24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 9 Mart 2016 4 TERÖR SUÇLAMASI haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ CHP, Erdoğan, Davutoğlu, Atalay, Akdoğan, Ala ve Fidan hakkında suç duyurusu yaptı CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ilgili valiler hakkında çözüm sürecinde PKK’nin kent merkezlerinde silah depolamasına göz yumarak “terör örgütüne yardım ettikleri” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Tezcan’ın dilekçesinde şöyle denildi: AKP seçime oynadı: AKP iktidarının seçim dönemlerini kapsar biçimde örgütü eylemsizliğe yönelten bir strateji izlediği ve bunu sağlama adına ülkemiz çıkarına olmayan taahhütlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Asıl vahim olan husus ise seçim dönemlerini Erdoğan Davutoğlu eylemsiz atlatma adına, terör örgütünün gerek kırsalda ama özellikle kent merkezlerinde gerçekleştirdiği silahlı intikal ve yığınak yapma faaliyetlerine göz yumulmuş olmasıdır. İktidar için: Terör örgütü aylardır, hatta yıllardır şiddet eylemlerine yeniden başlamak için gerekli her türlü donanımı elde ederken, salt iktidarda bir süre daha kalma Atalay Akdoğan pahasına örgütün silah ve mühimmat depolamasına bile bile tepki gösterilmemiştir. Bunun en somut göstergesi valilerce, güvenlik güçlerinin 290 operasyon talebinden sadece 8’i için olumlu karar verilmiş olmasıdır. Terör örgütüne yardım ettiler: Şüphelilerin, PKK terör örgütüne dahil olmamakla birlikte, kamuoyuna intikal eden açık beyanların Ala Fidan dan da anlaşılacağı üzere örgütün kent merkezlerine roketatar, makineli tüfek gibi ağır silahlar ile güvenlik güçlerine aylarca direnmeye yetecek mühimmatı taşıyıp, depolamalarına hiyerarşik yapı içinde izin vererek, keza görevleri gereği bu durumu önleme adına hiçbir tedbiri almayarak silahlı terör örgütüne yardım ettikleri ortaya çıkmıştır. l ANKARA / Cumhuriyet YENİ ANAYASA TARTIŞMASI Bir CHP’li bile kalsa izin vermeyiz ALİ AÇAR Avcılar Belediyesi tarafından düzenlenen 8 Mart Dün ya Emekçi Kadınlar Günü etkin liğinde konuşan CHP Genel Baş kanı Kemal Kılıçdaroğlu, elinde anayasa kitapçığını göstererek anayasa değişikliğiyle ilgili, “İlk 4 maddeyi değiştireceğiz diyor lar. Anayasanın ilk 4 maddesi bi zim kırmızı çizgimiz. Çünkü bu bizim dedelerimizin Cumhuriyeti kurarken ortaya koydukları ira dedir. Meclis’te bir tek CHP’li olduğu sürece bunu değiştirmelerine izin vermeyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu dün Avcılar Belediyesi tarafından düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gü Cumhurbaşanı Erdoğan, Saray’da bir araya geldiği kadınlarla sohbet etti. Erdoğan: Neslimizi nü etkinliğine katıldı. Eşi Sel vi Kılıçdaroğlu ile birlikte alana gelen Kılıçdaroğlu burada toplanan kadınlara seslendi. Yeni anayasa tartışmalarına değinerek ilk 4 maddenin kırmızı çiz kurutmak istiyorlar gileri olduğunu söyleyen kılıçdaroğlu, elindeki anayasa kitap 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Saray’da resepsiyon çığını göstererek, “Bir tek CHP’li parlementoda varsa hiç bir değişikliği yapamayacaklar. Çünkü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 8 Mart Dünya Batılı ülkelerde nüfusun yaş lerinin değil gerçek emekçilerin lanması nedeniyle sorunlar or yuvası haline getiriyor muyuz? biz gücümüzü bu ülkenin kadın Emekçi Kadınlar Günü’nde ver taya çıktığını söyledi. Erdoğan, Sendikaları silah deposu haline larından alıyoruz” dedi. diği resepsiyonda, nüfus ve aile “Doğum kontrolü, aile planla getirenlerin karşısında dimdik 16 Mayıs 1919 yılında İstan planlamasına karşı çıkan tutu ması yapıyorlar. Niye biliyor duruyor muyuz? Bölücü terör ör bul İşgal altında iken Halide Edip munu sürdürdü. musunuz? Neslimizi kurutmak gütünden, paralel devlet yapılan Adıvar’ın Sultanahmet’te halka Erdoğan, Türkiye’nin fark için” görüşünü savundu. ması örgütüne kadar tüm şer çe konuşma yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Sene 2016 meydan lı illerinden çağrılan kadınlara Cumhurbaşkanı Sarayı’nda re Siz tamam diyorsanız telerine karşı milletimizin yanında yer alıyor muyuz?” diye sor da kadınlar gününde konuşmak sepsiyon verdi. Olumlu davra Erdoğan ayrıca, Türk Metal ması üzerine kadınlardan “Evet” isteyen kadınlara yasak konuyor. nışlarıyla kamuoyunun günde Sendikası’nın Kadın İşçiler 21. yanıtı geldi. Erdoğan da bunun Kadıköy’de kadınlar gününü kut mine gelmiş 250 kadını ağır Büyük Kurultayı’nda da kadın üzerine, “Kadınlarımız tamam lamak isteyen kadınların üzeri layan Erdoğan, kadınlara hita lardan terörle mücadele ve ye diyorsa bu iş tamamdır” şeklin ne polis copla gidiyor. Bir kadı ben yaptığı konuşmada, üç ço ni anayasa konusunda destek is de konuştu. Kadınlar Erdoğan’ın na kalkan eli aşağıya indirmeli cuk ve kadın erkek eşitliğine tedi. Erdoğan, “Katil devlet diye bu ifadelerini ayakta dakikalarca yiz” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, ilişkin düşüncelerini açıkladı. rek ihanet çukuruna gömülenle alkışlayarak, “Devlet nerede, biz Türkiye’nin gelişmesi için kadı Doğum kontrolü ve aile plan re inat devletimize sahip çıkıyor oradayız” sloganları attı. nın okumasına önem verilmesi lamasına karşı çıkan Erdoğan, muyuz? Sendikaları, terör örgü l ANKARA / Cumhuriyet gerektiğini belirtti. AKP’de ‘dokunma’ sancısı Erdoğan’ın ısrarı sürerken Davutoğlu partinin tavrını MYK’de netleştirecek EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusundaki ısrarına karşın Meclis’te adım atmayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, konuyu bütçe görüşmelerinden sonra değerlendireceklerini söylemesinin ardından gözler AKP’nin nasıl bir karar alacağına çevrildi. Davutoğlu’nun, cuma günü MKYK ve MYK toplantılarında konuyu masaya yatırması ve partinin nasıl bir süreç işleteceği konusunda bir karara varması bekleniyor. Parti içinde olası gelişmelerle ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: Kafalar karışık: Bölge milletvekilleri, “HDP bunu mağduriyet gerekçesi olarak kullanır, böyle bir fırsat verilmemeli” diyor. Batı illerinin milletvekilleri ise “Her gittiğimiz yerde ‘hâlâ niye adım atmıyorsunuz’ diye soruluyor. Özellikle toplumda rahatsızlık yaratan isimlerin dokunulmazlıkları kaldırılmalı. Ancak eski DEP’lilerin tutuklanmasına benzer görüntü oluşması da sıkıntı yaratır. O yüzden do kunulmazlıkları kaldırılmalı, ancak tutuklanmadan yargılanmaları için bir formül bulunmalıdır” diyor. Eşbaşkanlar kalmalı: Bazı milletvekilleri ise taziye ziyaretine giden Tuba Hezer ve terör örgütüyle aynı yönde açıklamalar yapan Faysal Sarıyıldız ve Ferhat Encü gibi simge isimlerin dokunulmazlığı kaldırılması gerektiğini belirtirken, eşbaşkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın dosyalarının gündeme getirilmesine sıcak yaklaşmıyor. Nevruz beklenir Partinin “dokunma” yönünde karar vermesi durumunda Nevruz’un geçmesinin beklenebileceğine dikkat çekiliyor. TBMM İçtüzüğü gereği, hazırlık komisyonu en fazla 1 ay, karma komisyon da 1 ay içinde raporunu oluşturması gerekiyor. Ancak karma komisyonun raporunun TBMM Genel Kurulu’na sunulmasının ardından görüşme takvimi konusunda ise herhangi bir süre sınırlaması bulunmuyor. Bu nedenle dokunulmazlıkların kaldırılmasının yeni yasama yılına kalabileceği kaydediliyor. l ANKARA ‘CESARETİNİZ VARSA 550 VEKİLDEN KALDIRIN’ Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Diyar zaman bir korunma zırhına bürünerek siyaset yap bakır İstasyon Meydanı’nda madık. Eğer bir parça cesa düzenlenen etkinlikte konu retleri varsa, siyasi ahlakla şan HDP Eş Genel Başkanı Fi rı kaldıysa 550 milletvekili gen Yüksekdağ, “Korkuyla bir nin tamamının dokunulmaz toplumu zapt etmeye çalışan bu korkak iktidar bugün, HDP Yüksekdağ lığını kaldırsınlar. Görelim o zaman, kim düşüncesinden milletvekillerinin dokunulmazlıkla dolayı yargılanacak, kim hırsızlığın rını kaldırma yoluyla, bir korku im dan, ahlaksızlığından, dolandırıcılı paratorluğu inşa etmeye girişiyor. ğından, yüz kızartıcı suçlardan dola Bugün ve bugüne kadar biz hiçbir yı yargılanacak” dedi. l DHA MECLİS’TE ‘KÂFİR YUNAN’ KAVGASI Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Türkçe okunmasıyla ilgili söylenenler... Bunu ne amaçla İzmir’de bulunduğu sırada yapıyor? Utanarak ve üzüle TBMM’de “Kâfir Yunan” tar rek dinledik” dedi. HDP Grup tışması yaşandı. Maliye Ba Başkanvekili İdris Baluken de kanı Naci Ağbal’ın İsmet Ağbal’ı kınadı. Özel’in “Amentü” şiirini oku Söz alan Ağbal, mısraların ması üzerine söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Ağbal Kurtuluş Savaşı sırasında yaşanan acılara karşı bir iç oku Özel, şiirde geçen “Kafir Yunan” ma olduğunu ve nefret söylemi ta ifadesinin “nefret söylemi” olduğu şımadığını savundu. Verilen aradan nu belirterek “Kâfir Yunan’ ifadesi, sonra tekrar söz alan Ağbal, “Şiir ‘Çanlar sussun her yerde’ gibi Hı den maksadını aşacak, bazı arka ristiyanları rencide edebilecek söz daşları üzecek bir anlam çıkarılmış ler, CHP’ye sataşmak için ezanın olabilir, ben de üzgünüm” dedi. Diyanet karar versin, tutuklu mu tutuksuz mu! 19’uncu yüzyılın başında Osmanlı’yı adeta kendi içinden çıkan bir ur gibi sıkıntıya düşürerek valisi olduğu Mısır’ı imparatorluktan koparıp onun hâkimi olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Avrupa’ya tahsil için gönderdiği gençlerden biri geri döndüğünde ona ne okuduğunu sormuş. “İlmi siyaset” cevabını alınca da “Nedir o” diye tekrar sormuş. Çiçeği burnunda yeni mezun genç adam siyaset biliminin nelerle uğraştığını anlatınca da öfkeyle, “Bunların hepsini ben biliyorum, yapıyorum zaten, sana mı düşer” diyerek ona eğitim gördüğü alanla hiç alâkası olmayan, geri planda önemsiz bir pozisyon bahşetmiş. Despotik rejimler böyledir. Özellikle siyaset, hukuk, ekonomi, eğitim, toplum, kültür gibi sosyalbeşeri uzmanlık alanlarında karşınıza geçip yıllarca kafa yorduğunuza, dirsek çürüttüğünüze bakmaksızın her şeyi sizden iyi bildiğini hiçbir birikimidonanımı olmadığı halde cesaretle ileri süren, sizi ürkütüp geri adım attıran, lâfı ağzınıza tıkayan, kafası bozulursa da gününüzü gösterecek muktedirler çıkar. HHH Tayyip Erdoğan rejiminin de bir alâmeti farikası bu. Çok örnek var ve bu yazıyı okumakta olanlar hemen sıralamaya başlayacaktır. Benim aklıma ilk gelen, Erdoğan’ın başbakanken Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’yla faiz indirimi konusunda girdiği (“vatan hainliği” imasına kadar varan) ateşli tartışma. Kavalalı nasıl siyaset bilimi okumuş genci tekdir etmişse ona benzer bir motivasyonla Başçı’ya enflasyon ve faiz arasındaki ilişki üzerine ekonomi dersi verişi… Ekleyebileceğim bir diğeri, Gezi olayları sırasında kendisiyle görüşmeye gelmiş grupla tartışırken olayların sosyolojik boyut kazandığından dem vuranlara “Sizden mi öğreneceğim sosyolojiyi; zaten çok iyi biliyoruz onu” diye verdiği sert tepki. Ve tabii en taze örnek, geçen hafta Anayasa Mahkemesi’nin Erdem Gül ve Can Dündar’la ilgili tutuksuz yargılama kararı ve gerekçesine önce uymadığını, saygı da duymadığını söyledikten sonra AYM’ye ta Nijerya’lardan verdiği “hukuk dersi”… Sanırsınız ki dört başı ma mur hukuk tahsili yapmış ve ömrünü bu alanda çalışıp kafa yorarak tüketmiş bir profesör konuşuyor. Aslında bir kardiyoloji doktorunun hasta için koyduğu teşhise ve önerdiği tedaviye bu alanla uzaktan yakından ilgisi olmayan birinin “Uymuyorum, saygı da duymuyorum” diye tepki vermesi kadar komik bir durum söz konusu!.. Fakat bu komedi, bir ülkenin gidişatına keyfî şekilde hükmetme noktasına süratle gelen biri tarafından icra edilince korkunç bir trajediye dönüşüyor. HHH Hukuktan sosyolojiye kadar her şeyin bilgisine vâkıflık ve hâkimlik şeklindeki bu sorunlu özgüvenin inşasında Erdoğan’ın imamhatip altyapısının da önemli bir katkı payı oluşturduğu kanaatindeyim. O, orada öğrencilere “Siz ileride Türkiye’yi yöneteceksiniz” diyen hocalar tarafından yetiştirildi. Verilen eğitimin her şeyi kuşatıcı bir çerçevesi olduğu iddiasıyla… Bununla bağlantılı o, “bilgi”nin bütünsel olarak dinden çıktığı şeklinde bir hareket noktasına sahip. Gerek imamhatipler, gerekse Diyanet konusundaki hassasiyeti de buradan kaynaklanıyor. Bu kurumların temsilcilerine sürekli olarak kendilerini güvensiz hissetmemeleri konusunda moral aşılıyor. Her şeyin bilgisine vâkıf oldukları telkiniyle onları hiç boynu bükük ve buruk olmamaya, aksine başı dik ve atak olmaya çağırıyor. Yıllarca mağdur edilip ayrımcılığa maruz bırakıldıkları iddiasından hareketle şimdi onları giderek “eşsizleştirip” ayrıcalığa mazhar kılıyor. HHH Zaten Diyanet’in artık neredeyse her gün adeta “dizi dizi inciler” nev’inden fetvalarla ortaya çıkması, gündem olması da bununla bağlantılı. Diyanet, ülkenin seküler hukuk sistemi karşısında giderek paralel, alternatif bir merci gibi işlevselleşiyor. Ve elbette Erdoğan AYM’yi değil Diyanet’i “sayıyor”. Bu yüzden yakında Erdem’le Can için tutukluluk mu, tutuksuzluk mu konusunda da bir fetva çıkarsa şaşırmamak lâzım. Cidden!.. Değil mi ki burası “Yeni Türkiye”?! KPDS VE ALES SORUŞTURMASI Kuran’a el bastırıp soru sızdırmışlar ALİCAN ULUDAĞ 2010 KPSS’nin ardından 2012 KPDS ve ALES’le ilgili başlatılan soruşturmada, cemaatten ayrılan M.Y.Ö. çarpıcı ifadeler verdi. Soruşturma kapsamında müşteki sıfatıyla 4 sayfalık ifade veren M.Y.Ö, şunları söyledi: Onların yöntemi: İzmir’de akademik kariyer yapmayı düşünen lisans mezunlarının abisi Yusuf isimli kişiydi. Sohbetlerde Türkan Saylan gibi kişilerin din düşmanı olduğu, bölücü olduğu, bunlarla mücadele edilmesi gerektiği şeklinde konuşmalar yapılırdı. Bölücü, sosyalist, sol, ateist düşünceye mensup kişilerin sınav sorularını ÖSYM’den çaldıklarını, onlarla onların yöntemleriyle mücadele edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Herkes aldı, biz de aldık: Yusuf ve İsmet cemaate mensup öğrencileri üçerli gruplar halinde farklı zamanlarda kalmakta olduğumuz yurtta bir odaya alıyorlardı. İsmet bize, ‘Burada duyduklarını, gördüklerini kimseye söylemeyeceğine namusun ve şerefin üzerine yemin ederim’ şeklinde yemin ettirerek, Kuran’a el bastırdı. Bunda kul hakkı olduğunu söylediğimde Yusuf abi bize herkesin soruları aldığını, bu nedenle kendilerinin de aldığını söyledi.  70 soru gösterdi: 2012 yılı KPDS sınav sorularıyla cevaplarını bir word belgesi halinde bize veren kişiler Yusuf ve yardımcısı İsmet G’dir. Sınavda 80 soru soruluyordu. Bize 70 soruyu ve cevabını gösterdi. Cevap anahtarını bir belge olarak bize vermedi. Bize gösterilen soruların aynısı sınavda çıktı. Akademisyenler yardım ediyordu: 2012 yılı ALES sorularını ise bana cemaatin evinde Yusuf’un bilgisi dahilinde İsmet verdi. Sınavda 505050 olmak üzere 150 soru soruluyordu. İsmet bize 120 soruyu ve cevabını gösterdi. Ben bu sınavdan 81,00 puan aldım. Araştırma görevlisi olarak başladıktan sonra üniversitede akademisyenlerin abisi Doç. Dr. C.H. idi. Hiyerarşik yapı: Cemaatte hücresel bir yapılanma vardır. Aşağıda küçük gruplar ve o gruplardan sorumlu bir abi vardır. Benim mensup olduğum grubun abisi C.A’dır. O da yukarıda bir başka abiye bağlı. Ben bu kişinin kim olduğunu bilmiyorum. En üstte ise cemaat lideri Fethullah Gülen bulunmaktadır. Burs, himmet, yardım şeklinde toplanan paraları en küçük grubun abisi bağlı olduğu abiye iletir ve cemaatin parasal faaliyetleri bu şekilde devam eder. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear