24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 23 Ekim 2016 haber 2 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Sultanlar zafere doğru Son Dünya Kulüpler Şampiyonu Eczacıbaşı, unvanını korumak için bugün final maçında Filipinler’in başkenti Manila’daki FIVB Dünya Kulüpler Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda Eczacıbaşı VitrA fırtınası esiyor... Son dünya şampiyonu Turuncu Beyazlılar, yarı finalde VakıfBank’ı 4 setlik (102 dk.) mücadelede 31 yenerek finalde İtalyan Pomi Casalmaggiore’nin rakibi oldu. Eczacıbaşı VitrA, bugünkü finali kazanırsa üst üste 2. kez Dünya Kulüpler Şampiyonası Kupası’nı müzesine götüren takım olarak tarihe geçecek. Turuncu Beyazlılar, bugün finalde TSİ 14.00’te son CEV Avrupa Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Pomi Casalmaggiore’yle karşılaşacak. VakıfBank ise İsviçre’den Volero Zürich’le TSİ 08.00’de üçüncülük için parkeye çıkacak. l Barbolini (Eczacıbaşı VitrA antrenörü): VakıfBank’ı müthiş bir mücadele sonrası savunmamızla yendik. VakıfBank gibi takımları yenmek istiyorsanız iyi savunma yapmanız gerekir. Sadece bloklar yeterli olmaz. Her geçen gün oyun düzenimizi daha da geliştiriyoruz. Her sezon yeni bir mevsimdir. Final için taktik açıdan küçük değişiklikler yapacağız. l Neslihan (Eczacıbaşı VitrA): VakıfBank da iyi oynadı ama maçın sonucunu savunmalar belirledi. Finali de kazanıp dünya şampiyonu olmak istiyoruz. l Guidetti (VakıfBank Antrenörü): İyi bir maç oldu ama Eczacıbaşı Vitra bizden daha güçlüydü. Umarım 34 ay içinde istediğimiz seviyeye geliriz. l Spor Servisi DHA Eczacıbaşı voleybolcularının bugünkü hedefi dünya şampiyonluğu. CHP orkestrasının şefi: Kılıçdaroğlu ve sorunları CHP bir kitle partisi: İçinde, en sert Atatürkçülükten en hoşgörülü Sosyal Demokratlığa, en katı Avrupa Birliği taraftarlığından en ödünsüz milliyetçiliğe kadar, kimi zaman birbirine ters bile düşebilecek olan, birçok görüş barındırıyor... Bu ton ve hatta renk çeşitliği bir kitle partisi için kaçınılmaz bir yazgı! Üstelik Türkiye, Batı’nın sınıfsal mücadele tarihini yaşamadı: Sınıf mücadelesinin ürettiği siyasal kurum ve kavramları, ter, kan ve gözyaşı dökerek kazanmadı... Atatürk Devrimleri ve İsmet Paşa’nın Çok Partili Düzen’e geçmesi sayesinde demokrasiyi, temel hak ve özgürlüklere tepeden inme sahip oldu... Bu nedenle başta Demokrasi olmak kaydıyla, hiçbir kavram ve seçim mekanizması dahil, demokrasinin hiçbir kurumu tam yerleşmiş değil. İktidar partileri bu karmaşayı, iktidarın nimetlerini paylaştırarak biraz yönetebiliyorlar. (AKPCemaat savaşında olduğu gibi, bazen iktidarda da paylaşım kavgası çıkıyor.) Ama muhalefet partileri, hele CHP gibi Cumhuriyeti kurmuş ve onu Çok Partili Düzen’le taçlandırmış olan ama bunları sınıfsal gelişme olmadan yaptığı için, Cumhuriyetin de, Demokrasinin de yıpranmasına yol açmış olan çok özel bir ana muhalefet partisi, bu kargaşadan kendini kurtaramıyor. HHH Geçen cuma günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile baş başa, bütün bu konuları ve parti içi sorunları konuştuk. Toplumda CHP’ye yöneltilen eleştirileri, bütün açıklığı ve sertliği ile kendisine aktardım: Türkiye’yi yönetenlerin, en haklı ve doğru eleştirileri bile susturdukları, sansürledikleri, hatta kimi zaman cezalandırdıkları, sadece çanak soru soranlarla muhatap oldukları bir ortamda, bir politikacı ile bu açıklıkta konuşmak galiba ancak muhalefet partisi lideri ise olanaklı! Ama Kılıçdaroğlu’nun hakkını da teslim etmeliyim: Karşımda, Demokrasiyi gerçekten özümlemiş, gerçekten temel insan hak ve özgürlüklerine inanan bir politikacı vardı. Zaten CHP orkestrasının da bir türlü ahenkli ve çarpıcı bir senfoni icra edememesi, galiba bu orkestrayı yöneten liderin parti içi ilişkilerde de fazla saygılı, aşırı demokrat tavrından kaynaklanıyordu. Benim sıraladığım eleştirileri herkes biliyor: 1) Parti içindeki farklı görüşlerin birbirleriyle çatışır görünümü ve bu görünümün, partinin hem kimliğini belirsizleştirmesi, hem de programını olumsuz etkilemesi; farklı hiziplerin birbirini suçlaması ve partiyi yıpratması... 2) İktidarın rejimi yozlaştırmasına, temel hak ve özgürlükleri ihlal etmesine karşı yeterince enerjik muhalefet yapılamaması; halkla yeterince bütünleşilememesi... 3) Demokrasinin temelini oluşturan Cumhuriyet değerlerine, Atatürk Devrimlerine, Laikliğe, Sosyal Devlete, Hukuk Devleti’ne yeterince sahip çıkılamaması, sağa kayan bir izlenim verilmesi... 4) Örgütün dağınık ve eylemsiz olması, tembellikle suçlanması... 5) İktidarda olunan Belediyelerdeki parti içi rekabet sorunları ve Genel Merkezle eşgüdüm eksikliği... 6) Parti, haksız yere etnikçilik ve mezhepçilikle suçlandığında, bunlara karşı enerjik bir yanıt verilememesi... 7) Ve en önemlisi: BÜTÜN BU KONULARDA BAŞ SORUMLUNUN ORKESTRA ŞEFİ, YANİ LİDER, YANİ KENDİSİ OLDUĞU! HHH Dedim ya, karşımda, bugüne kadar ErdoğanAKP iktidarının bütün kışkırtmalarına karşın etnikçilik ya da mezhepçilik tuzağına düşmemiş, gerçekten demokrat, demokrasiyi sadece kendisi için değil, bütün toplum için isteyen bir politikacı vardı. Bütün eleştirilerimi sükunetle dinledi ve her birini tek tek irdeledi. Verdiği bazı özel bilgileri ve yaptığı bazı eleştirileri, kayıtdışı oldukları için, burada paylaşmıyorum. Ama bütün netliğiyle, çevresindeki bütün olumsuzluklardan bizzat kendisinin sorumlu olduğunu ifade ettiğimde, bunu gayet açık yüreklilikle kabul etti.... Liderliğinin biraz sevgili Erdal İnönü’yü andırdığını belirttim ve onunla olan deneyimlerimizden de örnekleri konuştuk. HHH Elbette burada açıkça yazılabilecek bazı bilgiler de verdi: 1) Parti içi hizip çatışmalarına, partinin genel politikalarına aykırı ifadelere artık kesinlikle izin yok. 2) Kitlelerle diyalog kurmak için toplantı ve mitingler başlatılıyor. 3) Belli konularla yerel halkla birlikte yürüyüşler düzenlenecek. 4) Demokrasiye, Atatürk Devrimlerine, temel hak ve özgürlüklere, daha enerjik olarak sahip çıkılacak, bunların ihlaline karşı ısrarla direnilecek. 5) Milletvekilleri seçmenle yakın temas kuracak, Genel Başkan’ın Salı konuşmaları seçim bölgelerine sistematik olarak aktarılacak. 6) İktidarın baskılarıyla susturulmuş olan ve baskı altında bulunan Kitle iletişim araçlarıyla, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla, bütün güçlüklerine karşın bire bir temas kurulmaya çalışılacak. 7) Örgütler sıkı bir denetime ve eğitim programına tabi tutulacak, bunlara yeni bir atılım ruhu kazandırılmaya çalışılacak. 8) Partinin güçlü olduğu yerlere, özellikle kaybedilmiş olan kıyı kentlerine özel ağırlık verilecek. HHH Türkiye yeni bir darbe girişimi atlattı ve hem dış hem de iç savaş olarak iki kriz birden yaşıyor. İktidar zaten sorumlu olduğu bu darbe girişimini ve tırmandırdığı savaş krizlerini, rejimi değiştirmek, tek adam yönetimini yerleştirmek için kullanıyor. Buna karşı, demokrasiyi, insan haklarını etkili olarak savunabilecek tek örgütlü siyasal güç CHP! Kılıçdaroğlu’nu bu kez kararlı gördüm... Dilerim CHP, ülkemizin tümüyle karanlığa gömülmesini önlemekte başarılı olur! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear