20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 14 Aralık 2015 EDİTÖR: PINAR YILDIZ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi 9 Sokağı yasakladılar ekonomiyi bitirdiler Çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle 2015 başından bu yana Doğu ve Güneydoğu’da 11 bin 354 işyeri kapandı. Bölgenin ‘Afet Bölgesi ilan edilmesi isteniyor an güvenliğinin kalmadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde ekonomi de durma noktasına geldi. Sokağa çıkma yasaklarının iki haftayı bulduğu bölge illerinde esnaf ya işyerlerini kapatıyor ya da başka yerlere taşınmak için başvuruyor. ŞEHRİBAN 7 Haziran seçimKIRAÇ lerinden sonra yoğunlaşan çatışmalar Doğu ve Güneydoğu’daki birçok ilin Batı ile bağlantısı adeta tesildi. 2015 yılı başından bu yana Doğu ve Güneydoğu’daki 21 ilde 11 bin 354 esnaf kepenk kapattı ya da iflas etti. Ocak ile Kasım 2015 arasındaki 11 aylık süreçte Diyarbakır’da 727, Van’da 612 esnaf işşyerini kapattı. Bölge illerinde ihracat da düşüyor. Şırnak’ta Haziran 2015’te 51 milyon dolar olan ihracat kasımda 48 milyon dolara düştü. Mardin’in ihracatı da Ekim 2015’te 104 milyon dolardan 89 milyon dolara indi. Diyarbakır’da da haziranda 22 milyon dolar olan ihracat kasımda 21 milyon dolara düştü. ‘Zamanın gürültüsü’ faşizmin ayak sesleri BD’den ırkçı Donald Trump’ın yükselişi devam ediyor. Fransa, Polonya, Macaristan, Danimarka, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde faşist karakterli liderlerin, partilerin, popülaritesi artıyor. A C madığını, ekonominin bitme noktasına geldiğini vurgulayan bölgedeki iş insanları “En kaygılı dönemi yaşıyoruz. Hiç bu kadar karamsar olmamıştık” derken Diyarbakır’daki 22 işveren örgütü ise Başbakah Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’dan randevu talep ederek bölgenin “Afet Bölgesi” ilan edilmesini talep edecek. Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (DONGÜSİAD) öncülüğünde istenilen randevunun yarın ya da çarşamba günü gerçekleşmesi bekleniyor. DİSİAD Başkanı Burç Baysal, dün Cevdet Yılmaz ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini, sokağa çıkma yasağı yerine başka yöntemler bulunması gerektiğini ilettiklerini belirterek, “Çatışmaların bitmesi için bölgedeki herkes büyük çaba sarfediyor. Ama bir karşılık bulmuyor. Sorun buradaki güvenlik bürokrasisi ile çözülmez. Biz bakandan tekrar çözüm masasına geri dönülmesini istedik” dedi. Çatışmaların artması ve sokağa çıkma yasaklarının yaygınlaşmasından sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu genelindeki 21 ilde 1 milyar TL’lik teşvikli yatırım askıya alındı. Şirketler arasındaki ticari faaliyetler yüzde 70 düştü. Otobüs firmalarının seferleri durma noktasına geldi. Yüksekova Havalimanı sivil uçuşlara kapatıldı. Kapıköy, Esendere ve Üzümlü sınır kapıları ya kapatıldı ya da belli saatlerde hizmet veriyor. Bankalar çek yazmamaya başladı. Bu olumsuz tablo iş insanını tücarın sicilini olumsuz etkiliyor. ‘Zamanın gürültüsü’ Başka yol bulunsun Başbakan’dan randevu Bölgede can güvenliğinin kal Yatırımlar durdu Kapitalizm yine bir yapısal ekonomik kriz yaşıyor, sermaye, egemen birikim rejimini yıkarak, kârları restore edecek yeni teknolojik ve mekânsal arayışlara yöneliyor. Bu yıkım, üretim süreçlerinde, sanayilerde, yaşam alanlarında hızda bir altüst oluş, kültürel karmaşa yaratıyor. Dün, sağ (faşist) ve sol (sosyalist komünist) kanatlarıyla modernizm bu altüst oluşun şokunu, sanattan siyasete temsil ediyordu. Bugün bu altüst oluşun adı, “neoliberal” küreselleşme, 35 yıldır sermayeyi her türlü kamu denetiminin, sendikaların, hatta kültürel duyarlılıkların kıskacından kurtarıyor, egemen birikim rejimini yıkıyor, kârları restore edecek yeni teknolojik, kurumsal, Büyük Ortadoğu Projesi gibi mekânsal yapılandırma olanakları arıyor. 2007/08 mali krizinden bu yana da yıkımın toplumsal sonuçları ortalığa dökülüyor. PEW’ün geçen baharda yaptığı bir araştırmaya göre, 6 gelişmiş Avrupa ülkesinde, ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarının daha iyi bir dünyada yaşayacağına inanmıyor. Kötümserlerin oranı, Almanya’da yüzde 58, İngiltere’de yüzde 68, Fransa’da yüzde 85. Bir başka PEW araştırması, çalışanların “Küresel orta sınıf” olarak tanımlanan kesiminin sayısındaki artışın durduğunu, gerilemenin başladığını gösteriyor. Avrupa, ABD’de bu kesimin üst dilimi 1970’lerden bu yana sürekli erimiş, yoksulların, milyonerlerin sayısı artarken toplumsal kutuplaşma derinleşmiş. Madalyonun öbür yüzünde sermayeye yeni değerlenme mekânları açmak için yapılan finansal, askeri operasyonlarının altüst etiği toplumların, Latin Amerika’da, Doğu Avrupa’da, Afrika’da, Ortadoğu’da kustuğu göçmen, sığınmacı dalgası var. Güven, güvenlik, korku Burç Baysal Ayrımcı politika İSİAD Başkanı Burç Baysal, 7 Haziran’dan bu yana bölge ekonomisi çatışmalardan çok olumsuz etkilendiğini belirterek şöyle konuştu: 4 Kuvvetli sermaye yapısına sahip olmayan işverenler zora girdi. 4 1 Kasım seçimlerinden sonra üreticiler üretiklerini satma konusunda ayrımcı politikalara maruz kaldılar. 4 Bursa’daki üreticiler buradaki manifaturacılara mal vermemeye başladı. 4 Tarihi Sur bölgesi tamamıyla hizmet sektörüyla ayakta duruyor. Burada haftalardır hayat durmuş. 4 Buradaki sorun 12 günlük bir güvenlik sorunu değil. 6 aydır devam eden büyük bir yıkım ve tahribat var. 4 Turizimde yüzde 80 daralma sözkonusu. Hizmetler sektöründe para trafiği yüzde 40 düştü. 4 Hükümet 6 aydır bölgedeki insanların sorunlarına sorunlarına kulak tıkıyor. D yar 21 ilde 1 mil liralık yatırım ı askıya alınd En KAYgıLı DÖnEM Şahismail Bedirhanoğlu 0122013 yıllarında bölgeyi 2.5 milyonu aşkın yeri ve yabancı turist ziyaret ediyordu. Çözüm süreciyle birlikte 10 yılda bölgeyi yılda 7.5 milyon turistin ziyaret etmesi amaçlanıyordu. Ancak çatışmaların artmasından sonra bölgeye turist akışı neredeyse durdu. Güneydoğu Anadolu Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği Başkanı Mete Akcan, “Doğu ve Güneydoğu’ya olan tur rezervasyonları ocak ayında başlıyor. Çatışmalar devam ederse bölgede faaliyet gösteren tur operatörleri işçi çıkarmak zorunda kalacak” dedi. Turizm bitti 2 ONGÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu, hiç bu kadar karamsar olmadıklarını, en kaygılı dönemi yaşadıklarını vurgu D layarak, “iş insanları olarak Başbakandan görüşme talep ettik. İşverenlerin kredilerinin ertelenmesini isteyeceğiz. SGK borçları ertelensin. Burada tablo oldukça ağır. Ümit ediyoruz ki çatışmaların bir an önce durur” diye konuştu. Diyarbakır’da sosyal yaşaman ve ticaretin kalbinin tarihi Sur içi olduğunu ve ça tışmaların ortasında kaldığını anlatan Bedirhanoğlu, “Benim de o bölgede otelim vardı. Ama kapatmak zorunda kaldık. Elektrik yok su yok. Sur içinde 361 esnaf kapanmış, 50 esnaf taşınmak için başvurmuş. Bu vahim bir durum. Çatışmalar bitse de bölgenin kısa vadede toparlanması zor” dedi. Ekonomik izolasyon an Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva, hem Türkiye’nin Suriye politikası hem de artan çatışmaların bölge esnafı ve ekonomi çeviresi üzerinde travma yaratığını belirterek, “Hükümetin ivedilikle tedbir alması gerekiyor. İnsanlar V artık kendilerini daha güvende hissedecekleri kentlere gitmeyi düşünüyor” dedi. Takva, yasak bölgeler nedeniyle Batı ile kurulan iletişimin kesildiğini belirterek, “Kuzey Irak’tan artık kimse gelmiyor. Kapıköy sınır kapısı 56 saat hizmet verebili yor. Üzümlü kapısı kapandı. Ortadoğu ile bağlantı da kesildi. Batıdan Necdet zaten kimse gelmiyor. Bölgede tama Takva men bir ekonomik izolasyon sözkonusu” dedi. Postmodernizm, bu resme baktı, bu acılara çare aramaya ilişkin refleksleri, totaliter, toplum mühendisliği, ulusalcı, sınıf indirgemeci, popülist olarak mahkum etti, “yalnızca bedenler” onların (etnik, cinsel, dini, ırkçılığa ilişkin) sorunları vardı. Bu sırada toplumu yönetenlerin (egemen sınıfların temsilcilerinin) günlük yaşamın ekonomik, kültürel sorunlarına çözüm üretmekte başarısızlığı dikkat çekiyor, dahası önerdikleri çözümler halkın sorunlarına yabancı, hatta ilgisiz olduklarını düşündürüyordu; bunlar halkın güvenini kaybettiler. “İkinci geliş” (1919) şiirindeki gibi “merkez çökmeye” başladı. Çalışanlar, gerçek anlamda yoksul değil ama, ev, otomobil, kredi kartı borçlarına, okul, sağlık harcamalarına ilişkin kaygıları gittikçe artıyor. Bu noktada iş, emeklilik güvencesi talebi öne çıkıyor. Alt sınıflarda hızlı yoksullaşmanın körüklediği, küçük suçlardaki artışla, kültürdeki sertleşmeyle de bir güvenlik sorunu yaratıyor. Batı’nın yıktığı, yıkılmasında rol oynadığı toplumlardan gelen göçmen, sığınmacı dalgası, hem “çokkültürlülük” hem de “asimilasyon” politikalarının birlikte iflas ettiği toplumlara çarpınca, bu kez, “yerlici” (işim, dinim, kültürüm elden gidiyor) korkuları derinleşiyor. Öncelikle çalışanları etkileyen bu güvensizlik, korku ortamında, sol hareketin bir etkisi yok. Buna karşılık, sağ popülist partiler, sanayiye korumacılık, çalışanlara daha yüksek asgari ücret, daha erken emeklilik, refah devletinin restorasyonu gibi vaatlerle ortaya çıkıyorlar. Bunlar, gerçek korkulara cevap veren vaatler. Ancak aralarına ırkçılık, yabancı düşmanlığı, din girince faşist bir ideolojiye dönüşüyorlar... Batı ülkelerinde faşizm, bugün, yarın henüz iktidarı ele geçirecek bir düzeyde değil. Ya, öbür gün? C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear