06 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 23 Ekim 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Korku egemenliğini yenmek zorundayız’ Yaşanan süreçte partisinin tarihi bir görevi olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Görevimiz ülkeyi aydınlığa çıkarmak’ dedi İstanbul İl Örgütü’nün düzenlediği dayanışma yemeğine katılan CHP Ge nel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ lu, partililere özgürlük ve de mokrasi için mücadele çağrı sı yaptı. CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın önceki akşam Yeşilköy WOW Otel’de düzen lediği yemeğe bine yakın par tilinin yanı sıra DİSK Başkanı Kani Beko, KESK Baş kanı Lami Özgen’in de arala AYIyldşeırım rında yer aldığı sendika, sivil toplum ve azınlık cemaatlerinin temsil cileri de katıldı. Gecede “Başbakan Kemal” sloganları arasında partililere seslenen Kılıçdaroğlu, herke sin gözünün CHP’nin üstünde olduğuna dikkat çekti. “Çün kü ülkenin nereye gittiğini çok iyi biliyorlar” diyen Kılıç daroğlu, bu nedenle tarihin CHP’ye önemli bir görev yük lediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti. “Ülkeyi aydınlığa çıkarmak gibi bir görevimiz var. Ülke yi içinde bulunduğu çıkmaz dan kurtarmak gibi bir gö revimiz var. O nedenle çalış mak, bireysel çaba harcama nın çok daha ötesinde hepi mizin ortak görevi olmalıdır. Birlikte çalışacağız, üretece ğiz, mücadele edeceğiz. Kor kunun egemen olduğu bir Manifestoya alkış CHP İstanbul İl Örgütü’nün göreve geldiği Ara lık 2015’ten bu yana yaptığı çalışmaların yer aldığı barkovizyon gösterisi ilgiyle izlendi. 24 Temmuz’da CHP’nin Taksim’de yaptığı mitingde Kılıçdaroğlu’nun okuduğu 10 maddelik Taksim Manifestosu’nun görüntüleri ise büyük alkış aldı. Antakya Medeniyetler Korosu’nun çok dilli şarkılarının büyük beğeni aldığı gecede Leman Sam da sevilen şarkılarını seslendirdi. Türkiye’den özgürlüğün egemen olduğu bir Türkiye’ye taşıyacağız. Onun mücadelesini vereceğiz. Önümüzdeki süreçte çok daha ağır baskılarla karşılaşabiliriz, çok daha ağır eleştirilere muhatap olabiliriz. Ama bunlar asla bizi inandığımız yoldan geri döndüremeyecektir. Biz mücadelemizi halkımız için yapacağız. Ne darbe diyeceğiz, ne dikta diyeceğiz. Hep birlikte tam demokrasiyi seslendireceğiz. Demokrasi söyleminin bugünler için ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız, sadece biz değil bütün dünya farkında. Bütün uygar dünya Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle izliyor.” Mücadelelerini sürdürürken medyadan güç almayacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, medyadan yana ciddi sorunlarla karşı karşıya olduklarını anımsattı. Bu nedenle partililerin mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev dolaşarak demokrasi ve özgürlük davasını sürdürmelerini istedi. Gecenin CHP İstanbul Örgütü’ne yeni bir il binası yapılması için düzenlendiğini söyleyen İl Başkanı Cemal Canpolat, Kılıçdaroğlu’na önümüzdeki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı alma sözü verdi. Canpolat, bugün seçim olsa İstanbul’daki 6 ilçenin belediye başkanlığını daha kazanabileceklerini belirterek, “Mevcut 14 belediyemize bu 6 belediyeyi daha ilave edebilecek durumdayız. Ama bizim hedefimiz 12 belediyeyi daha almak. Bunun için çalışıyoruz. Kürtlerle, Alevilerle, Çingenelerle, ötekileştirilen tüm İstanbullularla birlikte çalışarak önümüzdeki dönem İstanbul’u alıyoruz. Söz veriyoruz” dedi. Hukuk fakültesinde hukuk konuşmak yasak Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi yönetimi, OHAL ve KHK’lerle ilgili açık oturum düzenlenmesine izin vermedi KEMAL GÖKTAŞ Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi yönetimi, olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili ikisi kendi fakültesinin öğretim üyesi olmak üzere üç profesörün katılacağı açık oturumun düzenlenmesine izin vermedi. Fakültenin yasağı Ankara Valiliği’nin 30 Kasım’a kadar “umuma açık alanlarda toplantı ve gösterileri” yasaklayan kararına dayandırması da tepki çekti. Ankara Hukuk Fakültesi’nde Perspektif Öğrenci Topluluğu, 26 Ekim’de OHAL ve KHK’lerle ilgili bir açık oturum düzenlemek istedi. Fakülte yönetimine salon için başvuran öğrenciler açık oturumda fakültede hocalık yapan Prof. Dr. Metin Günday ve Prof. Dr. Selin Esen ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran’ın konuşma yapacaklarını bildirdi. Etkinlik için 15 gün önce başvurularını yaparak salon isteyen öğrencilere önce salon yerine bir amfi verileceği söylendi. Dekan Prof. Dr. Muharrem Özen’le görüşen öğrencilere yönetim kurulunun konuyu görüşeceğini dile getiren ‘Türkiye’nin geldiği hali gösteriyor’ Prof. Baskın Oran, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, yasağın Türkiye’nin geldiği hali gösterdiğini belirterek, “Yeni Cami’nin önünden geçen Bekri Mustafa’yı cemaat yakalamış ve ‘İmam ortalıkta yok, şu mevtanın cenaze namazını kıl’ demişler. Zorda kalan Bekri Mustafa teklifi kabul etmiş ama cenaze namazından önce mu Prof. Baskın Oran salla taşında mevtanın kulağına eğilerek bir şeyler söylemiş. Namazı kıldırdıktan sonra cemaat Bekri Mustafa’ya teşekkür etmiş ve mevtanın kulağına ne söylediğini sormuşlar. O da, ‘Öte tarafta İstanbul’un halini soracak olurlarsa Bekri Mustafa’yı Yeni Camii’ye imam yapmışlar’ dersin’ dediğini anlatmış. İşte öteki dünyada ve bu dünyanın herhangi bir yerinde Türkiye’nin ne halde olduğu sorulacak olursa Ankara Hukuk Fakültesi’nde 3 profesörün Anayasa’da OHAL ve KHK’ler konusunda yapacakları açık oturumun fakülte yönetimi tarafından iptal edildiğini söyleyin” dedi. Prof. Özen, Baskın Oran’ın da rektörle arasının iyi olmadığını söyledi. Fakülte yönetimi bir süre sonra da Ankara Valiliği’nin 30 Kasım’a kadar “umuma açık alanlarda yapılacak toplantı ve gösterilere” ilişkin getirdiği yasağı gerekçe göstererek açık oturuma izin verilmediğini bildirdi. ‘Olacak şey değil’ Ankara Hukuk’un duayen hocası Prof. Metin Günday tepkisini “Türkiye’nin en köklü hukuk fakültesin de OHAL rejiminin hukuki durumu bile konuşulamayacak. Olacak şey değil. Hukuk fakültesi yönetiminin bunu engellemesi ne kadar acı bir şey. Maalesef Ankara Üniversitesi bunu yapıyorsa Türkiye’deki diğer üniversitelerin durumunu düşünün” sözleriyle gösterdi. Öte yandan, Ankara Hukuk’un izin vermemesinin ardından toplantının aynı kampusta Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılması için girişimde bulunulduğu öğrenildi. l ANKARA l BAYKAL’DAN BAŞKANLIK YORUMU: Keyfiyete hukuki kılıf Manavgat’ta konuşan eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili, “Türkiye’de karar alma süreci bir şahsın gelgitlerine, idrak kısıtlamalarına, anlayış çerçevesine teslim ediliyor olduğu için Türkiye bugün parlamenter rejimi işletemiyor. Şimdi bunu başkanlık rejimine çevirdiğiniz zaman, bu keyfi ve şahsi karar alma daha da cesaretlendirilecek, daha da meşrulaştırılacak, hukuki kılıfa kavuşturulacak” dedi. l DHA l BÖKE’DEN ERDOĞAN’A ELEŞTİRİ: Bu demokrasi değil Güzelbahçe Belediyesi Kültür Merkezi’nde “Kadının siyasetteki yeri ve CHP’nin ekonomi politikaları” adlı etkinlikte konuşan CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, başkanlık tartışmalarına ilişkin “Bugün kendilerini kurtaran demokrasiyi yok edip, sivil darbe yapmak ve tek adam yönetimi getirmek isteyenler var. 78 milyon kişinin kaderini tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlamak istiyorlar. Böyle demokrasi olmaz” diye konuştu. l HAKAN DİRİK / İZMİR haber 5 Bize bu coğrafya yeter de artar bile... HHH Alın yazımız kanla yazılmış bizim... Nice kıyımlar, kırımlar, katliamlar gördük, vahşetleri yaşadık. Kana kan intikam duygularının nasıl dalga dalga yükseldiğini... Analar ağlamasın...amanın saatini ayarlarken yitip giden umutlarımızı düşünüyorum, Zkaygılarımızı... Vicdanın sesini duymak istiyorum, tüm mağdurları, mazlumları düşünüyor, yaşamın lacivert atlasında tüm ölü çocukların ne demek istediklerini Bu topraklarda en büyük çocuk katliamına Gaziantep’te Kürtlerin yaşadığı bir mahallede kına gecesinde tanık olduk... Yanı başımızda Suriye var... Bombalar yağıyor Halep’e, orada da çocuklar ölüyor, acaba farkında mıyız? Kına gecesi, düğün kimin olursa olsun, bu ölüm mangaları kanla besleniyor... Olan çocuklara oluyor, gençlere, yoksul yazmak istiyorum. Kürtlere, Türklere. Düşlerim yıllar önceye götürüyor beni... O kareli defterime yazdıklarımı bir Ölüm... Terör... kez daha okuyorum. Aldığım notlara bakıyorum. Terörist... Kökü dışarıda, içeride. Sivas katliamı geliyor aklıma, ardından Nerede olursa olsun... Başbağlar, İstanbul Mavi Çarşı, Ankara Terör bir insanlık suçudur, bunu bir Ulus, İstanbul’u hedef seçen o büyük türlü anlatamadık. acı. Kobani’nin IŞİD tarafından Suruç’a Mazlumu zalimden ayıran, vahşetin taşınması, Gaziantep’i üs haline cehenneminde yaşayan, çocuklarını getirmesi, canlı bombalar, şehit düşen yitiren Cumartesi Anneleri, Lice, Silopi, polisler. Yüksekova mayınlı tuzaklar... Temel hak ve özgürlükleri savunmanın Her yerde ölüm kol geziyor... suç sayıldığı bu topraklarda, hayatı Acımasızlık sarmalı genişliyor... kucaklamak, sonbahar güneşinin altında Öylesine kadim, öylesine vahşi ve sevgiyi pekiştirmek, sevdaya yolculuk kanlı her şey bu topraklarda. yapmak, insanlığa giden yolu hep birlikte PKK, IŞİD ve şimdilerde FETÖ... yürümek o denli zor mu bizim için! Her dindarı yobaz olarak görmek, Düğün, kına gecesi kimin olursa olsun, boynuna poşu takanı potansiyel o parçalanmış bedenler bizim. terörist kefesine koymak, cemaati Çünkü hayat tek başına hiçbir şey ifade baş tacı yapmak, neredeyse devleti etmez... Fethullahçılara teslim etmek. Sağlık Bakanlığı İstanbul Tabip Odası Biz, hep “analar ağlamasın” dedik Başkanı Selçuk Erez’e “Kürt sorununun bunları yaşarken... Analar ağladı, barış ve müzakere içinde çözülmesini” çocuklar, eşler, kardeşler mayınlı istediği açıklaması nedeniyle dava açtı. tuzaklarda bedenleri paramparça Erez, ne demişti: olurken... “İnsan olmanın gereği savaşlara karşı Bunlar yetmezmiş gibi 15/16 durmaktır. Kürt sorununun barış ve Temmuz’da FETÖ’cü kanlı kalkışma müzakere yoluyla çözülmesi gerekir. denendi. Ölüm, kin ve gözyaşı dışında bir süreç Yaz geçti, sonbahardayız. için savaş, şiddet odaklı politikaların terk Ölüm... edilmesini, barış ve demokratik yollarla Kan... Gözyaşı... çözüm için gerekli adımların atılmasını istiyoruz.” Bu arada Oslo, İmralı hattı... HHH Barış türküleri, şenlikler, kardeşlik... Tanrı aşkına söyleyin böyle bir suçlama Kim kazanıyor, kim kaybediyor bu olabilir mi? süreçte? Çocuklarımızın, Mehmetlerimizin, Çocuklarımız ölmesin diye “çözüm ve polislerimizin ölmemesi için bir çözüm barış” isteyenleri “teröre destek” savıyla gerekmez mi? yaftalamak niye! Gelin kaygılarımız değil, umutlarımız Bir yanda yaftalayıp öte yanda çoğalsın. dışlamak... Ne çabuk unuttunuz Oslo, İmralı Korku imparatorluğu kurmak! görüşmelerinin ardından “Analar Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Rum, ağlamasın” diye attığınız başlıkları, Ermeni... yazdığınız yazıları? C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear