26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Binler, kralları için marş okudu Tayland halkı geçen hafta hayatını kaybeden Kral Bhumibol Adulyadej’in yasını tutuyor. Kralın anısına dün siyahlar içindeki binlerce kişi, başkent Bangkok’taki Kraliyet Sarayı’nın önünde toplandı. Taylandlılar Kral anısına yazılan marşı hep bir ağızdan söyledi. Eski başbakana 1 milyar dolar ceza Tayland’da cunta yönetimi, pirinç üretimi destek programı çerçevesinde devleti milyarlarca dolar zarara uğratmakla suçlanan eski Başbakan Yinglak Şinavatra’nın 1 milyar dolar ödemesine karar verdi. Gözyaşlarına boğulan Yinglak, temyiz hakkını kullanacağını belirtti. 12 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ABD’de ‘kara cuma’ nilwgun@cumhuriyet.com.tr Pazar 23 Ekim 2016 Siber saldırılar önceki gün ABD’yi vurdu. Twitter, Spotify, Netflix, Paypal, Amazon, Tumblr, The New York Times gazetesi, Reddit’in de aralarında bulunduğu büyük internet sitelerine düzenlenen ve doğu yakasından bütün ABD’ye yayılan siber saldırı sırasında kullanıcılar gün boyu süren ula Aralarında Twitter, Spotify, Netflix, Paypal, Amazon’un da yer aldığı tanınmış internet siteleri siber saldırının hedefi oldu şım sıkıntısı yaşadı. Siber saldırının kameralar, bebek monitörleri, yazıcılar gibi “akıllı ev aletleri” üzerinden sızılarak gerçekleştirildiği belirtiliyor. Saldırıdan etkilenen bütün şirketler kullanıcıların internette bir siteyi bulabilmesini kolaylaştıran hizmetler sağlayan DynDNS adlı firmanın müşterisi. Saldırı DynDNS’nin “DDos” kısaltmasıyla bilinen “Dağıtılmış Hizmet Reddi” (Distributed Denial of Service) verilerine boğulmasıyla başladı, bu da bu hizmeti kullanan internet kullanıcılarının aradıkları sitelere ulaşmalarını güçleştirdi. Siber saldırıdan resmi kuruluşlar da nasibini al dı. Yaşanan saldırının ardından ABD’nin milyarlarca dolar zarara uğradığı belirtiliyor. Kimi kaynaklar zararın yedi milyar doları bulduğunu savundu. WikiLeaks destekçileri mi... Saldırının nereden kaynaklandığı henüz tespit edilemezken suçlananlar arasında “olağan şüpheliler” Rusya ve Çin’in yanı sıra WikiLeaks destekçileri de bulunuyor. Britanya’nın başkenti Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nde bulunan WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın hafta içinde interneti kesilmiş, Assange bu kesinti için Ekvador hükümetini suçlamıştı. Assange, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, Demokrat Parti’nin ABD başkan adayı Hillary Clinton’un kampanya şefi John Podesta’nın e postalarını yayımlamayı durdurması için Ekvador’a baskı yaptığını öne sürmüştü. WikiLeaks’in twitter hesabında ise ABD’deki saldırı ile ilgili olarak “(Julian) Assange hayatta ve WikiLeaks belgeleri hâlâ yayımlıyor. Destekçilerimizden ABD’ye yapılan siber saldırıyı durdurmalarını istiyoruz. Mesajınızı ilettiniz” yorumu paylaşıldı. ABD’de 8 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde de kimi yorumlarda oylamanın siber saldırıların hedefi olabileceği iddialarına dikkat çekiliyor. IŞİD’den bir Türk daha kurtarıldı Libya’nın Sirte kentinde hükümet yanlısı milisler ile IŞİD arasında çatışmalar sürerken dün cihatçı örgütün rehin tuttuğu 13 kişinin kurtarıldığı bildirildi. Bu kişiler arasında bir Türk’ün de olduğu duyuruldu. Diğerlerinin ise 11 Eritreli kadın ve bir Mısırlı olduğu açıklandı. Sirte’den önceki gün de 2’si Türk 5 yabancının IŞİD’den kurtarıldığı haberleri basına yansımıştı. Berlin’le yine İncirlik krizi Alman Sol Parti dış politika sözcüsü Jan van Aken, İncirlik Üssü’ndeki Alman askerlerini ziyaret etmek için 12 Ekim’de Dışişleri Bakanlığı’nı bilgilendirdiğini ancak Türk makamlarının başvuruya henüz yanıt vermediğini söyledi. DW’nin Welt am Sonntag gazetesinden aktardığı haberine göre Van Aken, çarşamba günü Dışişleri Bakanlığı’ndan yeniden bilgi istedi ama sonuç alamadı. Sol Parti milletvekili, İncirlik ziyaretine izin verilmediği takdirde Alman birliğinin genişletilmiş IŞİD ile mücadele görevinin mecliste reddedilmesi gerektiğini söyledi. Almanya Meclisi’nin konuyla ilgili oylaması kasım ayında yapılacak. Filistinlileri evine davet etti Çatışma, protesto haberleriyle basına yansıyan Batı Şeria’daki yasadışı Yahudi yerleşimlerinden bu kez ilginç bir haber gündeme düştü. Yaklaşık 10 bin Yahudinin yaşadığı Efrat yerleşiminin Belediye Başkanı Oded Revivi, çevre köylerde yaşayan Filistinlileri Sukot Bayramı kutlamaları için evine davet etti. Filistinli konukların yanı sıra davette İsrailli yerleşimciler, İsrail ordusundan bir general ve Batı Şeria’daki İsrail polisinin emniyet müdürü de vardı. Davette barış mesajları verildi. Öte yandan İsrail basınında çıkan iddialara göre, davete katılan 3 Filistinli, ziyaretten dönüşlerinde Filistinli güvenlik güçlerince gözaltına alındı. Mursi’ye 20 yıl hapis onandı Mısır’da mahkeme devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilen 20 yıllık hapis cezasını onadı. 2012 yılında gerçekleştirilen gösterilerde protestocuların öldürülmesi emrini vermekle suçlandığı davadaki kararın Mursi hakkında kesinleşen ilk karar olduğu belirtiliyor. Mursi ayrıca gizli bilgileri Katar’a sızdırmak, ülkeyi karıştırmak için Hamas ile işbirliği yapmak ve 2011’de Mübarek karşıtı protestolar sırasında bir hapishane firarını organize etmekle suçlanıyor. Hoş geldiniz karşılaması Fransa’da “vahşi orman” olarak da adlandırılan Calais kampından göçmenlerin tahliyesine başlanırken aileleri Britanya’da bulunan çocukların bu ülkeye gönderilmesine devam ediliyor. Londra dün göçmenlere destek yürüyüşüne sahne oldu. Avustralya’da ise aralarında politikacıların da bulunduğu yaklaşık 20 bin kişi, 25 kentte sokaklara çıka rak göçmenlere destek verdi, “hoş geldiniz” mesajıyla aşırı sağa tepki gösterdi. ‘Nusra mı Esad mı olsun...’ Kremlin sözcüsü, Suriye çatışmasının Şam’da ya cihatçıların ya da Esad’ın olmasıyla sonuçlanacağını, üçüncü bir olasılığın bulunmadığını savundu Suriye krizine ilişkin nihai uzlaşıya varamayan Moskova ile Washington arasında gerilim artarken dün Rusya’dan Esad liderliğine destek vurgusu yinelendi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, Rossiya 1 Kanalı’na verdiği demeçte Suriye çatışmasının iki sonucu olabileceğini söyledi, “ya Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yönetimde olması ya da cihatçıların kazanması”. Peskov, “Şam’da ya Esad olacak ya da Nusra” ifadesini kullandı, 3. bir seçeneğin olmadığı görüşünü dile getirdi. Rusya’nın Suriye’deki askeri müdahalesinin de ülkeyi cihatçılardan kurtarmak için olduğunu savundu. Suriye’nin bölünmesi olasılığının engellenmesi gerektiğini belirten sözcü, beş yılı aşkın süren savaşta siyasi yapının sağlanması için Esad’ın Şam’da olmasının önemli olduğunu belirtti. Esad’ın koltuktan inmesi çağrıları yapan ülkeleri eleştiren Peskov, “Bazıları şeytanla flört ediyor, teröristlerin eliyle Esad’dan kurtulmaya çalışıyor” dedi. Şam’a teröristlerin hâkim olması durumunda kimsenin siyasi çö zümden bahsedemeyeceğini de sözlerine ekledi. Peskov, Esad rejiminin devrilmesi halinde bunun yeni sığınmacı dalgasına, Avrupa’ya daha fazla cihatçı saldırısına yol açacağı uyarısı da yaptı. ‘Esad’a suikastı önerdi’ Moskova’dan Esad yönetimine destek yinelenirken Washington’da ise şahin kanattan Obama yönetimine Suriye, Rusya politikasında daha sertleşilmesi baskısının artığı belirtiliyor. Foreign Policy dergisinde yer alan habere göre, geçen perşembe günü, Kongre’deki bir toplantıda, Cumhuriyetçi Senatör Doug Lamborn’un bir danışmanı, eski Beyaz Saray Ortadoğu Koordinatörü Philip Gordon’a “Esad’a suikast düzenlemeye ne dersiniz” diye sordu. Haberde görüşlerine yer verilen kaynaklara göre, Gordon’un bu soruya yanıtı, “Esad’a suikastın yasalara aykırı olacağını ve aynı zamanda bir değişiklik yaratmayacağı” oldu. Halep çevresinde çatışmalar sürüyor Çocukların sessiz çığlığı Cihatçıların kontrolündeki Halep’in doğusuna yönelik Suriye ve Rusya’nın ateşkes kararı dün de sürerken bölgeden çatışma haberleri geldi. Öte yandan, bölgede insani kriz tablosu her geçen gün ağırlaşıyor. SOS Çocuk Köyü adlı yardım kuruluşu Halep’te çoğu çocuğun depresyonda, bazılarının intihara meyilli olduğunu duyurdu. Kuruluşun acil yardım koordinatörü Katarina Ebel, “İntihar etmek isteyen bir çocuğun yaşı daha 12 bile değildi” dedi. Passauer Neuen Presse gazetesine konuşan Ebel, “Şu ana dek çocukların kendilerini öldürmelerini hep önleyebildik. Kendilerini yere atıyorlar, ağızlarını açıp gözlerini ve kulaklarını kapatıyorlar... Ancak ‘daha fazla çekmektense ölürüm daha iyi’ diyen çocuklar var. Yaşadıkları derin çaresizlik onları kendileri ve diğerlerine karşı saldırganlığa sevk ediyor” ifadesini kullandı. Ebel, çatışma bölgesindeki çocukların çoğunun hiç uyumadığını ya da kâbuslar gördüğünü belirtti. Caracas’ta referandum krizi Venezüella’da hükümet muhaliflerin, Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun görevden alınması için referandum girişimlerini askıya aldı. Ulusal Seçim Konseyi’nden yapılan açıklamada, mahkemelerin referanduma gidilebilmesi için gerekli olan birinci aşamada seçmenlerin yüzde 1’inden toplanan imza kampanyasında dört eyalette usulsüzlük yapıldığı kararı üzerine sürecin dur durulduğunu belirtti. Bu arada, aralarında eski devlet başkanı adayı Henrique Capriles’in de bulunduğu sekiz muhalif lidere yurtdışına çıkma yasağı getirildi. Muhalefet kararın anayasaya aykırı olduğunu belirterek “darbe” nitelendirmesinde bulundu. Capriles, darbenin bütün Venezüellalılara karşı yapıldığını belirterek önümüzdeki hafta protesto gösterileri düzenlenmesi için çağrıda bulundu. Orduya kimyasal suçlaması BM Suriye’nin Halep kentinde geçen ay 18 kişinin yaşamını yitirdiği, insani yardım konvoyuna saldırıya ilişkin bağımsız bir soruşturma başlatıldığını duyurdu. Saldırıya ilişkin ABD başta olmak üzere Şam karşıtı cephe Rusya, Suriye’yi sorumlu tutmuştu. Şam ve Moskova ise iddiaları yalanlamıştı. Öte yandan, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı suçlamalarına bir yenisi daha eklendi. BM, Mart 2015’te Suriye ordusunu taahhütlerinin aksine muhaliflere karşı İdib’de kimyasal silah kullanmakla suçladı. Başkanlık sistemi sorusu: ‘Kırk katır mı kırk satır mı?’ Türkiye’de ısıtıp ısıtıp gündeme getirilen başkanlık referandumu tartışmalarının tam alevlendiği dönemde, ABD 45. Başkanı’nı seçmek için sandığa gidiyor. “En başarılı örnek” diye gösterilen ABD’de bile “başkanlığın” açtığı hasarlar konusunda bundan daha göz önünde ve can alıcı bir örnek olamaz. Tarihe gitmiyoruz. Günün içinden bir örnek gösteriyoruz. ClintonTrump seçimi o kadar sorunlu ki kimileri tercihi “Nasıl ölmeyi yeğlersiniz?”e benzetiyor: “İğneyle mi yoksa ilmikle mi?” Özetle “Kırk katır mı kırk satır mı?” tercihi söz konusu. Yarış, Müslüman karşıtı, kadın düşmanı ve ırkçı, vahşi kapitalizmin temsilcisi Trump ile küreselleşmeci Clinton arasında yaşanıyor ve seçmenlerin parlamenter sistemde sahip olabilecekleri “İkisini de almayalım!” seçenekleri fiiliyatta bulunmuyor. Bu “ya herrü ya merrü” seçiminde ne bir proje var, ne bir program. 8 Kasım’a geri sayımda yalnız hakaretler ve karşılıklı suçlamalar konuşuluyor. Trump, kazanması halinde güçler ayrılığını hiçe sayarak adalet bakanına direktif vererek rakibini hapse attıracağını söylüyor. Zaten seçimi kaybetmesinin yalnız sandıkta hileyle açıklanabileceğini savlıyor. Bu nedenle “yenilgiyi tanımayacağını” açıklıyor. İrtifa kaybı Gözlemciler, Amerikan demokrasisinde tehdidin hiç bu denli yüksek olmadığına, seviyenin hiç bu kadar düşmediğine işaret ediyorlar. İrtifa kaybının sebebi kutuplaşma. İç savaş dışında Amerikan toplumu hiç böyle kutuplaşmamış. Öyle ki mitinglerde yandaşlar kutuplaşmayı kaşıyan Trump’a “Hillary’yi içeri tık / Lock her up!” sözleriyle eşlik ediyorlar. Nefretlerini çoğaltmak için, Clinton’ı demir parmaklıklar ardında gösteren tişörtler giyiyorlar. Trump ve yandaşları arasında rakip Demokrat Parti’ye beslenen bu nefretten geçen “irrasyonel bir bağ” var. Konuyu “Amerikan politikasının itibar kaybı / The debasing of American Politics” başlığı ile kapağa taşıyan “Economist”, Trump ve taraftarları arasındaki bu kör nefret bağını, 30’lar Chicago’sundaki gangster çetelerinin üyeleri arasındaki bağa benzetiyor. 8 Kasım’da Demokratların, Başkanlık yanında Kongre’yi alamaması durumunda; Hillary Clinton’a Cumhuriyetçilerin “azil / impeachment” tuzağı kurabileceğini söylüyor. Başkanlık sisteminin çok daha esnek olan parlamenter sisteme nazaran içerdiği tüm bu katılık / sertlikler yanında tetiklediği ağır kutuplaşma; yapısal sorunlar olarak ortaya çıkıyor. Sıfır toplamın bedeli Siyaset bilimci Juan Linz, geçmişte de bahsettiğim “Başkanlık Sisteminin Başarısızlığı” isimli çalışmasında, bu yapısal sorunların hepsinin “Başkanlığın bir sıfır toplam oyunu (zero sum game) olmasından kaynaklandığını” söylüyor. “Çünkü başkanlıkta kazanan parsayı toplar” diyor Linz: “Kutuplaşma bilenir ve meşruiyet gölgelenir. Başkanın 45 yıl için seçildiğini düşünün. Tarafların tabanları arasındaki sertleşme ve gerilimi, bu dönemde düşürecek bir mekanizma yoktur. Parlamenter sistemdeki çareler (parlamentoyu çözmek, yeni seçimle siyasal güç dengelerini yinelemek) bu sistemde bulunmaz. Yenilen taraf 45 yıl bekleyecektir. Gerilim tırmanır!” ABD’de ClintonTrump kavgasında yaşanan tam olarak bu. Trump’ın seçimi yitirmesi halinde “sonucu tanımayacağı” yolundaki beyanları ABD’de ilk defa bir “meşruiyet” tartışmasını tetikliyor. Konuyu başyazısına taşıyan “Financial Times”, “Cumhuriyetçi aday bu durumda kendisini mazlum olarak sunabilir” diyor: “Konu yalnız Trump’ın iddialarıyla sınırlanırsa hasar savuşturulur. Ama Cumhuriyetçi Parti iddialara arka çıkarsa demokrasi hasar görür. Clinton’ın başkanlığı tehlikeye girmese bile, sistemin meşruiyeti yara alır.” 2.5 asırlık ABD demokrasisi başkanlık sistemi altında bu tartışmaları yaşıyorsa, tek yönlü ve biricik seçenekli “Türk usulü başkanlığın” vereceği hasarları siz tahayyül edin. Kamerun’da tren faciası Ortabatı Afrika ülkelerinden Kamerun’da önceki gece yarısı meydana gelen tren kazasında en az 70 kişi yaşamını yitirdi. Yetkililer yaralı sayısını 600 olarak duyurdu. Yerel basına yansıyan haberlere göre, başkent Yaounde’den Douala kentine gitmekte olan tren Eseka kenti yakınlarında henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı raydan çıktı. Bazı kaynaklar, kaza öncesinde iki kent arasında tren ulaşımında gecikmeler olduğunu duyurdu. Trenin bu nedenle kapasitesinin en az iki misli sayıda yolcu aldığı iddiasını aktardı. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear