23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 17 MAYIS 2020 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER DIŞİŞLERİ BAKANI MAAS, KORONA SONRASI DÖNEM İÇİN TÜRKİYE’Yİ DE SAYDI Almanya’dan otoriterlik uyarısı Heiko Maas Almanya Dışişleri Bakanı Maas, korona salgınının dünya genelinde otoriter eğilimleri artırmasına yönelik endişesini dile getirdi. Maas’ın dikkat çektiği ülkeler arasında Türkiye de yer aldı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, koronavirüs salgınının dünya genelinde insan hakları için “dramatik sonuçları” olduğunu söyledi. Alman parlamentosunda salgının küresel sonuçlarına ilişkin düzenlenen oturumda konuşan Maas, bu krizin “otoriter” eğilimleri nasıl teşvik ettiğini “büyük bir endişeyle gözlemlediklerini” belirtti. Almanya Dışişleri Bakanı, koronavirüs kisvesi altında otoriter eğilimlerin güçlenmesine örnek olarak Türkiye, Rusya, Venezüella, İran ve Çin’de gazetecilere yönelik baskıcı uygulamala rı gösterdi. Maas, Rusya’da ölüm tehditleri ve cezai soruşturmalara, Venezüella ve İran’daki tutuklamalara, Türkiye’deki gözdağı verme girişimlerine ve Çin’de sınır dışı edilen, tutuklanan ve ortadan kaybolan gazetecilere dikkat çekti. ‘Tedbirler geçici olmalı’ “Avrupa’nın ortasında da hukukun üstünlüğüne sekte vurmak için acil durum önlemlerinin kullanıldığına şahit oluyoruz” diyen Maas, dezenformasyonun beş yıla kadar hapis cezası öngörülen bir suç olarak kabul edildiği Macaristan’ı eleştirdi. Maas, tüm ülkelerin pandemiyle mücadele kapsamında insan haklarını geçici olarak kısıtlayan önlemler alabileceğini, ancak bu tedbirlere “meşru amaçlar” için başvurulması gerektiğini ifade etti. “Orantılı olmaları lazım. Her şeyden önce de geçici olmaları lazım” diyen Maas, Almanya’nın 1 Temmuz’da AB Konseyi’nin dönem başkanlığını devralmasının ardından bu doğrultuda çağrıda bulunacağını sözlerine ekledi. l Dış Haberler AİHM, Pehlivan ve Terkoğlu’nun 2011’de yargılandığı dava için ‘hak ihlali’ kararı verdi Barışlar’a tazminat HDP’DEN TEPKİ: Sıra İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e de gelir HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Iğdır, Siirt, Kurtalan ve Baykan belediyelerine atanan kayyımlara ilişkin dün Beyoğlu’ndaki HDP İstanbul İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi. Buldan, “Bu zor günlerde, özellikle salgının devam ettiği bir süreçte, tüm dünyanın salgınla mücadele ettiği bir dönemde AKP ve küçük ortağı MHP’nin HDP ve Kürtlerle yeniden bir mücadele anlayışını ortaya koyduğunu, HDP’yi hedefe aldığını bir kez daha gördük. Salgının devam ettiği bu dönemde daha önce 8 belediyemize kayyım atanmıştı. Bu bir darbe anlayışıdır, bu bir fırsatçılıktır” dedi. Dayanışma çağrısı Kayyım atanan belediyelerin eşbaşkanlarının gözaltına alındığını da anımsatan Buldan, “Toplam 45 belediyemiz AKP hükümeti tarafından gasp edilmiştir. Kayyımları kabul etmiyoruz, hiçbiri meşru değildir. Demokrasi güçlerine çağrı yapmak isterim. Bu zihniyet, İstanbul’a da İzmir’e de Ankara’ya da kayyım atamayı mutlaka aklından geçirecektir. Biz bugün eğer hep birlikte Iğdır’a atanan kayyıma ses çıkarmazsak, İstanbul’a, Ankara’ya, Antalya’ya, İzmir’e, Mersin’e atanacak olan kayyımlarda hepimizin sorumluluğu olacaktır. İktidara şunu ifade ederek sözlerimi tamamlamak isterim. Size asla ‘eyvallah’ demeyeceğiz” dedi. l İç Politika ALEVİ SPORCUYA BASKI Federasyon başkanına soruşturma SELDA GÜNEYSU Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, 25 yaşındaki Wushu sporcusu Sadık Pehlivan’ın “Alevi olduğu gerekçesiyle” Wushu Federasyonu tarafından milli takıma alınmadığı iddialarıyla ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı. CHP milletvekilleri Turan Aydo Pehlivan ğan ve Murat Bakan ile HDP milletvekilleri Alican Önlü ve Ali Kenanoğlu, Bakan Kasapoğlu’nun yanıtlaması için sporcu Pehlivan ile ilgili Meclis Başkanlığı’na ayrı ayrı önergeler verdiler. Bakan Kasapoğlu, milletvekillerinin önergelerine, “Soru önergesine esas hususlarla ilgili olarak 19 Mart 2020 tarihinde bakanlığımız Rehberlik ve Denetim Başkanlığı tarafından inceleme/ soruşturma başlatılmıştır” yanıtını verdi. l ANKARA Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ile gazetemiz yazarı ve Oda TV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun 2011 yılında yargılandığı OdaTV dosyasından tutuklanmalarına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptıkları başvuru sonuçlandı. AİHM, Adalet Bakanlığı’nı ‘hak ihlali’ gerekçesiyle tazminata mahkum etti. AİHM, Adalet Bakanlığı’nın tutuklama sürecine ilişkin “hak ihlali yapıldığı” yönündeki deklerasyonunu 9 Nisan’daki kararla kabul etti. Bu kararla bakanlık OdaTV yöneticilerine belirlediği bir miktarda tazminat ödemeyi kabul etmiş oldu. Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tazminat ücretinin Pehlivan ve Terkoğlu’na ödenmesi bekleniyor. Hükümet de farkında OdaTV avukatlarından Hüseyin Ersöz yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu karar, Türkiye demokrasisinin, özgürlük hakkı ve ifade hürriyeti bağlamında ‘sorunlu soruşturmaların’ gölgesinde kaldığını gösteriyor. Hükümetin, ‘tek taraflı deklarasyonu’ ve ‘dostane çözüm talebi’ de bunun farkında olunduğunun dışavurumu.” l Haber Merkezi Barış Terkoğlu (sağda) 5 Mart, Barış Pehlivan 6 Mart’tan bu yana cezaevinde. Gökçek’in cenazesini ‘mezardan çıkarır yakarız’ diye tehdit ettiler Cenazeye saldırmak isteyenlere suç duyurusu SEYHAN AVŞAR Ölüm orucunu sonlandırdığı süreçte kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in avukatları, müvekkillerinin cenazesinin götürüldüğü Kayseri’de “Bu cenaze buraya gömülemez. Çıkarır yakarız” diyerek tehditler savuran kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek konser yasaklarının kaldırılması, tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılması için girdiği ölüm orucuna 323’üncü gününde ara verdi. Gökçek kaldırıldığı hastanede ise yaşamını yitirdi. Gökçek’in cenazesi polisler tarafından zorla Gazi Cemevi’nden çıkarılarak Kayseri’ye götürüldü. Ancak Gökçek’in cenazesinin Kayseri’ye geleceğini öğrenen bir grup sokağa dökülerek “Biz bu cenazeyi gömseler de çıkarıp yakacağız” tehditlerinde bulundu. Gökçek’in cenazesinin defnedildiği günde yine bir grup mezarlık önüne gelerek tehditler savurmaya de İZMİR BAROSU VE CHP’DEN HAKİMLERE DESTEK Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek hakkında, sosyal medya hesaplarından paylaşımlar yapan İzmir Karşıyaka hâkimi Ayşe Sarısu Pehlivan’ın görevden uzaklaştırılması ve yine yorum yapan hâkim Orhan Gazi Ertekin hakkında da soruşturma başlatmasına İzmir Barosu tepki gösterdi. İzmir Barosu tarafından yapılan açıklamada, “Her iki hâkimimiz de hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri ile yargı bağımsızlığı için yıllardır tüm gücüyle çalışan vicdanlı ve aydın hukukçular dır. İfade özgürlüğü ve evrensel hukuk ölçütlerinin yanı sıra insanın ‘insan’ olarak sahip olması gereken en önemli kriter olan vicdan ölçütüne uygun paylaşımları nedeniyle her iki hakimimiz açısından başlatılan sürecin, esasında, iktidarın politikalarına ve düşüncelerine aykırı düşünen hâkim ve savcılara bir gözdağı olduğunun, yapılmak istenenin de muhalif düşünenleri hizaya sokmak için aba altından iktidar sopası göstermek olduğunun farkındayız” denildi. Açıklamada, hukuksuz luğa karşı ses çıkarmaya davet edildi. Yücel: Yargılanamaz CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel de “‘İnsanlar ölmesin, yaşasın!’ denilmesine bile tahammülü olmayanlar var. Hâkimler, savcılar, hukukçular tüm meslekleri icra edenler önce insandır. İktidarın baskıcı, sansürcü, tek tip insan yaratmaya çalışan uygulamaları sadece bu zihniyetin gidişini hızlandıracaktır. Vicdan, insanlık ve merhamet yargılanamaz” dedi. l İZMİR/Cumhuriyet vam etti. Gökçek’in avukatları mü vekkillerinin cenazesini yakacaklarını söyleyen bu grupla ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Söz konusu grubun sokağa çıkma yasağına rağmen sokaklara dökülerek tehdit ve hakaretlerle müvekkillerinin hatırasına saldırdıklarının aktarıl dığı dilekçede, “Müvekkilimizin hatırasına yönelik saldırı sosyal medya hesapları ve bazı basın yayın organlarında paylaşılmıştır. Olayda kişiler suç işleyeceklerini beyan etmektedir. Ülke tarihinde Maraş’ta, Sivas’ta ve Çorum’da Alevi vatandaşlara yönelik ülkü ocakları tarafından işlenen katliamlar bu soruşturmanın yürütülmesinin gereği için delil niteliğindedir” denildi. Olaya ilişkin videoların pay laşıldığı linklerin de verildiği dilekçede tehditler savuran kişiler hakkında, “kişinin hatırasına hakaret”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme”, “kanunlara uymamaya tahrik” suçlarından soruşturmanın yürütülmesini istedi. l İSTANBUL CUMARTESİ ANNELERİ 790. EYLEMLERİNİ VİDEO KONFERANSLA YAPTI Hasan Ocak için adalet istediler Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 790’ıncı haftasında Hasan Ocak’ın katillerinin yargılanmasını istedi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında internetten yayımlanan açıklamada, 21 Mart 1995’te gözaltına alındığı sonradan öğrenilen ve bir daha haber alınamayan Hasan Ocak’ın akıbeti soruldu. Ocak’ın annesi Emine Ocak önce oğlu Hasan için yola çıktığını söyleyerek “Herkesin mezarı bulunsun, ben adalet istiyorum” dedi. Hüseyin Ocak, kardeşinin sosyalist kimliğinden dolayı daha önce de gözaltına alındığını hatır latarak, “O dönemde gözaltına alındığında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Hasan Ocak’ın parmak izleri vardı. 26 Mart 1995 yılında Beykoz Ormanlarında işkence edilmiş bedeni bulunurken, parmaklarında mürekkep vardı. Bulunduktan sonra Beykoz Cumhuriyet Savcılığı ve İstanbul Adli Tıp tarafından otopsiden önce parmak izleri alındı. 50 gün geçmesine rağmen parmak izi eşleşmesi çıkmadığı gerekçesiyle kimsesizler mezarlığına defnedildi. Failleri korumayın. Geçmişle yüzleşen toplumlar barış içerisinde ve mutlu yaşar” ifadelerini kullandı. Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak ise “25 yıldır Hasan’ı gözaltında kaybeden suçlular korunurken, Hasan’dan suçlu yaratmaya çalışanları tarih her zaman yalanlayacak” diye konuştu. ‘Vazgeçmeyeceğiz’ Hasan Ocak’ın yeğeni Dilcan Acer de “Savcılık makamını ve Adalet Bakanlığı’nı çeyrek asırdır sürüncemede bırakılan Hasan Ocak soruşturmasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyorum. Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. l Haber Merkezi COVID19 üzerine bilimsel araştırma ve yayınları ‘devlet’ yapacak!!! Evet, hangi araştırmaların yapılacağına “devlet” karar verecek. Abartmıyorum.. Ama önce konuya bir giriş yapayım. Sars2 virüsü ve yol açtığı COVID19 salgın hastalığı üzerine dünyanın hemen her ülkesinden binlerce ciddi bilimsel araştırma yayımlanıyor. Tüm dünya hem virüsün kimliği niteliği hem de hastalık üzerine bilgileri, bu araştırmalardan öğreniyor ve buna göre önlemler alıyor veya uygulamalara gidiyor. Aklınıza salgınlar ve virüsle ilgili ne geliyorsa, ne okuyorsanız, çevreye bilgi olarak ne söylüyor ve satıyorsanız! Kimi sonradan yanlış çıksa veya daha doğrusu yayımlansa bile! Gayri resmi verilere göre, dünyada çeşitli dillerde yerel bilim dergilerinde ve internet arşivlerinde yayımlanan yaygın makalelerin sayısı 80 binler civarında... Yağmur gibi yağıyor Daha ciddi bilim arşivlerinde ve dergilerinde ise 7 bini aşkın yayından bahsediliyor. Araştırma makaleleri bir yağmur gibi yağıyor ve bir uzmanın mesela kendi alanında, diyelim ki virüsün virolojisi üzerine yazılan araştırma makalelerini izlemesi neredeyse imkânsız durumda. Bunu uydurmuyorum, dünyanın sayılı bilim insanları itiraf ediyor! Bu amaçla araştırma makalelerini değerlendirmek için yeni algoritmalar geliştiriliyor ki makale okyanusunda kaybolmayasınız ve aradığınızı hızla bulasınız. Çok acil hızla yayımlandıkları ve hakem denetiminden geçmedikleri için tartışmalar sürse de bilim dünyasında hoşgörü var, çünkü çok acil bir durum. Bu makalelerin pek çoğunun sonra çöp olacağı da kesin. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyeleri dahil, ekranlarda gördüğünüz ve bu konularda konuşan hemen herkesin kaynağı, bu makalelerdeki “bilgiler” veya “veriler”. Herkese Bilim Teknoloji dergisi aylardır yeni koronavirüs ve hastalığı üzerine yayın yapıyor. Bilgi veri derliyor can alıcı konularda ve yayımlıyor. Bunu büyük bir sorumluluk içinde gerçekleştiriyor. Şüphesiz bizim bilim insanlarımızın yazıları da var, fakat burada üretilmiş bilgi çok az. Bazı genel araştırma makalelerini HBT portalında açılan yeni bir sayfada okuyoruz. Türkiye: 155 makale Şimdi sorabilirsiniz: Peki, Türkiye’den Sars2 virüsü ve hastalığı üzerine bu uluslararası havuzda kaç makale var? Prof. Özlem Kayım Yıldız yardımcı oldu, PubMed’de kayıtlı sonuçları bildirdi: 155 adet. Doğrusu epey bir makale sayısı ile karşılaştım, beklemiyordum. Çoğu Türkiye’den yapılan yayınlar, aralarında çokuluslu yazarlı makaleler de var. Yıldız, PubMad’de kayıtlı olmayanlar, yazılmış ama ama henüz yayımlanmamış olanlar da vardır, diye ekliyor. Fakat şimdi Bakanlık, “benim onayım olmadan araştırma yapamazsınız” diyor. Düne kadar araştırmalara “Bakanlık onayı” yoktu, ama bugün var! Türkiye’de bir ilk yaşandı ve Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde “COVID19 Bilimsel Araştırma Değerlendirme Komisyonu” kuruldu ve Türkiye’de yapılacak COVID19 ile ilgili tüm araştırmalar, klinik dahil, etik kurul başvurusundan önce bu komisyona bildirilme zorunluluğu getirildi. Bilim Akademisi (www.bilimakademisi. org), yapılacak araştırmaların bakanlığın onayına bildirimine tabi kılınmasının sakıncalarını açıklayan bir bildiri yayımladı. Her şey meçhul Şu işe bakın: Başvuru sahibi, başvuru kabulü sonrası tüm taahhütleri imzalayacağı hususunda ayrıca bir taahhütte bulunmaya zorlanıyor. Ancak başvuru kabulü sonrasında nasıl bir ek taahhütte bulunulacağı meçhuldür. Akademi soruyor: Bu değerlendirme komisyonu kimdir, yetkileri nedir, neye göre değerlendirme yapacaktır, neden reddedecek veya kabul edecektir belli değil. Böylece bakanlık komisyonu, ülkemizdeki tüm bilimsel kuruluşların onaylarının vb. önüne geçmiş oldu. TÜBİTAK, üniversite etik kurulları vb. ne varsa. Üç veya beş bürokrat ve devletin atadığı insanların iki dudağı arasına sıkıştırıldı bilimsel araştırmalar: Hayır bu olmaz, ama şu olur, fakat şu şartlarımıza uyacaksın... O şartlar nedir? Ülkenin ve siyasetin yüksek menfaatlarını gözetmek mi? Dünyada böyle bir şey yok. Bilimin yapıldığı hiçbir ülkede! Bakanlık, zaten hastalıkla ilgili tüm verilerin üzerine oturdu, verileri araştırma dünyamıza açmıyor. Şöyle mi diyor: Tüm veriler bana ait, siz de ancak araştırmaları benim istediğim şekilde yapabilirsiniz! Bilimsel özgürlüğün üzerine çöken bir kararı iptal edin lütfen. Araştırmaların önüne set çektiniz! 155 makaleyi görünce mi Bakanlık “benim bilgim dışında nasıl oluyor” mu dedi?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear