu "ilk eleştirTden vazgeçemedim. Yazıdaki dızgi yanlışlannı düzeltmekle yetindim. O zamanlar Giresun'da sadece Yeşilgireson matbaası vardı. Harfler elle dizilirdi. Hâfız diye birişçi (dostumuz), ufak tefek dizgi yanlışlarını düzeltmezdi, hele "virgül" ve başka noktalama işaretlerini düzelttiımek olanaksızdı. Ben, "Behçet Necatigil'e Dair"i yeniden yayımlarken, sadece Hâfiz'ın düzeltmeden bıraktığı yanlışlan düzelttim. Bu yirmi yaş eleştirisini bakalım nasıl bulacaksınız... B lerde aşk mücerret olarak ele alınmamıştır; burada gördüğümüz aşk, bugünkü sosyal ve ekonomik şartlar içindeki Turkiye'de yaşayan fakir ve orta halli insanların aşkıdır. Bakarsınız bir başka şiirde, bir kahveci kızı boynunu bükerek mırddanır: • , Okutmadtlar Orta'dan sonra, Tahsılim de kaldt yanm. Güzel olsam, zengin olsam Anlanm • . Bunlan söyleyen yalnız bir kahveci kızı mıdır! Onun gibi Orta'dan sonra okuyamayarak fabrikalara gidenler, yüzlerinin rengi de tütün gibi san reji kızlan, Behçet'in "Genç kızlar gördüm, yüzleri vereme benzer" dediği kızlar, bir memuriyet bularak sırtına siyah bir gömlek geçirmiş olanlar, evlerde kapanmış kalmış kızlar... Az mıdır bunlar? Onlar dahep aynı çaresizlik içinde, kahveci kızı gibi, boyunlannı bükerek: Güzel olsam, zengin olsam anlanm diye mınldanıyorlar mı? Behçet Necatigil'de yalnızlık içinde bunalmış, gecelevin yollar gibi sokaklarda kalmış erkeklere de sık sık rastlanz. Bir bakarsınız ansmn vanından geçen bir kızın arzulu ve davetkâr bakışlarını neden sonra farkeden bir delikanlı cıkar karsımıza. Bir bakarsınız, tanımadıöı bir şehirde can sıkıntısından bütün gün dolaşan bir garip kişi görürüz; gezmekten ayaklanna karasu inmiştir, akşama doğru ağlamaklı olur. O yalnızdır, gariptir, eşdost uzakta kalmıştır; içmesin de neylesin bu adam: Çünkü geceye karsı konur iki türlü: Birt ailece evlerde, öbürü, harvurup ömrü îçkılt yerlerde. Behçet Necatigil'de tabiat şiiri de vardır; hem de şimdiye lcadar okuduklanmıza hiç benzemeyen bir tabiat şiiri: "Kır şarkısı". Şu samimiyete, şu gülümseyerek konuşmaya bakın: Ellerime hanımböcekleri konuyor, Ne şeker şey onlar. Uç höcek, uç böcek diyorum, Bakarsınız o şiirlerden birinde Behçet Necatigil'le bir misafirliğe gideriz. Rahat ve sade bir ev... Küçük çocuklar vardır orada, afacan ve sevimli çocuklar; bütün gün oynamışlar, yorulmuşlardır; bir köşede çocukluğun o temiz ve rahat uykusunu uyumaktadırlar. Rahat bir ev, çolukçocuk... Bir çatı altında ve f;özlerden uzak bu ne güzel saadettir böyle! çimize hoş duygular dolar; böyle bir hayatın hasretini cekeriz. Hayalimizde ufak bir yuva kurarken oirden yaşamak zorluğu gelir akla. Küçük bir memur, fakir bir isçi, bir esnaf, bir ameleyizdir nihayet. Fakirlik belimizi bükmüştür. Sesler duyanz: "Dikkat, derler, kapılma aşka!.." O zaman hayal kurmaktan başka bir şey gelmez elimizden. Bir yalnızlık, bir gariplik içinde, dudaklarımızda acı bir tebessüm, kendi kendimizle alay ederek yavaşça mınldanırız: Dostum, fena olmaz, evlilik hakktnda Bir kitap okusak. Gerçi "Dikkat, kapılma aşka!.." diyen sesler duyanz ama, gene de sevmekten kendimizi alamayız. Bazen bir balık sayesinde eski bir dostu hatırlarız, bazen karşımızda zevkettikten sonra tiksindiğimiz fakat "sellere kapıltnca yine de gittiğimiz" kadınlan buluruz, alçakgönüllüdür onlar, yüzyirmibeş kuruşluk, ikibuçuk liralık saadet satarlar bize. Fakat bazen de bir başkasına tutulmuş birini severiz, bizi tersler: Benim derdim bana yeter, Gıt işine! "BahçetNBcatJgreimr" TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahlbl: Cağ Pazarlama Cazete Dergl Kitap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadi Yayın Danışmani: Turhan Gunay Sorumlu Müdür: Fikret llkiz c Görsel Yönetmen: Dllek llkorur Baski: çağdas Matbaacılık Ltd. $ti. c Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C Fakat ne de olsa serde gençlik vardır. Ve tam sevme çağıdır. Seneler kuş gibi uçmaktadır ve sonumuz da nasıl olsa bir avuç topraktır. Ve ilerde: "Bir sün gelir bu yollardan Şahit ister geçtığime" demek zorunda kalacağız. Bunun için gençlik icabı severiz, böylece yaprak da ağaca bağlanır: Seni ış başında strttna geçirdiğin Siyah gömleg'inle seviyorum. Sevdiöimiz de bizim j ibidir; çalışan, alnının teriyle geçinen biri. < jörülüyor ki bu şiir535 Behcet Necatigil Istanbul 2 Mart 947 SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear