26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 1 Mart 2016 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Polis telefonundan IŞİD’ciyle görüşme Ankara’daki dava dosyasında yer alan tapelerde, Türkiye’de yakalanan IŞİD’cilerin KEMAL GÖKTAŞ sınır dışı edilmemesi için başka bir IŞİD militanının Türk yetkililerle görüşmesi isteniyor IŞİD üyelerinin sınırdaki faaliyetlerine dair sinde kayıtlı görünen bir telefon ile IŞİD’in sınır emiri Mustafa Demir arasında yapılan bir mir arasında, Gaziantep’te yakalanan bazı IŞİD üyelerinin sınır dışı edilmemeleri konu ri ile neyi kasettiği merak konusu oldu. Tapelerde ayrıca Mustafa çarpıcı bilgilerin konuşma da yer aldı. sunda devreye girmesi istenen Demir’in sınırda IŞİD’in kontro yer aldığı Ankara 3. Ağır Ceza Görüşme kayıtlarında ayrıca Mahkemesi’ndeki telefon görüş Ankara Garı’ndaki canlı bom bir IŞİD’ciden bahsedilmesi de kuşku uyandırdı. Görüşmede lü dışında yapılan geçişlerle ilgili verdiği “ölüm” emrine iliş me kayıtlarında Emniyet Özel ba katliamının emrini verdi Balı’nın “Konuşsun, desin çok kin kayıtlar da yer aldı. İşte din Harekât Daire Başkanlığı adre ği belirtilen İlhami Balı ile De sıkıştırmayın adamları” sözle lemeye takıan o görüşmeler: l IŞİD’Cİ DEVREDE Bizi çok sıkıştırmayın diye konuşsun Görüşme kayıtlarına göre, 5 Şubat 2015 günü Ankara Garı katliamının emrini verdiği iddia edilen İlhami Balı ile IŞİD’in sınır emiri Ebu Ali kod adlı Mustafa Demir arasında önemli bir kuşkuyu gündeme getiren bir konuşma oldu. Tapelere göre Balı, Demir’den IŞİD’e katılmak üzere iken Gaziantep’te yakalanan bazı kişilerle ilgili olarak Ebu Mansur kod adlı bir IŞİD’cinin devreye girmesini istiyor. Balı, Demir’e “Konuşsun yani desin çok sıkıştırmayın adamları” derken Demir de yakalananlarla ilgili ayrıntılı bilgiler alıyor. Tapede geçen konuşma şöyle: İlhami Balı: Hacı bu Ebu Mansur’u ara yaa şu yakalananlar için bi konuşsun yaa yazık, günah ya. Mustafa Demir: Kaç tane bacı? İ: Ee burda 3 tane bacı, bir erkek şeyde de Antep’te de 4 kişi yakalanmış M: Antep’in neresinde? İ: Şeyde içinde merkezde Antep’de yakalanan bir bacı var. O bacının ee kocası şeyit (şehit). Bize yalvarıyor diyor ‘Allah için beni Rusya’ya göndermesinler, beni öldürürler’. Yani biraz şey olduk yaa eğer imkân varsa ara hemen ahi yaa.. M: Tamam: İ: Bi de söyle ahi sana zahmet bizi çok sıkıştırıylorlar. Ee konuşsunlar mecali varsa konuşsun yani desin çok sıkıştırmayın adamları. M: Tamam. İ: Sana zahmet bak geciktirme de yazık günah ya. M: Şimdi hemen arıyom. İ: Tamam inşallah. M: Şey ee 3 bacı 4 erkek. İ: Bu şu sınırda yakalandı Antep’te de Rus aile yakalandı. Artık kaç bacı kaç erkek var bilmiim. Sen Antep’dekilerde 4 kişi... M: Dört dört sekiz mi? İ: Hee. M: Kaçı bayan, kaçı erkek İ: İşte sınırdaki üç bayan, bir erkek. Artık ötekilerini bilmiyom, bir bayan bir erkek var ama gerilerini bilmiyom yani. M: Burda 3 bayan bir erkek.. cinsiyet filan. İ: Burdakilerini de bilmiyom yani cinsiyet filan. ADRES: EMNİYET ÖZEL HAREKÂT DAİRESİ Tapelerde, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanlığı adresinde görünen B.S isimli kişi adına kayıtlı telefon ile IŞİD’ci Mustafa Demir arasında geçen görüşme yer alıyor. Görüşmede “Hedef konumundaki Mustafa Demir ile gerçekleşen görüşme kaydına konu olan Ebu Muhammed isimli şahıs, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Daire Başkanlığı Gölbaşı / Ankara adresli B. S. adı na kayıtlı, ilgili operatör tarafından güncellenen 0 505 ... GSM numarasını kullanarak iletişim irtibatına geçmektedir” notu yer aldı. Söz konusu telefondan 2 Aralık 2014 günü yapılan görüşme şöyle: Ebu Muhammed: He, bu Muhammed Iraki ile ilgili, Nuaybi’yle de görüşsen olur yani, bi şekilde onlardan birine ulaşmam lazım benim. Ha ni senlen bi haber göndermiştim ben, bugün aradığımda.. Mustafa Demir: Tamam. E: Nuaybi’yle de görüşsen olur, Nuaybi’ne söyle, inşallah bizi görüştürsün, işte nasıl ayarlanıyorsa, orda durumu bir ayarlarsan eğer... M: Sen direk. Nuaybi’yle mi görüşmek istiyorsun, kendisiyle mi görüşmek istiyorsun abi? E: Kendisiyle görüşsem çok daha iyi olur ahi. M: Tamam, ben mesaj göndermeye çalışırım in şallah, tamam mı. E: Buradan bi isteğin var mı ahi, Cuma günü çıkacağım ben inşallah. M: Eee yok abi şu an Allah razı olsun. E: İnşallah ahi, aleykümselam, cezarullah. M: Sen haber beklemeden mi çıkacaksın? E: Ahi haber beklemeyelim, işim acil benim, bu M: Tamam. E: Ona göre düzenleme yapacam ben, ıı ne görüşebilirsem, olam olmazma eğer ıı, şeylen görüşecem, hacı ğanim var ya M: Hıhı E: İdari, onunla görüşecem, ya o ulaşsın, ya kendisine ulaşıyım, nasıl, bi şekilde ulaşmam lazım benim. M: Anladım abim, hayır inşallah abi. E: Eyvallah abi. M: Mesaj atarım, ıı bana dönerlerse, inşallah Perşembe günü sen beni ara. E: Tamam kardeşim. M: Ben olumlu ve olumsuz bi haber veririm sana. VUR EMRİ: İNDİR AFFETME Telefon görüşmelerinde sınırdaki geçişlerden “zekât” adı altında haraç alan IŞİD’cilerin, kendi kontrolleri dışında sınırda geçiş yapanları da öldürdükleri ortaya çıktı. Sınır emiri Mustafa Demir ile yabancı uyruklu Sulaiman Daood adına kayıtlı telefonla yapılan 23 Kasım 2014 tarihli görüşme şöyle: Sulaiman Daood: Ahi Muhammed Ayid’i tanır mısın? Mustafa Demir: Nereli bu.. esmer sakallı mı? S: Sakallı evet evet. M: Tanıyorum ahi. S: Kimmiş bu? M: Bizim ıı şeri (ses anlaşılamadı) cezravi dayısının dayıları olması lazım bunların ben tanıyorum onu köyünü de biliyorum. S: Tamam ahi biliyor musun devletten (IŞİD – İslam Devletini kastediyor) izinsiz ne yapıyor bu? M: Ne yapıyor? S: 200 dolara adamın birini şeye geçiriyor kaçakçılarla. M: Ne yapıyor? S: 200 dolar, adamın birini Türkiye’ye geçiriyor. M: İndir gendini affetme. S: Nasıl? M: Elinde de biri varsa götür ahi bırakma. S: Var var var ki aparırım ahi. M: Tamam varsa götür ahi Allah’a emanet. EVİ GÖSTERSİN, YOL ALSIN Mustafa Demir’in, ikametgahı Gaziantep Şahinbey görünen Yusuf Oğur adına kayıtlı telefonu kullanan kişiyle yaptığı görüşmede de benzer bir infazın hazırlığının yapıldığı anlaşılıyor: Yusuf Oğur: Ben akşam baktım bu arkada şı da aradım, herhalde geç git yapmadılar bu arkadaşlar. Mustafa Demir: He he Yusuf abi sana zahmet şeyi hızlandırabilir miyiz, senin bu arkadaş benim yanıma gelsin. İnşallah kendisine Allah’ın izninle kendisine hiçbir şey yapmayacam, yani korkmasın. Sadece senden ricam bu şoförü o 700 dolar yediği şoförü bana yol la, benimle beraber sadece evi göstersin, ondan sonra kendisi yol alsın. Y: Tamam Allah razı olsun. M: Çok ama çok acil olursa çok iyi olur. Hani bir iş ne kadar ekserse o kadar şeyi çıkar hani cılkı çıkar onun için hemen olursa çok güzel olur abi. Y: İnşallah ahi... ‘Amaçları MHP’siz siyaset’MHP Genel Başkanı Bahçeli, ilk kez bu kadar sert konuştu Bahçeli MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP’yi sokağa çekmek ve operasyon partisi yapmak isteyen bir grubun olduğunu” söyledi. Bahçeli, Gülen Cemaati’ni de bu grupların arasında saydı. Bahçeli, “Amaç, MHP’siz siyaset, MHP’siz Meclis” diyerek, muhalifleri “piyonlar ve siyaset asalakları” olarak da tanımladı. Bahçeli, partiye yakınlığı ile bilinen Etik Haber’e yaptığı açıklamada, “MHP’nin siyasi çizgisini saptırmak, fikri omurgasını kaydırmak, etkisizleştirerek silik ve mar jinal bir konuma itmek, seçim barajının altında kalmasını sağlamak ve siyasetten tasfiye sürecini harekete geçirmek. Siyasi hesapları doğrultusunda kullanmak ve sokağa çekerek ’Operasyon Partisi’ haline getirmek. Tek bir cümleyle özetlemek gerekirse değişmeyen nihai amaç ‘MHP’siz siyaset, MHP’siz Meclis’dir” dedi. Husumet cephesi Bahçeli, “husumet cephesinin içindekiler” diyerek de şu grupları tanımladı: “Devletin karanlık deh lizlerinde sinsi hesap yapan gruplar, yeminli Türklük ve Türkiye düşmanları, bölücü hainlere payandalık yapan kokuşmuş zihniyetler ve son dönemde MHP’yi ele geçirerek partileşme ve siyasi sığınak arayışında olan Gülen Cemaati.” Devlet Bahçeli, parti içi muhalefeti de “içimizdeki piyonlar, taşeronlar” olarak nitelendirdi. Bahçeli, “parti içi demokrasi ve değişim” diyenlerin “şaibeli ve karanlık geçmişlerinin bu klişe adı altında saklamaya çalıştığını” kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet haber 11 Rastlantısal hukuk devleti bile ona lüks geliyor Türkiye’de yürürlükteki siyasal rejimi tanımlamak kolay değil. Otoriter olduğu şüphesiz. Ama demokrasinin bazı niteliklerini barındıran bir otoritarizm mi bu? Yoksa dünyada faşizmin 21. yüzyıldaki yeni tezahürlerinden biri mi? Hukuk devleti olma niteliği, “Reis”in veya “Parti”nin devleti olma niteliğine, bir parça da olsa, hâlâ baskın mı? Bu soruların kesin yanıtları yok. Bugün Türkiye neofaşist niteliği giderek artan bir otoritarizm patikasında ilerliyor. Hukuk devletinin kurumsal yapısı da zaman zaman varlığını gösteriyor. Demokrasinin parçalı bölüklü, hukuk devletinin rastlantısal olarak yürürlükte olduğu bir ülke. Anayasa Mahkemesi Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasının hak ihlali olduğuna karar verirken hukuk devletinin hâlâ yürürlükte olduğunu gösterdi. Üstelik yalnız tahliye kararı vermekle yetinmedi. Cumhurbaşkanı ve sözcüsü inkâr etseler de AYM’nin karar gerekçesi, Can Dündar ve Erdem Gül’e açılan davanın esastan temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu söylüyor. Böylece bu iki gazeteci arkadaşımızın şahıslarında Türkiye’de basın özgürlüğü mücadelesi önemli bir destek kazandı. Buna karşılık, sadece gazetecilik faaliyeti nedeniyle üç ay tutuklu kalmaları, Reis’in ve hempalarının bastırmasıyla belki yeni hukuk maskeli kumpaslara maruz kalmaları riskinin devam etmesi, demokratik hukuk devleti rejiminde yaşamadığımızı gösteriyor. Geriye külleri kaldı Aynı günlerde Türkiye’de Kürtçe yayımlanan tek günlük gazete olan Azadiya Welat’ın sorumlu yazıişleri müdürü Rohat Aktaş’ın külleri ailesine teslim edildi. Cizre’de öldürülen sayısı yüzü aşkın sivilin arasında Rohat Aktaş da vardı. İktidar onu terörist olarak damgalasa da o gazetecilik görevini yapıyordu. Diğer onlarca sivilin cesedi gibi, ondan geriye külleri kaldı. Türkiye’de Kürt sorununu Kürtlerin cephesinden izlemeye, aktarmaya, haber yapmaya çalışmanın ağır bedelini simgeliyor şimdi Rohat Aktaş’ın külleri. Terörle mücadele kisvesi altında terör benzeri bir şiddeti uygulayan devletin artık sayısını izleyemediğimiz bir mağduru o. Can Dündar ve Erdem Gül’ün serbest bırakılmaları vesilesiyle “Türkiye’de hâkimler var!” deyişi dile getirildiği anda, yasalara bütünüyle aykırı bir girişimle İMC TV’nin uydu yayını savcılık müracaatıyla kesildi. RTÜK’ün yetkisini savcılık gasp etmişti ve başka bir kamu kurumu da emri anında uyguladı. Sanki, AYM’nin Dündar ve Gül kararına aldanmayın, bu ülkede hukuk devletinin yürürlükte olduğu yanılgısına kapılmayın, deniyordu. Takşak mekanizması Nitekim bu mesaj öfkeli bir ses tonuyla gelmekte gecikmedi. Cumhurbaşkanı, AYM’nin kararını tanımadığını, bu karara saygı duymadığını ve (nasıl yapacaksa?) bu kararı uygulamayacağını ilan etti. Yanlış anlaşılmasın. Aynı mahkemenin Roboskili ailelerin iki yıldır beklettiği başvurusunu, “evrak eksikliği” gerekçesiyle iade etmesini tanımadığını, saygı duymadığını, uygulamayacağını söylemiyordu Cumhurbaşkanı. Şahsi olarak takipçisi olduğunu ilan ettiği, nitekim müdahil olduğu bir davada AYM’nin kararını kabul etmediğini, uygulamayacağını söyledi. Halbuki bunu söyleyen kişi, tam da hukuk devletinin nihai güvencesi olmakla mükelleftir. Şimdi hukuk devletini de fiilen ortadan kaldırma arzusunu açığa vuruyor. Kendi meşruiyetinin üstüne kezzap atıyor. Rastlantısal hukuk devleti bile ona “lüks geliyor”. Bütün devlet kurumlarının, medyanın ve toplumun takşak mekanizması içinde çalışmasını arzuluyor. Dündar ve Gül’ün duruşması 25 Mart’ta yapılacak. AYM’nin kararına karşı dik durması yukarıdan “tavsiye edilen” ağır ceza mahkemesi hâkimleri kırık dökük demokratik hukuk devleti mi yoksa otoriterliği neofaşizme dönüşen Reis devleti yönünde mi karar verecekler? Rastlantısal demokraside şimdilik ikisi de mümkün. Şimdilik diyoruz, çünkü sayısı artık bini aşan ölen asker, polis, sivil ve militanla, bütünüyle tahrip edilen yerleşim yerleriyle, üç yüz bini aşkın yerinden edilmiş insanla ağır bir iç savaş manzarası sunan Kürt sorununun girdiği mecra, hâkim ulus ittifakının neofaşizme rıza göstermesine yol açtığında, yukarıdaki sorunun da bir anlamı kalmayacak. HASAN FERİT GEDİK DAVASINDA AVUKATTAN TEPKİ Tekbir getirip davayı siyasete çekmek istiyorlar Maltepe Gülsuyu’nda, Hasan Ferit Gedik’in uyuşturucu satıcıları tarafından vurularak öldürülmesine ilişkin görülen davaya devam edildi. Duruşmaya biri başka suçlardan olmak üzere 8’i tutuklu sanık ile 10 tutuksuz sanık katıldı. Evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, TİB’den gelen CD’nin çözümü ve bazı tanıkların talimatla ifadelerinin alınması için ertelendi. Mahkemenin ertelenmesinin ardından Hasan Ferit Gedik’in ve ailesinin avukatı olan Ebru Timtik, “Mevcut siyasi iktidarın hoşuna gidebilecek söylemler kullanarak duruşma alanından dışa Duruşma sonrasında pankart açan iki kişi gözaltına alındı. rıya çıkıyorlar ve oradan sloganlarla ayrılıyorlar. Onlar kendilerini meşru göstermek için tekbir getirerek kendilerini politik bir mecraya çekmek istiyorlar” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Askeri Casusluk davası SONUCU İÇİN açıklama YAPTI Genelkurmay’dan ailelere: Sevincinizi paylaşıyoruz Genelkurmay Başkanlığı, beraatla sonuç sinde, söz konusu yargılamaların hakkaniyete uy lanmasının ardından Ca gun neticeleneceğine olan susluk Davası sanıkla inancımız sürekli olarak rı için bir açıklama yap muhafaza edilmiş, verilen tı. Genelkurmay, beraat beraat kararları ile bir eden personelin “sevin likte bu yöndeki inanç ve cini paylaştıklarını” dile beklentilerimizin haklılı getirdi. Genelkurmay ğı tekrar ortaya çıkmıştır. Genelkurmay Başkanı Akar. Alınan bu kararlar çerçe Başkanlığı’nın internet vesinde, beraat eden per sitesinden yapılan açıklama sonelimizin, ailelerinin ve TSK da, özetle şu görüşlere yer ve mensuplarının sevincini yürek rildi: “TSK olarak; hukukun üs ten paylaşır, kendilerine sağlık tünlüğüne saygının gereği ve lı ve mutlu günler dileriz.” adil yargılanma ilkesi çerçeve l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear