16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR AVRO FAİZ BORSA 3.2120 0.4 kuruş 3.5260 0.2 kuruş 9.59 0.2 puan 76.209 159 puan Trump depremi8 EDİTÖR:ŞEHRİBANKIRAÇ TASARIM:SERPİLÜNAY ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 900.05 23.79 lira 134.35 3.6 lira Perşembe 10 Kasım 2016 ABD’de başkanlığa Trump’ın seçilmesiyle dolar/TL 13 kuruş zıpladı. Kurda yeni tarihi zirve 3.30 olarak kaydedilirken dünyanın dört bir yanında borsalar düştü altın yükseldi ABD’deki kritik başkanlık seçimi için nefes kesen yarış Cumhuriyetçi Donald Trump’ın zaferiyle son bulurken Trump’ın başkanlığı piyasalarda deprem etkisi yarattı. Seçim sonuçları ABD’den Asya’ya, Avrupa’dan gelişen ülkelere tüm piyasalarda şok dalgasına neden olurken, dolar/TL de likit piyasada 3.30’u görerek rekor kırdı. Avro/TL’de görülen tarihi zirve 3.6922, sepet bazında TL’de ise 3.4858 oldu. Piyasalardaki ilk tepkinin ardından satış baskısı hafifledi ancak tam olarak ortadan kalkmadı. Analistler piyasalarda oynaklığın artacağını tahmin ediyor. Trump’ın başkan seçilmesi sonrası vergi indirimleri, bütçe açığı, göçmen politikası ve ABD Merkez Bankası (Fed) konusundaki yenilikler piyasaları endi şelendiriyor. Seçim sonuçlarının hemen ardından Meksika pezosu yüzde 12’ye yakın düşüşle en çok kaybeden para birimi oldu. Dolar karşısında en son 1994 yılında gördüğü 20 düzeyine inerek tarihi dibe düştü. Bu para birimini yüzde 4.19’la Güney Afrika randı, yüzde 2.44’le de Türk Lirası takip etti. ABD kontak kapattı Trump, seçilmesi halinde Kanada, ABD ve Meksika’nın taraf olduğu serbest ticaret anlaşmasını iptal edeceğini açıklamıştı. Trump’ın izlemek istediği ticaret politikalarının Çin ve Meksika’dan ithalat yapan Amerikan üreticileri zora sokacak gibi görünüyor. Gümrük vergisini yükseltmek isteyen Trump, Çin mallarına yüzde 45 gümrük vergisi uygulamak istiyor. Oyların açıklandığı sürede Trump’ın öne çıkmasıyla birlikte ABD vadelilerinde de sert düşüşler yaşandı. ABD vadelileri S&P500, Dow30 ve Nsdq100 endekslerinde kayıplar yüzde 5’e ulaştı. ABD borsaları için ‘devre kesici’ uygulaması olduğu için endeksler en çok yüzde 5 değer kaybedebiliyor. ABD, dün güne artıda başladı. Asya borsaları yüz de 3.5 düşerken, Avrupa yüzde 1 civarı geriledi. Dolar, altı önemli para biriminden oluşan sepet karşısında yüzde 2’yi aşkın değer yitirdi. Altın fiyatları yüzde 3.2’nin üzerinde yükselişle 1300 doların üzerine çıktı. Türkiye piyasalarının açılmasının ardından işlemlerin hacim kazanmasıyla kur 3.19’lu seviyelere geriledi. Serbest piyasada dolar 3.2120 TL’den günü tamamladı. Borsa İstanbul yüzde 2.37 düşüşle başladığı günü 0.21 ekside kapadı. Doğan Holding hisseleri güne yüzde 12 yükselişle başladı ve yüzde 10.67 artıda kapandı. Doğan Grubu ve Trump’ın Mecidiyeköy’deki Trump Towers kulelerinde ortaklığı bulunuyor. Gözler Fed’de Meksika’nın para birimi dolar karşısında yüzde 10 civarında yaşadığı değer kaybını korurken, ilk etapta doğrudan bir etki beklenmeyen TL gibi para birimleri ise daha çok ABD Merkez Bankası (Fed) kararlarından nasıl etkileneceğine yoğunlaştılar. Fed’in olası bir faiz artışını ötelemesi ya da daha az artışa gitme ihtimali kurumsal yüksek döviz açık pozisyonu bulunan Türkiye gibi bazı gelişen ülkeler için pozitif bir gelişme. Trump, mevcut Fed Başkanı Janet Yellen’i değiştireceğini söy lemişti. Trump’ın kazanmasıyla Fed’in aralıkta faiz artırma ihtimali sert bir şekilde geriledi. l Ekonomi Servisi Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “Trump’ın bize nasıl etki yaratacağını kestirilemediği için ilk piyasa tepkisi çok sert aynen dış dünyada olduğu gibi. Orta vadede ülke ilişkileri ön plana çıkacaktır ki bu şu an için tam bir soru işareti, her iki yöne gidebilir” dedi. HSBC Portföy Yatırım Stratejisti İbrahim Aksoy, “Fed faiz artırmayacak beklentileri yeniden devreye girebilir. Fakat o güne kadar piyasalarda risk alma iştahı düşük seyretmeye devam edecek” dedi. Her ne kadar piyasalar Trump’ın başkanlığına sevinmemiş olsa da iş dünyası umutlu. Eczacıbaşı Holding Piyasada belirsizlik hâkim Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Çok büyük halk kitleleri mutsuz. Hepimiz düşünüyorduk ki demokrasi ve serbest piyasa insanların tüm sorunlarını çözecek. Bunun böyle olmadığının ilk işareti 11 Eylül 2002’de geldi. İnsanlar reform beklentisi içindeler. Trump, bu reformu yapabilir mi bilmiyoruz. Hillary Clinton kazansaydı kurulu düzenin bir adayı olarak bu reformları yapma şansı düşüktü.” İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince ise “Bütün dünyanı ciddi şekilde kutuplaştığını, bana nazaran genç olanların daha heyecanlı bir 21. yüzyıl yaşayacağını düşünüyorum. Tabi iletişim öyle bir ilerliyor ki kimsenin kimseye artık şeffaflıktan uzaklaştırmasına imkan yok” dedi. Grafik: Ayşe Bilget Emine Erdoğan R. Tayyip Erdoğan Ali Koç 30 bin askeri araç Fuarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Otokar standını ziyaret ederek Ali Koç, Koç Holding Üst Yöneticisi Levent Çakıroğlu ve Otokar Genel Müdü rü Serdar Görgüç’ten milli ana muhabere tankı Altay hakkında bilgi aldı. Koç, “30 bine yakın askeri aracımız Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, 30’a yakın ülkenin ordusunda ve BM birimlerinde hizmet veriyor” dedi. Ali Koç: Altay’ı üretmeye hazırız Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Otokar Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, milli ana muharebe tankı Altay’ın seri üretiminde görev almaya hazır olduklarını söyledi. Koç, Altay tankının prototipinin üretimi için yaklaşık 1 milyar dolar harcama yapıldığını belirterek, Otokar’ın seri üretim ihalesini kazanması halinde 5 yılda 250 tank teslim edeceğini kaydetti. Koç, “Görevlendirildiğimiz takdirde üzerimize düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmeye hazırız. Ülkemiz savunma sanayisinin ihtiyaçlarını karşılamanın da ötesinde Altay’ın ihracatını gerçekleştirebilecek seviyelere getirmeyi hedefliyoruz. Dost ve müttefik ülkelerin Altay’a gösterdikleri ilginin uzun vadede ülkemizin sa vunma sanayi ihracatına da olumlu katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi. Koç, bu yıl üçüncüsü düzenlenen savunma sanayi ve iş geliştirme platformu High Tech Port by MÜSİAD’daki Otokar standında, Türkiye’nin yurtdışı ve yurtiçi pek çok çalkantıya rağmen ekonomik performansıyla dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almayı sürdürdüğünü söyledi. LNG’ye talip Öte yandan Koç Holding bünyesindeki ADG Enerji, doğalgaz arz güvenliğinde kritik rol oynaması beklenen yüzen LNG depolama ve tekrar gazlaştırma tesisi kurmak için lisans başvurusunda bulundu. Tesislerin, İzmir ve Yalova’da kurulması planlanıyor. l Ekonomi Servisi Özince: Enseyi karartmamak lazım İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, “18 yaşımdan beri Cumhuriyet okuruyum. Okurunuz olmaya devam edeceğim” dedi PELİN ÜNKER İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, gazetemize yönelik soruşturma ile yazar ve yöneticilerimizin tutuklanmasıyla ilgili “Toplumun desteklediği çağdaş kurumlar daima ait olduğu yeri bulur. Enseyi karartmamak lazım” dedi. Ait olduğu yeri bulur Gazetemizin sorularını yanıtlayan Özince, “18 yaşımdan beri Cumhuriyet okuruyum. Nokta” diyerek şöyle devam etti: “Onun için de çok şeyler geldi gitti. Bu noktadayız. Enseyi karartmamak lazım. Her şey geçer. Netice itibarıyla Atatürk’ün dediği gibi Türkiye Cumhuri yeti her zaman payidar olacaktır. Ve ona yakışan her türlü kurumsal örgüt de kendini çağdaş çizgide tutabileceği ölçüde tarihte var olacaktır. İç ve dış kamuoyunda da ait olduğu yeri bulur. ama ben özellikle kaçındığımdan da değil ama İş Bankası’na el konma söylemi olduğun da bana bir şey soran olmadı. Hiç ihtiyaç yok sorulmasına da. Toplumun desteklediği çağdaş kurumlar daima ait olduğu yeri bulur. Tarihte yerini bulur. Ben okurunuz olmaya devam edeceğim. Size kolay gelsin.” Atlatacaksınız Gazetemizin bu durumu atlacağından hiç tereddüdümüzün olmaması gerektiğini söyleyen Özince, dün akşam Zülfü Livaneli ile arasında geçen konuşmayı da şöyle aktardı: “Dün akşam Zülfü Livaneli’nin 50. yıl konserindeydik. Orada da konuştuk, dedi ki ‘Bu memlekette her şey başınıza gelebilir. Taş da düşebilir, ayı da çıkabilir.’ Öyle, çeşitli şeyler olabilir insanlara.” Süper yetkili fon Türkiye Varlık Fonu Yönetimi AŞ, faaliyet alanı kapsamında her türlü ticari ve finansal faaliyetleri yapabilecek, yerli ve yabancı ortaklıklar kurabilecek, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla çeşitli iş birlikleri gerçekleştirebilecek. Fon’un işleyişine ilişkin esasları belirleyen Bakanlar Kurulu kararı, Res mi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Fon mal varlığı, teminat gösterilemeyecek, rehnedilemeyecek, başka bir amaçla tasarruf edilemeyecek, haczedilemeyecek, ihtiyati tedbir konulamayacak ve iflas masasına dahil edilemeyecek. İzin ve onaylar aranmaksızın finansman sağlayabilecek. l ANKARA Başkan Trump! ABD başkanlık seçimlerini Trump kazandı. Şimdi olası gelişmeleri düşünürken iki etkeni birlikte göz önüne almak gerekiyor. Birincisi sağ popülizm olarak yükselen büyük “reaksiyon” dalgası! İkincisi de, ABD’nin siyasi iktidardevlet yapısı. Birinci etkeni, Cumhuriyetçi Parti’nin geleneksel muhafazakâr kesimin tepkisinden hareketle düşünmeye başlayabiliriz. Burada bize, Prof. Mark Lilla’nın Shipwrecked Mind (Eylül 2016 Karaya oturmuş akıl) başlıklı çalışması yardımcı olabilir. Lilla, var olan düzeni, geçmişteki mükemmel bir dönemin bozulmasıyla ortaya çıkan bir yanlışlık (parantez EY) olarak gören, yıkarak geriye dönmeyi hayal eden “reaksiyoner” akımla, düzeni korumayı amaçlayan “muhafazakâr” akım, arasında bir ayrım yapıyor. Muhafazakârlara örnek olarak, ABD’de Cumhuriyetçileri, hatta Clinton’ı, Avrupa’da muhafazakâr, sosyalist partileri, genel olarak liberalleri, Türkiye’de DP, AP, ANAP, DYP gibi partileri düşünebiliriz. Hangi ülkeye baksak geçmişi özleyen bir “reaksiyoner” hareketle karşılaşıyoruz: Brexit, Fransa’da Marine Le Pen, İtalya’da 5 Yıldız, Filipinler’de Başkan Duterte... Örnekleri çoğaltmak, hatta Türkiye’de AKP’yi de bu dalgaya eklemek olanaklı. “ABD’yi yeniden büyük yapacağız” diyen Trump bu dalganın parçası. Bugün, yükselmekte olan reaksiyoner akımın temelinde bir taraftan, neoliberal küreselleşmenin işçi sınıfı, orta sınıf içinde yarattığı yıkımın, korku ve güvensizliğin ürünü ırkçı, dinci milliyetçilik; diğer taraftan, zeminini postmodernizmin hazırladığı “yerelcilik” “gerici cemaatçilik” var. Reaksiyoner dalga geçici bir olgu değil; liberalizmin çöküşünün, “zamanın ruhu” “yeni faşizmin” dışavurumu. İkili yönetim, kuklacılar... Yıllardır, Washington’da çeşitli meclis komisyonlarına danışmanlık yapan, Prof. M. Glennon’un, “Ulusal Güvenlik ve Çifte hükümet” başlıklı çalışması (aktarmıştım), Amerika’yı aslında (İngiltere’de Kraliçe Victoria döneminde yerleşen bir modeldeki gibi) seçilmişlerin değil atanmışların yönettiğini gösteriyor. Seçilmişler esas olarak demokrasi görüntüsünün meşruiyetini koruyor. Sürekliliğin sağlanması açısından, işleri atanmışların oluşturduğu “pratik hükümet” yürütüyor. Andrew Kreig de “Başkanları oynatan kuklacılar” başlıklı çalışmasında devlet başkanlarının (Obama’nın da), geçmişlerinde mutlaka, CIA, NSA vb., gibi güvenlik kurumlarıyla, Rothschild gibi büyük mali güçlerle, savunma ve enerji endüstrisinin liderlikleriyle geliştirdikleri ilişkileri ayrıntılarıyla aktarıyor. Kreig’e göre, finanssavunmaenerji oligarşisi yalnızca kendi istedikleri adayların seçilmesi için çabalamakla kalmıyor, seçimleri kazananları devletin içindeki bağlantıları (“pratik hükümet”E.Y) üzerinden yönlendiriyorlar. Trump’ın, Başkan yardımcısı Mike Pence, “muhafazakâr” kesimden; Kongre ve mali çevrelerle yakın ilişkileri var. Trump’ın en önemli destekçilerinden biri meslekten yatırımcı bankacısı, eski New York Belediye Başkanı, Rudy Gulliani. Trump’ın zafer konuşmasına, “Kusura bakmayın geciktim, karmaşık iş, çok karmaşık...” sözleriyle başlaması, önceki, ateşli, saldırgan söylemi terk ederek, Clinton’a ülkeye verdiği büyük hizmetler için teşekkür etmesi, ekonomide altyapı yatırımlarına öncelik vererek iş yaratmaya kararlı olduğunu vurgulaması da “düzenin” ve “pratik” hükümetin izlerini taşıyordu. “Irk, din ayrımı yapmadan tüm vatandaşların Başkanı olacağını”, “en yetenekli vasıflı insanları bütün dünyada arayıp bulup bir araya getireceğini” vurgulaması da seçim kampanyasını belirleyen, ırkçı, göçmenlik karşıtı retoriğin sınırlanmaya başladığını haber veriyordu. Bunların yanı sıra son günlerde FBI’ın Clinton’ı suçlayarak suları köpürtmesine, seçimlerde, Cumhuriyetçilerin Meclis ve Kongre’de çoğunluğu sağlamasına bakarak, muhafazakâr kanadın ve “pratik hükümetin”, yükselen “reaksiyon” dalgasını etkisizleştirmek açısından Trump’ı benimsemeye, kontrol etmeye başladığını düşünebiliriz. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear