24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 23 Ekim 2016 EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN 36 bin 500 avukat başkanını seçiyor İstanbul Barosu’nun dün protestolarla geçen genel kurulunda bugün seçim var CANAN COŞKUN Dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun genel kurulu, dün Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nde yoğun katılımla başladı. Baronun yeni yönetimi bugün seçilecek. 36 bin 500 avukat, aynı salonda, sandığa gidecek. Baro Başkanı Ümit Kocasakal, açılış konuşmasını yaptığı sırada, avukatlar, ellerinde katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi fotoğraflarıyla sahneye çıktı. Kocasakal ise “Katledilişiyle en büyük acılardan birini yaşadım. İnanırsınız inanmazsınız, farklı düşünceler dost olmamıza engel değil” dedi. Delegelerden, 5 ay tutuklu kalan avukat Ayşe Acinikli, boro yönetimini, Kürt illerindeki operasyonlara sessiz kalmakla eleştirildi. Acinikli’ye, başka bir avukat tepki gösterince, salonda kısa süreli arbede yaşandı. ‘Elçi’yi anıyorum’ Baroya üç dönemdir başkanlık yapan Doç. Dr. Ümit Kocasakal, hayatını kaybeden meslektaşlarını andığı sırada, Tahir Elçi fotoğrafları taşıyan avukatlar tarafından protesto edildi. Protestoya saygı duyduğunu söyleyen Kocasakal, “Biraz beklense diğer cümlem buydu. Her türlü politik hususlardan önce görevi başındayken katledilen Tahir Elçi’yi rahmet ve özlemle anıyorum” dedi. Tahir Elçi ile yaklaşık 23 yıl önce tanıştığını aktaran Kocasakal, “Elçi politik ve ideolojik olarak benden farklı düşüncelere sahipti ama dostumdu. Cinayeti işleyenlerin bulunup cezalandırılması en büyük dileğimdir” ifadelerini kullandı. Kocasakal, aday olmamasının nedeninin politika olmadığını söyledi. Ümit Kocasakal, ‘kimsenin önünde ceket iliklemediklerini’ kaydederek, “Herkes savrulurken, izler birbirine karışırken aynı enlem ve boylamda kaldık” dedi. ‘Mahcup etmedik’ Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Mehmet Durakoğlu ise “Ergenekon, Balyoz’da ta Vedat ARIK Genel kurula, Baro Başkanı Ümit Kocasakal’ın konuşması sırasında, öldürülen Tahir Elçi protestosu damga vurdu. kındığımız tavırla tarihe geçtik. Kumpas sözcüğünün anlamı bilinmiyordu. Astıkları astık, kestikleri kestikti. Boyun eğmedik. Üzgünüz, haklı çıktık. Bunu yazacak hukuk tarihi. Bunlar olurken birileri ‘Baro düştü’ diye sevinç çığlıkları atıyordu. Biz avukatları hiç mahçup etmedik. Biz hiç ülke bütünlüğünü savunmaktan vazgeçmedik. Kürt kökenli arkadaşlarımızı da savunduk” diye konuştu. Tahir Elçi eleştirileri için de üzüldüğünü aktaran Durakoğlu, “Tahir Elçi benim çok yakın arkadaşımdı. Bakırköy’de duruşmasında ben vardım, Diyarbakır’da cenazesinde de” dedi. ‘Baro siyaset yapmalı’ Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Several Ballıkaya, Elçi’yi andı. Baronun Elçi’ye sahip çıkmadığını söyleyerek, “Ölüme giden yolu bir bir döşemişlerdi. İstanbul Barosu, açıklamalarında ‘her ne kadar gö ‘Ensar protestosu’ Hukukun Üstünlüğü Grubu adayı, çocukların istismar edildiği Ensar Vakfı’nın avukatı Mehmet Sarı, sahneye çıktığı sırada, salondan “Ensarcı Mehmet tecavüzü aklama” sloganları yükseldi. Sarı, şunları söyledi: “Baronun görevi hukuk düzenini savunmak olmalıdır. İstanbul Barosu, toplumu kucaklayıcı bir dil kullanmalı. Toplumun müdafii olmalı. Kendisi bir sorun haline gelmemelidir. Kısır ideolojik tartışmaların tarafı olmamalıdır. Bu statüko, hamaset devam edemez.” rüşlerine katılmasak da’ dedi. Döşenen taşlardan en büyüğü budur” dedi. Hukukun siyasetten ayrı olmadığını kaydederek, “On yıllar önce elde edilen hakların askıya alınmasını kabul etmiyoruz. Bu yüzden ‘İstanbul Barosu siyaset yapmalıdır’ diyoruz. Cumhurbaşkanı’nın Kaçak Sarayı’nda, başkanların cüppelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışması, yüksek yargının fotoğrafıdır. Bu nedenlerle mahkemelerden adalet çıkmıyor” diye konuştu. Ballıkaya, baronun KCK operasyonlarında yargılanan avukatlara da sahip çıkmadığını söyleye rek, “Arkadaşlarımız ağır cezalar alma riskiyle karşı karşıya. Baro, adliyelerde dini etkinlikler yapılmasına da karşı çıkmadı. Laiklik mücadelesini de biz veriyoruz” diye konuştu. ‘Güçsüzlerin sesi’ Avukat Hakları Grubu adayı Ömer Kavili ise “Avukat yapayalnızdır. Bu noktada baro avukatın hem zırhı hem de kılıcıdır” dedi. Kavili, “Kocasakal’ın bir tek tartışma programına çıktığını görüyor muyuz? Öyle cenderelerden geçiyoruz ki hukuk oyuncak yapılmış, bunlar yapılırken baro neredey di?” diye sordu. OHAL’le birlikte polise geniş yetkiler tanındığını vurgulayarak, “Kişi, polisin uygun gördüğü yere, uygun gördüğü süre kadar götürülecek. Sahipsiz cesetler bulunacak. Faili bulunamayacak. Bu düzenlemeler kalıcı hale getirilmektedir. Barolar muktedirlere ses çıkarmıyor. Seçimi kazandığımızda hakları çiğnenen herkes için bir birim oluşturacağız. Sessiz insanların sesi, güçsüzlerin gücü olacağız” diye konuştu. ‘Avukatı düşünmediler’ İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Ali Rıza Kaplan, “Yıllardır baroyu yönetenler, avukatlar aleyhine çıkan hiçbir kanuna, yönetmeliğe, mevzuata engel olamamış, olmak için de etkin bir çaba göstermemişlerdir. Biz, şehit yakınları ve gaziler için bir merkez kurup dava masraflarını karşılayacağız” dedi. l İSTANBUL Sosyal MEDYADAKİ ‘AK SİLAHLANMA’ ÇAĞRILARINA TEPKİLER ARTIYOR ‘İç savaş heveskârlığı’ CHP, sosyal medyadaki #AkSilahlanma çağrılarını hem Meclis gündemine taşıdı hem de savcıları göreve çağırdı. CHP’li Murat Emir, ‘Bireysel silahlanma çağrılarının iç savaş heveskârlığı olduğuna’ dikkat çekti. CHP, sosyal medyada “AkSilahlanma” başlığı altında başlatılan bireysel silahlanma çağrılarını hem Meclis gündemine taşıdı hem de savcıları göreve çağırdı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “Bireysel silahlanma çağrılarının iç savaş heveskârlığı olduğuna” dikkat çekerken, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Başbakan Binali Yıldırım’a, “AKP yanlısı olmayan muhalif kesimlere, özellikle ulusalcı ve Kemalist görüş sahiplerine yönelik hakaret ve tehditlerde bulunan bu kişilerin de tespit edilerek, haklarında yasal işlem yapılması düşünülmekte midir?” diye sordu. Komisyon kurulsun “Bireysel silahlanma” konusunda araştırma komisyonu kurulması için Meclis Başkanlığı’na önerge veren CHP’li Emir, suç duyurusunda bulunmaya da hazırlanıyor. Gelecek hafta başında savcılığa vereceği dilekçeyle “Bireysel silahlanma” çağrısında bulunan kişiler hakkında kovuşturma açılmasını isteyeceğini kaydeden Emir, “Bugünlere gelinmesindeki temel nedenin, AKP’nin hem içte hem de dışta bazen ‘devlet görevlisi’ bazen de ‘komşu ülkedeki muhalif gruplara’ emanet ettiği, verdiği silahlardan kaynaklandığını” kaydetti. ‘Arkasında kim var?’ Emir, “Son günlerde ise sosyal medyada #AkSilahlanma başlığı altında ‘bireysel silahlanma’ya yönelik mesajlar atılmaktadır. Şiddet ve savaş çağrılarının paylaşıldığı bu mesajların çığ gibi büyüdüğü görülürken, söz konusu mesajlar, arkasında iktidarın olduğu ‘bireysel silahlanma kampanyası’ yürütüldüğü düşüncesini uyandırmaktadır” dedi. Bireysel Murat Emir her türlü silahlanmanın “Barışçıl toplumun inşasına değil, şiddet kültürünün tırmanmasına yol açacağını” ifade eden Emir, “Arka arkaya ve iç içe birçok toplumsal sorun yaşadığımız bu dönemde, bireysel silahlanmanın teşvik edilmesi ya da çağrısı, ‘iç savaş’ heveskârlığından başka bir amaç taşımamaktadır. Buradan Cumhuriyet savcılarını vakit geçirmeksizin harekete geçmeye; iktidar partisi mensupları içinde ve sosyal medyada ‘bireysel silahlanma’ çağrısı yapanlar hakkında kovuşturma Hüsnü Bozkurt yürütmeye çağırıyorum” dedi. Tehdit mesajları TBMM’ye Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren CHP’li Bozkurt da AKP’ye yakın sosyal medya hesaplarından “#AkSilahlanma”, “AKMilitanlar” başlıkları altında yapılan çeşitli açıklamalarda, silahlanılarak milis güçlerin oluşturulması gerektiği, hedefte de tüm muhalefetin ve Kemalistlerin olduğu ifadelerinin yer aldığını, son olarak kendisini “Osman lı Ocakları 1453” Genel Başkanı ve “Ümmet Ocakları” Kurucu Genel Başkanı olarak tanıtan Emin Canpolat adlı kişinin sosyal medya hesabından “Vatan için bayrak için Erdoğan için silahlanın” diye çağrı yaptığını anımsatan Bozkurt, Başbakan’a, milleti bölmeye, ülkeyi mezhep ve siyasi görüş temelli bir iç savaşa sürüklemeye yönelik ciddi tehdit içeren bu tür mesajlardan bilgisi olup olmadığını, bu vahim çağrılar hakkındaki düşüncelerini sordu. ‘Gerici kışkırtma’ Bozkurt, “Hal bu iken #AkSilahlanma, AKMilitanlar başlıkları altında, Osmanlı Ocakları 1453 ve Ümmet Ocakları gibi kurumsal kimlikler kullanılarak, AKP yanlısı olmayan muhalif kesimlere, özellikle ulusalcı ve Kemalist görüş sahiplerine yönelik hakaret ve tehditlerde bulunan bu kişilerin de tespit edilerek, haklarında yasal işlem yapılması düşünülmekte midir? Başbakan olarak, ilgili makamlara talimat vermeyi ve bu iç savaş kışkırtıcılığını sonlandırmayı düşünüyor musunuz?” sorularını yöneltti. l ANKARA/Cumhuriyet haber 7 Barbarlığı Beklerken Görüntü ile gerçek arasında fark varsa, aldanma, aldatılma ihtimali de yüksektir. Kuşkusuz aldatılma ile bilinçli suç ortaklığını karıştırmamak gerekir. Her zaman öyledir. Burnumuzu ille de sokmak için çabaladığımız savaş meselesinde de görüntü ile gerçek, aldanma ile suç ortaklığı birbirine girmiş durumda. Görüntü, bölgede Esad güçleri ile IŞİD, ÖSO ya da adları her neyse cihatçıların savaştığını gösteriyor. NATO ülkeleri doğrudan savaşa katılmak yerine lojistik destekle alandalar. Asıl olarak da diplomasinin karışık manevraları ile savaşı yönetmeye çalışıyorlar. Peki, biz neredeyiz, aldatılıyor muyuz, suç ortağı mıyız? HHH Bölgede uzun zamandır egemenliğini kurmak için çabalayan, adını “bahar” koyduğu bir dizi operasyonla savaşları tetikleyen ABD liderliğindeki Batı, sonunda eski hasmı Rusya ile yeniden karşı karşıyadır. ABD tarafından kışkırtılmış teröristleri yok etmek için mücadele eden Suriye’nin çağrısı Rusya’nın aktif ve etkin müdahalesini hızlandırdı. ABD’nin “ılımlı” etiketiyle piyasaya sürdüğü cihatçılarla işbirliği yaparak IŞİD ve benzerlerini saf dışı bırakmaya, terk etmek zorunda kaldığı “Esad gitsin” stratejisi yerine masada güçlü olmaya ağırlık verdiği anlaşılıyor. HHH Bu arada AKP hükümeti de savaşın dışında kalmak istemiyor. TBMM’nin, Bush cinayetlerine ortak olmama kararını bir hata olarak gördüklerini hep söylediler. Bu kez treni kaçırmak istemedikleri belli. Lojistik destek verdiği ÖSO ile Türkiye de savaş alanında artık. ABD’nin, bir yandan Türkiye’nin hasım ilan ettiği PYD, öte yandan Türkiye destekli ÖSO ile iş görmeyi uygun bulduğu, çelişkileri politik manevralarla çözerek ilerlediği görülüyor. AKP’nin ABDRusya anlaşmazlıklarından yararlanarak strateji kurma çabası ise sonucu değiştirmiyor. Filler çatışmasında asli güç olunamıyor. Görüntü gerçeğe dönüşüyor: Savaş, Rusya ile ABD ya da Batı arasındadır. Tehlike de buradan kaynaklanıyor. Çıkarların tetiklediği savaşların nesnel karakteri, ama aynı zamanda “kendiliğindenliği” unutulmaması gereken tarih bilgisidir. HHH Tehlikenin kaynağında yalnızca yeni bir paylaşım savaşını besleyecek ekonomik çıkarlar yatmıyor. Belki de görüntünün, nihayet gerçeğin arkasına, küresel çapta barbarlığın ideolojik yükselişine bakmak daha açıklayıcı olabilir. Barbarlık Batı’da Aydınlanma ile girdiği savaşı kaybetti. Doğu’da ise bilimle ilgisini keserek, kabuğuna çekilerek, Şarkiyata, dogmalara boyun eğerek karanlıkta kalmayı başardı, koyulaştı. Şimdi Doğu’dan, vahşi kapitalizmle işbirliği içinde saldırıya geçmiş durumdadır. Büyük bunalımını, daha kısa aralıklarla girdiği bunalımlarını atlatamayan kapitalizm barbarlığın yükselişinde asli faildir. HHH Barbarlığın tüm dünyada baş hedefi laiklik, seküler yaşam, eşitlik, özgürlüktür. Modern Batı sözde kendini koruma güdüsüyle kapattığı kapıların arkasında yükselen yeni Naziliği gizlemekte zorlanıyor. Atağa geçen muhafazakârlaşmayı seyrediyor, kendini bu duruma uydurmaya, çaresizliğini teorileştirmeye çabalıyor. Biz de kendi yurdumuzda barbarlığın ilerleyişine nasıl bir kılıf bulacağımızı, hangi başkanlık sisteminin bizi “uçuracağını” tartışıyoruz. Avrupalılardan daha korunmasız olduğumuz bir gerçektir. Bu nedenle olup biteni, gerçekleri görmek istemiyor, barbarlığın yükselişini gözlerimizi kapatarak “önlüyoruz.” Aleviler TV10 için eylemdeydi Alevilerin sesi TV10’un OHAL uygulamalarıyla kapatılması protesto edildi. Cumartesi Anneleri’nin de destek verdiği eylem Galatasaray Meydanı’nda yapıldı. Eylemde söz alan TV10 program yapımcı ve sunucusu Hüseyin Kelleci, bir aydır kanallarının neden kapatıldığına dair somut bir delil gösterilmediğine dikkat çekti. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Genel Başkanı Ali Deniz, Alevilerin sorunlarını anaakım medyanın değil sadece TV10’un gösterdiğini kaydetti. Kanalın, açılması için Avrupa ve Türkiye’deki Alevi dernekleri olarak imza kampanyası başlatıldı. Eylem, sanatçıların söylediği deyiş ile sona erdi. Eylemin ardından Genç Alevi Hareketi üyeleri aşure dağıttı. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear