Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
noğlu. Ozdenoğlu'na göre, Ahmet Muhip Dıranas, "Ağrı'nın yüceliğiyle yarışan bir şair"dir. "..meyhanelere arada bir uğrayan, herkesle senlibenli olmayan, çevresinde hem sevgi, hem saygı uyandıran bir kişiydi Dıranab". Herkesçe bilinen şiirlerine de değinen Özdenoğlu, özellikle " Ağn Dağı" şiirı üzerinde durmuştur diyebilirim. Akrabası olan Bedri Rahmi Eyuboğlu ile ügili anılannı da bize aktaran Özdenoğlu, "Trabzon'un uçarı çocuğu" olarak da niteler onu; "..kabına sığmayan, yaşam dolu, coşkulu bir insan olarak da betimler. Akrabahk ilişkileri konusunda da bilgiler vermiş; şairliğine ve ressamhğına da değinmiştir. Yazınımızda pek fazla anılmayan ve "Bir eski zamanlar büyücüsü" olarak nitelediği Abdülhak Şinasi Hisar ile ilgili anılannda, benim bilmediğim birçok konuya yer vermiştir. Ankara'nın Atatürk Buîvan'nda "elferi paltosunun ceplerinde, başında melon şapkasıyla, orta boylu, göbekli ve gerdanlı, tonton bir lcişi" olarak tanıttığı Hisar'ın yapıtlarına da değinmiş ve onun "eserde kalite ve kültür arayan bir sanatçı" olduğunu açıklamıştır. Içine kapanık bir kişi olduğunu da öğrenmiş oluyoruz notlardan. "Anıların ve acıların içli şairi" olarak tanıttığı Kemalettin Kamu'nun ünlü "Bingöl Çobanları" şiirini hep anımsanm. Özdenoğlu da onu tanıtmaya "Izmir Yollarından Son Mektup" adlı şiirinin son dörtlüğünün "O ne anne? O güzel/ Gözlerinden akan ne?/ Geri dönmedim diye/ Ağlıyor musun anne?" dizeleriyle tanıtmaya yönelmiştir. Onunla nasıl tanıştığını anlatan Özdenoğlu, onun kişiüğini ve sanatçdığını da notlarından aktarmıştır. "Yedi Meşale'nın coşkulu şairi" Vasfi Mahir Kocatürk ile de akrabalık Hağlannı öğreniyoruz. Belirttiğine göre, "Yiğit, dürüst ve açık sözlü Bir insandı Kocatürk", "Edebiyat ve düşün dünyamizda şimdilik güncel bir isim bırakmamış olsa da, incelemeleriyle, kaynak olarak bırakuğı yapıtlanyla, inanıyoruz ki gelecekte anılacaktır'. Mülkiye'yi bitirdiği halde öğretmenliği seçmiş olan Kocatürk, birçok yapıt Dirakmıştır. Hüzünlerin aydınlık yürekli şairi olarak nitelediği Halit Fahri Ozansoy da kitapta yer almıştır. Ona göre, Ozansoy, "kültürlü bir yazın adamıydı. Anımsanması gerektiği halde 'unutturulanlardan' biri oldu. Çok sayıda yapıtla, Türk toplumunun kültür yaşamını besleyenlerden birisiydi". Özdenoğlu, anılan yanında yazınsal kişiliği üzerinde de durmuştur. "Kısa bir beden üstünde düzgün bir baş, sert yüz hatları. Hafifçe çekik, ama hep gülümseyen gözler ve çıkık elmacık kemıkleri" ile betimlediği Cahit Şıtkı Tarancı da tanıdığı önemlıbir kişidir. Onu, "lirizmin can yoldaşı" olaraK anmıştır. Ozdenoğlu'na göre, "insanı alıp götüren o dokunaklı ve etkili lirizme, şairin son dönemdeki şiirlerinde "rastlanmamakta, "son şiirlerinde toplumsal acıların lirik ve yalın ezgileri" duyulmaktadir. "Otuz Beş.Yaş Şiiri" ile ügili anısına da yer veren Özdenoğlu, Fransız şairleri ile olan yakınlığına da değinmiştir. Ölüm tarihinin 1956 yerine 1946 yazıldığını belirtmek istiyorum. Pek az tanınan ve" Yorulmayan bir çeviri maratoncusu" olan Melahat Togar ile karşılaşmaları ve konuşmalan da yer almıştır kitapta. Kemalizme ağıt yakan bir kadrocu olarak nitelediği Vedat Nedim Tör'ü onun görüşleri ile bir kez daha tanıyoruz. Ona göre, "Vedat Nedim Tör, aymaz siyasetçilerin vurdumduymaz davranışları karşısında, Kemalizmin harcanışını içi yanarak izlemiş"tir ve yazılarında da bu konuya ağırlık vermiştir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 535 UNESCO'daki gururumuz olarak nitelediği Prof. Bedrettin Tuncel de bize anımsattığı önemli bir kişidir. Uluslararası arenada da ses getiren Tuncel bugün pek anılmayan önemli bir kişidir. Ömer Bedrettin Uşaklı, ona göre, Anadolu'nun içli şairidir ve gerçekten de öyledir. Uşaklı'nın yaşamına da değinilen notlarda şairliği ve kişiliği de değerlendirilmiştir. Lirik şiirleri ile Anadolu'yu sermiştir önümüze. Erzincan'da bir soruşturmayı çadırda yaparken üşütmüş ve bunun yarattığı hastahktan perişan olmuştur. Özdenoğlu, hasta yatağındaki son görüşmesini de anlatmıştır. Kütahya Milletvekıli iken 1946 yılında yaşama veda etmiştir. Hümanist bir düşün adamı olan Suut Kemal Yetkin ile ilgili görüşlerini ve anılannı da okuyoruz. Ülkemizde birçok yapıt yayınlamış ve birçok öğrenci yetiştirmiş Prof. Yetkin'i neaense pek tanımıyor, hiç anmıyoruz. O, gerçek bir değer, gerçek bir insandı. Özdenoğlu, anılarını ve kişilerle ilgili notlannı böylece bize sunmuştur. Anılannın birçoğu çoğumuzca yakından bilinmemektedir. Bu anı notlannın araştırmacılanmız bakımından önemli olduğu görüşündeyim. Bugün, birçok kişi ile ilgili kaynaktan voksunuz. Sözgelimi, Feyzullah Sacit Ülkü üzerine incelemeler yapan üniversite öğrencilerinin kaynak bulmakta ne zorluiüar çektiğini biliyorum. Önemli bir konuyu aydınlatan Özdenoğlu'nun bu kitabı bir kaynak kitaptır. Kışiler, kişilikleri ve sanatçılıkları ile belgesel olarak bize tanıtılmıştır. Aynca dîpnotlarda kaynak kitaplara da yer venlmiştir. • Anılar ve Portreler/ Şinasi Özdenoğlu/ Cumburiyet Kıtaplart Yaytnt/ htanbul 2000/ 175 s. Şafrter, yazarlar... Terör Olgusundan Cumhuriyet'i Çüpütenlere ALİ DUNDAR nlü tarihçi E. H. Carr, tarihte nedensellik kavramını tartıştığı uzun yazısının bir yerinde "...tarih, nedenlerin incelenmesidir" yargısına vanr; tarihe konu olan nedenlerin ve bu bağlamda incelenmesi gereken nedenseİJİklerin zaman içinde hem çeşitlenerek karmaşıklaştığını, hem dc birtakım ayrıntılar dan arınarak basit liğe doğru geliştiğı ni vurgular. Değc ril tarih öğretmenlerimizden E. Z. Karal da, "Tarih, zamanı ve zaman TBRÖR OLGÜSÜ içinde yaşamı kayıt V E altına almaktır" derdi derslerinde. Öğretmenimiz o sıralarda "Osmanlı Tarihi"ni yazıyordu. Biz öğrenciîerine her şeyi yazmamızı, zamanı ve zaman içinde yaşadiklanmızı kayıtlamamızı önerirken de, "Belgesizlikten, kavıtsızlıktan sıkıntı çekiyoruz. OsmanIı'nın yaptıklarından yaşadıklarından U öte, soy kütüğünü doğru saptayabilmek için bile dış kaynaklara; gelmiş geçmiş gezginlerin notlarına, yabancı elçilik görevfilerinin yazanaklanna, özel mektuplarına başvurmak durumunda kalıyoruz" diye yakınırdı. "Terör Olgusu"ndan, "Devlet Terörü"ne, oradan "Cumhuriyet'i Tüketenler"e tam iki bin yüz yirmi sekiz sayfalık bir zamanı ve zaman içinde yaşanan toplumsal, siyasal, ekinsel ve eğitimsel olayların, olguların kayıtlanması var elimin altında. Köy Enstitüsü kö.kenli eğitimci, eski parlamenter Niyazi Ünsal oturmus, Türkive Cumhuriyeti yurttaşı ve bir aydın ofmanın sorumluluğu ve duyarlılığıyla ülkede yaşananlara, olup bitenlere bakmış. "Durumdan görev ve sorumluluk üretmek gerektiği"ne karar verince de, ta 1950'lerden günümüze dek süregelen, oluşagelen sapmalan, sapkınlıklan, gözünün yaşına bakmaksıgın bir bir sıralamış, belgelemiş. Niyazi Ünsal, bu sapmalan, sapınçlan salt belgelemekle de yetinmemis; saptamalarına, görüp jözlediklerine ltendi görüş ve düşünceerini, görüp gözleyebildiği çirkinliklerin, kuralsızlıkîarın, aldatmaca ve yanıltmacaların, yanlıslıklann karşısında olmayı; bunların aurdurulması, düzeltilmesi ve gerektiğinde yaptırımın uygulanmasını istemenin bir yurttaşlık görev ve sorumluluğu olmasının ötesinde, aynı zamanda bir insanhk borcu olduğunu yapıtının hemen her sayfasında vurgulayan yazar; kötülüklere, kötücüllüklere ve hayınlıklara her durumda karşı olmanın etiksel belgeleriyle çıkıyorokurunun karşısına. Dünyanm hiçbir yerinde birtakım siyasal yetkelerden (otorite) ve devlet görevlilerinden esin ve güç almayan hiçbir devinim terör olarak örgütlenme şansına sahip olmadığmı (1) söyleyen yazar; terörün toplumdan söküp aldıklanna bakarak, elimizdeki üç ciltte söylediklerini ve bundan sonra söyleyebileceklerini "...örtülü yapılanmaların acımasızlığına kurban verdiğimiz adsız aydınlarımızın, bilim adamlarımızın, hukukçu, öğretmen ve askerlerimizin; değerıi senatör arkadaslarım Bayriye Üçok, Muammer Aksoy, seçkin gazeteci Abdi tpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, yazar Turan Dursun, değerli bilim adamı C. O. Tütengil, Orhan Yavuz, .Ncjat Bulut, inançlı hukukçu Doğan Oz ve öteki aydınlarımızın anılarına adıyorum..." diyor. (2) Î ması ayıbına ve oradan imam okullan ilkelliğine gidip geliyor yazar. Iki bini aşan sayfa boyunca, devlerin nasıl içinden çökertilerek terör ve borç batağıyla karşı karşiya getirildiğinin somut örneklerini, belgelerini veriyor. Yazarın ısrarcı ve iz sürücü bir doğası var. Konu edindiği hiçbir olayı raslantıya bırakmadan sonuna dek kurcalamasını sürdürüyor ve izliyor. Yazarın bu durumunu kanıtlamaya birçok örnekten yalnızca "Bir Eczacının Sorgulanması" olayını anmak bile yeterli okcakur. Olay şöyle gelişir: 198889 ydlannda Göle ilçesinde durumundan kuşkulanılan Carolin Camgöz adında bir eczacı sorgulamaya alınır. Eczacı, aslen Hınıslı olduklannı, önce basbakan daha sonra da cumhurbaşkanı olan bir devlet büyüğü ile dedesinin kapı komşu olduklannı, Şeyh Said başkaldırısından sonra ailesinin ve komşulan olan devlet büyüğünün ailesinin de yerlerinden göçürülerek kendi dedesinin Tavşanlı'ya, o zamanki komşularının da Malatya ya yerleştirildiklerini öyküledikten sonra şunlan söyler: "Beni fazla yormayın göreceksiniz ben yakında hem cezaevinden, hem de Türkiye'den çıkmıs olacağım." Yazann, yer, tarih ve kişi adları vererek anlattığı bu olaydan sonra, biri Adalet ve dördü Içişleri olmak üzere, beş bakana sorduğu soru şu: PKK eylemlerine katılmak ve onlara yardım etmek suçlamasından sorgulanan eczacı şimdi nerde? Ama hiçbirinden yanıt alamaz. Yalnızca yıllar sonra 6. Içişleri Bakanı su kısa yanıtı iletir: "...Ünsal, söylediklerinin hepsini MÎT doğruladı" der. Ama eczacıyı söylemez. Topmn»8ltartht»(Jı Birtakım dizgensel (sistematik) yetersizlikleri bulunsa da, rahat yazılmış, rahat okunan bir toplumsal tarih tadı ve boyutu var, adını verdiğimiz bu üç ciltte söylemeye çalıştıklannın. Ele aldığı konulara, benmerkezciliğe düşmeksizin, insansal değer ve toplumsal çıkarlar açısından yaklaşıyor. Olaylar içinde değerlendirdıği, zaman zaman biraz da acımasızca yargıladığı insanlann kişiliklerine saldırmaksızın, onlan olaylar içinde rol sahibi yapan etkenlere, zorunluklara ve itİlere ağırlık vererek yargi kurmaya özen gösteriyor. Zaman zaman "hadi ordan" dedikleriyse, tutumları sergilenen olaylar içinde değerlendirildiğinde, gerçekten bunu hak etmiş oluyorlar,, Ama gene de etiği gözardı etmiyor N. Ünsal, yeri geldiğinae "Her ne denli kötü bir koca olmuş olsa da iyi bir kral idi" diyebiliyor. 3 cilt, 2128 sayfada, daha beş altı cilde ve binlerce sayfaya yaydabilecek olay, olgu ye konu başlığıyla tıka basa dolu Niyazi Ünsal'ın yapıuan, öykülere, romanlara, ağıt ve anlatılara izdem olabilecek denli ana kaynak çalısması ya 4? derlemesi; suçlularla güçlüler iç içe. Ünsal'ın Çalışmaları, ülkemizde terör konusunu işleyecekler, toplumsal tarihimizi yazacaklar için de, durup durup iç çekerek kendi kendilerine "Ne olacak bu memleketin hali?" diye söyleyenecekler ya da başlarını sallayıp dişlerini sıkarak "Nereden nereye celdik?" sorusuna yanıt arayanlar için de hazır bir kaynakca nitelilc ve içeriğindedir. Hem böyledir, hem de Turkiye Cumhuriyeti yurttaşı kimliğini taşıyıp da, o kimliğin gerektirdiği hiçbir yurttaşlık görev ve sorumluluğunu yerine getirmeye yanaşmayan; ezUençiğnenen yurttaşlık haklan karşısında hiçbir teplci göstermeyen, duyariı davranmayanlar için de belgesd bir uyandır. • (*) Terör Olgusu ve Türkiye, 648 s. Devlet ve Terör, 700 s. Cumhuriyet'i Çürütenler, 780 s. (1) Devlet Terörü, s. 478 (2) Yapıtlann sunu bölümlerinden özet. (3) Devlet Terörü, 38485 SAYFA 17 Duyariı ve etidn tavr N. Ünsal'ın üç ciltte topladığı çalışmalarına ve sunduğu belgelere, ilg^ilendiği olaylara baktığımızda lcendisinın, terör başta olmak üzere, tüm kötülükler ve olumsuzluklar karşısında doğrudan tavır alan ve tavır koyan bir kurum gibi duyariı ve etkin olduğunu görebiliyoruz. Yazarın, yurttaşlık bilinci ve duyarlığıyla tepkisine konu olan durum ve olaylara baktığımızda bunu açıkça göre biliyoruz. Örneğin: "Naim Hoca nın elini öpen Bakan , "Atatürk mü biiyük, Siirdi Şeyh Larous'un oğlu mu?", "12 Eylül darbecilerine suç duyurusu", "Can güvenliği ve öğrenitn özgürlüğü araştırması", "Fethullah Giilen ve dın sömürüsü", "Eğitimde demokrasi olgusu", "Terör olgusunu doğru algılamak", "Dil sorunu ve Kürt dili", "MC dönemlerinde dönenler", "Anıt mezarlar dönemi", "Sıvas illerinde yine sazlar mı çalınıyor", "Bir tarikata beşbin dolar bağışta bulunan Cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusu ve açılan dava..." vb. gibi daha yüzlerce olayı konu edinmiş, olayların olup bitenlerin artalanj[annı kurcalamış ve belgelemiş Niyazi Ünsal. Doğuda eşkıyanın köy baskınından, Sıvas'ta 35 canı alan otel yangınına, oradan Susurluk patlamasına... Laik eğitim, özgür toplum uygarlaşmasından, Halkevlerinin, Köy Enstitülerinin, dil ve tarih kurumlannın kapatıl