25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1.5 MILYAR INSAN HIPERTANSIYON OLABİLİR 2025 yılına kadar hiper masına rağmen 60 yaş sonrası bu oranın yüzde 60 ve üzerine çıktığı görülüyor. tansiyon hastalarının 1.5 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Kardiyoloji uzmanı Doç. Ülkemizde ise 34 milyon kişi tahmin edilen 20 yaş ve üstü popülasyonda 5 milyon Dr. Olcay Özveren, “Tüm erişkin yaş grubunda (1875 yaş) sıklığı yüzde 3045 ol erkeğin ve 6 milyon kadının hipertansif hasta olduğu tahmin ediliyor” dedi. l AA 17 MAYIS 2020 PAZAR Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET ARI KOVANINDA ‘SOSYAL MESAFE’ Iowa Eyalet Üniversitesi’nden Amy Geffre ve ekibi, bal arılarının kovan içindeki bir virüs enfeksiyonuna ve hasta bir arıya ne şekilde tepki verdiklerini öğrenmek istedi. Üç arı kovanına ait 900’ü aşkın işaretli arının hareketini ve davranışlarını takip eden otomatikleşmiş bir sistemden yararlandılar. Deneyin ilk aşamasında, bazı koloni üyelerine IAVP bulaştırdılar. Kontrol amaçlı olarak da bazı arılara, sadece enfeksiyonda bağışıklık reaksiyonuna benzer bir tepki veren DNA parçası yerleştirildi. Ve bu şekilde balarılarının, kovandaki bir arıya virüs bulaştığını ya da bağışıklık sisteminin mücadele ettiğini algılayabildikleri tespit edildi. Sağlıklı balarıları hasta arılarla aralarına mesafe koydular. Örneğin hasta arılarla sıvı besinle karşılıklı beslenme alışkanlığından (Trophalla xis) vazgeçtikleri görüldü. Bu açıdan bakıldığında arılar bir tür “sosyal mesafe” koymuşlar. Araştırmacılar bu karşılıklı beslenme alışkanlığından vazgeçilmesinin, fiziksel temas ile virüsün bulaşmasını önlemeye yarayan bir sosyal mekanizma olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca bu sosyal mesafenin sadece IAPV enfeksiyonunda değil diğer enfeksiyonlarda da geçerli olduğu anlaşıldı. Virüsler sadece insanlar için değil, balarıları için de sorun olabiliyor. Bunların arasında kolonilerin ölmesine yol açan Israeli Acute Paralysis (IAPV) virüsü de yer alıyor. Bu virüslerin bir kovandan diğerine nasıl ulaştığı ve enfeksiyonun, arıların davranışları üzerinde etkili olup olmadığı bugüne dek pek bilinmiyordu. ‘ASLAN’ VE ‘BALON’ UYARISI Amatör balıkçılara, zehirli balon ve aslan balığından kaynaklanabilecek olumsuzluklara karşı uyarı geldi. Akdeniz Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, “Balık çılarımız, kontrolsüz şekilde balon balığını eline alırsa parmaklarını koparır. Özellikle elinizi, balığın ağız kısmına yaklaştırmayın. Aslan balığının da dikenleri çok zehirli olduğu için elinize, ayağınıza batıp zehirleyebilir. Balon ve aslan balığını denizden çıkarmasınlar. Eğer oltalarına takılmışsa pense yardımıyla oltanın ucunu kessinler” dedi. l AA 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR TANOL TÜRKOĞLU BİYOMETRİK GÜVENLİKLE İLGİLİ 10 BİLGİ n Dört temel biyometrik güvenlik parmak izi, yüz tanıma, retina, ses tanıma. n Mobil uygulamaların yüzde 57’sinde biyometrik güvenlik var. n ABD’li kullanıcıların yüzde 63’ü parmak izi ile giriş yapmayı tercih ediyor. n iPhone kullanıcıların yüzde 68’i ekran kilidini parmak izi ile açıyor. n Kullanıcıların yüzde 42’si biyometrik güvenlik olmayan bankacılık uygulamasını kullanmıyor. n Biyometrik güvenliğin kullanılmasının en büyük nedeni kullanım kolaylığı (yüzde 70). n İkinci en büyük neden daha güvenilir bulunması (yüzde 46). n Güvenliği sağlayan en büyük avantaj, şifre kırmaktan daha çok zaman alıyor olması. n Her marka cihazın farklı çalışma modeli olması biyometrik güvenliğin standartlaşmasını engelliyor. n Global mobil biyometrik güvenlik pazarı 14 milyar dolar. Kaynak: VisualCapitalist.com Yapay zekâ destekli uygulama, yeni atakların önüne geçilmesine yardımcı oluyor Migrende yeni sayfa TARIFSIZ MUTLULUK Paha biçilemez eserler TÜBİTAK ve Kadir Has Üniversitesi tarafından “Türkiye’nin Yaşayan 16 Ustası / İnsan Hazinesi”nden biri seçilen 60 yaşındaki Agop Kuyumcuoğlu, zümrüt, pırlanta, yakut, safir, elmas gibi değerli taşlardan mücevherler yapıyor. Mesleğe 1974’te çırak olarak Kapalıçarşı’da başlayan Kuyumcuoğlu, el hünerini sadece değerli taşlar için değil, felçli hayvanları hayata bağlamak için de kullanıyor. Mücevher ustası Kuyumcuoğlu, yürüyemeyen kedi ve köpekler için yürüteçler üretiyor. Su borusu, pazar arabası tekerleği ve kumaşlardan yarattığı yürüteçler 5 yılda 532 yürütece ulaştı. Kuyumcuoğlu, “Her yaptığım yürüteci ilk günkü heyecanım ve şevkimle yapıyorum çünkü her yürüteçte bir canı ayağa kaldırıyorum. Canlarım için yaptığım yürüteçlerden hiçbir ücret almıyorum” diyor. l AA Phuket Deniz Biyolojisi Merkezi’nin bulunduğu bölgede araştırmacılar son 5 yılda hiç yuva bulamamıştı. Derleyen: RITA URGAN Norveçli bilim insanları migrene çözüm getirmek amacıyla yapay zekâ destekli bir uygulama geliştirdi. Araştırmacılara göre bu yeni yöntemin günde 10 dakikalık alıştırmalar biçiminde uygulanması migren nöbetlerini büyük ölçüde azaltabiliyor. Dünya genelinde her 7 kişiden biri migren nöbetleri, 100 kişiden biri de sürekli baş ağrılarından yakınıyor. Geleneksel migren ilaçları kimi hastalarda yararlı olmakla birlikte, çoğu zaman istenmeyen yan etkilere de neden oluyor. Araştırmacılar geliştirdikleri bu yeni uygulama sayesinde hastaların ilaç almalarına gerek kalmayacağını öne sürüyor. Gerilim azaltılıyor... “Sinir sisteminde meydana gelen bir bozukluk migren nöbetlerine yol açabilir” diyen Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Alexander Olsen, söz konusu uygulamayı Norveç Migren Merkezi araştırmacılarıyla birlikte geliştirdiklerini belirtiyor. “Sinir sistemi etkin duruma geldiğinde kalp atışında, kas geriliminde ve beden sıcaklığında meydana gelen değişiklikler bu durumun birer yansıması olarak karşımıza çıkar. Uzmanlar çoğu zaman bu değişiklikleri doğru dan saptayamazlar. Ancak bu uygulamadan yararlanan kullanıcılar kablosuz alıcılar yardımıyla bu tür değişiklikleri izleyip kendi başlarına bunların önüne geçebilirler” diyor Olsen. Bu yeni uygulama kişinin bedensel süreçleriyle ilgili verileri iki fiziksel alıcı aracılığıyla elde edebiliyor. Uygu GÜNDE 10 DAKIKALIK ALIŞTIRMA Uygulama kapsamında kullanıcı her gün 10’ar dakikalık bir alıştırma yapıyor. Boyun kaslarına kas gerginliğini ölçen bir alıcı yerleştiriyor. Kalp atış hızını ve beden sıcaklığını ölçen bir başka alıcı da parmağa iliştiriliyor. Bu alıcılar verileri kablosuz olarak kullanıcının ekranından izleyebileceği cep telefonuna iletiliyor. Burada hastaların beden sinyalleri ile iç organsal duyuları arasındaki bağlantının farkına varmaları hedefleniyor. Kullanıcılar bunu yaparak gevşemeyi öğreniyorlar. Bu da yeni nöbetlerin önüne geçilmesine yardımcı olabiliyor. lama aynı zamanda kullanıcının hangi ilaçları aldığı ve onları ne zamandan beri almakta olduğu, baş ağrılarının şiddeti ve ağrıların merkezi gibi verileri yüklediği bir baş ağrısı güncesini de içeriyor. İçine yerleştirilen yapay zekâ düzeneği, uygulamanın bireye özel duruma getirilmesini sağlıyor. Bu yapay zekâ düzeneği bedenin sinyalleriyle migren güncesindeki verileri karşılaştırıyor ve ardından hastaya alıştırmalarını daha etkili kılacak bir geri bildirimde bulunuyor. App helps counter migraine with artificial intelligence İnnovation Origins/ 4 Mayıs 2020 İnsanlık dünyayı Plastik oburu plastikle doldurdu: Her yıl 300 milyonu aşkın plastik üretiliyor COVID19 KRIZI DENIZKAPLUMBAĞALARI IÇIN FIRSAT OLDU SEVINDIRICI HABER Deri sırtlı denizkaplumbağaları (Der uzak tuttuğu belirtiliyor. mochelys coriacea) tehlike altında Tayland’daki Phuket Deniz Biyoloji ki türler arasında yer alıyor. Covid19 Merkezi direktörü Kongkiat Kittiwata salgını nedeniyle plajların ıssızlaşma nawong, bu kaplumbağaların yumurt sı bu kaplumbağalar için bir fırsat yarat lama alanlarından birçoğunun in mışa benziyor. Bu denizkaplumbağala sanlar tarafından yok edildiği BINDE BIRI HAYATTA KALABILIYOR rının yuva yaptığı TaylandPhuket’teki ni belirterek plajlara erişim bir plajda kasımdan bu yana tespit edi kısıtlamasının kendi len 11 yuva, bu plajda son 20 yılın re leri için sevindiri korunu oluşturdu. Benzer şekilde, ABD ci olduğunu Deri Florida’daki bir plajda 76’yı bulan yuva ifade edi sırtlı sayısının, geçen yıla kıyasla önemli bir yor. deniz artış gösterdiği ifade ediliyor. kaplumbağaları Küresel salgın sırasında sosyal mesa yaşayan en feyi korumaya yönelik tedbirlerin par büyük kaplumbağa. çası olarak uygulanan plaj kapat Yuvalarını yaptıkları maları bölge sakinlerini, tu bölgelerden beslendikleri ristleri hatta vahşi hayvan kaçakçılarını denizkaplumbağası yuvalarından ve yavrularından bölgelere yolculuk ederken kutuplar hariç dünyanın her yerinde bulunur. Yetişkin dişi, 3 ila 10 kez yumurtlayarak 6090 yumurta bırakabilir ancak çoğu dişi sonraki üreme için en az iki yıl bekliyor. Yavruların sadece binde biri hayatta kalıyor. Genelde, plastik şişelerde bulunan polietilen terefalat (PET) ve poliüreten (PU) plastik kirliliğinin önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu plastikler gündelik yaşamımızda, buzdolabından spor ayakkabıya kadar her yerde. Hatta binalarda yalıtım malzemesi olarak bile kullanılıyor. Burada problem şu: PET ve diğer birçok plastik türü gibi, poliüreten de biyolojik olarak neredeyse hiç indirgenmiyor. Ayrıca yenilenmesi fazla enerji gerektirdiği için çok pahalı; bu yüzden de çöplüklerde birikiyor ve zehirli kimyasallar saçıyorlar. Çözüm arayan araştırmacılar daha çok minik canlıları inceliyorlar. Çünkü belli başlı mikroorganizmaların plastikleri bozduğu biliniyor: Örneğin PET plastiğini özel enzimlerle minik kimyasal yapıtaşları olarak parçalayan bakteriler var. Bakteri adayı arandı Almanya’daki Helmholtz Çevre Araştırmaları Enstitüsü’nden Maria José Cardenás Espinosa, poliüreten için benzer yetiye sahip bir mikrop keşfetti. Araş tırma çerçevesinde Leipzig’deki bol miktarda plastik atık içeren bir bölgede bakteri adayları arandı. Ve toprakta yaşayan ve poliüretendeki belli başlı kimyasal bileşimlere saldırıyor gibi görünen Pseudomonas cinsi bir bakteri türü üzerinde duruldu. Mikrobun sadece poliüreten oligomerlerde yaşamakla kalmayıp bu plastiğin üretiminde oluşan önce bileşimleri ve ara ürünleri de indirgediği anlaşıldı. Bu özellikle de kanserojen olarak sınıflandırılan 2.3 Diaminotoluen (2.4TDA) için geçerli. ÇÖZÜM OLUR MU ? Pseudomonas sp.TDA1 olarak isimlendirilen bakteriler plastik yapıtaşlarını besin olarak kullanıyorlar. Bu bakteri kökü, ekstremofil mikroorganizma grubuna dahil ve zehir ile diğer stres faktörlerine karşı duyarlı. Bu plastik oburunun çalışma şeklini daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmek isteyen araştırmacılar bir dizi deney yaparak bu bakteri kökünün, aromatik birleşimleri özümleyen çok sayıda gene sahip olduğunu gördüler. Diğer mikroplardan da bilindiği gibi bakteri hücreleri her şeyden önce en yakın çevrelerindeki plastik içeriklerini indirgeyen belli başlı enzimler salgılıyorlar. Bu konudaki çalışmalar ilerledikçe belki bakteriler veya enzimleri isteğe göre kullanılabilecek ve poliüreten ve benzeri plastikleri biyolojik olarak indirgeyecek hale getirilebilecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear