01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 17 MAYIS 2020 PAZAR [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN ZONGULDAK’TA OLAYLAR VE GÖRÜŞLER GÜZEL ÖLÜNMEMELİ OP.DR.TUNÇ ÇELEBİ TTK'ye (Eski Adı EKİ) ait Karadon Maden Ocağı'nda 17 Mayıs 2010’da meydana gelen Grizu faciasında 30 işçi yaşamını yitirmişti, “Bu mesleğin kaderinde var”, “İlk 1920 cesedimizde bahsettiğiniz türden herhangi bir şey yoktu. Güzel öldüler. Acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim” cümlelerini duyalı 10 yılını bitirdi. Büyük şair Hasan Hüseyin Korkmaz “Ekmeği bol eyledik Acıyı bal eyledik Sıratı yol eyledik Geldik bugüne” Ne güzel tarif etmişti acılarını ve talebini yapmıştı “Kör olasın demiyorum Kör olma da Gör beni” Diyerek buruk bir anlatımla. Ama güzel ölümü anlatmaya koca şairin bile dili varmamıştı. Zonguldak artık son yıllarda münferit de olsa, ses getiremese de cılız tepkiler veriyor; kötü kaderine, unutulmuşluğuna, bilinçli geri bırakılışına yetersiz de olsa isyan etmeye çalışıyor. Kentin genel fotoğrafı, her yönüyle küme düşmüş, düşürülmüş ve irice bir kasaba görünümüne bürünmüş bir yerleşim birimi. Cumhuriyetin ilk ve model şehri Öyle bir kent düşünün ki Cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyetin ilk ili olarak kayda geçmiş, sanayileşme sürecinde kullanılacak çok değerli kömür yataklarına sahip olduğu için sağına ve soluna Ereğli Demir Çelik ve Karabük Demir Çelik fabrikaları kurulmuş... Öyle bir kent düşünün ki kömür ocaklarını kamulaştırmadan önce çalıştıran Fransızlar ve Hollandalıların tasarladıkları, kurdukları ulaşımı kolay, çağdaş yaşama uygun modern, fiziki altyapıları olan uydu semtlere kavuşmuş, ülke ekonomisinin belkemiği olmuş yıllarca bedeli ölüm dahi olsa... On binlerce genci okullarında ısınmasından ulaşımına; dersliklerin onarımından sosyal yaşamına kadar katkı vermiş, binlerce akademisyen, uzman, bilim adamı, sanatçı, düşün adamı, edebiyatçı ve yazarın yetişmesine “bila ücret” katkıda bulunmuş, filmlere, romanlara, şiirlere ilhamın nedeni olmuş ve bunların hiçbiri EKİ/TTK’nin bilançosunda artı hesaba yazılmamış. Liyakatsiz yöneticiler, partizan davranışlar, teknoloji uzak Ne yüz karası, ne de kömür karası istiyor Zonguldak halkı. İstediği çağdaş üretim metotları, temiz havasında sağlıklı yaşam ortamı. 30 Aralık’taki gibi hava kirliliği oranında dünya rekoru kırmamak. lığı, rehavete eklenen global konjonktür sonucu kömürün pahalı üretimi yerine, dışarıdan ucuz kömür temini politika olarak belirlenmiş, çalışan işçi sayısında belirgin azaltmalar yaşanmış, devlette Zonguldak ilgisi azalmış, hele büyük işçi yürüyüşü nedeniyle artık Zonguldak’a mesafeli yaklaşılmaya başlanmıştır. Bu süreç sonunda Karabük ve Bartın, Zonguldak’tan koparılıp il yapılmış ve Zonguldak kaderine terk edilmiştir. Fotoğraf tam bu iken “...ve Zonguldak” söylemi ile Zonguldak Valisi’nin dil sürçmeleri bizleri düşündürmeye itti. Düşündük Cumhuriyet kazanımlarını bünyemizde konsolide eden kültürel ve güncel üretim altyapımızı nasıl kurarız? Partiler üstü ve siyaset dışı kalarak kentin tüm dinamikleri, bu kavramda siyasi aktörleri, yerel yönetimleri ve bürokrasisi ile “mış” gibi yaparak değil, bir araya gelip kent adına katma değer üretmenin yollarını, bizler ilimize olan maddi, manevi ve vefa borcu olarak bu görevimizi yerine getirmeliyiz sonucuna vardık ve bunu bir görev olarak kabullendik. Halk sağlıklı yaşamak istiyor Hazırda çalışan 7 termik santrale, ilave santrallar planlanması, senelerce kömür ürettiğinden olacak herhalde kömür sonrası kente yine kömürlü ve havayı kirleten santralların istihdam artırıcı modeller olarak önerilmeye başlanması, kente hayat verecek proje olarak senelerce dillendirilen Filyos Limanı projesinin bu taleplere altyapı oluşturması yanında, gelişmiş hiçbir ülkenin kabullenmediği gemi söküm işlemlerinin de burada yapılacağının dillendirilmesi, “burası nasıl sa alışık, hasar alacağı kadar almış, kirli hava solumaya devam” tarzında (adına da kalkınma modeli diyorlar) bir uğraşın açıkça ortaya konulması karşısında 860 adımlık tek caddesi olan il merkezinin, mağaraları, güneşi, ormanı, denizi, yeşilin bin bir çeşidi; defnesi, kralların meyvesi Osmanlı çileği, dünyanın en güzel kuzukestanesi, rüzgâr santrallarını alternatif üretimimize niye eklemeyelim? Niçin kömürhava kirliliği ve ölüm üçgenine sıkışalım? Orhan Veli’nin dediği gibi artık siyah akamıyor ki Zonguldak’ın deresi, kömür bitirilince de kazanılmıyor ki ekmek parası ve ne yüz karası, ne de kömür karası istiyor Zonguldak halkı. İstediği çağdaş üretim metotları, temiz havasında sağlıklı yaşam ortamı. 30 Aralık’taki gibi hava kirliliği oranında dünya rekoru kırmamak. Ve lise, üniversite mezunu yetiştirdiği çocuklarının yüzde 75’inin şehirden göçme talebini durdurmak, sosyal ekonomik nedenlerle oluşan intihar olaylarını aza çekmek. Bu talepler suç olabilir mi? Bir de “...ve Zonguldak” var. Büyük kentlerin arkasına takılmış olarak görmek bizi geriyor, kentimizi daha iyi bir geleceğe layık görüyoruz. Umarız bu partiler üstü anonim hareketi başlatır ve herkesin bir araya gelip salt Zonguldak’ı düşünmesini sağlarız. Romantik değiliz, ama küçük derelerin nehirlere, nehirlerin de denizlere kavuşabileceğini biliyoruz. Yeter ki “mış” gibi değil, gerçek yatay ilişki, samimi, içten duygularla kamuoyunu oluşturalım. Bekle bizi Zonguldak Ne demişti İrfan YALÇIN toprağı Zonguldak için “O Zonguldak ki Cumhuriyetimizin ilk büyük sanayi kenti, soylu bir yarış atıyken, sütçü beygirine dönüştürülen güzellik. Nereye gitsem, arkamdan gelen, beni yalnız bırakmayan çocukluğum” Bekle Zonguldak, “Çağdaş Güncel Zonguldak” için “Biz ve Zonguldak” olarak sana seyahat kısıtlamasının kalktığı tarihten sonraki ilk cumartesi vefa borcumuzu ödemeye, görevimizi yapmaya, yüreğinin sıcaklığına geliyoruz. * Rivayetlerden biri: Şehir ismini, Göldağ’ı alanı veya yeri manasına varan “Zone Ghvel Dagh”ın Türkçe okunuşundan almıştır. 8 14 MAYIS Önemsiz bulunan ölüm listesi ve yine Ata mirası MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 9 yıl önce Ülkücü Şehitler Anıtı önünde yaptığı konuşmayı anımsatarak, “Üç Hilal’in tek başına iktidarı artık bir zorunluluktur, ihtiyaçtır ve geleceğin lider ülke idealinin gerçekleşmesi buna bağlıdır” sözlerini sosyal medyadan paylaşması, kulislerde “Cumhur İttifakı’nda çatlak mı var” sorularını gündeme getirdi. Tartışmanın ardından Yalçın, geri adım attı. Bu kez “Kimsenin endişesi olmasın Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır Türkiye’nin geleceğinin mimarı olacaktır” dedi. Gökçek’ten AVM kıyağı Melih Gökçek’in, belediyenin içme suyu, kanalizasyon ve asfalt ihalelerinin büyük çoğunluğunu alan Mustafa Akan’ın sahibi olduğu Söğüt İnşaat şirketine, imar planında satıştan sonra değişikliğe giderek milyonluk kazanç sağlattığı ortaya çıktı. 90 bin metrekarelik inşaat alanı için Söğüt İnşaat’a satılan araziye, 2 cümlelik emsal değişikliği ile 450 bin metrekarelik inşaat yapıldığı belgelendi. Söğüt İnşaat, haksız emsal kullandığı araziye Metromall AVM ve Metromall Konutları’nı yaptı. Su zehirli mi içilsin! Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin olağanüstü toplantısında görüşülen Başkan Mansur Yavaş’ın “ASKİ’nin acil olarak değiştirilmesi gereken boruları için borçlanma talebi”, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Yavaş, “İnsanlar daha ne kadar zehirli su içmek zorunda kalacak?” diyerek tepki gösterdi. Yavaş, engellemeye karşın 70 kilometrelik Polatlı hattının yenilenmesi için ihaleye çıkılması talimatı verdi. Bayram öncesi yeni bir kampanya da baş latan Yavaş, “6 Milyon Tek Yürek Bayram Etsin” adlı kampanya ile “Su Ver”, “Bilet Ver” ve “El Ver” diyerek hayırseverlere destek çağrısında bulundu. Soma’da skandal karar Soma’da 301 madencinin can verdiği kazanın 6. yılı anılırken Muğla’nın Milas ilçesinde 3 işçinin öldüğü maden kazasına ilişkin davada, mahkeme, 301 işçinin can verdiği Soma katliamı davasında 8 yıl 4 ay hapis cezası alan sanık mühendis Fuat Ünal Aydın’ın arasında bulunduğu 7 kişiyi bilirkişi olarak görevlendirdi. AKP’nin yanlış İş’i kendisini böldü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha İş Bankası’ndaki Ata mirası CHP hisselerinin devri için çalışma istemesi ve 10 günde tamamlanması yönündeki talimatı, parti içinde bile karşılık bulmadı. Daha önce iki kez teşebbüs edildiği ve yargıdan döndüğünü hatırlatan AKP’lilerin yanı sıra bunun CHP’yi büyüteceği kaygıları da dillendirenler de oldu. Diğer yandan milletvekilliği, başkan yardımcılığı ve CHP hisseleri temcilciliği yapmış olan Altan Öymen ile Mustafa Özyürek ve Murat Karayalçın’dan sert tepkiler geldi. AVM’ler açıldı, çocuklar çıktı Normalleşme çalışmaları kapsamında AVM’ler açılırken TBMM’nin kapalı olması eleştirilerine yanıt veren TBMM Başkanı Mustafa Şentop “Gündemde önemli bir şey yok” dedi. 20 yaş altı çocuk ve gençlere kısıtlı sokak izni verildi. Sokaklara ve parklara koşuna cıvıl cıvıl gençler özlediğimiz görüntüler verdi. Skandal üstüne skandal Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Orhan Acar’ın, öğrencileriyle yaptığı bir video konferans sırasında mikrofonun açık olduğu nu unutup, yanındaki kişiye söylediği, “Kızların resimlerini de görüyoruz böylece, çaktırma” sözleri tepki çekti. Acar tepkilerin ardından istifa etti. Muhaliflerim “ölüm listeleri”yle,kadın siyasetçi ve gazetecilerin “tecavüz”le tehdit edildiği Türkiye’de bir “profesör” 1217 yaş arası kız çocuklarını “süper kadın” olarak niteleyerek ”Vücudu mükemmel. Bu yaş ilk çocuğu doğurmak için ideal bir yaş” dedi. Akit TV’deki bir programda konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Muttalip Kutluk Özgüven’e tepki yağdı. F35 tartışmaları Rusya’dan alınan S400 füzeleri nedeniyle Washington’un Türkiye’yi yeni nesil savaş uçağı F35 programından çıkarması ve F35 parçası üreten Türk şirketlerinden alımın durdurulmasının sonuçları ABD’de tartışılmaya devam ediyor. ABD Kongresi’ne sunulan üretim ve tedarik raporunda, Türkiye’nin programdan çıkarılmasıyla F35 üretiminde halihazırda yaşanan sorunların artabileceğine dikkat çekildi. Türkiye’nin çıkarılmasına karşın bazı Türk şirketlerin 2022’ye kadar F35 parçası üretmeye devam edeceği belirtilmişti. ABD’nin tedarik zinciri noktasında Çin’e ve diğer ülkelere bağlılığının olmaması gerektiğini söyleyen ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye örneği verdi. “Şimdi Erdoğan ile iyi ilişkilerimiz var, ama ya olmasa ne olacak? ‘Size F35 parçalarını vermiyoruz’ deseler ne yapacağız?” ifadelerini kullandı. Çin’e karşı söylemlerini sertleştiren ABD Başkanı Donald Trump, ticaret anlaşmasına gölge düştüğünü dile getirerek “tüm ilişkileri kesme” tehdidinde bulundu. Pekin hükümetinden, “Şu anda, Çin ve ABD salgına karşı işbirliğini güçlendirmeye devam etmeli, ekonomiyi yeniden canlandırmalı. Ancak bu ABD’nin Çin ile orta noktada buluşmasını gerektiriyor” açıklaması geldi. İran donanmasında “dost ateşinde” 19 asrker yaşamını yitirdi, 15 kişi yaralandı. Bir mektup, bir haber Önce, AİHM tarafından derhal salıverilmesi kararı verilen Osman Kavala’nın, bugün olup bitenlere “İkinci Silivri Trajedisi” dediğim yazı üzerine, yazdığı mektup; yorumsuz olarak: “Yaşadığımız hak ihlallerini, gündeme getirmeye devam ettiğiniz için teşekkür ederim. Bugün yaşananların, Gülenci yapının yargıda etkin olduğu dönemde olanların yanında hafif kaldığı görüşünü savunanlar, anladığım kadarıyla önceki davaların siyasi alandaki etkilerine, yargı dışındaki kurumlarda yapılan tasfiye ve tahribata dikkat çekiyorlar. Ancak, yaşanan hak ihlallerinin niteliği ve yargı kurumunu nasıl etkilediğine bakıldığında değerlendirmenin farklı olması gerektiğine inanıyorum. Günümüzde yaşanan; somut delil olmadan iddianame hazırlama, tutuklama ve mahkumiyet kararı verme, kararları gerekçelendirmeme, yasaları keyfi olarak yorumlama, masumiyet karinesini hiçe sayma gibi temel hukuk normlarını çiğneyen uygulamalar, sadece mağdur yaratmakla kalmıyor; bu uygulamalar geçmişte Gülenci yapıyla ilişkisi olmayan yargı mensupları için de normal davranışlar haline gelmiş durumda. Şu anda, hukuk devleti kavramına ve yargının evrensel hukuk ilkelerine göre çalışmasına yönelik tehdidin, 12 Eylül dahil hiçbir dönemde yaşanandan daha az ciddi olmadığına inanıyorum. Trajedi tanımı durumun vahametini anlatıyor ama bence şu açıdan uygun değil: Malum, trajediler doğaüstü güçler ya da sıra dışı rastlantılar sonucu insan iradesine rağmen gerçekleşen felaketlerdir. Yaşadıklarımız ise doğrudan insan iradesinin ürünü.” HHH Şimdi de, AKP’li trollerin Twitter’da adalet mekanizmasını nasıl etkiledikleri ve insanların hayatlarını nasıl kararttıklarına ilişkin, pek çok internet sitesinde ve televizyon kanalında yayımlanan, ayrıca Meclis gündemine de taşınan haberi, yorumsuz olarak aktarıyorum: “Aktrol Abdurrahman Uzun, Hadi Özışık ile Süleyman Özışık kardeşlerin İnternet Haber’de yayımlanan Perde Arkası isimli programında FETÖ’nün medya yapılanması iddiasıyla yargılanan ve ara larında Atilla Taş ve Murat Aksoy gibi isimlerin de bulunduğu kişilerin tahliyelerinin nasıl önlendiğini anlattı. YARGI MENSUPLARININ İSİMLERİNİ, SİCİL NUMARALARINI PAYLAŞTIM Nisanda referandum vardı. 31 Mart gecesi tahliyeler başladı. Bütün arkadaşlarımı çağırdım ofise, arkadaşlar savaşıyoruz nereye giderse. O gece Twitter’da iki tane gündem çalışması yaptık, ‘kripto hâkimler’ ve ‘vatanını seven defansa gel’. Baktım bir türlü kitle gelmiyor. Bu kez kendimi riske ederek, kendi resmi hesabımdan o tahliyeleri yapan 2. ceza ağır mahkemesinin bütün üyelerinin isimlerine kadar, sicil numaralarına kadar yayımladım. GECE 3 BUÇUKTA SARAY’DAN ARADILAR Gece saat 2’de adalet bakanı açıklama yaptı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tahliyeleri durdurdu. Gece 3 buçukta da Cumhurbaşkanımızın yanında olan değerli bir abim aradı, ‘Reis bu hamleni çok beğendi, böyle yapacaksın, bize zemin hazırlayacaksın’ dedi.” SÜLEYMAN ÖZIŞIK’TAN AKTROLE: O ZEMİNİ OLUŞTURAMIYORUZ Süleyman Özışık da Aktrol Abdurrahman Uzun’un sözünü ‘O zemini oluşturamıyoruz işte’ diyerek destekledi. EĞER O GECE BAKAN DEVREYE GİRMESE... Abdurrahman Uzun, sözlerinin devamında ise: ‘Eğer o gece bakan devreye girmemiş, bir üst mahkeme kurulmamış olsaydı belki de hâkimleri hedefe koyduğum için cezaevine girecektim’ ifadelerini kullandı. EREN ERDEM: ‘BİZ SÖYLEYİNCE AKP İNKÂR EDİYORDU’ CHP eski milletvekili Eren Erdem, kendisinin yargıda gece yarısı mahkemeler kurulup tahliyelerin engellenmesinin siyasi operasyon olduğunu söylediğinde AKP’nin inkâr ettiğini belirterek: ‘Alın sayın Abdulhamit Gül, bundan daha açık bir itiraf olabilir mi? Buna bir diyeceğiniz var mı?’ ifadelerini kullanarak paylaşımına Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü etiketledi.” HHH HİÇBİR DÜŞMAN, HİÇBİR KİŞİ VEYA KURUMA, KENDİSİNİN KENDİSİNE VERDİĞİ KADAR ÇOK ZARAR VEREMEZ!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear