Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Uzak Yazlarda ALİ TAŞ "Ahmet abı senin de Öyle incelir ki şiirin Rüzgârın önünde kayar Gider sestnin ipeği" (s.26) geldiği gözlenir. Şiire taşınan yaşam coşkusu nehir, yağmur, rüzgâr simgeleriyfe devam eder. Sonuçta, suyun sürüklediği şiirsellik, yine ana etken olarak karşımıza çıkar. Doğrusu, biraz da Napoloen'in para gözlülüğünü çağrıştırır şair, serap gören bir çöl yolcusuna inat: "Ipliğint aytrdığtm şiir Derın sular arıyor kendine Taşı delen sular sessizce Ipeğe dönüştüren sözcüğü Eğiren rüzgârt, actyt Süzerek ekleyen nehirlere" (s.ll) "Uzak Yazlarda" ile haşır neşir olmuşken tam, Ahmet Uysal'ın mektubu çıkageldi. "Kırık testiden sızdırılmış şiirlerle" yüreğimin dağları bulutlanırken, sevinci gölgeledi kopya çekmenin hüznü; her ne kadar yanılgıya düsmek söz konusu olmasa da. Ama, böyle de olsa, şair yüreğindeki esintinin sözcükleri oksaması yerinde bir durumdu. Uysal'ın dediği gibi: "Şiirle, yazınla ilgisi varsa. Başkalannı da ügilendirecekse. Neden gizli tutalım onlan..." "... Öyle sanıyorum ki, Bugün gazetesi gibi, Yeni Adana sanat sayfasında da şürim yayımlandı yüz yıl kadar önce. O şürleri arasam bulabilirim ama, ev o kadar karışık ki, neyi nereve koydum, unutmuşum. Hep bir göçe nazırhyorum kendimi. Belki de gelecek yıl göçeceğim bu şehirden. Kazdağı yöresindeydim bir süredir. Ormanlarla, otlarla, kuşlarla sağaltıyordum sayrı kalbimi. Kekik kokusuna bürünerek... 'Uzak Yazlarda' kırık testi imgesi taşıyan şürler de bulacaksın. Kırık testi, kırgın bir aşkı çocukluğumu, örenlerde izleri kalan eski uygarlıkları simgeliyorsa da, ben o toprak testiden yeni duyarlıklar ve şürler sızdınyorum. ... Şiir kırk yıllık emek ister. Bir şiirimde şöyle diyordum: Kırk yıl eğirdım ipliğini / Kırkıncı şiirimin..." Şiir tanımını şu dizelerle ve düşünceyle ortaya koyar: 14 (Şiir aşksa sürüyor aşkım / Aşk nehirse akıp duruyor dilimde) Süzülerek geçiyor / bir tenin öpülüşü / dilin ince bahan / uç veriyor kınından Ey adı şür olan yalnızhk / yüzümdeki dudak izi ülkemin. B Î ir şairin, yazann, değini veya eleştiri yazanın 'gözünün tuttuğu' şiirlerin yazarı önemli ödülleri hak ettiğinde, tuhaf bir sevinç yaşatır insana. Ödiil alan yapıtın şairi üzerine değerlendirme yapan bir bilinçli yazar ve eleştirmenlerle yolu kesiştikçe, bu sevinç, özgüven mutluluğuyla örtüşür yazınsal kavsaklarda. Ahmet Uysal'ın "Sularla"sı ile 'tadı damağımda' kalan ve hiç hesapta olmayan bir söyleşinin sıcaklığı soğumamışken, "Ceyhun Atuf Kansu Şür Ödülü" (1998) aldığı haberini okudum dergilerde. Çok geçmedi ki, "o kınk testiden sızdınlmış şürler" çıkageldi "Uzak Yazlarda" ile. llk yapıtının isim, içerik, duyarlık ve ıiirsel devingenliğinden kolayca anlaşıabileceği gibi, doğa ve yaşamın 'can damarı' olan su, şiirin de önemli bir etkeni. Öne çıktığı doğa ile yer yer bütünleşerek simgesel ve çağrışım bir olgu sergileyip, buruk, kırgın, tedirgin ve ipeksi bir dil yumuşaklığını yansıtıp, şiirin gücüne özgü yaşama sevinci ile yaşamsal kaygıya yönelik aynlıklan buluşturmakta idi şiir adına. Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, "Suyla Sınanmış Şürler" adlı dosyaya verilmiş. "Basım aşamasında yapıtın adı şairin isteği üzerine 'Uzak Yazlarda' olarak değiştirilmiş." Bunu, kitaptaki nottan anfiyoruz. Fazla ileri gidilmeyerek yapılan bu değişiklik, temel izlek ve simgesel duyarhlığın tekdüze bir sürekliliğe dönüşmesini önlemek için yapılmış olabilir haklı olarak. "lnceldikçe actttyor tenimi Dilime dolanan ipliği şiirin Sularda uzansam yamyor su Kanattyor değdiğiyeri rüzgâr" (s.b.) Ahmet Uysal şürinde "su, nehir, rüzgâr, yağmur, ipek" vb. sözcükler, şiirsel çağrışım ve yaşamsal coşkuyu simgeliyorsa; "gömlek, göçebe, solan ot, kınlan dal, kırık testi" gibi imge ve simgeler de, pastoral ve nair duyarlılıkların yol açtığı kırgın, tedirgin, nüzüncül bir söylemi güçlendirir. Tinsellikle özümsenen suyun berraklık ve saflık çağrışımı, şiirin debisel yoğunluğuna gönderme yaparken; sevgi, insancıl ve relsefi derinliklerle de bilgece söyleme ulaşır. Duygusallığın denek taşlarından olan kaygı, bir yandan yarin sevinciyle paradoks bir buluşma sergiler; diğer yandan umutsuz ve umarsız kırgın bir söylemle yoğun biçimde buluşur. Her ikisinde değişmeyen birliktekı 'bilgece özgün söylemin' şiir adına üretkenliği; Uzak Yazlarda'nın suyla çevrili bir kara parçası haline gelmesidir. "Ipliğini ayırdığım şiir / Derin sular arıyor kendine / ..." (s.ll) dizeleriyle, "Suyla smadığım şiirin / Yanına düşen nehirler / ..." (s.30) ve "... / Yağmur ipliğine döndü şiir" (s.25) dizelerindeki imgesimgeçağrışım dayanışmasının, niteliksel örtüşüm yolunda hız kazandığı ve poetik oluşumun denek taşı haline Bu şiirlerim bir baska şiir dosyamda bekliyor. Belki gelecek yıflarda o da bir yol bulur, akar eski bir nehir yatağında. Şair, güzellikle çirkinlik arasında bir kıskıdır. Bu joizden dinmez.yarasmın kanı. Güzeli bulur ve kanar. Özgürlüğü düşler vekanar." Ahmet Uysal'ın 'poetik kopya' vermesi, şür yolunda daha birgüvenle üerlemenin ipuçlannı da netleştiriyor. "Göç, göçebe, kırgın göçebe" tanımlarının süzüldüğü duyarlık imbiğine kesinlik kazandırıyor. Çağrışımlan yoğunlaştırıyor. "Giyindi güz gömleğini / Rüzgâra dönüştü şiir' (s.33); "Güz gömleği giydi şiir/..." (s.14);"... / Giyüıdi göçebe günler gömleğini /..."(s.ll) dizeleriyle gömlekgöç birlikteliğiyle ortaya konan işlevsellik; "Hep bir jgöçe nazırhyorum kendüni. Belki de gelecek yıl göçeceğim bu şehirden" diyen şairi doğrulayan bir şiirselliğe ulaşır: "Her şey hazır belki yartn giderim Yağmurun sesini de altrtm yantma Gömleğımın cebindedir \ kuruyan otlar Eski yertnde kalır gene bozktr kokusu" (s.7) yunur" (s.58) yansımasıyla, 'bilüîçli ve alçakgönüllü' bir öznellik sergiler. O, bizim kendisini anlamak istediğimizden fazlasını dizeleriyle anlatır: "Ahmet abi sentn de öyle incelir ki şürin, Rüzgârın önünde kayar Gtder sesintn ipeği" (s.26) • (*) Uzak Yazlarda / Düşlem Yayınlan / llsayfa / Ntsan 1998 Özdenoğlu'ndan anılar portreler MUZAFFER UYGUNER inasi Özdenoğlu, günümüzde zaman zaman anılan, bazıları ise anımsanmayan 15 sanatçının portrelerini yazmış ve onlarla ilgili anılarını anmıştır. "Gereği kadar anılmayanlann da, değerli yapıtlanyla nice yıllar yazınımıza katkıda bulundukları inancında" olduğunu da belirtmiştir. Çoğunun aramızdan ayrıldığı sanatçılarla ilgili bu yazılar, sanatçılarımızın değişik yönlerini ortaya koymakta ve bazılan bir kaynak olma niteliğüıi taşımaktadır. Bilinmeyen bazı hususlar bu yazılarda bilgimize sunulmuştur. Özdenoğlu, abecesel bir dizin içinde düzenlemiştir yazılarını ve sanatçılarımızın soyadlarını temel alarak sıralamıştır. Bu nedenle ilkin Sait Faik Abasıyanık yer almıştır kitapta. Şmasi, A.Ü. Siyasal BÜgiler Fakültesi'ni bitirdikten sonra yöneticilik mesleğine başlamıştır; ilk görevi de Burgazada Bucak Müdürlüğü'dıir. Bu görevi sırasında Abasıyanık ile tanışmış ve zaman zaman birlikte olmuştur. Yazısında o zamanki Burgazadası'nı anlatmakta, sonra da Abasıyanık ile ilgili notlannı belirtmektedir. Öna göre, Sait Faik "..Burgazadası'nın koyu yalnızhğında, bir basına yaşayan insan. Kıncı ve tazen kaba üavranışlan" olan bir kişidir. Ara sıra, üniversiteli sevgilisi gelip Abasıyanık'ı ziyaret etmektedir; "sayfafar dolusu şürler yazıyordum ona; yüz yüze gelince dilim tutuluyor" der. Bu sevgilinin, mektuplar da yazdığı N. olduğunu sanıyorum. Özdenoğlu, onun "yabana atılmayacak şürler de yazdığını" belirtmiştir; ki bu şürlerin Şimdi Sevişme Vakti adlı kitabında yer aldığını biliyoruz. Onun son zamanlarda hasta olduğuna ve böbreklerinin çahşmadığına değinilmiştir. Özdenoğlu, Abasıyanık'la ilgili görüş ve anılarını belirtmiştir. Kitapta ikinci kişi "Dilimizin Yılmayan Savaşımcısı Nurullah Ataç"tır. Ataç'ın elestirici mi, denemeci mi olduğu yolundaki değerlendirmelere de değinen Özdenoğlu'na göre," Ataç, duygusal yönü ağır basan inatçı, kavgadan yılmayan, acımasız eleştiri ve iğnelemeleriyle olay yaratıp gündemde kalmak isteyen bir kişiydi . Tanıdığı ve saygı duyduğu Ataç'ı böyle tanıtıyor. özdenoğlu, "Ataç'ın 'denemeci' niteliğmden de ağır basan, bir 'Türkçe SevdaEsı' olusudur" divor. Evet, dediği gibi, Ataç, dilimizin yılmayan savaşçısıdır. Türk derviminin coşkulu şairi olarak nitelediği Behçet Kemal Çağlar'ı da anılanyla yaşatmaktadır. Özdenoğlu'na göre, Çağlar, "Sosyal kişiliği, sairlık gücünden önde gelen bir üısanaı". Engin bir yurt ve Atatürk sevgisi taşıyan Çağlar, şiirini "politize" etmişti. Kemalist devrimüı sözcüsü olarak niteliyor onu Özde' CUMHURİYET KİTAP SAYI 535 Ş ' "Öte geçe, göç, sehir, testi" vb. sözcüklerle nalk dilinde ipeksi ve rahat bir söylem getirip; antik duyarlılığına yakın konuşlanan Hüseyin Ferhad'a gönderme yapan şair; doğa ile ören yerleri arasında duyarlık dalgalanmasındaki iç içeliğin parolasını "göç ve gömlek" sözcükleriyle verirken, 'kırık testiden yeni duyarlıklar ve şürler sızdırdığını", şu dizelerle ortaya koyar: ' 'Saklı yü'zünü artyor şimdi Yenik düştü'ğu şehirlertn Giyindi göçebe günler gömleğini Buz koyau bozgununa ştır Kendi dertnliğim arıyor"(s. 11) Uysal'daki pastoral tutku Kazdağı'nın görselliğini yansıtır dizelerde. Su yanında,"... / Şiiri otlarla, kuşlarla sınayan..." (s.23) şair; "Son ceylan izinde / Kanamıştır ay ışığı / ..." (s.26), "... / Naif bir şairin yüzüne / Çizer kuşlar gökyüzünü" (s.26) dizeleriyle, ben'sel bir özaeşlik kazanan doğa izleği çerçevesüıde, şürsel işlev taşıyan imgesellikte sergiler yer yer. Belki de, "Sanal zamanına duştüm şürm / Balkonumda ıslak bir güz sonu" (s. 19) kaygısıyla ortaya koymak istediği, kıraç bir şür toprağına sanip olma tedirgüıliidi diröyle de olsa, geçici bir verimsizliktir. Şiir adına üzülmeye değmeyecektir demek olmasa da. Aslında (ve bilinen o ki) şür adına aradığını bulmuştur o. Homeros bilgeliğiyle "batık şehirlerin, eski evlerde unutulan kırık testilerin" (s.22) kazısından eli boş dönmemiş, şür cevherini aleve dönü§türmeyi bilmiştir, kırk yıl sonrasında: "Hangi şiire başlasam adı temmuz olur Ağlasam kırık bir testinin sesi duyulur" (s.58) "Söz ve tılsım olurşiirin adı" dizesiyle noktaladığı şiirine, "Adı ask oluncamevsimlerin / bir yaprak bir dalıbüyütür / ..." (s.49) dizeleriyle soluk soluğa giriş yapan şair; "Sen de yaşlandın ki sonunda ey kırgın şair / Her şürin yağmura ve rüzgâra so ş M M d n Ytnayan Savaşçısı Ahmet uysal. SAYFA 18