01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

BilimDüsünce Tarihi Kuanta nazariyesi vreni görüş tarzı demek olan bilimde bir dönemeç noktasındayız. Böyle kriz noktaları pek doğurgan olur. Gerçekten yeni keşifler için yeni düşünceler gereklidir. İşte onun içindir ki hele bizde, yeni keşifler yapmak için dâhi olmak gerekir zannederiz. Hiç değil. Yalnız birkaç dahi yeni bir görüş getirir. Sonra binlerce fikir işçisi bu yol gösterici mühendisin gösterdiği madene üşüşürler. Ve neler neler bulmazlar. Onun için genç arkadaşlarıma tavsiye ederim, vatanımızı binlerce keşiflerle doldurmak ve yükseltmek için biraz azimle elimizi uzatmak yeterlidir. Çok büyiik olasılıkla, kuantum teorisiyle ilgili Cumhuriyet döneminde, hayat dergisinde 1927 yılında yayınlanmış ilk yazıyı sunuyoruz: Sınırlılık ve kesintililik, sadece enerji için değil mekan için de geçerlidir. Madde kümelerinin sınırlı olması, mekânı da sınırlı kılar. Einstein mekanı maddeye bağlamıştır. sâiip olduğunu kabul kolaydır. Bu diğer evren zümreleri olsa bile onlarla "etki değişimi" yaptığımızı henüz keşfetmedik demektir. Şimdilik o kadar duyarlı aletlerimiz yoktur. İkinci olarak, enerjinin sınırlılığı kabul ediliyor. Enerjinin uzayda maddeden ayrı olarak ışın halinde bulunabilmesi ve maddi kütle gibi bir hareket imkânına yetenekli ve sıklete sahip bulunması, maddenin bu aslına geri döndüğü fıkrini güçlendiriyor. Böylece geri dönmüş olan ışının kütlesi ve enerjisi bilinince, madde kütlesinin enerjisi hesap edilebilir. Ve evrende var olan madde bilinince, enerjinin miktarının da belirli ve sınırlı olduğu anlaşılır. Fakat burada da bu kesintililiğin "bize göre" olduğunu unutmamalı. Madde halinden ışın haline geçiş demek ışında yine madde özelliklerini kısmen bırakmak demektir. Her aşamayı geçince diğer aşama karşımıza çıkıyor. Atomdan sonra elektronun çıktığı gibi. Madde kütlesini açıklamadan sonra ışın kütlesini açıklama meselesi gelir ve yarın bu sınır daha ileri götürülebilir. E sonsuzluklann birbirine örulmesinden yapılmıştır" bakış açısı hakimdi. Zaten matematik ile sezgimiz bize bunu bir açıklık olmak üzere telkin etmektedir. Fakat evren masa başında düşünmekle tanınmaz. Ve bilmeliyiz ki açık dediğimiz şeyler de alıştığımız tecrübelerden başka bir şey değildir. MADDENİN PARÇALANAMAZLIĞI PRATİKTEDİR Böylece önce maddenin bölünebilir olmasında sınırlılık ve kesinti esası tamamen gerçekleşti. Atom kelimesi de "artık parçalanamaz" demektir.... Halbuki aklımız buna isyan eder. Çünkü matematiksel olarak bir madde parçasmın ne kadar küçük olursa olsun pek ala ikiye ayrılması mümkündür. Demek ki bu "parçalanamamazlık" ancak pratik bakımdandır. "Henüz bunların küçük parçasını bulamadık. Ve bu bölmeyi yapamadık" demektir. Gerçekten protonda biz bilimde bölünememezlik sınınnı hissetmekteyiz. Bu sınırı kırmaya kudretimiz henüz yoktur. İşte diğer sınırlılıklan da bu anlamda almak gerekir. Sorbonne'da son sınavda bir hanımımızın yüzlerce öğrenci arasında üçüncülükle ve bütün kadınlar içinde birincilikle sınav verdiğini işittim. Bakınız, biraz çalışma, Türk'ün yalnız Anafarta ve Sakarya'da değil, bilimde de, özellikle bilim gibi müthiş bir yolda da harikalar çıkaracağını gösteriyor. Bu yazı serisinde, çetin matematik prensiplerine başvurmadan bugünkü bilimin ana hatlarını çizebileceğimi zannediyorum. Çünkü matematik de bir lisandır. Onun da pek âlâ tercümesi mümkündür. Şimdıye kadar bu yapılmıyorsa bunu o lisanla konuşanların ya REŞİD papağan gibi ezberci olduklarına veyahut siyah cüppeli ortaçağ papazları gibi gerçeği kıskanç kara kanatlarıyla sakla Fakat yarın proton ve elektronun da bölümlere ayrılmasının mümkün olduğu keşfedilse, yine eski atom meselesinde olduğu gibi SÜREYYA protonun, bir aşama, bir dönemeç noktası olduğu ve ondan öteye başka tür kanunların hüküm sürdüğü dıklarına hükmedilir. (Bu söz,. , .. , hakikati geçerli kalacaktır. , , . .... . . . . . . r, Yazar hakkmda ler benım ıddıam değildir. Bu,.,.. . ,. Etrafımızdaki cisimi ... , . . . , bılgıye ulaşamadık. nu Ingı ız profesorlerınden . , lerin kesintililik ve sınırlılık n , . .... . Okurlarımızdan Tomphson soyluyor. , .... hali de böyle değil midir? yardım beklıyoruz. Bir demir parçası uzay içinBİLİMİN ANA de kendine bir kesinti sınırı çizmiş görünüyor. Gerçekte bu, itme alanıPRENSİPLERİ nın varlığının ifadesidir. Bu alan ise mesafe Bilimin ana prensipleri olarak şimdiile değişken bir haldedir. Demek ki mateye kadar başlıca iki büyük şey vardı; matiksel olarak bir kesinti, bir sınır yok de1Enerjinin korunumu ilkesi, 2 Carmektir. Yalnız şıddet farkı var. not ilkesi. Nitekim itme alanını bilmeyen ve demirin yalnız genel çekim alanını ölçen bir gozlemci için bu demir, Samanyolu'ndakı bir yıldızı çektiğinden bu demirin sınırı Samanyolu'ndan başlıyor denebilir. Bununla birlikte bütün bu gerçeklere rağmen kaba ve ortalama olmak şartıyla demirde kesintililik sınırı vardır demekten bizi kimse alıkoyamaz. Bu esasın ikinci uygulaması da elektrik kütlesinin bölümlenmesindeki sınırlılık noktasıdır. Gerçekten elektronun incelenmesi göstermiştır ki, bir elektronun yükünden daha küçük elektrik yükü yoktur diyeceğiz... Einstein'ın bakış açısı da bu esasa daha birçok şeyleri katar. Bunlardan biri, "mekan sınırlılığı"dır. Biz eskiden uzayı sonsuz kabul ederdik. Gerçekten bölümleme sorununda olduğu gibi aklımız uzaya bir sınır çizse bile o sınırın ötesinde de mekanın olmayacağını kabul edemez. Fakat söylediklerimizden bunun fıziki mahiyette olduğu düşünülürse meselede mantıksızlık kalmaz. EİNSTEİN MEKÂNI MADDEYE BAĞLADI HAREKET VE HIZ SINIRLIDIR Üçüncü olarak; Einstein "hareket ve hız sınırlılığr'nı da söylemiştir. Bir madde parçasının (veya elektronun) azami hız olarak ışık hızına sahip olabileceği tecrübeyle isbat edilmiştir. Oysa daha önce hızın sonsuz olabileceğine inanırdık. Bunun dikkat çekici yanı, madde parçasının değil, oluşmuş olanın, oluşturucu içinde, bir ortam dahilindeki hareketinin yine bu kanuna tabi olmasıdır. Örneğin ışık, genel çekim alanı, elektrik alanı, mıknatıs alanı da aynı hızla intikal ediyor. Bu esasın diğer uygulaması da, pek önemli olan ve bilimin adeta eksenini oluşturmuş olan kuanta nazariyesinin söylediği, "doğrultu değişiminde sınırhlık"tır. Bir madde parçası(veya elektron) doğru bir yönde, geri dönmeksizin hareket ederse, hızının değişimi sürekli bir şekilde yapılabilir. Fakat hareketli cisim yön değiştirirse bu hal şöyle oluyor; iki defa yön değiştirmek yani bir dolaşım veya deveran yapmak eğer saniyede bir defa gerçekleşiyorsa, o hareketli cismin hareket enerjisini değiştirmek için 6.54 x 10 erg'den eksik bir enerji veremeyiz. Bu miktara h ismini verirler. Ve Planck'ın sabiti derler. Bu, saniyede ergdir. Güya o hareketli cismi bundan eksik bir enerjiyi almaya sevk edecek olursak o hareketli cisim sonsuz bir dirence sahipmış gibi bu enerjiyi almaz. Birincisini fızik kitaplarımız iyi açıklarlar. Bu ilke nihayetinde "Evrende dönüşüm görünüşte olup gerçekte alem yine o alem, devran yine o devran halindedir" demeye varır. İkincisine gelince; ...bilimde son senelerde yeni bir yön ortaya çıktı. Bu başlıca Perre'nin, eski atomlar nazariyesini bir gerçek haline kadar çıkaran çalışmasıyla, elektronun iyice incelenmesi, Einstein'ın fıkirleri ve nihayet Planck ve Ernest'in pek orijinal bakış açılarından ibarettir. Bunlar hep ayrı ayrı olarak kitaplarda kanunlar halinde ise de bunları "sınırlılık düşünceleri" diye bir zümrede toplamak pek uygundur. Hakikaten önceleri evrenin bünyesinde asla sınır tanımazlardı. Diyebiliriz ki, "Evren Gerçekten Einstein'ın mekân dediği şey, metafizik bir boyut değildir. O mekanı maddeye bağlar. Maddenin çekım vesaire gibi alanlarının egemen olduğu yerlere mekan der. Bu, genel olarak mekân değildir. Evrenimizdeki madde kümesinin sınırlı, daha doğrusu gerçekte madde sonsuz olsa bile bizim evrenimizin bir ada gibi kesintili olduğunu rasathaneler söylüyor. Zaten evrenimiz de birçok yıldız kümeleri halindedir. Şu halde böyle maddeye tabı olan mekânın da sınırlı olacağı daha doğrusu sınınnı dürbünlerle bile aşamadığımız bir kesintililiğe Devamı 22. sayfada.. 956/1416 Temmuz 2005
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear