23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 17 MAYIS 2020 PAZAR “Resme başladığımda bir de sonunu hatırlarım” diyen ve bazen aylarca atölyesinden çıkmayan ressam Mehmet Uygun ne koronadan ne de karantinadan etkilenen sanatçılardan Mehmet Uygun Ressam Mehmet Uygun figürlerini seviyor: “Resimlerimde ahenk arıyorum, bu da mutluluk getiriyor.” ‘İnsanlık için bir sınav’ Korona günlerinde değişik disiplinlerden sanatçıların karantinayı nasıl yaşadıkları, nasıl yorumladıkları ve sanatlarını nasıl ürettikleri konusunu gün deme getiriyoruz. Virüsün verdiği stres dı şında bu koşullardan en az etkilenen ve ça lışmalarını devam ettirebilen ler şüphesiz ressamlar. Aynı za manda atölyesini de barındıran, bahçeli müstakil bir evde yaşa YAZGÜLÜ ALDOĞAN yan ve zaten çok da sosyalleşmeyen Mehmet Uygun’un büyük boyutlu tabloları, cinleri perileri, denizkızlarını barındırıyor. Aca ba bundan sonraki resimlerde bir yerlerde korona da geziniyor olacak mı? En iyisi ken disine sormak: ‘Benim işim çizmek, boyamak’ n Pandemi ve karantina başladığında ne kadar etkilendin? Hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam mı ettin ya da pek çoğunun yaşadığı gibi kaygı, stres, odaklanamama sıkıntıların oldu mu; fiziki olarak yaşamında ne değişti, ruhi olarak nasıl bir dönem geçiriyorsun? Elimin altında renkli kalemler, fırçalar, boyalar, tuvaller varsa bir çocuk gibi keyfim yerindedir. Onlar benim oyuncaklarım olur. O kadar çok kendimi kaptırırım ki sonra ben onların oyuncağı olurum. Benim işim çizmek boyamak. Günlerce, haftalarca, aylarca, belki yıllarca atölyemde kalırım. Ve bundan büyük haz duyarım. Uzun yıllardır gecem gündüze, gündüzüm geceye karışmış bir hayatım var. Resim yaparken sanki aklım gidiyor, başım dönüyor. Ben resme başladığımda sadece başını ve sonunu hatırlıyorum. Arada geçen zamanı hatırlamam. Sonra tekniğim hiç kolay değil; kendime özgü kılı kırk yaran bir üslubum var. Bir resmin bitmesi haftalar, aylar ve yıllar sürebilir. Bu yüzden dünyada, Türkiye’de ne olup bitiyor, benim ‘BENIM IÇIN SAYILAR ÇOK ÖNEMLI’ n Senin derinliğinde düşüncelerin, analizlerin de vardır, korona olayına sadece bir biyolojik virüs, vaka diye bakmadığına eminim? Benim için sayılar çok önemli. Özellikle bazı asal sayılar. Nedir bu sayısal sistem? Bu sistem 7 ve 19 asal sayıları ve de katlarıyla işleyen ya da işletilen bir sistem... Kendi biyolojik sistemimizde de bu var. Bu sayılarla işleyen muhteşem matematiksel ve geometrik bir kurgudur. Maalesef insanların çok büyük bir kısmı bunun farkında değil. Olmadıkları gibi bu olağanüstü sistemi hadlerini aşa rak bozmaya çalışıyorlar. Bu sistemi kullanarak kurdukları devletlerle, örgütlerle, kurumlarla tüm insanların ve canlıların mutluluğu sağlamak en önemli sorumlulukları olmalı... Maalesef bu bilgiyi kendi hırslarını ve çıkarlarını tatmin etmek için kullanmayı tercih ediyorlar. Çok uzun ve derin bir konu... Üzerinde 19 olan “COVID19” virüsünü ve başka örnekleri uzun uzun anlatmak lazım, buraya sığmaz. Ama şunu söyleyebilirim bu virüs insanlık için çok önemli bir uyarı... Yaşadığımız “dijital çağ” insanlık için çok büyük bir sınav... haberim olmaz ya da en son haberim olur. Çok fazla sosyal biri değilim. Benimki tamamen resme olan delice bir tutkudan kaynaklanıyor. Yalnızlığı resim yapmak için seviyorum. Atölye ortamımda yalnızlığımdan güç alan bir ruh haline sahibim dolayısıyla pandemi ve karantina benim hayatımda bir değişikliğe neden olmadı. Çok uzun süreli antrenman benimki, bu nedenle birçok insanın yaşadığı kaygı, stres, odaklanamama halleri bende olmadı. Resim yapmaya devam ettim ve ediyorum. ‘Olumsuzluklara yer yok’ n Resimlerin hep bir masal dünyası gibidir, çok renkli, çok figüratif, her birinin ayrı bir kimliği, anlamı ve öyküsü var. Tam da bu günlerde sen yaşadığımız krizi ve bunalımı resimlerine aktarıyor musun? Kendimi bildim bileli krizlerden, bunalımlardan, kaoslardan uzak durmuşumdur. Çocukluğumda da, gençliğimde de böyleydim. Şimdi de böyleyim. Benim resimlerimde yarattığım dünyada olumsuzluklara yer yok. Her şeye dönüşen, her biçime giren fi gürlerim var. Onlara çeşitli kimlikler yüklüyorum; bu kimlikler onları ayrıştırmıyor, aksine onları zenginleştiriyor ve kaynaştırıyor. Işığı, rengi korkmadan kullandığım için de figürlerim ete kemiğe bürünürken ışığa ve renge de doyuyorlar. Doydukları için herkes halinden memnun. Derdim resimlerimde ahenk aramak. Bu ahenk düzen getiriyor, mutluluk getiriyor, tatmin getiriyor. Bu nedenle figürlerim çok mutlular. Benim resimlerimde oluşturduğum bu ahengin diğer canlılarla yaşadığımız bu dünyadaki karşılığı ise sevgi, saygı, empati, adil olmak ve paylaşmak olmalı. Bu sadece insanları değil bütün canlıları da kapsamalı... Ama maalesef biz insanlar bu güzel dünyamızda bunu beceremiyoruz. Evet bir kriz var. Bu krizin doğurduğu bir bunalım da var. Ama bunun nedeni bazı insanların kainatın matematiğiyle uyum içinde olmak istememelerinden kaynaklanıyor veya bu matematiği bilen bazı insanların bildikleri halde sadece kendi çıkarlarını daha fazla düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bu “korona” salgınında benim dikkatimi çeken bir süre sonra “Covid19”isminin verilmesi! Nâzım… C.A. Kansu... T. Uyar… Erdal Öz … Sait Faik … Faşizm Başlığa bakıp şöyle düşünebilirsiniz: İnsaf! Bu beş değerli yazar ve faşizmi bir arada ele alıp şu minicik köşeye nasıl sığdırabilirsin! Sabredin hele: Bugün günlerden mayıs! Bahar günü, doğanın uyandığı gün… Gençlik ve aşk günü… Mayıs, Devrim Günü… Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımı sayılan “19 Mayıs”ı; emek ve dayanışmanın simgesi 1 Mayıs’ı içeriyor… Ama aynı zamanda faşizmin adımlarından olan hem kanlı 1 Mayıs’ı, hem de vatan için mücadele veren 3 gencin darağacına yollandıkları 6 Mayıs’ı içeriyor… Nâzım Hikmet, Ceyhun Atuf Kansu, Turgut Uyar, Erdal Öz … Dördü de âşıktı. Sevdikleri kadınlara, devrime, gelecek güzel günlere sevdalıydı. Her yaşta gençtiler… Devrimciydiler. Bağımsızlık Gülü PEN Türkiye Yazarlar Derneği olarak, mayıs ayı için Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı” ve Erdal Öz’ün “Gülünün Solduğu Akşam” kitaplarını seçtik. Gerekçesini şairlerin en şairi Haydar Ergülen yazdı. O kadar güzel, günümüze öylesine uygun yazdı ki, hepiniz okuyasınız istedim. İşte “Sen bizim gönlümüzde açmadan solan Bağımsızlık Gülü’ydün!” başlıklı gerekçemiz: “Yerden alıp o gülü/ Hangi gülü” diye soruyordu halkın doktoru, sözcüklere şefkat aşılayan ve şiirleriyle merhamet saçan, adı, kendisi, şiiri, fikri, hepsi birbirinden güzel Ceyhun Atuf Kansu. Şiirin sonunda da yanıtlıyordu: “Mustafa Kemal’in bahçesine/ Bir ulusun suladığı beslediği/ Yediveren bağımsızlık gülü”. O “Bağımsızlık Gülü”, 19 Mayıs 1919’da başlayan Kurtuluş Savaşı’yla açtı. Nâzım Hikmet “Bağımsızlık gülü”nün açtığı akşamın destanını yazdı, Kuvayi Milliye Destanı (Yazılış 1941, ilk yayımlanış Kurtuluş Savaşı Destanı adıyla, 1965, Yön). Cumhuriyet bahçesini tarumar etmeye, gülleri kanatmaya, karanfilleri karartmaya çok erken başladılar, fırsatçısı, fesatçısı, hayını, gericisi, yobazı, ırkçısı, elbirliğiyle, işbirliğiyle… 53 yıl sonra, 1972’de halkın evlatlarından Üç Fidan, Deniz, Yusuf ve Hüseyin, üstüne üstüne yürüyemediğimiz, yüzüne yüzüne tüküremediğimiz cellatlar tarafından asıldı. Turgut Uyar, “Herkes ne za man ölür; elbet gülünün solduğu akşam!” dedi. Erdal Öz, Üç Fidan’ın mapustan da yoldaşıydı, onları Gülünün Solduğu Akşam’a yazdı. 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece de, “Bağımsızlık Gülü’nün solduğu akşam” oldu. PEN Türkiye, Bağımsızlık Gülü’nün açtığı, Nâzım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı ile, Bağımsızlık Gülü’nün solduğu, Erdal Öz’ün Gülünün Solduğu Akşam’ı, Mayıs kitapları olarak seçmekten, hem sevinç hem keder duyuyor!.. Gördüğünüz gibi C.A.Kansu’yla başlayan Turgut Uyar’la biten gerekçemiz böyle… Gelelim Sait Faik’e… Faşizm tırmanırken    Yalnız Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde bu pandemiyle birlikte faşizm tırmanıyor. Ekonomi çöktükçe, liderlerin korkusu artıyor, korku arttıkça iktidarda kalabilmek için baskı, denetim, gözdağı, korkutma artıyor. Sonuç: ilk harcanan “İnsan”, insan yaşamı. Dün de bugün de böyle. Dün düşman Yahudiydi, komünistti, kimi yerde eğitimliler, sonra esmerler, orada Müslümanlar, burada Hindular… Şimdi ABD yaşlıları, emeklileri; AB göçmenleri gözden çıkardı…    3 gün önceki Sait Faik yazımı okuyan sevgili bir okurum, “Kriz öyküsünün tam da yaşadığımız faşizme karşı bir manifesto olduğunu niye söylemedin ki!” diye beni eleştirdi… Cumhuriyet okuru anlamıştır, söylemeye gerek yok dediysem de içim rahat etmedi… Okurum haklıydı: Kadının biri televizyonda “ölüm listesi” yaptığını açıklayabiliyor, RTÜK buna “büyütülecek mesele değil” diyorsa… Öteki, “Ben Karadenizliyim darbe olursa önce sizleri öldürürüm” diyorsa… Halkın oylarıyla seçilenin yerine her an kayyım atanabiliyorsa… Medya ve yargı üzerine amansız bir baskı sürdürülüyorsa… Silivri Cezaevi’nde Barış Pehlivan’ın sırtına yumruk atılıyorsa… Canan Kaftancıoğlu, Berna Laçin, Nevşin Mengü’yü tehdit ve taciz etmek serbestse… Bin kez vurgulamak gerek: Sait Faik’in Kriz öyküsü, faşizme karşı bir manifestodur! Ve yangında “La Jacond” değil “Çocuk” kurtarılmalıdır. O ya da bu nedenle değil. Sırf insan olduğu için! Hiç ama hiçbir insan muhalif bile olsa gözden çıkarılmamalıdır! Âşık Mahzuni Şerif 18 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı Hizmetkârlar 39. İSTANBUL FILM Festivali’nde bugün 1984’ten bu yana her yıl nisan ayında düzenlenen İstanbul Film Festivali, salgından dolayı bu yıl bir ilke imza atarak, festivali internete taşıdı. filmonline.iksv.org adresinden erişilebilen filmleri izlemek için biletler yine aynı site üzerinden alınabiliyor. Bugünün programında, “Hizmetkârlar” (“Servants”) Ivan Ostrochovsky / Slovakya, Romanya, Çek Cumhuriyeti, İrlanda siyahbeyaz eşsiz görüntüleriyle öne çıkan Hizmetkârlar, Soğuk Savaş döneminde Çekoslovakya’da geçiyor ve komünist rejimin işbirliğine zorladığı ilahiyat öğrencisi iki gencin çıkmazlarına odaklanıyor. Almanya’da 17 Mayıs 2002 yı altına alınmıştır. 1971 yılında, dönemin başbaka lında yaşamını yiti nı Nihat Erim hükümeti ren, halk ozanı Âşık nin Deniz Gezmiş ve arka Mahzuni Şerif mü daşlarının idamının ardın zik dünyası ve se dan “Erim Erim Eriyesin” venleri tarafından onli türküsünü bestelemesin ne anılıyor. Asıl adı Şe den dolayı tutuklanıp dört rif Cırık olan Âşık Mahzu Aşık Mahzuni ay cezaevinde yatmıştır. ni, 1939 yılında Afşin’in Şerif 19891991 yılları arasın Berçenek Köyü’nde dünya da Halk Ozanları Federas ya geldi. 1964 yılında ilk plağı yonu tarafından dünyanın en bü nı çıkardı. Ülke sorunlarını, uğra yük 3 ozanı arasında gösteril dığı baskı ve işkenceleri, türküle di. “Kemal Atatürk”ün aydın izin rinde seslendirdi. Mahzuni, sömü den’ hiç ayrılmadım...” diyen oza rüye, zulme karşı çıkmış birçok nın 453 plağı, 58 kaseti ve 8 kita kez türkü sözlerinden dolayı göz bı bulunuyor. Genco Erkal ‘Nereye Gidiyoruz?’ YouTube’da Geçen ay “Marx’ın Dönüşü” oyununu izleyiciye açan Genco Erkal, önceki akşam Nereye Gidiyoruz oyununu YouTube’da izleyiciyle buluşturdu. Genco Erkal’ın, Aziz Nesin’in öykü, masal, şiir ve taşlamalarından uyarladığı ve oynadığı bu çağdaş meddah gösterisinde, bugünlerde herkesin birbirine sorduğu “Nereye Gidiyoruz” sorusuna yanıt aranıyor. 10. TÜRKAN SAYLAN Sanat Ödülü Özgür Çırak’ın SANAT VE BILIM ÖDÜLLERI SAHIPLERI AÇIKLANDI Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin 2010 yılından bu yana Türkan Saylan’ın adını ve anlayışını yaşatmak amacıyla verdiği, bilim ve sanat ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Ödül töreni 18 Mayısta 14.0016.00 saatleri arasında internet üzerinden yapılacak. Çağdaş Yaşam TV YouTube kanalında canlı olarak izlenebilecek. Prof. Dr. Ayşe Yüksel (ÇYDD Adına, Genel Başkan) Turhan Günay (Seçici Kurul Başkanı), Sezer Ateş Ayvaz, Nursel Duruel, Emine Birsen Ferahlı, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Ayşe Sarısayın’dan oluşan seçici kurul, Özgür Çırak’ı Sıcacık Bir Ev adlı öykü kitabıyla sanat ödülüne layık gördü. Bilim ödülü ise Bilim Akademisi Tıp Seçici Kurulu’nun oylarıyla, Dr. Seçil Vural’ın oldu. Sunuculuğunu gazeteci Duy gu Demirdağ’ın yapacacağı tören, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel’in açılış konuşmasıyla başlayacak. Türkan Saylan’ın yakın arkadaşı Gökşin Sanal, Saylan’ı anlatacak. Tören, piyano sanatçısı Elif Şahin ve keman sanatçısı Aylin Köybaşı’nın dinletisiyle sona erecek. .ò7$3.$5*2'$+ò/<(5ò1( 6ò<$6(76(7ò .ò7$3.$5*2'$+ò/<(5ò1( ZZZJDOHDW?\D\?QHY?FRP JDOHDW?\D\?QF?O?N JOHW?\D\?QF?O?N JDOHDW?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear