16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 23 Aralık 2017 2 Peçeeski YÖK Başkanı yusuf ziya Özcan: psoorluisninu OZAN ÇEPNİ Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’un İslami İlimler Fakültesi Dekanlığı’na gönderilen ‘peçe’ yazısı ile başlayan kriz devam ediyor. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) soruşturması sürerken, krize ilişkin eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan da konuştu. Görev yaptığı dönemde üniversitelerdeki türban yasağını kaldıran Özcan, Cumhuriyet’e şunları söyledi: “Bizim zamanımızda konu başörtüsüydü. Biz giyime kuşama bir şey yapmıyoruz. Ama biz okula girerken sen böyle girdin, ‘sakalını kes mi’ diyeceğiz. Biz kimiz? Hangi otoriteyle bunu söyleyebiliriz. Altında bomba taşıyorsa o bizim işimiz değil. Güvenlik görevlileri baksın.” O açıklama kalktı Öte yandan, üniversitedeki kriz de derinleşiyor. Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş’un İslami İlimler Fakültesi Dekanlığı’na gönderilen ‘peçe’ yazısı ile başlayan kriz devam ediyor. Kampusta yüzleri kapalı kişilerin tedirginliğe yol açtığı, güvenlik sorunu oluşturdu ğu belirtilerek fakülte dekanlığının sorusu üzerine rektörlük tarafından ‘gereğinin yapılması’ talimatının ardından YÖK olaya el attı. YÖK’e göre ‘bölgesel’ Dekanlığa gönderdiği yazıda mevzuatta bulunmayan “Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Kılık Kıyafet Yönetmeliği” diye bir yönetmeliği referans gösteren Durmuş’un, gelen tepkiler üzerine kendisini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın atadığını hatırlatarak yaptığı “FETÖ tuzağıyla karşı karşıya kaldım” açıklamasını da üniversitenin resmi sitesinden kaldırtması dikkat çekti. YÖK’ün “konunun hassasiyeti ve önemi dikkate alınarak” soruşturma başlattığı duyurusunun ardından ise üniversitede bir yardımcı doçent ve iki memur “soruşturmanın selameti” gerekçesiyle “yazışmaları dışarıya duyurduğu” iddia edilerek rektörlük tarafından görevinden uzaklaştırdı. Edinilen bilgiye göre, olay YÖK tarafından bölgesel bir sorun olarak değerlendirildi ve “bölgesel peçe sorununa” karşı genel bir düzenlemeye de sıcak bakmıyor. l ANKARA Üniversite önünde önceki gün toplanan İslami STK’ler, peçeyi savunmuş ve rektörün istifasını istemişti. EDİTÖR: Figen Atalay TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber Kişisel risk faktörleri n Şiddet mağduru olmak n Dikkat eksikliği, hiperaktivite veya öğrenme bozuklukları n Uyuşturucu madde, alkol veya tütün kullanımı n Düşük IQ n Davranışsal kontrol eksikliği n Sosyal bilişsel ya da bilgi işleme yeteneklerindeki eksiklikler n Duygusal sıkıntı, stres n Antisosyal inançlar ve tutumlar n Aile içi şiddete ve çatışmaya maruz kalma Genç şiddeti Şiddete uğrama ve zehirlenme öldürüyor genç ölümlerinin ilk sırasında yer alıyor Figen atalay Dünyada okul çağındaki 732 milyon çocuğun yarısı, okullarda fiziksel cezanın tam olarak yasaklanmadığı ülkelerde yaşıyor. Dünya genelinde 130 milyon öğrenci okulda zorbalıkla karşılaşıyor. Gerekli önlemler alınmazsa 2030 yılında yaklaşık 2 milyon çocuk ve ergenin şiddet nedeniyle öleceği tahmin ediliyor. 300 milyon çocuk, aileleri ya da bakıcıları tarafından disiplin amaçlı ceza görüyor ve bu çocukların 250 milyonu fiziksel yollarla cezalandırılıyor. Dünyada 119 yaş aralığındaki yaklaşık 15 milyon kız çocuğu, yaşamlarının bir noktasında cinsel ilişkiye ya da başka cinsel eylemlere zorlanmış. Yaşla eğilim artıyor Uluslararası Çocuk Merkezi Adolesan, Genç ve Kadın Sağlığı ve Hakları Program Direktörü Dr. Ayşegül Esin’in verdiği bilgilere göre, Türkiye’de gençlerin birinci sıklıkta ölüm nedeni dışsal yaralanma ve zehirlenme. Yani Türkiye’de gençler tamamıyla önlenebilir bir nedenle ölüyor. Gençlerin büyük çoğunluğunun şiddeti arkadaş, okul ortamında yaşadığına dik Ailesel riskler n Otoriter çocuk yetiştirme tutumları n Sert, gevşek veya tutarsız disiplin uygulamaları n Yetersiz aile desteği n Ebeveynlere duygusal bağlanma azlığı n Ebeveynlerde düşük eğitim ve gelir n Ebeveyn madde kullanımı n Zayıf aile bağları kat çeken Dr. Esin, “Toplumda yaş ile birlikte şiddete eğilim ve tolerans gelişmektedir. Şiddetle mücadele gençlerden başlanırsa başarılı olunamaz. Eğitime çocukluktan ve hatta anne babadan başlanmalı, çocuğun fiziksel şiddet ile disipline edilme tutumundan vazgeçilmeli, aile, okul, toplum ve ilgili paydaşlar ile çözüm yolları birlikte üretilmeli ve hayata geçirilmelidir” dedi. Genç şiddeti nedir? Gençlerin şiddetinin, her gün binlerce genci, ailelerini, okulları ve toplumları etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Dr. Ayşegül Esin, şöyle devam etti: “Gençlerin şiddeti, 10 ile 24 yaşları arasındaki gençle sosyal riskler n Şüpheli akranlar ile ilişki n Çetelere katılım n Akranlar tarafından sosyal ret n Sosyal faaliyetlere katılım eksikliği n Kötü akademik performans n Okul ve öğretmen ilişkilerinde zayıflık rin başkalarını tehdit etmek veya zarar vermek için kasıtlı olarak fiziksel güç veya güç kullandıklarında ortaya çıkar. Gençlerde kabul görmeme, kırılma, gücenme, anlaşılmama, reddedilme, engellenme, korku, kaygı, hayal kırıklığı, yalnızlık gibi acı veren olay ve duygular şiddete dönüşebilmektedir.” Ulusal plan şart UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’nün şiddete son verilmesi için önerileri:  n Çocuklara yönelik şiddetin azaltılmasını hedefleyen eğitim, sosyal refah, adalet ve sağlık sistemlerinin yanı sıra toplum ve çocuklarla da işbirliği yapılarak oluşturulan ulusal planların hazırlanması. n Yetişkinlerin davranışlarının değiştirilmesi; ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler, şiddeti mazur gören toplumsal ve kültürel normlar, yetersiz politikalar ve yasal düzenlemeler, mağdurlara yönelik hizmetlerin yetersizliği, şiddeti önleyen ve bu olguya tepki veren etkili sistemlere yapılan yatırımların sınırlılığı gibi çocuklara yönelik şiddete katkıda bulunan faktörlerin ele alınması. n Ulusal politikaların, şiddet içeren davranışların asgariye indirilmesi, eşitsizliklerin azaltılması, ateşli ve diğer silahlara erişimin sınırlandırılması gibi konulara odaklanması. n Sosyal hizmet sistemlerinin kurulması ve şiddet deneyimi yaşamış çocuklara ilişkin yönlendirme, danışma ve tedavi hizmetlerini verecek sosyal hizmet uzmanlarının eğitilmesi. n Çocukların, ebeveynlerin, öğretmenlerin ve halkın farklı biçimlerdeki şiddeti tespit edecek şekilde eğitilmesi, şiddet olaylarını rahatça dile getirip bildirebilecekleri şekilde güçlendirilmesi. n Çocuklara yönelik şiddet konusunda daha detaylı analiz edilmiş veriler toplanması ve sağlanan ilerlemenin sağlam izleme ve değerlendirme sistemleriyle takip edilmesi. İkinci eş Bulma sitelerine kadın örgütleri tepkili Savaş mağdurları bile katalogda! İkinci eş arayanların buluştuğu evlilikci.com sitesi geçen hafta gündem yarattı. Siteye erişim engellendi, ancak başka benzer adresler varlığını sürdürüyor. “Second Wife” veya “Suriyeli Kadınlar” adlı internet sitesi onlardan sadece ikisi. Türkçesi “İkinci Eş” olan ve İngiltere’de kurulan secondwife.com adlı site, üye olmadan önce ayrıntılı bilgiler soruluyor. “Suriyeli Kadınlar” adlı sitede ise “Evlenmek İsteyen Suriyeli Kadınlar”, “Suriyeli Kadınlar Nelerden Hoşlanır”, “Suriyeli Kadınlar Nasıl Giyinir” şeklinde başlıklar göze çarpıyor. Bu başlıkların altında savaş nedeniyle Suriye’den Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan kadınlar hakkında aşağıda yer aldığı gibi çeşitli cinsiyetçi önyargılar bulunuyor: ‘Kadınlara destek!’ “Suriyeli kadınlar da bizim kadınlarımız gibi narin varlıklardır. Ülkemizde Suriyeli kadınlar ile evlenmek isteyen genç nüfusun artması gibi, evli erkeklerin de Suriyeli kadınlar ile birlikte olma isteği arttı. Üstelik Suriyeli kadınlar resmi nikâh şartı koymadıkları için, er Sitede Suriyeli kadınlarla evlenmenin faydalarından bahsediliyor! kekler onlar ile de bir ev kurarak yaşamaya başlayabilmektedir.” Sitede ayrıca Suriyeli kadınların psikolojilerinin savaş nedeniyle bozuk olduğu, evlenmelerinin onlara da “faydalı” olacağı iddia edilerek, “Sizler de bu kadınların kendilerini iyileştirebilmelerine destek olabilirsiniz” şeklinde açıklamalar da bulunuyor. Evlilik tehdidi Şanlıurfa’da Kadın Merkezi (KAMER) Vakfı adına çalışmalar yürüten Gülseren Kaplan, çokeşliliğin özellikle kırsal kesimde yeni olmadığını ancak savaştan kaçarak Türkiye’ye sı ğınmak zorunda kalan Suriyeli kadınlarla ikinci evlilik yapan erkeklerin ardından bu sayının arttığını dile getiriyor. Kaplan, “Suriyeli kadınlar savaştan kaçıp gelmiş. Bazı erkekler, ‘Sırf korumak için bile, namus adına evlenilir’ gibi bakıyor. Çocuğu hiç olmayan ya da olsa da erkek çocuğu olmayan adamlar ikinci eş arıyor” diyor. Şanlıurfa ve çevresinde şiddet gören kadınlara destek sağlayan ve güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen bir aktivist, evli kadınların kocaları tarafından “Suriyeli kadın getiririm” şeklinde tehdit edildiğini ifade ediyor. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear