Catalog

DUNYA Madrid, Puigdemont’u bekliyor İspanya Yüksek Mahkemesi, Katalonya’nın görevden alınan lideri Carles Puigdemont ve dört kabine üyesi hakkındaki uluslararası tutuklama emrinin kaldırılması kararı verdi. Bölgesel Katalan parlamentosunun tek taraflı bağımsızlık adımı sonrasında haklarında “ayaklanma, isyana teşvik ve kamu malını kötüye kullanma” suçlamalarında bulunulan Puigdemont ve ekibinden dört kişi, krizi AB’ye taşıma amacıyla Brüksel’e gitmişti. Madrid, Belçika’dan iadelerini isterken önceki gün mahkeme kararı gelecek haftaya bırakmıştı. İspanya yargısından da dün haklarındaki uluslararası tutuklama, iade talebinin geri çekildiği duyuruldu. Gerekçe olarak, Katalonya’da 21 Aralık’taki seçimlere katılma için ülkeye geri dönme niyetlerinin görülmesi gösterildi. Diğer yandan ise tutuklama emrinin İspanya toprakları içinde hâlâ geçerli olabileceği yorumları da dikkat çekti. Çarşamba 6 Aralık 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Rusya YPG ile ittifakta 7 IŞİD’e yönelik operasyonlarda YPG’ye destek verdiğini doğrulayan Rusya’ya ‘Kürt güçleri Fırat’ın doğusunda güvenlik sağlamaya hazır olduğunu’ söyledi Türkiye ile ABD arasındaki gerilim kaynaklarından Washington’un desteklediği, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG’nin Deyr ez Zor’da Rus askerleri ile düzenlediği basın toplantısının yankıları sürüyor. Ankara’nın sessiz kaldığı toplantı ile ilgili Rusya’nın Suriye’deki Ateşkesi İzleme Merkezi’nden önceki gün yapılan açıklamada Rus Tümgeneral Yevgeniy Poplavski’nin katıldığı toplantıda Kürt grupların Fırat Nehri’nin doğusunda Rus askerlerin güvenliğini sağlamaya hazır olduğunun kaydedildiği belirtildi. Ortak harekât merkezi Açıklamaya göre aralarında YPG’nin de olduğu, Deyr ez Zor’un doğusundaki tüm etnik ve dini grupları temsil eden 23 heyet, “Fırat Doğu Bölgesi Yerel Yönetim Komitesi” birinci toplantısı için bir araya geldi. Poplavski, “Fırat’ın doğu aşiretleri adlı milis güçlerin eylemlerinin Rusya tarafından desteklendiğini, Hmeymim’deki Rus askeri karargâhıyla koordineli haraket ettiklerini” ifade ederken Rus uçaklarının bu çerçevede 672 sorti yaparak 1450’den fazla hedefi vurduğunu aktardı. Poplavski, “Milis birlikleriyle işbirliğinin doğrudan idaresi ve organizasyonu için Salahiye’de ortak harekât merke HUMUS’TA SALDIRI Suriye’nin Humus kentinde dün bir otobüste gerçekleşen patlamada en az sekiz kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. zi faaliyete geçirildi. Merkezde Rus askeri danışmanların yanı sıra Fırat doğu aşiretlerinden temsilciler yer alıyor. Fırat’ın doğusundaki tüm Suriye toprakları önümüzdeki günlerde teröristlerden tamamen temizlenecek” dedi. Rusya’ya Suriye’de barışın yeniden tesisi için teşekkür eden YPG temsilcisi Nuri Mahmud ise Kürt grupların Fırat Nehri’nin doğusunda Rus askerlerin güvenliğini sağlamaya hazır olduğunu açıkladı. Mahmud, Kürt milislerin Rus komutası altında etkili şekil de mücadele ettiğini kaydetti. İsrail yine vurdu Öte yandan muhaliflere yakın Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, İsrail’in Şam yakınlarında bir silah deposu ile bilimsel araştırma merkezini hedef aldığını öne sürdü. Suriye, geçen hafta sonunda da yine Şam yakınlarına İsrail’in füze saldırısı düzenlediğini duyurmuştu. Kimi kaynak saldırının hedefinin İran’ın kullandığı bir üs olduğu iddiasını aktarmıştı. Salih sonrası kılıçlar çekildi IŞİD’liler Avrupa yolunda.. ABD destekli, YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Rakka’da ekim ayında IŞİD militanları ile vardığı, tartışma yaratan tahliye anlaşmasının ardından Times gazetesi, IŞİD’lilerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçtiğini, saldırılar düzenlemelerinden kaygı duyulduğunu yazdı. BBC, geçen ay IŞİD ile SDG arasında varılan anlaşma sonrası 250 militan ve aile bireyleri ile birlikte yaklaşık 3 bin 500 kişinin Rakka’dan konvoylarla tahliye edildiğini duyurmuştu. Tahliye edilen IŞİD militanlarının yanlarında silah ve mühimmat götürmelerine de izin verildiği belirtilirken bazılarının Türkiye sınırına kadar ulaştığı bildirilmişti. ‘YPG bırakıyor’ Times gazetesinin haberinde ise yüzlerce IŞİD militanının daha SDG ile Rakka’da varılan anlaşmayı fırsat bilerek Suriye’den kaçtıkları aktarıldı. Onlarcasının ise Türkiye sınırını geçmeye çalışırken yakalandığı belirtildi. Sınırı geçmek isterken yakalananlardan Saddam el Hamadi (26), “Tahliye anlaşması sırasındaki hareketlenmeyi fırsat bilerek, Türkiye’ye geçmek istedim. Benim gibi birçok kişi vardı. Bunların bir kısmı savaşçı, bir kısmı da sivillerdi. Kullandığımız yolla sınırı geçmek çok kolay. YPG yakaladıklarını 1015 gün tutuyor, sonra bırakıyor” diye konuştu. Haberde, bir Türk yetkilinin yakalanan kişilerin sayısında artış olduğu açıklamasına yer verilirken Britanya istihbaratına yakın bir kaynak da ülkenin AB’den çıkış sürecinde diğer Avrupa ülkeleriyle yaşanan gerilimlerin “yabancı savaşçıların” ülkelerine dönüşünü kolaylaştırabileceğini söylediği kaydedildi. Yemen’de önceki gün eski Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in, Riyad’a yönelik ılımlı mesajlarının ardından son dönemde ilişkilerinin ittifaklıktan düşmanlığa taşındığı Husiler tarafından katledilmesiyla gerilim daha da yükseldi. Salih’in Birleşik Arap Emirlikleri’nde ev hapsinde tutulduğu belirtilen oğlu Ahmed Ali Salih babası için “intikam” çağrısı yaptı. Yemen’de Riyad destekli Hadi yönetimi de Salih yandaşlarını kendilerine destek vermeye çağırdı. Arap Birliği Genel Sekreterliği açıklamasında da Husiler için “terör örgütü” ifadesi kullanıldı. Salih’in öldürülmesinin “Yemen’de bir patlamaya neden olabileceği” belirtildi. İran’la Yemen üzerinden “vekâlet savaşı” yürüten Riyad yönetiminden “Yemen artık Husi yönetiminden kurtulup Arap yuvasına geri dönsün” denildi. Husiler ise kendileriyle çatışmayan Salih destekçilerine ittifaklığı sürdürelim önerisi getirdi. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suudi liderliğindeki koalisyonun saldırılarına tepki göstererek “bu eylemlerinden pişman olacaklar” dedi. Beyaz Saray ise Yemen’de tüm taraflara siyasi müzakereleri yeniden canlandırma çağrısında bulundu. Bu arada Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun İran’ın desteklediği Husilere yönelik bombardımanı da önceki gün ve dün yoğunlaştı. Uluslararası Kızılhaç Örgütü, Yemen’de Husilerle Salih yanlıları arasındaki son bir haftadaki çatışmalarda yaşamını yitirenlerin sayısının en az 234 olduğunu duyurdu. Hariri ile Cumhurbaşkanı Aun. ‘Başbakanlığa devam’ dedi Lübnan Başbakanı Saad Hariri, ge çen ay Suudi Arabistan’da duyurduğu istifasını resmen geri çektiğini açıkladı. Hariri, dün krizden bu yana ilk kez Beyrut’ta kabine toplantısında yer aldı. Ardından televizyondan kabine toplantısına ilişkin açıklamayı okuyan Hariri, muhalefet partileri ile “Arap ülkelerindeki sorunlardan uzak durulması” konusunda anlaşıldığını belirtti. Lübnan’da Hizbullah etkisine karşı muhalefetini Riyad’da dile getirerek istifasını duyuran Hariri’nin burada zorla alıkonduğu iddiaları dikkat çekmişti. Lübnan’ın RiyadTahran arasında “vekâlet savaşları” çerçevesinde siyasi krize sürüklenebileceği kaygıları artarken uluslararası girişimler sonrasında Hariri, yaklaşık iki hafta önce Paris’e, sonrasında da ülkesine dönmüştü. Saakaşvili Polisin elinden destekçileri aldı Ukrayna’da Devlet Başkanı Petro Poroşenko’ya muhalefet bayrağını açan eski Gürcistan Devlet Başkanı ve eski Odesa Valisi Mikail Saakaşvili’nin dün güvenlik güçleri tarafından başkent Kiev’deki evinde gözaltına alınma çabaları dramatik görüntülere sahne oldu. Muhalefetteki Yeni Güçler Hareketi´nin lideri Saakaşvili, baskın sırasında polislerden kaçarak binanın çatısına çıktı ve intihar etme tehdidinde bulundu. Saakaşvili çatıdayken “Poroşenko’yu bir hırsız olmakla ve Ukrayna halkına ihanet etmekle” suçladı. Polisler tarafından engellenen Saakaşvili, binanın önündeki polis aracına bindirildi ancak evin yakınlarındaki yolları kapatıp polis ile çatışan destekçileri aracın bölgeden uzaklaşmasına engel oldu. Protestocular, Saakaşvili’yi araçtan çıkarıp, yakınlardaki bir kiliseye götürdü. Kilisede destekçilerine hitap eden Saakaşvili, “Bugün beni belki ölümden kurtardınız, bu nedenle hayatım size ait” dedi. Saakaşvili, “Ukrayna’nın özgürlüğü için hayatımı veririm” sözleriyle destekçilerini 2014’teki olayların merkezi olan Kiev’deki Bağımsızlık Meydanı’na çağırdı. Yürüyüşe geçen göstericiler parlamento binasının önünde toplandı. Saakaşvili burada da “Poroşenko’ya karşı sokaklara çıkma ve barışçıl gösteriler” çağrısı yaptı. Ukrayna Başsavcısı Yuriy Lutsenko, baskının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada “Saakaşvili’nin hükümeti devirmek için eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoniç’e bağlı bir çeteden finansman aldığından” şüphelendiklerini dile getirdi. İlerleyen saatlerde ise Şaakaşvili’ye teslim olması için 24 saat verildiği açıklaması geldi. Bağımsızlık Meydanı Yanukoviç karşıtı protestolara sahne olmuş, Yanukoviç koltuğundan olmuştu. ‘ABD’de kimi arayalım?’ ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Washington ile Avrupa arasında özellikle İran ile nükleer anlaşma konusundaki görüş ayrılıklarının, Başkan Donald Trump tarafından görevden alınacağı söylentilerinin gölgesinde dün Brüksel’de Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları ile bir araya geldi. Mini zirve, “Kuzey Kore’nin füze programına ve Rusya’nın düşmanca tutumunun” ele alıncağının belirtildiği iki günlük NATO Zirvesi öncesinde düzenlendi. ABD’nin AB ile ortaklığına bağlı olduğu vurgusu yapan Tillerson, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile de görüştü. Bu arada Global Conversation programında Euronews’a konuşan Moghereni’nin “Sürprizlere gebe ve istikrarsız Trump yönetimi ile diyaloğun nasıl korunduğu” yönün ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Brüksel’de AB yetkilisi Mogherini ile görüştü. deki bir soruya şu yanıtı dikkat çekti: “ABD’li arkadaşlarımızla her düzeyde ve sık sık konuşuyoruz. Bazen Henri Kissenger’ın bir esprisi aklıma geliyor: ‘Avrupa’yla konuşmak istersem kimi arayayım?’ Şimdi ABD’de Avrupa’nın telefonu var. Fakat, soruyu sorma sırası bizde: Washington’la konuşmak istersek, kimi arayalım?” Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in ise Sueddeutsche Zeitung gazetesine verdiği söyleşide, Berlin’in dış politikasının ABD’nin çıkarlarından ziyade kendi çıkarlarını belirlemeye odaklı ve Washington’a daha az bağımlı olması gerektiği görüşünü dile getirmesi de yankı buldu. ‘Trump’tan sonra Türkiye sorun’ Öte yandan Koerber Vakfı tarafından yapılan araştırmaya göre, Almanların gözünde ABD Başkanı Trump “Kuzey Kore, Rusya ya da Türkiye’deki otoriter liderlerden” daha büyük bir sorun. Dış politikada sığınmacı krizi ve Trump’tan sonra Almanlarda kaygı yaratan üçüncü konu Türkiye ile ilişkiler. Trump’ın göreve geldiğinden beri Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ve İran’la nükleer anlaşmayı tehdit altına sokmasının Almanları rahatsız ettiği belirtildi. Altı ülke için tartışmalı seyahat yasağı kararı Trump’a yargıdan yeşil ışık ABD’de Yüksek Mahkeme, Başkan Donald Trump’ın nüfusunun çoğu Müslüman olan altı ülkenin vatandaşlarını kapsayan tartışmalı seyahat yasağının tam geçerliliği önünde engel olmadığına hükmetti. Mahkeme, dokuz üyeden ikisinin karşı oyuna rağmen, Trump yönetiminin alt mahkemeler tarafından alınan iki tedbir kararının kaldırılması talebini kabul etti ancak alt mahkemelerdeki diğer yasal engeller halen sürüyor. Beyaz Saray, İran, Libya, Suriye, Yemen, Somali ve Çad vatandaşlarına ge tirilen seyahat yasağını onaylaması için geçen ay Yüksek Mahkeme’ye başvurmuştu. ‘Banka hesapları soruldu’ Öte yandan ABD başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahil olduğu iddialarını soruşturan özel savcı Robert Mueller’in Alman Deutsche Bank’a, Trump ve ailesine ilişkin hesap kayıtları bilgilerinin kendileriyle paylaşılması talebinde bulunduğu savunuldu. Daha önce Trump, iddialara ilişkin doğrudan kendisinin soruşturulmadığını belirtmişti. Suudilerin son Yemen oyunu Suudi Arabistan için hakikaten zorlu bir yıl oldu. Suriye ve Irak’ta kaybettiler. Kayıplarını telafi için U dönüşüne kalkışan İhvancı Katar monarşisine abluka ile haddini bildirme girişimleri ters tepti. Yıl sonuna doğru Lübnan Başbakanı’nı istifa ettirerek bir hamleye giriştiler, Beyrut’tan döndü. Son olarak Mart 2015’ten beri enkaza çevirdikleri Yemen’de ‘bölyönet’ oyununa giriştiler, ‘baldırı çıplakları’ Husilere takıldılar. Diğerlerini çok yazıp çizdik ama ‘Yemen’de ne oluyor’ diye soruyorlar. Anlatalım… HHH Arabistan Yarımadası’nın en yoksul memleketini işgale girişip, kolera gibi salgınları hortlatan Suudiler, ABD ve Britanya’nın desteğine ve uluslararası toplumun sessizliğine rağmen batağa saplandı. Saplanınca da 2011’deki ‘Arap isyanlarında’ kontrollü darbe ile devirdikleri için kendilerinden intikam peşine düşen eski Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih ile yeni oyun kurmaya kalkıştılar. HHH Suudiler 2011’de Bahreyn’deki hem de Suriye ve Irak’taki gibi değil, basbayağı barışçıl sokak hareketlerini doğrudan ordu gönderip bastırmıştı. Günlük 5 milyon varil petrolün geçtiği Bab el Mendeb Boğazı’na haâkimiyetiyle stratejik önemdeki Yemen ise o kolay lokma değildi. İsyanlar sırasında başkent Sanaa’da Husilerin Ensarullah hareketi kısa sürede ahalinin sosyoekonomik tepkilerini sırtlayan güç olmuştu. Devlet Başkanı Salih protestoların ardından 2011 Kasımı’nda rezidansında yaralandı, tedavi için Suud’a sığındı. 2012’te KİK’in aracılığıyla koltuğunu yardımcısı Mansur Hadi’ye bırakmak zorunda kaldı. Tek aday olarak komedi seçimle başa geçip ulusal diyalog tesisine soyunan Hadi, 2014 sonunda başarısız olmuş, görev süresi bitmiş, meşruiyetini yitirmişti. Hadi, güneydeki Aden’e kaçıp istifasını sundu, sonra Riyad’a kaçıp yeniden başkanlığını ilan ediverdi. Geçiş döneminden memnun olmayan Sünnilerin de desteğiyle Husilerin Ocak 2015’te Sanaa’da kontrolü alması ve güneye yürümesi Riyad için bardağı taşırmıştı. Mart 2015’te Suudilerin kurduğu koalisyon ‘Hadi yönetimini yeniden tesis’ bahanesiyle işgale başladı. Ali Abdullah Salih ise bir süredir arkadan desteklediği Husilerle elbirliği edip ‘intikama’ soyundu. Salih’e bağlı Yemen ordusu, 2004’te kardeşini bizzat öldürdükleri Husilerin Ensarullah hareketinin lideri Abdül Malik Husi ile ittifak halinde Suudi işgaline karşı savaştılar. Suudiler BM yardımına bile geçit vermeyip ülkeyi bloke ederken, Salih’e bağlı Yemen ordusu ellerindeki füzeleri Riyad’a sallar oldu. HHH Taa geçen düne kadar... Geçen hafta Salih aniden çıkıp Husilere verip veriştirdi, Suudi koalisyonuna saldırıları kesip ablukayı kaldırırlarsa ‘yeni sayfa açma’ çağrısı yaptı. Rivayet o ki Riyad ve BAE, kendisiyle pazarlığa çoktan oturmuştu. Hesap, ülkeyi 34 yıl yönetmiş Salih’in dönüşü, Husilerin kuzeye çekilmesi, İran etkisinin kırılmasıydı. Tutmadı. Salih’in Genel Kongre Partisi bölündü, Salih’e bağlı Cumhuriyet Muhafızları Sanaa’da bir hamle yapsa da Husilere yenilmiş görünüyor. Yemen’i yönetmeyi, sanki kendisi yaratmamış gibi “Yılanların başları üzerinde dans etmek” diye betimlemiş Salih, BAE birliklerinin yanına kaçmaya çalışırken yakalanıp haliyle ‘ihanetle’ suçlanarak öldürüldü. Arap isyanının gecikmeli de olsa canı alınmış son diktatörü olarak tarihe geçti. HHH Velhasıl Suudilerin ayda 800 milyon dolara mal olan Yemen bataklığından herkesi birbirine kırdırarak çıkma hamlesi şimdilik boşa çıktı. 10 binden fazla sivilin canını almış, 2 bin insanın koleraya kurban gittiği, yarım milyon salgın vakasının bulunduğu, 3 milyon insanın evinden olduğu Yemen’deki durumun maliyetini Kızılhaç’ın ‘Yemen’de 100 kişi yaşıyor olsaydı..’ kıyasıyla anlatırsak, durum şu: “77 insan yaşamak için yardıma muhtaç, 66’sının yeterli yiyeceği yok, 60’ının temiz suyu yok, 52’sinin tıbbi bakıma pek az erişimi var, 12’si kötü beslenmeden mustarip. Sorun şu ki Yemen’de 100 değil 27 milyon insan yaşıyor.” Varın siz tahayyül edin! Bu pahalı dizaynın arkasındaki güçler ve hesapları ile SalihHusi ittifakının niçin şimdi bozulduğu da cuma yazısına kalsın. Basına sansür misillemesi ABD’nin Rus medya kuruluşları Sputnik ve Russia Today’i lobi kuruluşu sayıp “yabancı ajan” olarak kaydetmesinden sonra Rusya’dan misilleme kararı devreye giriyor. Duma’ya girişi yasaklanacak basın kuruluşları arasında Voice of America ve Radyo Free Europe da var. C MY B