01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

HukukPolitikası Bir Bilim HukukıT Niçin Gerekiyor? BilimEğitim Politikaları Hayrettin Okçesiz [email protected] Türkiye'nin Bologna Türk yükseköğretiminin kalite alanındaki notu 2'dir deniliyor. Doğrusu kalite alanı değil, kalite güvencesidir. Bu ikikavram aynı değildir. Kalite güvencesinin ölçütleri Tablo 1 de gösterilmiştir. Türkiye'nin ikiüç aşamalı derece sistemi notu 4 olarak ifade ediliyor. Bu not 4 değil, 4.67, yani 5'tir Kredi transferi (ECTS) ve yüksekögretim diploma ve derecelerinin tanınması alanında notumuzun 3 olduğu ö'ne sürülüyor. Doğrusu 3 değil, 3,67 yani 4'tü'r. Anlaşılması zor olan, iktidarın Tü'rk üniversitelerine saldmrken, bazılarının neden bu saldmda rol aldığıdır... İsa Eşme (*) Prag'da Bologna Bildirisinde belirlenen 6 hedef yeniden onaylanarak mevcutlara şu üç hedef eklendi: 7. Yaşam boyu öğrenim, 8. Öğrencilerin ve yüksekögretim kurumlarının sürece katılımı, 9. Avrupa yüksekögretim alanını cazip ve rekabete açık hale getirmek. Prag'da yapılan toplantıda "Bologna İzleme GrubuBFUG" kurulmasma ve BFUG'un, sürecin sürekli gelişmesinden sorumlu olmasına karar verildi. Alınan karara göre, BFUG'un başkanlığını, dönemin AB Başkanı olan ülke yürütecek; aynı zamanda bu grupta katılımcı tüm ülkelerin temsilcileri ve AB Komisyonu bulunacaktır. Ayrıca, EUA (Avrupa Üniversiteler Birliği), Avrupa Konseyi, EURASHE (Avrupa Yüksekögretim Kurumları Birliği) ve ESIB (Avrupa Öğrenci Birliği) gözlemci olarak katılacaklardır. "Hukuk Bilimi" içerisinde disiplinler sistematik yapılarıyla ad kazanırken, kimi disiplinler de bir problematiğin bağımsız alanını dile getirdikleri için bir ad kazanır. "Ceza Hukuku", "Medeni Hukuk", "Anayasa Hukuku" gibi sistematik disiplinler karşısında "Çevre Hukuku", "TüketiciHukuku", "Özgürlükler Hukuku", "Basın Hukuku" gibi problematik hukuk bilimi alanlarının oluşup yetkinleştiğini görebilmekteyiz. Bunlar diğer disiplinleri kullanan ve onların içerisinde kendi alanlarını tanımak ve tanımlamak isteyen, kendi hedefleri karşısında bunları gelişime ve değişime zorlayan, interdisipliner yöntemle çalışan hukuk bilimi alanlarıdır. "Bilim Hukuku" da Ûzel Hukuk alanından, Kamu Hukuku alanına kadar geniş bir yelpazede kendi sorunsalına sahip özgün bir bilimsel bilgi alanıdır. Ülkemizde ne yazık ki, böylesine bir bilimsel bilgi alanı yöntem ve konu olarak akademik çalışmaların ilgi alanına henüz nüfuz edebilmiş değildir. Bu ad altında neyin kastedildiği hukuk bilimcileri arasında dahi kimizaman merakkonusu olmaktadır. Bir "Bilim Hukuku Mevzuatı'nı hemen ve kolaylıkla biraraya toplayabiliriz: Yüksek öğretim Yasası, Ceza Yasası, Medeni Yasa, Devlet Memurları Yasası, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası ve bunların içerisinde yer alan hükümlerin toplamının birkaç katını başkayasa, tüzük, yönetmelik ve yönergelerde bulabiliriz! Devasa bir kurallar yığını bilimcinin karşısında, ama bir karmaşa içerisinde, hüküm sürmektedir. Bu yığın içerisinde yer alan her bir kural kendi sistematik alanında bir "ratio lex"e, bir yasa mantığına, elbette sahiptir. Ancak önümüzde karmaşık bir yığın oluşturduklan yerde bir "ratio juris" bir hukuk mantığını taşımadıkları için, böyle bir yasa mantığına henüz sahip değildirler. Onlara bu mantık, bir "Bilim Hukuku" mantığı tasarlanarak kazandırılacaktır. Böyle bir mantığın tasarımı, hukuk dogmatiği çalışma yöntemleriyle ortaya çıkarılamaz. Bilim hukukuna ilişkin gerçeklik bilimleriyle ancak bir "Bilim Hukuku Mimarisi"nin altyapısı kurulabilir ve bir bilim hukuku felsefesiyle bu mimarinin ö'zü ve ilkeleri tartışılmaya başlayabilir. Hükümetlerin ya da bilim kurumlarının yöneticilerinin, ne yazık ki, çoğu kez dar olan utkuna sıkışan bilim toplulukları kendilerini daha geniş özgürlük alanlarına taşıyacak bir bilim hukuku normatif yapısını kurumsal ve uzun soluklu olarak kurgulayacak ortak çalışmalara yönelmeli ya da en azından bu çalışmalara maddi ve manevi imkanlar sunmalıdır. Üniversitelerdeki bilimciler yönetici meslektaşlarının ufuklarını genişletmek için çaba göstermeli ve bunun için ortak hareket ederek gür bir sesle bilimin doğasından kaynaklanan değerlerin anlaşılmasını ve desteklenmesini sağlamalıdır. Bu anlayışı geliştiremeyen yönetici meslektaşlarının yerlerini diğerlerine bırakmalarına yardımcı olmalıdırlar. Bunun için en etkin araç, bilim topluluklarının ve üyelerinin birbirleriyle özgür ve yoğun bir iletişime ve haberleşmeye girişmeleridir. Günümüzün teknolojik olanakları buna en hızlı ve en az masraflı bir ortam hazırlarken, bu özgürlüğü istemeyenlere de en az müdahale imkanı bırakmaktadır. Diğer yandan, çağdaş bir bilim hukuku politikasının sürekli geliştirilebilmesi için bu yönde akademik çalışmalar özendirilmeli, gerçeklik bilimleri ve dogmatik hukuk bilimleri alanlarında tezlerin ve monografilerin hazırlanması cesaretlendirilmelidir. Üniversitelerde ortak bir bilgi alanı olarak interdisipliner çerçevede "Bilim Hukuku" dersleri verilmelidir. Hukuk fakültelerinde bu adla bilim dalları kurulmalı, felsefe, sosyoloji ve tarih bölümlerinde bilim hukuku telsefesi, bilim hukuku sosyolojisi, bilim hukuku tarihi gibi bilim dalları ve dersleri tasarlanmalıdır. Bilim hukukunun üstü'n değerleri ve hedefleri günlük siyasetin ve çekişmenin kısır ortamında sahipsiz bırakılmamalıdır. Bilimin kendi siyaseti varken Makyavelci siyasetçilerin dümen suyuna sokulmamalıdır. Buna güç, irade ve bilgi gerekmektedir. Bu gücü ve iradeyi sağlayacak bilginin üretilmesi ve paylaşımı bu kısırdöngüyü kıracaktır. Bir ülkenin üniversitelerinde ve diğer bilim kuruluşlarında, bilimcilerinin kişiliğinde ve ediminde üretilen bilgi bilimsel olmaktan çıkarsa; bir ülkenin mahkemelerinde, yargıçlarının kişiliğinde ve ediminde beliren bilgi adil olmaktan çıkarsa, 0 ülke yıkılır. Bir ülke bilgisine bu nitelemeleri layıkıyla kazandırabilecek bir bilim hukuku düzenine ve düşüncesine sahip değilse 0 ülke yıkılır. Abarttığımı hiç sanmıyorum. Bir ay sonra buluşmak ümidiyle. BİLİM HUKUKU MEVZUATI S on zamanlarda, üniversitelerimizde adından en çok söz edilen oluşumlardan biri "Bologna Süreci"dir (1). Bu süreç nedir ve nasıl başlamıştır? Yazımızın ilk bölümü buna ayrılmıştır. Avrupa yü'kseköğretim sisteminin yapısında bir bütünselliğe gidebilmek amacıyla, İngiltere, İtalya, Fransa ve Almanya'nın Eğitim Bakanları, 25 Mayıs 1998 tarihinde, Sorbon Bildirisi adlı bir metin üzerinde uzlaştı. Bildirinin ana ilkeleri üç noktada toplanmıştı: • Avrupa yükseköğretim alanında derecelerin ve dönemlerin genel çerçevedeki uyumu, • Lisans ve Lisansüstü (Master ve Doktora) ortak derece sistemi, • Öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliği. Bu gelişmenin ardından, 19 Haziran 1999'da 29 ülkenin yükseköğretimden sorumlu Bakanı, Bologna Bildirisi'ni imzalayarak 2010 yılına kadar bir Avrupa yüksekögretim alanı kurmak ve bu sistemi dünya çapında da teşvik etmek üzere anlaşmaya vardılar. Bu amaca ulaşmak için katılımcı ülkelerin ulaşması gereken şu 6 hedef belirlendi: 3 + 4 7 ÖNCELİKLİ ALAN BFUG'a ek olarak bir Hazırlık Grubu ve Yürütme Kurulu bulunmaktadır. Hazırlık grubu, gelecek Bakanlar Kurulu toplantısını hazırlamakla görevlidir ve bir sonraki bakanlar toplantısına ev sahipliği yapacak ülkenin başkanlığında çalışmalarını yürütür. Yürütme Kurulunun başkanlığını, dönemin AB Başkanı, yardımcı başkanlığını ise sonraki dönem AB Başkanı yürütür; ayrıca yürütme kurulunda önceki ve bir sonraki dönem AB Başkanları, İzleme Grubu tarafından 1 yıllık süre için seçilecek olan 3 katılımcı ülke, AB Komisyonu, ve istişari üye olarak da Avrupa Konseyi, EUA, EURASHE ve ESIB yer almaktadır. Bologna süreci çerçevesinde, 1819 Eylül 2003'te Berlin'de 3. Bakanlar Konferansı düzenlendi. Konferansta kabul edilen Berlin Bildirisi'nin son hali önemli taahhütler içermektedir. Bakanlar, sürecin daha fazla dinamizm kazanması için önümüzdeki 2 yıl içersinde gerçekleştirilmek üzere 3 öncelik alanı belirledi: I Kalite güvencesi (Quality Assurance) • İki dereceli sistem (Twocycle degree system) I Derece ve eğitim sürelerinin tanınması (Recognition of degrees and periods of study) 2005 yılı itibariyle her ülkeden, bu üç alandaki ilerleme ile ilgili ayrıntılı bir rapor ha ÛLKENEZAMANYIKIUR 6+3 9 HEDEF 1. Kolay anlaşılır ve karşılaştırılabilir dereceler, 2. İki aşamalı derece sistemi: Lisans (en az 3 yıl), Lisansüstü (Master ve Doktora), 3. Kredi Transfer Sistemi (Avrupa Kredi Transfer SistemiAKTS/ECTS), 4. Öğrenci ve öğretim elemanı hareketliliği, 5. Kalite güvencesi, 6. Avrupa boyutunun teşvik edilmesi. Bologna Bildirisi'nin imzalanmasından 2 yıl sonra, 33 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu bakanı 19 Mayıs 2001'de Prag'da, Bologna Sürecini izlemek ve gelecek yıllar için öncelikler belirlemek üzere toplandılar. Toplantıda, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı üç ülkenin sürece katılımları onaylandı. Böylece Türkiye, 2001 yılından itibaren süreçle ilgili her türlü toplantı, seminer ve projeye dahil oldu. 956/1816 Temmuz 2005
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear