14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2015 PAZAR 4 HABERLER Erdoğan, TÜSİAD’ın eski başkanı Dinçer’e ve cemaate eleştirilerini sürdürdü Uğur Mumcu ve Kavramlar Sevgili, 2431 Ocak tarihlerinde, Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri çerçevesinde andığımız Uğur Mumcu, sürekli günlük yazılarını yazmaya 1974 yılı başında Yeni Ortam’da başlamıştır. Daha ilk yazısıyla birlikte basın dünyasına bir bomba gibi düşen Uğur’un ilk gazetecilik yılları olan 1970’ler Türkiyesi bugünkü gibi garip, kendine özgü bir ülkeydi. 1970’lerin Türkiyesi’nde sadece bize özgü başka yerde bulunmasına imkân olmadığı gibi, başka dillere çevrilmesi de olanaksız kavramlar egemendi. Örneğin bunlardan biri “kökü dışarıda cereyanlar (akımlar)” idi. Kökü dışarıda diyerek, içine bir yabancı komplosu katılmak istenen, cereyanlar denince de başta sosyalizm akla gelirdi. Peki, sosyalizmin kökü dışarıdaydı da, neyin kökü içerideydi? Demokrasinin mi, parlamentarizmin mi, meşrutiyetin mi, milliyetçiliğin mi, faşizmin mi, şovenizmin mi, liberalizmin mi, kapitalizmin mi? Hatta dinimiz İslamın bile kökü Arabistan’da değil miydi? Sosyalizmi kökü dışarıda olarak niteleyenlere peki, bana kökü içeride olan bir şey söyle dediğimizde, lahmacun da Arap kökenli olduğuna göre, yanıt olarak bir tek pastırma ve sucuk kalıyordu. HHH Uğur Mumcu da bu tür kavram saptırmalarını tiye alırdı, bunlara karşı kendi eşsiz mizahıyla kavramlar üretirdi. Bunlardan biri de, “aşırı sol” ile ilgiliydi. Aşırı sol, aslında hiçbir dilde karşılığı olmayan kavramdır. Gerçi ilk bakışta İngilizcedeki extreme left (uç sol) kavramı ile karıştırılsa bile aynı şey değildir. Uç sol deyimi bir yer saptar, yelpazenin en solunda duran anlamını taşır. Egemenlerin jargonundaki aşırı sol ise, bir hüküm içerir. Yani demek ister ki, bu solun bir meşrusu, yeterlisi vardır, bir de haddini aşanı, yani aşırısı. Ölçüyü kaçırmış, gereğinden fazla hükmünü içeren, aşırı sol deyimi bir suçlamayı da beraberinde getirirdi. Böylelikle her yerde itham için kullanılan bir kavram olmuştu aşırı sol. İfade özgürlüğünü mü savunuyorsun itham hazırdı: Aşırı solcu! Grev özgürlüğünden mi yanasın etiket hazırdı: Aşırı solcu! Hele hele sosyalistseniz ithamın şeddelisini hak etmişsin demekti: Aşırı solcu! İşte Uğur Mumcu da, bu aşırı solcu ithamını ofsaytta bırakacak çok güzel bir deyim bulmuştu: Aşırı ortacı! HHH Ama Uğur Mumcu’nun siyasal literatürümüze en büyük armağanı, “liboş” kavramı olmuştur. Savunduğu sol fikirlerden ortaya, ama o da yeterince inandırıcı görülmeyeceği kaygısıyla sağa doğru çark edip düzenle uzlaşırken yeni saldırı hedefi olarak solu ve de Cumhuriyet ile Aydınlanmayı seçenler, kendilerine övünçle, “liberal” demekteydiler. Ne var ki, bunlar zaman zaman, egemenlerin, burjuva hukukunu da hiçe saymalarına ses çıkarmazlardı ki bu da klasik liberalizm kavramıyla çelişirdi. İşte Uğur Mumcu bu liberalin sahtesine şu sıfatı yakıştırmıştı: Liboş! Yüzde yüz Uğur Mumcu imalatı olan bu kavramı kullanırken dikkat etmek gerek. Düşüncesinde değişim olan herkes liboş değildir. Liboş; çıkar karşılığında, egemenlerle uzlaşmak için fikirlerinden vazgeçip yüzde yüz tersini savunup eski düşüncesine ve bununla birlikte hukukun üstünlüğü, Aydınlanma, Cumhuriyet kazanımları gibi değerlere ve kapitalizm karşıtlığına saldırır. Liboşluk vicdani değil, cüzdani bir hesaplaşmadır. Şimdi bana kalkıp da, sakın şu soruyu sorma: Peki, bu hesaplaşmadan vicdan hiç mi rahatsız olmaz? Soru anlamsızdır. Çünkü cüzdanın azami ölçüde şişen egosu zaten vicdana yer bırakmamıştır. Düzeltme: Sevgili, sınıf arkadaşım Cengiz Tacer, 29 Ocak tarihli yazımda adını andığım Pierre Lellouche’un içişleri bakanı olmayıp, dış ticaret bakan yardımcısı olduğunu söyledi telefonda. Hem bu yanlışı düzeltir, hem de ta Nice’ten beri, beni dikkatle izlediği için Cengiz’e teşekkür ederim. A.S. ‘Belki montajı vardır’ İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gülen cemaatinin MOSSAD ile işbirliği yaptığını savunarak paralel yapıya yönelik eleştirilerini sürdürdü. TÜSİAD’ı da hedef tahtasına oturtan Erdoğan, eski başkanı Haluk Dinçer’in “Ben bir paralel devlet görmüyorum” açıklamasını “Aslında bal gibi görüyor da itiraf etmek işine gelmiyor. Kimbilir onun da belki bir montajı vardır, onunla ilgili de belki bir şantaj vardır” şeklinde yorumladı. Dinçer’in “TÜSİAD’ın muhatabı Cumhurbaşkanı değil Başbakan’dır” sözleriyle ilgili de “Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazar, görmesen ne yazar...” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (TÜMSİAD) Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki genel kuruluna katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, “Dostunu yolda tanırsın, alışverişte tanırsın” sözüne atıfta bulunarak “Kimin dostluk ve kardeşlik maskesi altında gizli niyetleri olduğunu, bu süreçte defalarca gördük, yaşadık ve onlarla yolumuz ayrıldı. Gidenlere, yolunu değiştirenlere, yolunu saptıranlara, uğurlar olsun” diye konuştu. Erdoğan, paralel yapının milletin dini hassasiyetlerine apaçık suikast düzenlemek istediğini, kendilerine her yöntemin meşru kabul edildiği bir sapkın yol çizdiğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Şimdi ‘özgür basın’ diye feryat ediyorlar, değil mi? İşte Tahşiye Operasyonu diyerek, kitaplara el koyan, kitapları suç, delil olarak kullanan, bizzat bunların kendisiydi. Yazarlar, çizerler, orada kitapları olan birçok insan vardı. Bugün hâlâ bunlarla iş tutanlar, yol arkadaşlığı yapanlar, bunlarla iş birliğine gidenler, inanın çok yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Biz yandık, onlar yanmasın.” Erdoğan, en başından itibaren paralel yapının tabanıyla üst kademesini ayrı değerlendirdiğine işaret ederek üst kademenin çok KARA’YA ‘PİŞKİN SAVCI’ TEPKİSİ Bağış’a özel davet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, konuşmasının ardından protokol üyeleri ile TÜMSİAD Yönetim Kurulu üyeleri sahneye davet edildi. Erdoğan araya girerek fotoğraf çekimine İBB Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve AKP’li milletvekilleriyle, adı yolsuzluğa karışan eski bakan Egemen Bağış’ı da çağırdı. (Fotoğraf: DHA) devam eden Erdoğan, “Sen bu ülkenin cumhurbaşkanına saygısızlık yaparsan bunun cevabını öyle veya böyle alırsın. Bunlar 24 saat içinde hükümet devirir, hükümet kurarlardı. Paralel yapı konusunda şaşırtmadılar. Muhatapları cumhurbaşkanı değilmiş. Sen kimsin ya, sen kimsin. Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazar, görmesen ne yazar” dedi. Yeni anasaya çalışmalarına değinen Erdoğan şunları kaydetti: “Bizim yeni anayasa çalışmalarımız içerisinde en önemli başlıklardan bir tanesi de ‘başkanlık sistemi’ olayıydı. Hızlı gitmemiz gerekiyordu. Düşünebiliyor musunuz? Birisini görevden alıyorsunuz işte şimdi bu paralelcilerle olan işlerde. Siz bir taraftan alıyorsunuz yargı bir taraftan geri iade ediyor. Böyle devlet idare edilir mi?” ‘Biz yandık onlar yanmasın’ bariz şekilde başka odakların, başka çevrelerin maşası, kuklası olduğunu vurguladı. Erdoğan “Paralel yapının tabanındaki samimi insanlar hâlâ bu yapının MOSSAD’la iş birliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun. Çünkü her şey çok açık, net ortada” şeklinde konuştu. Erdoğan TÜSİAD’da kısa süre önce görevi bırakan başkan Haluk Dinçer’in “Ben bir paralel devlet görmüyorum” açıklamasına da tepki gösterdi. Erdoğan “Aslında bal gibi görüyor, bunu söylemek, itiraf etmek işine gelmiyor. Kimbilir onun da belki bir montajı vardır, onunla ilgili de belki bir şantaj vardır” yorumunda bulundu. TÜSİAD’ın cumhurbaşkanının muhatapları olmadığına ilişkin açıklamasını da eleştirmeye Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetemizde yayımlanan yolsuzluk operasyonunun savcısı Celal Kara röportajına da tepki gösterdi. Cumhuriyet’i “Peygambere ve tüm Müslümanlara hakaret eden karikatürleri pervasızca yayımlayan gazete” olarak tanımlayan Erdoğan, “17 Aralık darbe girişimini nasıl yaptıklarını utanmadan, sıkılmadan itiraf ediyor. Bir hukuk devletinde ‘Bence’ diyerek, şahsi duygularını, şahsi çıkarlarını, mensubu olduğu örgütü öne çıkaran bir savcı, o koltukta kalamaz, pişkin bir şekilde çıkıp konuşamaz. Bu, darbenin apaçık itirafıdır. Hep söylüyorum yargı, en başta içindeki Haşhaşileri temizlemeli, en başta bünyesindeki zehri atmalıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, savcıların, hâkimlerin Twitter’dan, gazete sayfalarından, adliye önlerinden keyfi açıklamalar yaptığını dile getirerek “Dünyanın neresinde bunun bir örneği var ya? Böyle bir şey olabilir mi? Sen anarşist misin? Nasıl olur da bir savcı olarak adalet sarayının önünde broşür dağıtırsın ya? Burada da zihinsel bir rahatsızlığın içine girdiği belli. Ya ver de birileri yapsın bunu. Yani adam mı kalmamıştı, ver de birileri yapsın bu işi. Sen niye yapıyorsun?” diye konuştu. Sen anarşist misin? TÜSİAD’a eleştiri l Yüksekdağ’dan AKP’ye gönderme ‘Kobani dimdik, onlar sürünüyor’ ERZURUM (Cumhuriyet) HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, AKP’nin Kobani politikasını eleştirerek, “IŞİD’i destekleme politikası Kobani zaferiyle yerle bir oldu. Bugün Kobani dimdik ayakta, onlar yerlerde sürünüyor” dedi. 12 Eylül darbesinin ardından sıkıyönetim tarafından mahkeme salonu olarak kullanılan salonda kongre yaptıklarına dikkat çeken Yüksekdağ, “Yargılandığımız bu salonda bugün onları yargılıyor, onlara meydan okuyoruz” ifadesini kullandı. Kazım Karabekir Spor Salonu’nda düzenlenen HDP İl Kongresi’ne HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Ağrı Milletvekili Halil Aksoy, MYK üyesi Hüda Kaya, DBP’li Tekman, Karayazı, Hınıs ve Karaçoban belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda partili katıldı. Salona PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri ile “PKK Ortadoğu’nun rönesansıdır” yazılı pankart asılırken, Türk bayrağı asılmadı. HDP MYK üyesi Hüda Kaya, “İstanbulluyum. 30 yıldan fazladır Kuran ile tanışmış, Türk ve Müslüman bir kadın olarak bugün mazlumların, ezilen halkların hakkını aramak için sizlerle bir aradayız. Bütün farklı inançların birlikteliği için insanların barış toplumunda, özgürce, eşit ve adalet içinde yaşaması için aynı hareket içinde aynı davayı omuzlamış bulunuyoruz. Ermenisi, Kürt’ü, Alevisi, Sünnisi, Caferisi, Arap’ı, Türkmeni, Lazı, Çerkezi, Boşnak’ı, Gürcüsü ne kadar halklarımız varsa bugün HDP’nin içinde bu temsiliyetle beraber zengin bir renk ile birbirimizle barış için mücadelemizi yükselteceğiz” dedi. Kaya’nın sözleri uzun süre alkışlandı. HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ ise AKP’nin Kobani’de yenildiğini belirterek “Suriye’de kendi çıkarları temelinde kurmak istediği siyasi otorite ve Kobani’de dayandığı Kürt düşmanlığı politikası, IŞİD’i destekleme politikası Kobani zaferiyle yerle bir oldu. Bugün Kobani dimdik ayakta, onlar yerlerde sürünüyor. Kobani zaferi bütün mazlumların ahını almıştır” dedi. HDP kongresinin, 12 Eylül darbesinin ardından sıkıyönetim tarafından mahkeme olarak kullanılan spor salonunda yapıldığına dikkat çeken Yüksekdağ, “80’de yargılandığımız bu salonda bugün onları yargılıyor, onlara meydan okuyoruz. AKP hükümeti kendisi değişemediği için eskiyen ve tarihin çöplüğüne atılan bir siyasi çizgi olarak yazılacak tarihe. 2 yıldan bu yana Sayın Abdullah Öcalan’ın bütün çabasına rağmen ayak sürümeye devam ediyorlar. Bu halk Sayın Abdullah Öcalan’a duyduğu saygı ve güven nedeniyle destek verdi. Bu halk size güvenmiyor” diye konuştu. Davutoğlu, kongrede katılımcılara karanfil dağıttı. Davutoğlu, Başbakanlık toplantılarının bazılarının İzmir’de yapılacağını söyledi İzmir’e vaadi: Ofis HAKAN DİRİK İZMİR Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Osmanlı ve Selçuklu’dan” örneklerle “Cumhuriyetçilik dersi” verdi. Başbakan olduktan sonra ilk kez İzmir’e gelen Davutoğlu, partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada, “Eyy CHP, ders 1” diye seslenerek “Şimdi cumhuriyetçilik dersi verme vakti. Cumhuriyetin temeli cumhurdur, yani millettir. Milletten kopuk olanlar cumhuriyetçi olamaz. Milletin fertleri arasında ayrım yapanlar cumhuriyetçi olamaz” dedi. CHP’yi ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “darbecilikle” suçlayan Davutoğlu, “Milli iradeye sahip çıkmayanlar cumhuriyetçi olamaz. 60 ihtilalinin arkasında onlar var. 28 Şubat’ın arkasındakiler CHP’de milletvekili. 1725 Aralık’ta seçilmiş hükümeti ve dönemin Başbakanımızı devirmeye çalışanlar cumhuriyetçi olamaz” diye konuştu. Davutoğlu, kongre konuşmasını milliyetçilik ve sosyal demokrasi dersleriyle sürdürdü. Davutoğlu, AKP İzmir il kongresinde, 16 Türk devletini temsil eden askerleri “Kaçak Saray’a” yerleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yarıştı. Halkapınar spor salonu önünde Mehter Marşı’yla karşılanan Davutoğlu’na, konuşmasından önce Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya girişi ile Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet yıllarını anlatan dans gösterisi sunuldu. Davutoğlu, konuşmasında sık sık Osmanlı vurgusu yaptı, hatta “Osmanlı levendlerine” bile selam göndermeyi ihmal etmedi. Osmanlı vurgusunun yetmediği yerde Selçuklu göndermelerinden yardım aldı. Malazgirt ve Horasan’ı sürekli anarak göndermelerini sürdürdü. Davutoğlu, bir türlü oylarını alamadığı İzmir’e, seçim vaadi olarak hazirandan sonra “başbakanlık ofisi” açılacağını ve Başbakanlık toplantılarının bazılarının İzmir’de yapılacağını söyledi. Kongrede, MHP’den seçilen Kiraz Belediye Başkanı Saliha Şengül, AKP rozeti taktı. “Paralel burada doğdu, burada bitecek” pankartının dikkat çektiği kongre salonuna, Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri “akreditasyonları olmadığı” gerekçesiyle alınmadı. AKP Manisa İl Kongresi’nde konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise partinin geçmiş dönemde yaşadığı zorlukları anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Arınç yine ağladı Yeni oluşturulan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nda kimlerin hangi ücreti alacakları belirlendi ‘Manevi değeri’ 12 bin liraya koruyacak MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Çanakkale Savaşları’nın meydana geldiği alanın tarihi, kültürel ve manevi değerlerinin, doğal dokusunun korunması amacıyla kurulan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nda kime ne kadar ücret ödeneceği belirlendi. Başkana brüt 12 bin 281 lira, başkan yardımcısına brüt 10 bin lira verilebilecek. Personel ise en fazla brüt 4 bin 942 lira alabilecek. Başkanlık, Haziran 2014 tarihinde çıkarılan yasa ile kuruldu. Başkanlığın kuruluş amacı ise yasada, “Çanakkale deniz ve kara savaşlarının meydana geldiği Çanakkale savaşları Gelibolu tarihi alanının tarihi, kültürel ve manevi değerleri ile doğal dokusunun korunması, yaşatılması, geliştirilmesi, tanıtılması, gelecek kuşaklara aktarılması ve yönetimini sağlamak” olarak belirtildi. Hükümet başkanlıkta kimlerin ne kadar ücret alabileceklerini belirledi. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nda başkanın ücret Kartal ve Maltepe’de operasyon İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından önceki gece geç saatlerde DHKPC’ye yönelik Kartal ve Maltepe ilçelerinde daha önceden tespit edilen 5 adrese eşzamanlı operasyon yapıldı. Operasyon kapsamında 2 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler geçirildikleri sağlık kontrolü sonrasında Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. Yardımcıya 10 bin lira tavanı aylık brüt 12 bin 281 lira, başkan yardımcısının da brüt 10 bin 190 lira olacak. Başkanlıkta 1. Hukuk Müşaviri, Grup Başkanı ve Başkan Danışmanı’nın ücreti brüt 8 bin 399, hukuk müşavirinin brüt 7 bin 785 lira, avukat, uzman ve iç denetçi için brüt 7 bin 246 lira, 4 yıllık yükseköğretim mezunu destek personel için brüt 6 bin 213 lirayı aşamayacak. Diğer personelin ücretleri ise brüt en fazla 4 bin 942 lira olacak. Ücretler 6 aylık dönemlerde kamu görevlilerinin mali haklarına uygulanan artış oranı veya miktarı kadar artırılacak. Personele ikramiye ödemesi ise yapılmayacak. Personelin zorunlu haller dışında çalışmadığı günlere ilişkin ücretleri, aylık ücretlerinden kesilecek. Personele yaptırılacak fazla çalışma süresi de her bir personel için bir yılda toplam 90 saati geçemeyecek. Bir ay içerisinde mesai yaptırılacak personel sayısı toplam personel sayısının yüzde 10’unu aşamayacak. Personelin sözleşme esasları ile ücretlerini ise Kültür ve Turizm Bakanı belirleyecek. Ücreti bakan belirleyecek C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear