23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 17 MAYIS 2020 PAZAR EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN HABER CHP’li Yunus Emre, gençlerin ‘korsan’ olarak çalışmak zorunda kaldığına dikkat çekti Öldüresiye sömürü! COVID19 salgını başladığından beri sermaye sınıfı, işçi sömürüsünü artırma çabası içinde. Bunun son örneğini MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) verdi. İktidara yakınlığıyla bilinen derneğin yöneticileri, çok parlak olduğunu sandıkları bir proje atmış ortaya... Bakmışlar ki salgın hastalık olunca çarklar durma riski ile karşı karşıya, ne yapıp edip işçileri fabrikalarda tutmak için kendilerince “dâhiyane” (!) bir fikir bulmuşlar! Projenin adı “İzole Üretim Üsleri”! Buna göre bin işçi ve aileleri, her koşulda üretimin sağlanması için hayattan izole edilip çalıştırılacakmış. Bu üslerde hayat dünyadan kopuk yaşanacakmış. Ne olursa olsun üretim devam edecekmiş. Giriş ve çıkışlar izne tabi olacakmış. Olası bir salgın durumunda kapılar tamamen kapatılacakmış. Ne kimse dışarı çıkabilecek ne de kimse içeri girebilecekmiş. Mesela sendika temsilcileri de giremeyecek ama üretim sürecekmiş! Üs içinde toplam 4 bin 500 kişi yaşayabilecekmiş. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı, projeye onay vermiş. İnşası tamamlanan ilk üs, 15 Haziran’da Tekirdağ’da açılıyormuş! Onun ardından İstanbul Hadımköy’de, güneyde Hassa’da ve bir tane de Karadeniz’de açılacakmış. MÜSİAD’ın internet sayfasında projenin görseli de paylaşılmış. Yan yana üretim tesislerinden oluşan bir yatırım üssü... İçinde sosyal aktiviteler de olacak diyerek insanları kandıracaklarını sanıyorlar. Oysa amaç belli: İşçiyi daha fazla sömürmek! Elektronik pranga, korona bulaşana ceza Çok açık ki sermaye sınıfı, koronavirüs salgınından kendisine fırsat çıkardı. Sokağa çıkma yasağı olduğunda bile üretimin sürdürüldüğü Gaziantep Merinos’ta koronavirüs bulaşan işçiye ceza kesileceği açıklandı. Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), fabrikalarda işçilerin sosyal mesafe kurallarına uyup uymadıklarının tespiti bahanesiyle elektronik pranga geliştirdi! İşçilerin cep telefonları ile entegreli çalışacak MESSSAFE adlı cihaz, mesafe kurallarına uyulmadığında uyaracakmış. Aslında bu sayede işçiler üzerindeki denetim artırılmak isteniyor. Şimdi de kriz ve salgın bahanesiyle, izole üretim üslerinde işçiler tecrit ediliyor. Sermaye böylece virüs riski altında aralıksız işçi çalıştırma hayalinin projesini hayata geçiriyor. İşçi ve işçiyi metalaştıran proje İktidara yakın işveren sendikaları, belli ki AKP’nin takıyye ustalığını taklit ediyor. Geçen ay işten çıkarmaları 3 ay süreyle yasaklayan kanun, topluma “müjde” olarak duyurulmuştu. Ancak işin aslı öyle değildi. Gerçekte ücretsiz izin meşrulaştırıldı, ücretsiz izne çıkarılacak işçilere günde sadece 39 lira ödenmesi öngörüldü. Şimdi de MÜSİAD, toplama kampına benzer bir projeyi sanki işçi sağlığını düşünüyormuş gibi tanıtıyor. Yerseniz! Ne acıdır ki sarı sendikalar da bu sömürü düzenine alkış tutmaktan utanmıyor. Üstelik bu proje, dünyada 650 üniversiteden araştırmacıların, koronavirüs salgınının ardından demokratik toplum ve sürdürebilir bir ekonomi yaratılması için yazdığı bildiriye de aykırı. 3 bini aşkın araştırmacı, üç temel ilkeyi rehber alıyor: İşyerlerini demokratikleştirmek, işi bir meta olmaktan çıkarmak ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak. Felaket anında giriş çıkışların kapatılıp işçilerin çalıştırılmasını öngören bir proje demokratik değildir. İzole üretim üssü, tam aksine işi metalaştırıyor. Ama onunla da kalmıyor, işçiyi de metalaştırıyor! GENÇLER KAYIT DIŞI CHP Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre, hazırladığı gençlik raporunda, gençlerin gelecek kaygısı taşıdığını, nitelikli bir eğitim alamadıklarını, işsizlik ve kayıt dışı istihdam sorunlarıyla boğuştuğuna dikkat çekerek “Gençlerin geleceğe umutlu bakabilmesi ancak istihdam, eğitim, katılım gibi meselelerde ciddi iyileşmelerin sağlanmasıyla mümkündür” dedi. Koronavirüs salgını sürecinde gençlerin olumsuz etkilendiğini anlatan Emre, “Gençlerin geleceğe umutlu bakabilmesi ancak istihdam, eğitim, katılım gibi meselelerde ciddi iyileşmelerin sağlanmasıyla mümkündür” ifadelerini kullandı. CHP’li Emre, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla hazırladığı çalışmada, gençlerin eğitim, işsizlik, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla hazırladığı çalışmada; gençlerin eğitim, işsizlik, fırsat eşitsizliği, kayıt dışı istihdam gibi sorunlarını ele aldı. fırsat eşitsizliği, kayıt dışı istihdam gibi sorunlarını ele aldı. Çalışmada, özetle şu tespitler yer aldı: ÜLKENIN YARISI GENÇ: TÜİK’in Şubat 2020’de açıkladığı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre Türkiye’de 1524 yaş arası genç nüfus 12 milyon 955 bin 672’dir. 2535 yaş arası gençlerin sayısı ise 12 milyon 730 bin 328’dir. Ülkemizde medyan (ortanca) yaşın 32.4 olduğunu düşünülürse, nüfusun neredeyse yarısının çocuk ve gençlerden oluştuğu görülür. Böylesi genç yoğunluğu olan bir nüfusun, iyi bir eğitime ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri işlere erişebilmeleri durumunda ülkemizin tüm alanlarda hedeflerini yakalaması işten bile değildir. GENÇ IŞSIZLIK SORUNU ÇÖZÜLMELI: TÜİK’in 2020 Şubat ayı işsizlik verilerine göre 1524 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 24.4 olarak ölçülmüştür. Bu durum koronavirüs salgını öncesi dönemi kapsamaktadır. Salgının ülkemizde tespitinin ardından kapatılan işyerleri ve sokağa çıkma kısıtlamaları ile bu oranların çok daha yüksek olacağı ortadır. Ayrıca ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerimizin, yani ne okula ne işe giden yani evde anne babasının eline bakan gençlerimizin oranı yüzde 26.7 olarak ölçül müştür. Türkiye maalesef kayıtdışı istihdamın çok yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. TÜİK’in 2019 yılı için kayıt dışı istihdam oranı açıklaması yüzde 34.5’tir. Bu durum bize her üç kişiden birini kayıtdışı olarak istihdam edildiğini göstermektedir. Yine Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “Genç İstihdamda Küresel Trendler 2020” raporuna göre dünyadaki gençlerin yüzde 77’si kayıt dışı istihdam edilirken, bu oranın Türkiye için yüzde 66 olduğu belirtilmektedir. Yani işsizlik kıskacında mücadele eden gençlerin iş bulanı da sigortası, hakkı hukuku olmadan, korsan olarak çalıştırılmaktadır. TOPLUMDAN DIŞLANIYOR: Gençlerin toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta kendilerine bir yer edinememiş olması sosyal dışlanma verisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu aşabilmenin yolu da bu alanlardaki engellerin kaldırılması, ekonomik, politik ve toplumsal hayata katılım ile mümkündür. l ANKARA / Cumhuriyet Cumhurbaşkanının talimatını “emir sayacağını” söyleyen RTÜK Başkanı, kanallara ‘yorum’ tehdidinde bulundu Başkan haberde yorum istemiyor GALATA KULESİ’NİN VAKIFLARA DEVRİ TARTIŞILIYOR Bakan BELTUR’u SUÇLADI SELDA GÜNEYSU Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Galata Kulesi’nin 10 Eylül 2019 itibarıyla Kulei Zemin Vakfı adına tescil edilmesi ve mülkiyetinin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçmesini, “BELTUR. A.Ş’nin halihazırda bir sözleşmesi bulunmamaktadır. Şirket, işgalci olduğu bu süreçte ödemesi gereken kiralarını ödememiştir” sözleriyle savundu. CHP milletvekili Yüksel Mansur Kılıç, Bakan Ersoy’un yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığı’na önerge verdi. Galata Kulesi’nin 1985’ten 2013’e kadar özel bir şirket tarafından işletildiğine dikkat çeken Kılıç, şirket ile sözleşmenin yenilenmemesi üzerine 16 Nisan 2013 tarihinden itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kuruluşu olan BELTUR A.Ş. tarafından işletilmeye başlandığını anlattı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün başvurusu üzerine Galata Kulesi’nin mülkiyetinin, 13 Mayıs 2019’da, Kulei Zemin Vakfı adına, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini anlatan Kılıç, “İBB Hukuk Müşavirliği tarafından, 27 Aralık 2019’da, İstanbul Nöbetçi Sulh Mahkemesi’nde açılan davada Galata Kulesi’nin Kulei Zemin Vakfı adına tescilinin iptali talep edilmiştir” dedi. Kılıç’ın önergesini yanıtlayan Ersoy, “Galata Kulesi’nin mülkiyet bahsinin netleştiğini” ileri sürdü. Kulenin, Kulei Zemin Vakfı adına tescil edildiğini söyleyen Ersoy, “BELTUR A.Ş. adına düzenlenmiş olan sözleşme 31 Aralık 2019 tarihinde sona ermiş bulunmaktadır. BELTUR. A.Ş’nin halihazırda bir sözleşmesi bulunmamaktadır. Şirket, işgalci olduğu bu süreçte ödemesi gereken kiralarını ödememiştir” savunmasını yaptı. Ersoy, şirketin Galata Kulesi’ni 30 gün içinde tahliye etmesi için süre verildiğini belirtti. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN PROF. ZEYNEP AHUNBAY: Galata’nın devri fırsatçılık Restorasyon uzmanı ve mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Galata Kulesi’nin “geçmişinde vakıfla ilgili bir dönem” olmadığına dikkat çekerek, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devrini “fırsatçılık” olarak niteledi. Prof. Ahunbay, Karar gazetesinde yayımlanan söyleşisinde devir işlemine ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “Bir kültür varlığının onun bakımını yapmayan kurumlardan alınıp, daha fazla kaynak ayırabilecek, daha fazla uzmanla yönetebilecek bir kuruma verilmesi konuşulup tartışılabilir. An cak böyle bir tartışma yapılmadan, mülkiyet ve kullanım kaydırmaları yapılması fırsatçılıktır. Kültür mirasının yönetimi kaptıkaçtı zihniyetiyle değil, hukuk çerçevesinde, özen gösterilerek yürütülmesi gereken bir alandır. Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İBB çok sayıda kültür varlığının sorumluluğunu taşıyan kamu kuruluşlarıdır... Galata Kulesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi uygun bir hareket olmamıştır. Yasaları çarpıtırsanız hukuk ortadan kalkar” dedi. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “ne kadar tarafsız olduğunu” anlatan bir açıklamaya imza attı. Şimdiye dek aldıkları kararlarda “kimseden emir gelmediğini” ileri süren Şahin, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı olması durumunda ne yapacaklarını ise “Talimat ve telkinlerini emir telakki eder, başımızın üstüne deriz” diye açıkladı. Şahin, haber bülteni sunucularını da “Eğer böyle devam ederse, kanunda yeri var, bu konuda yeni bir karar alırız. Yorum yapmadan, haber bülteni şeklinde sunabilirler” diye uyardı. “Salgınla Mücadele Sürecinde RTÜK” konulu video konferansta gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Şahin, şimdiye kadar “talimatla karar almadığını” ileri sürerek “RTÜK’ün aldığı kararlarla ilgili adresler gösteriliyorsa, inanmayın. Geldiğim günden beri bana kimse talimat vermedi. Aldığım eğitim, dünya görüşüm ve sorumluluğum çerçevesinde ne yapmam gerektiğini bilen bir insanım. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından talimat ve telkin olmadı ama olursa devletimizin başıdır, onun talimatları ve telkinleri devletin bütün organlarını ilgilendirir. Talimat ve telkinlerini emir telakki eder, başımızın üstüne deriz” diye konuştu. Televizyon kanallarının haber bültenlerini sunan medya mensuplarını da uyaran Şahin, “Buradan uyarıyorum, normalde kanuna göre yorum yapması mümkün değildir. Gerçekten bu işi iyi yapan arkadaşlarımızın yorumlarını engellemeyelim diye biz de diğerlerininkini engelleme adına karar almıyoruz. Eğer böyle devam ederse, kanunda yeri var, bu konuda yeni bir karar alırız. Haber bültenlerini yorum yapmadan, haber bülteni şeklinde sunabilirler” dedi. Cezayı savundu Koronavirüs sürecinde yayınlar için belirli ilkeler belirlediklerini açıklayan Şahin, bu ilkeleri hiçe sayan yayınlar yapıldığını ifade ederek, “Siyasi rant elde etmeye çalışan medya kuruluşu varsa biz buna nasıl sessiz kalabiliriz? Tabii ki cezalarımızı verdik ve vermeye de devam edeceğiz” dedi. l ANKARA/ Cumhuriyet İSRAİLLİ DENIZ ANLAŞMASI DİPLOMAT: ARAYIŞIMIZ YOK HÜSEYİN HAYATSEVER Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) başını çektiği beş ülkenin Türkiye’yi hedef alan Doğu Akdeniz bildirisinde İsrail’in yer almamasının ardından, İsrail’in Türkiye’yle deniz yetki alanının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma arayışı içinde olduğu yönündeki haberleri İsrail yalanladı. İsrailli bir diplomat, Türkiye’yle deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına yönelik bir anlaşmanın gündemde olmadığını belirtirken, İsrail’in Doğu Akdeniz’de Yunanistan, GKRY ve Mısır’la Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya ulaştırılmasını amaçlayan EastMed projesi temelindeki “stratejik ittifakına” bağlı olduğunu söyledi. İsrailli diplomat, 5 ülkenin bir araya geldiği toplantının, zaten İsrail’in dışındaki bir oluşum olduğunu, bu toplantıya İsrail’in katılmayışından Türkiye’yle deniz yetki anlaşması yapmak istediği sonucu nun çıkarılmasının doğru olmadığını belirtti. İsrail’in kamu diplomasisini yürüten sosyal medya hesabı üzerinden geçen hafta atılan “Türkiye’yle diplomatik ilişkilerden gurur duyuyoruz” tweet mesajının 5 ülkenin toplantısıyla ilgisi olmadığını vurgulayan İsrailli diplomat, “İsrail hükümeti, Türkiye’yle ikili ilişkilerin normalleştirilmesinden memnuniyet duyar. Ancak Türkiye ile İsrail arasındaki kıta sahanlığını kapsayan deniz yetki alanı anlaşması hiçbir şekilde masada değil ve hiçbir zaman gündeme gelmedi” ifadelerini kullandı. İsrailli diplomat, İsrail’in GKRY ile yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmasına bağlı olduğunu vurguladı. İsrailli diplomat, “Türkiye’yle ciddi anlaşmazlıkları olan birçok ülke halen Ankara’yla büyükelçi seviyesinde tam diplomatik ilişkilere sahip” diyerek, ilişkilerdeki normalleşme için ilk göstergenin karşılıklı büyükelçi ataması olacağına işaret etti. l ANKARA MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU ‘ÖZENSIZLIK’ DELIL RAPORU: KARARTIYOR SELDA GÜNEYSU Başta Rabia Naz Vatan olmak üzere şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nca hazırlanan taslak raporda, Türkiye’de olay yeri incelemelerinin “ne kadar özensiz olduğu” bir kez daha gözler önüne serildi. Raporda, “olay yeri inceleme ekibi bulunmayan ilçelerdeki olaylara müdahalede yaşanan zaman kaybı nedeniyle delillerin kaybolması veya niteliğinin değişmesi gibi durumlarla karşılaşılmasından, cumhuriyet savcılarının olay yerine gitmemesi, giden polislerin olay yerini kirletmeleri ve eldiven, bone, galoş kullanmamalarına” dek pek çok tespit yer aldı. Raporda, olay yeri incelemelerine ilişkin dikkat çeken şu tespitler sıralandı: 4 Olay yerinin yakın ve uzak çevresinin araştırılmaması. 4 Olay yerinde bulunma yetkisi olmayan kişilerin olay yerinde bulunması ve olay yerini kirletmesi. 4 Gereğinden az fotoğraf çekilmesi. 4 Olaya ilk müdahale eden kolluk görevli lerinin olay yerini veya olay yerinde bulunan materyallerin yerini değiştirmeleri. 4 Olay yerinde çalışan görevlilerin sigara, yiyecek ve içecek tüketmeleri, olay yeri tuvaletinin ve banyosunun kullanılması. 4 Olay yerinde görev yapan ilk ekip ve diğer personelin, kendi aralarında ve birbirleri ile koordinesiz şekilde çalışmaları. 4 Cumhuriyet savcılarının bazı önemli ve nitelikli olaylarda olay yerine gitmemeleri. Komisyonun raporunda, “Hayata geçirilmesi elzemdir” denilerek, olay yeri incelemeleriyle ilgili öneriler de sıralandı. Olay yeri incelemelerinde dikkat edilmesi gereken kontaminasyon (kirlenme, bulaşma) önlemlerine uyulması gerektiği belirtilirken, el yazısıyla yazılan tutanakların yazım dilinde ve tariflerde standartların geliştirilmesi gerektiğinin altı çizildi. l ANKARA Kurultay için kurul kararı beklenecek MAHMUT LICALI CHP’nin koronavirüs salgını nedeniyle parti meclisi (PM) kararıyla ertelenen 37. olağan kurultayının ne zaman yapılacağı konusunda Bilim Kurulu’nun kararının belirleyici olacağı vurgulandı. CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nın 2829 Mart tarihlerinde yapılması planlanıyordu. Ancak salgın nedeniyle ertelenme kararı alındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı, “Delegelerimizin sayısı 1362. Minimum bir sayıyla yapmak istesek bile 2 bin, 2 bin 500 kişi oluyor. Bu tür büyük bir toplantının sağlık açısından düzenlenmesine dair bir sakınca olmadığına dair Bilim Kurulu bir açıklama yaptıktan sonra biz toplantımızı düzenleriz. Sonbahar olabilir. Biz zaten hazırız.” l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear