16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 23 Aralık 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY haber 13 Davanın jürisi inceJüri dün de kararını veremedi. Oturumlara 3 Ocak’ta devam edilecek Kendilerini kalkındırmışların adaleti Rıza Sarraf’ın açıklamalarına göre: AKP’nin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan öteki para cinsleri dışında, 50 milyon Avro rüşvet almış. İran ile yapılan işlerden de yüzde 50 kâr payı istemiş. Rıza Sarraf’ın işleri için onun önüne bile yatacağını söyleyen AKP’nin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Çin’deki bankalara referans olmak için 100 bin dolar rüşvet almış. AKP’nin Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, ambargolar yüzünden uluslararası para aktarması yapamayan petrol ve doğalgaz paralarını “altın ticareti” kılıfı altında Halk Bankası’ndan çıkarmış. AKP’nin AB Bakanı Egemen Bağış, Sarraf’ın Türkiye’deki Aktif Bank’ta hesap açması reddedilince kendisine yardım etmiş. Bütün bu rezillik ve kepazelikler, günlerce yazıldı, duyuruldu. Dünya âlem biliyor. Gel gör ki, rüşvet alan Zafer Çağlayan da, Barış Güler de, yolsuz işler yapan Süleyman Aslan da, Egemen Bağış da akça ve de pakça vatandaşlar olarak yaşamayı sürdürüyorlar. Bu rezaletin son perdesi karşısında bir tek “Cumhuriyet” savcısı yasalarca kendisine verilmiş görev gereği “Bu suçtur” deyip soruşturma açmıyor! Bir dava daha: TRT’de AKP döneminde yaşanan kadrolaşma konusunda savcılık iddianame hazırlıyor. AKP’nin TRT Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Koyuncu casusluk cemaati FETÖ üyeliğinden 8 yıl hapis cezası alıyor. Savcılık iddianamesinde, hapis cezası alan Koyuncu’yu genel müdür yardımcılığına atayan AKP’nin TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in 30 kez adı geçiyor. İddianamedeki sanıklar ve tanıklar, TRT’deki FETÖ kadrolaşmasına İbrahim Şahin’in neden olduğunu söylüyorlar. İddianameyi hazırlayan “Cumhuriyet” savcısı dahil, bir tek savcı çıkıp İbrahim Şahin hakkında soruşturma ve kovuşturmaya gerek duymuyor! İbrahim Şahin de, merkez valisi olarak devletten maaş almaya ve aramızda dolaşmaya devam ediyor. Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde savcılar ne mi yapıyor? Saray’daki AKP’li ile ilgili karışık ilişkileri açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu soruşturuyor. Başka ne yapıyor? Saray’a yakınlığı belgeli Danıştay Başkanı Zerrin Güngör adına yapılan başvuru üzerine, CHP’yi eleştiren açıklamalar yaptığı için Güngör’ü Danıştay Başkanlar Kurulu’na şikâyet eden avukat İsmail Sami Çakmak’ı soruşturuyor. Neden mi? Avukat İsmail Sami Çakmak, Danıştay’da dosya incelerken bir memur ile tartışmış! Kendilerini kalkındırmakla meşgul olanların adaleti işte buraya kadar… AKREDİTE Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), uygunluk belgelerinin güvenirliliğini ve geçerliliğini belirlemek için kurulmuştu. Kurumun son durumunu belirleyen Sayıştay raporunu CHP’li Sibel Özdemir, Meclis’te açıkladı: “Temel mali tablolara yer verilmediği, mevzuatın öngördüğü sürede faaliyet raporunun açıklanmadığı, performans bilgi sisteminin değerlendirilmediği, bütçe gerçekleşmelerini takip edecek mekanizmanın oluşturulmadığı ve kullanılan örneklerin de ayrıntısına yer verilmediği tespitleri yapılmaktadır.” AKP sayesinde, kendisi akredite olamamış bir akreditasyon kurumumuz var, şükürler olsun. 23 Aralık 2017 SAYI: 33680 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya eleyip sık dokuyor Atilla’nın ifade vermesi, gözlemciler tarafından başta son derece olumlu olarak karşılansa da sanığı zayıf bir pozisyona düşürmüş olması muhtemel ŞEBNEM ARSU eski Halk Bankası genel müdürünün ABD’nin İran yaptırımlarını ihlal edip etmediği yönünde kararı belirleyecek olan jüri, perşembe günkü oturumda oldukça titiz bir görüntü verdi. Bu titizlik, benzer bir detaycılıkla hazırlanmış jüri talimatnamesinde belirtilen suç tarifleri ile birleşince ortaya oldukça zorlu bir süreç çıkıyor. Bu seyirde, verilecek kararın olumlu ya da olumsuz olacağını kestirmek gayet zor. Altmış altı sayfalık ve her bir kelimesi üzerinde kıyasıya uzlaşılmış bu talimatnamenin içeriği, hem savcılık hem de savunma sunumlarında zaman zaman davanın özünden kopuk görülen birçok sorunun aslında ne kadar nihai hedefe kilitlenmiş olduğunu kanıtlıyor. Etkin pişmanlık hakkını kullanan İran asıllı Türk altın tüccarı Rıza Sarraf, tutuklu sanık Mehmet Hakan Atilla ve diğer ifade verenlere defaatle sorulan soruların hatalı sunumlar değil, talimatnamede belirtilen suç unsurlarına dair jürinin zihninde belirgin izler bırakmayı amaçlayan tekrarlar olduğu anlaşıldı. Başrolde Atilla var Bu izler, sabit deliller ve ifadeler üzerinden sanığın, belirtilen altı ayrı suçta, Yargıç Richard Berman tarafından devamlı vurgulandığı üzere, “bilerek, isteyerek, niyet ederek ve bilinçli bir şekilde gizleyerek” eyleme karışıp karışmadığı belirlenecek. Atilla’nın Amerikan mahkemelerinde oldukça nadir görülen bir hamle ile ifade vermesi, davayı takip eden gözlemciler tarafından başta son derece olumlu karşılansa da sanığı zayıf bir pozisyona düşürmüş olması muhtemel. Savcı David Denton’un, Atilla’nın yaptırımlar ve bankacılık konularına ne kadar hâkim olduğuna vurgu yapan soruları ve sorulara kattığı yorumlar, her ne kadar Atilla tarafından “her bankacının bilmesi gereken detaylar” diye açıklansa da jüri nezninde uzmanlığını kanıtlamış olabilir. Bu olası uzmanlık izleniminin, talimatnamenin en kritik bölümü olarak görülen, “bilerek görmezden gelme” kabahatine temel teşkil edip etmeyeceği de belirsiz. Buradaki kilit soru; savunma makamının, Atilla’nın Halk Bankası eliyle düzenlenen işlemler kanalıyla Sarraf’ın, ABD’nin İran’a yaptırımlarını ihlal ettiğinden haberi olmadığı yönünde jüriyi ikna edip etmediği. Savunma avukatlarına göre, jüri ikna edilmiştir. Hükümete göre ise son derece tutarsız çizilen hikâye akışında Atilla’nın suçta işbirliği sabittir. Avukatların anlatımında, Atilla’nın ABD’ye Sarraf tutuklandıktan sonra hiç tereddütsüz gelmiş ve iki kez sorunsuz giriş yapmış olması ve ayrıca, yine tereddüt etmeden ifade vermek istemesi suçsuzluğun birincil göstergesi. Savcıların nezninde, ABD ziyaretinden önce Sarraf’ın iddianamesi incelenip genel müdür yardımcısının ülkeye girişinde herhangi bir tehlike olmadığı garanti edildi. Bir de devlete ait bankada çalışıyor olmasının verdiği özgüven vardı. “Atilla, ‘Ben büyük lokmayım, tutuklayamazlar,’ diye düşündü” şeklinde bir de yorum yaptı savcı Sidhardha Kamaraju, ikinci kapanış sunumunda. Atilla’nın savunma ekibi davanın son duruşmasına kadar müvekkilleri aleyhine gösterilen delillerin zayıflığından yakındı, haklarındaki iddianamenin yersiz olduğuna işaret etti. Sarraf’ın, “cezaevinden çıkabilmenin tek yolu” diye nitelediği itiraflar çerçevesinde, Atilla’yı işbirlikçisi olarak tanımlamasını, sanığın masumiyetinin tüccarın gözü dönmüş özgürlük hırsına kurban edilmesi diyerek reddettiler. Şimdi ise talimatnamede geçen her kelimenin üzerinden dikkatle gittiği anlaşılan jürinin katı filitresi, Sarraf’ın mı yoksa Atilla’nın mı yalan söylediğini belirleyecek. Bankacılık sahtekârlığı ve kara para aklama hem esastan hem de işbirliği çerçevesinde Atilla’ya isnat edilen dört suçu oluşturuyor. Diğer iki suçta işbirliği suçlaması ise Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası, yani IEEPA’yı delmek ve ayrıca ABD Hazine Bakanlığı’nı dolandırmak kapsamında. ABD Hazine Bakanlığı’nı dolandırma fiilinin işlenmiş olma şartı aranırken ambargonun ihlalinde ortada niyet olması yeterli görülüp, tamamlanmış bir suç ey lemi aranmıyor. Bu noktada jürinin kafası karış mış olmalı ki, perşembe öğleden sonra gönderilen bir notta, sanığın ambargoyu ihlalinde, yaptırımların kontrolünden sorumlu Hazine Bakanlığı’nda bağlı OFAC’den yaptığı işlemlere izin verilmediğine dair ispatın şart olduğu hükmüne açıklama istediler. Savunma avukatı Victor Rocco’ya göre bu olumlu bir işaret. “Böylesi bir soru jürinin sorumluluk sahibi olduğunu gösteriyor” diyen avukat, savcılık makamı ile zor da olsa ortak bir cevap metni üzerinde anlaştı. Ambargoyu delme amacıyla suç birliği yapmanın tarifine Rocco’nun ekibinin son dakika eklettirdiği ve sanığın “iyi niyeti tespit edildiği takdirde” bu suçtan kabahatli bulunmayacak olması Atilla için büyük bir kazanım. Kayıtlar tekrar dinlendi Bir başka deyişle, eğer jüri, sanığın ambargonun ihlali esnasında, tamamen iyi niyetle, suç işlediğinin farkında olmadığına hükmederse suçlu sayılmayacak. Jüri odasından gelen bir başka talep savunma için umut vericiydi. Savunmanın, Fethullah Gülen örgütü ile ilişkili olup, davaya temel teşkil eden delilleri yasadışı yollarla ülkeye soktuğunda ısrar ettiği eski İstanbul Mali Şube Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz’ın iki telefon dinlemesine dair ifadesi istendi. Hükümet delili 115 ve 118 olarak adlandırılan bu dinlemelerin ilkinde Atilla ve Sarraf, Atilla’nın sahte olduğunu bilmediği teyit edilen gıda ticaretinde kullanılacak gemiler hak kında konuşmuşlardı. “150 bin tonluk buğday için ödeme geldiği söyleniyor. Hakan Bey de bunun Sarraf’ın tarif ettiği 15 bin tonajlı tahta gemilerle taşınmasının mümkün olmadığını söylüyor” diye dinlemeyi açıklayan Korkmaz, “Hakan Bey’in taşıma gemisine uygun değil dediğini hatırlıyorum” diye eklemişti. Bir de üstüne, bankaya verilen evraklarda, buğdayın Dubai’nin kurak topraklarına yetiştiğinin yazılmasının “sıkıntı olduğunu hatırlıyorum” dediğinde salondan gülüşmeler duyulmuştu. Ancak savunmayı sevindiren kayıt talebi bir sonraki oldu. Sarraf’la rüşvet ilişkisi mahkemece sabit görülen eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve Atilla arasında geçen davanın tek konuşma tapesi, yine Korkmaz’ın anlatımı ile geçen hafta ilk kez jüriye sunulmuştu. Sarraf’a ‘Cabbar’ diye hitap eden ikili arasında geçen bu konuşmada, işlenen suçun bilindiğine dair herhangi bir ifade bulunmuyor. Kayıtlara göre, büyük tonajlı gönderilerin küçük tonajlı gemilerle taşınmasındaki mantıksızlığın, küçük tonajlı gemilere konşimento zorunluluğu olmadığı için yerine gözetim belgesi istendiği konuşuluyordu. Aslan’ın bu belgenin devletten mi yoksa özel bir şirketten mi alınması gerektiğine Korkaz’ın anlatımı ile Atilla’nın cevabı dikkat çekiciydi. “Atilla’nın belgenin devlet kurumunda değil de, SGS gibi özel büyük firmalardan alınmasının daha iyi olduğunu, Dubai’de devlet kurumlarından belge sağlanmasının kolay olduğunu söylediğini hatırlıyorum” dedi. Bu ifade Atilla’nın yalnış bir şeylerin döndüğünden şüphelendiğini, dolayısıyla kabahati görmezden geldiği yönünde yorumlanabileceği gibi, avukatlarından biri böyle bir niyetin kesinlikle söz konusu olmadığının açık olduğunu savundu. İsmini vermek istemeyen hukukçu, “Tonajda tutarsızlık var, gidermek için SGS’den gözetim raporu isteyelim diyor, duruş çok net” dedi. Yine de bu net duruşu jürinin kapalı kapılar ardında teyit etmesi gerekiyor. Cuma günü yarım gün çalışmaya alışkın olan jüri, yargıç Berman’dan tam gün çalışmak için izin istedi, “İstediğiniz kadar çalışabilirsiniz” cevabını aldı. Ancak jüri kararını dün de veremedi. Karar 3 Ocak’taki oturuma kaldı. l NEW YORK Korkmaz’ın Delilleri ‘Gümüş Tepsi’de Yargıç Berman Yargıç Berman, Korkmaz’ın ifadesinde Atilla lehine olan bölümleri bir bir sıralayarak savunmanın bu kişinin tanıklığına itirazında geçerli bir neden olmadığının altını çizmiş olsa da, avukatlar bu konudaki hassasiyetlerini muhafaza ediyorlar. Davayı ya kından takip eden ancak ismini vermek istemeyen Amerikalı bir avukat, yabancı kaynaklardan temin edilen deliller hakkında yasaların oldukça esnek olduğundan bahsetti. “Biz buna Amerikan ceza hukukunda ‘Gümüş Tepsi Doktrini’ diyoruz’ şeklinde konuşan hukukçu, “Delillerin yabancı bir ülkede yasadışı yollarla edinilmiş olması, hangi yollarla edinildi ği, saklandığı, sınırdan çıkarıldığı ve ABD’ye getirildiği gibi hususlar, bu yasadışı eylemlere Federal görevliler karışmadığı müddetçe herhangi bir önem taşımıyor” diye konuştu. “Bu delillerin gerçek ve güvenilir olduğunun ispat edilmesi ise başka bir mesele. Mahkemeler, tabii ki bu delillerin gerçek olduğuna kanaat getirmeden bu belgeler davaya konu edilemez, ya da temel teşkil edemez. “Bu davada Korkmaz’ın tanıklığı o açıdan önemli görülüyor. Belge ve görüntüleri nereden getirdiği ya da hangi grupla ilişkilendirildiğinden öte, Korkmaz’ın, getirdiği bu belgelerin ve kayıtların toplanmasında, incelenmesinde bulunmuş biri olması, bilgi sahibi olması önem taşımakta” dedi. Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:45 06:28 06:49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:20 13:10 15:26 08:01 12:55 15:14 08:19 13:17 15:41 Akşam 17:48 17:36 18:04 Yatsı 19:15 19:02 19:26 Tuğgenerale FETÖ’den ömür boyu hapis FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Çanakkale’de başlatılan soruşturma kapsamında, 18 Temmuz 2016 tarihinde dönemin Gelibolu 18. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Gürgen gözaltına alındı. Gürgen, 19 Temmuz 2016 tarihinde tutuklandı. Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava nın karar duruşmasında Gürgen, 38 yıldır mensubu olduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hiçbir olumsuz davranışının bulunmadığını, 100’den fazla takdir belgesi aldığını söyledi. Gürgen, üzerine atılı suçlamaları reddederek tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, sanık Gürgen hakkında ömür boyu hapis cezasına hükmettiğini açıkladı. l DHA ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Yüzbaşı, FETÖ soruşturmasında itirafçı oldu Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli yüzbaşı İ.A., hakkında soruşturma olmamasına rağmen, savcılığa gelip FETÖ soruşturmaları kapsamında ifade vermek istediğini ve itirafçı olmak istediğini belirtti. Kocaeli Adliyesi’ne itirafçı olmak istediğini söyleyen yüzbaşı, arkadaşlarının gö zaltına alındığını, kendisine de sıranın geleceğini düşündüğünü söyledi. FETÖ hakkında bilgiler veren İ.A., etkin pişmanlıktan faydalanarak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Öte yandan Düzce İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Yılmaz Özdemir de gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü. l DHA [email protected] Kahramanmaraş’ta IŞİD operasyonu: 2 gözaltı Terör örgütü IŞİD’e yönelik çalışma yapan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü ile bağlantılı olduğunu belirlediği 2 adrese operasyon yaptı. Adreslerinde arama da yapılan, isimleri açıklanmayan 2 şüpheli gözaltına alındı. Şüpheliler, sorgulanmak üzere Emniyet’e götürüldü. Operasyon kapsamında önceki gün gözaltına alınan 5 şüphelinin de Emniyet’teki işlemleri sürüyor. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear