20 Mayıs 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Deniz Gamze ergüven’in yönettiği, Fransa’nın oscar adayı ‘Mustang’ ödüllere doymuyor. Ağaoğlu’nun kitabı Silivri’ye alınmadı Yazar Adalet Ağaoğlu’nun Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e özel bir kargo şirketiyle gönderdiği kitap ve mektup cezaevine alınmaeDİtÖR: EZGİ ATABİLEN tASARIM: MÜGE KAYGUSUZ [email protected] Pazartesi 14 Aralık 2015 dı. Ağaoğlu, şirket görevlilerin kitap ve mektubu Etiler’deki evine geri getirdiklerini belirtti. Paketin, cezaevi görevlilerince geri gönderilme sebebi ise, “PTT aracılığıyla gönderilmesi gerektiği”. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi 1. yaşını sempozyumla kutluyor. Merkezin müdürü Murat Gülsoy’la hem sempozyumu hem de yönetim kurulu tartışmalarını konuştuk Birçok üniversiteden katılımcılar var. 16.30’da açılış konuşmasını yapacağım. Ardından ‘Romantik Komünist’ adlı Nâzım Hikmet biyografi kitabını yazan Saime Göksu ve Edward Timms’in konuşma videoları gösterilecek. Bir oyunşiir performansıyla Nâzım Hikmet’in ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’nı yazım sürecini göstereceğiz. İkinci gün Türkiye’deki üniversitelerden konuşmacılar var. Faklı disiplinlerden katılımcılar bildirilerini sunacaklar. n Eşitsizlik ve şiddet sarmalında sıkışmışken, Nâzım Hikmet ve şiiri üzerine düşünmek niçin önemli? Nâzım Hikmet kültürel harcımızın tuğlası. İçinden geçtiği tarihsel süreçte yazdıkları her zaman EZGİ umudu yeşertmiş bir şaATABİLEN ir. Bütün o karanlık zamanların içinden geçerken de temel insanlık değerlerinin yaşatılabileceği ve bu uğurda umutlu olunabileceğini de gösteren bir şair. Yani moralini insanın, yükselten bir şair. n Merkezin bir senesi nasıl geçti? Günümüzde yaşayan şairlerle bir araya gelip Nâzım’ın onların şiirlerindeki etkisini araştırdığımız bir sözlü tarih projesi başlattık. Ayrıca Nâzım Hikmet’in bibliyografyasını oluşturup, internet üzerinden erişilebilir hale getirdik. Bir Nâzım Hikmet Basın Arşivi kurduk. Onunla ilgili kitaplar ve onun kitaplarının bulunduğu Araştırn Neler var sempozyum programında? ‘Umudu yeşerten şair NâzIM hİKMet’ ma Kütüphanesi’ni büyütüyoruz. Yıl boyunca Nâzım’ı odaklayan konferanslar yaptık. Yazarşair buluşmaları düzenledik. Disiplinlerarası Karşılaşmalar’dafarklı disiplinlerden isimleri aynı konuyu tartışmak için bir araya getirdik. Bir de ‘Diyaloglar’ var, Ayfer Tunç’la benim Saint Michel Lisesi’nde Murat Gülsoy yaptığımız edebiyat söyleşileri serisi. Ben öyküler üzerinden Türkiye toplumsal tarihi çalışması odaklı bir proje kurdum. Merkez açılırken Gündüz Vassaf’ın yönetim kurulundan istifa etmesi ardından, merkezin kuruluşuna katkısı olan Raşit Çavaş da hayallerin aksine “öğrencisiz ve katılımsız bir merkez” demişti. Doğru mu bu? Doğru değildi. Hiçbir zaman doğru olmadı. Az önce gördün, burada bir öğrenci video editliyordu. İnternet sitemizde 16 kişilik gönüllü öğrenci listesi görülebilir. Onlar en başından beri buradaydı. Raşit Çavaş’ın söylediği kişisel mi diyelim artık, başka türlü bir şey... n Gündüz Vassaf’ın istifa ederken “demokratik yönetim yok” ve “üniversite dışından isimler uzaklaştırılıyor” demişti. Bu doğru mu peki? Üniversitenin farklı bölümlerinden 28 hocanın yer aldığı bir genel kurulun seçtiği yönetim kurulu yönetiyor burayı. Yönetim kurulunda şu an üniversite dışından bir isim yok. Sonuçta bu merkez, üniversitenin bir akademik birimi. Olabilirdi de, illa ki herkesin burada hoca olması gerekmiyor. Valla kimse kimseyi uzaklaştırmadı. Bazı isimler süreç içinde istifa ettiler. Bu onların kendi tercihleriydi. Bazı etkinlikler, bazı şeylerde aynı fikirde olmayınca uzaklaştılar herhalde. Bu insanlar gitsin, kalsın diye kimse bir şey söylemiyor. Sadece “buranın işleyişini beğenmiyorum” deyip istifa edenler var. 17 Ödülünü Dündar ve Gül’e adadı 28. Avrupa Film Ödülleri’nde FIPRESCI Keşif Ödülü’nü alan ‘Mustang’in yönetmeni Ergüven, ödülünü “daha fazla ifade özgürlüğü” diyerek Can Dündar ve Erdem Gül’e adadı bir yargıda bulunmak istemem. O mirasçısının bileceği iş. Yasalar buna izin veriyor. Sonuçta telif diye bir şey var. Ama böyle kült isimlerin tabii ki bir noktadan sonra daha fazla halka mal olması lazım. ‘Ölümünden sonraki 70 yıl’ kuralı çok uzun bir süre. n Yeni kitap ne zaman? 5 Ocak’ta yeni romanım çıkıyor. İsmi ‘Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet’. ‘Kimseyi uzaklaştırmadık’ n ‘Telifte 70 yıl sınırı fazla’ ‘A vrupa’nın Oscar’ları’ olarak kabul edilen 28. Avrupa Film Ödülleri, önceki akşam Berlin’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Gecede İtalyan yönetmen Paolo Sorrention’un yönettiği ‘Youth’ En İyi Film’, Sorrention ise ‘En İyi Yönetmen’ seçilirken, ‘45 Yaş’ filmindeki performansıyla Charlotte Rampling ‘En İyi Kadın Oyuncu’, ‘Youth’ filmindeki rolüyle Michael Caine ise ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülüne değer görüldü. Rampling ve Caine ayrıca Onur Ödülleri de sunuldu. Törende ‘En İyi Belgesel’ dalındaki ödülün sahibi, Hintli yönetmen Asif Kapadia’nın yönettiği ‘Amy’ belgeseli oldu. ‘En İyi Senaryo’ ödülü ise ‘The Lobster’ filmiyle Yorgos Lanthios ve Efthimis Filippou’ya sunuldu. ‘En İyi Kısa Film’ ödülü ‘Picnic’ filmine, ‘Halkın Seçimi Ödülü’ ise İspanyol yönetmen Alberto Rodriguez’in ‘Marshland’ filmine verilirken, aynı zamanda Altın Küre ve Fransa’nın Oscar adayı olan Türkiye, Fransa, Almanya ortak yapımı ‘Mustang’ de Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu’nun (FIPRESCI) verdiği Keşif Ödülü’nün sahibi oldu. Filmin yönetmeni Deniz Gamze Ergüven, ödül konuşmasında “Daha fazla ifade özgürlüğüne ihtiyacımız var” dedi ve ödülünü hapiste tutulan gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e adadı. l Kültür Servisi n Nâzım Hikmet, şiirlerinin telif hakkının Yapı Kredi Yayınları’nda olması ve şiirlerinin telif hakkı dolayısıyla insanlarla paylaşılamıyor, sadece kitap halinde basılıp satılarak okunabiliyor olması karşısında ne düşünürdü sizce? O konuda Nâzım hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “‘Vakıtları Yakalamak İstiyorum’: Dünden Yarına Nâzım hikmet Sempozyumu” bugün ve yarın Boğaziçi Üniversitesi Albert Long hall’da. Ayrıntılı bilgi için: www. nazimhikmetmerkezi.com ‘Daha fazla ifade özgürlüğü’ tANIN F A h ’ S B o ‘J FİLMİ Dijital Hiç büyümeyen çağın öncüsü çocukla yeniden Levi Miller ve Hugh Jackman’ın başrollerini üstlendiği ‘Peter Pan’, iki saatlik fantastik bir seyirlik skoçyalı romancıoyun yazarı Sir James Matthew Barrie’nin (18601937) sahne oyunu olarak yazdığı, zaman içinde vazgeçilmez bir çocuk edebiyatı klasiğine dönüşmüş en ünlü eseri “Peter Pan ya da büyümek istemeyen çocuk” (1904), şimdiye dek pek çok dile çevrilmiş, sinemaya uyarlanmış, çizgi romanlara, TV film ve dizilerine aktarılmıştır bilindiği gibi. Jane Austen’dan “Aşk ve Gurur”, Lev Tolstoy’dan “Anna Karenina”, Ian McEwan’dan “Kefaret” gibi başarılı edebiyat uyarlamalarıyla isim yapmış İngiliz yönetmen Joe Wright’la senarist Jason Fuchs ikilisi, J.M. Barrie’nin 110 yıl önce yarattığı Peter Pan, Kaptan Karasakal, Kaplan Lily, James Hook gibi karakterleri almış günümüze taşımış ve gişe başarısını hedefleyen, 3 boyutlu, bol aksiyonlu, göz alıcı bir Hollywood üstünyapımının olanaklarıyla 2 saatlik fantastik bir seyirliğe dönüştürmüş, bugün gösterime giren “Pan”da. Alman uçaklarının bomba yağdırdığı 2. Dünya Savaşı yıllarının Londra’sında, yemeklerinden çaldığı çocuklara kötü davranan, gıcık bir şişman kadının yönetimindeki bir yetimhanede başlayan “Pan”, Süpermen gibi uçabilen, hiç büyümeyen, haşarı çocuk İ Benedict Anderson hayata veda etti Steve Jobs’un hayatı perdeye yansıdı. ‘H ayali Cemaatler’ ve ‘Üç Bayrak Altında: Anarşizm ve Sömürgecilik Karşıtı Tahayyül’ kitapları Metis Yayıncılık tarafından Türkçede yayımlanan ve milliyetçilik üzerine çalışmalarıyla tanınan siyaset bilimci Benedict Anderson, 79 yaşında hayatını kaybetti. Endonezya’nın Doğu Java bölgesindeki Batu şehrinde, bir otel odasında hayatını kaybeden Anderson’ın naaşının Endonezya’da yakılacağı ve küllerinin Java Denizi’ne döküleceği açıklandı. Anderson’ın evlat edindiği oğlu Wahyu Yudistra, babasının her yıl gerçekleştirdiği Güneydoğu Asya ziyaretini yapmak üzere Endonezya’ya gittiğini, perşembe günü Endonezya Üniversitesi’nde ders verdiğini ve son kitabı ‘Milliyetçilik ve Anarşizm’i tanıttığını söyledi. Endonezya üzerine çalışmaları bulunan Anderson’ın, Suharto dönemi boyunca ülkeye girmesi yasaklanmıştı. Anderson ABD’de Cornell Üniversitesi’nde ders veriyordu. Çin doğumlu İngiltere ve ABD vatandaşı Anderson, tarihçi Perry Anderson’ın da kardeşiydi. Yönetmen Danny Boyle’un akıcı anlatımı, güçlü oyunculuğu ve birinci sınıf görselliğiyle kesinlikle kaçırılmayacak nitelikteki bu “Jobs”dan doğrusu pek gözümü alamadım Fantastik seyirlik kahramanımızla (Levi Miller), herkesi korkutup titreten, ezeli düşmanı Kaptan Karasakal (Hugh Jackman) arasındaki mücadeleye odaklanmış, karşı konulamaz 3 boyut sistemi sayesinde koltuğundaki seyirciyi de içine alarak. Uçan bir kalyondaki korsanlarca, perilerden, korsanlardan, denizkızlarından, yerlilerden ve canavarımsı dev kuşlardan geçilmeyen Neverland (Olmayan Ülke) denen esrarengiz bir diyara çekilen Peter’la çocuk arkadaşları, Kaplan Lily (Rooney Mara) ve kaptan Hook (Garrett Hedlund), elbirliğiyle sonuçta Karasakal’ın hakkından geliyorlar tabii ki. Ö zellikle “2001 Uzay Macerası”yla tanınan, ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın günümüzden yıllar önce, teknolojinin geleceğine ilişkin, bilgisayarlar ve dijital çağ hakkında ettiği kâhince sözlerini aktaran, arşiv kaydı siyah beyaz görüntülerle açılan “Jobs”, kuşkusuz günümüz bilgisayar endüstrisinin öncü önderlerinden, dijijtal devrimci ve küresel vizyoner Steven Paul Jobs (19552011) üstüne yapılmış, önemli İngiliz yönetmen Danny Boyle’un imzasını taşıyan, ayrıca güçlü oyuncu kadrosuyla da kesinlikle ilgisiz kalınamayacak bir film. bilgisayar üretmeyi amaçlayan Next’i kuruyor üstat. 1986’da Lucasfilm’den animasyon sektöründe de devrim yapacak Pixar’ı satın alıyor. 1997’de kurucusu olduğu Apple’a geri dönen bu alışılmışın dışındaki Silikon Vadisi girişimcisi, büyük yaratıcı deha, ender rastlanan bir pankreas kanserine yakalanıp 2011’de vefat ediyor daha 56 yaşındayken. Hollywood eğlenceliği Evlatlık edinilmiş Hırslı bir yönetici Boyle’un, senarist Aaron Sorkin’in, biyografi yazarı Walter Isaacson’un Jobs’ın kitabından uyarladığı bir senaryodan çektiği film, 1984’te Macintosh’un sunumuyla başlıyor. Sonradan Apple Computer’ın, Next Computer, Pixar animasyon stüdyosunun da kurucusu ve yöneticisi olacak Jobs, ortağı Wozniak’la (Seth Rogen) 1976’da evinin garajında başlatıyor çalışmalarını. Karizmatik ama düzensiz ve hırslı bir yönetici olan Jobs’ın paragöz Chrisann Brennan’la (Katherine Waterstone) sorunlu beraberliğinin gölgesindeki (1978’de evlilk dışı doğmuş) küçük kızı Lisa’yla ilişkilerini, Pepsi Cola’nın müdürü John Scully’yi (Jeff Daniels) Apple’ın başına getirişini ve 1985’te Scully tarafından şirketten çıkarılmasını izleyen süreçte üniversitelerle iş dünyası için Amerikalı bir anneyle Suriye kökenli bir babanın çocuğu olarak doğduğunu, Kaliforniyalı PaulClara Jobs çifti tarafından evlatlık edinildiğini de öğrendiğimiz, bilgisayar dâhisi Jobs’ın günümüz dünyasını değiştiren buluşlar ve başarılarla süren iş hayatını, başarısız babalığıyla birlikte perdeye taşıyan filmde, son haftalarda sıkça filmlerini seyrettiğimiz Michael Fassbender yine şapka çıkarılası bir Steve Jobs performansıyla karşımıza geliyor. Ayrıca yıllarca sekreterliğini yapan, her derdini çeken, anaç ve sevecen Joanna rolündeki Kate Winslet’le artık gıdısı sarkmış Jeff Daniels’in de göz doldurduğu filmde, hiç hazzetmediğim Seth Rogen bile çok iyi. Yönetmen Danny Boyle’un kısa kısa geriye dönüşlere dayanan akıcı anlatımı, güçlü oyunculuğu ve birinci sınıf görselliğiyle kesinlikle kaçırılmayacak nitelikteki bu “Jobs”dan doğrusu pek gözümü alamadım 2 saat süresince. Kısacası haftanın filmi “Jobs”. J.M.Barrie’nin hayalgücünün ürünü olan, sevinçlerin, mutlulukların, korkuların, kaygıların, kabusların yer aldığı, büyülü bir alemin betimlendiği namlı klasiğin seyrettiğimiz bu son modern uyarlaması, seriye dönüşmüş “Harry Potter”, “Karayip Korsanları” filmlerinden 3 boyutlu, bol efektli “Avatar”a kadar uzatılacak, 3 boyutlu, bol efektli bazı gişe şampiyonu üstünyapımların tutmuş başarı reçetelerinin uygulandığı, bezirgânca bir yaklaşımın eseri. H. Jackman’ın her zamanki atlamalı sıçramalı yorumuyla sempatik kıldığı Karasakal’la masal kahramanları arasında özel yere sahip Peter Pan’ın Neverland’deki mücadelesini aktaran ve meraklısını P.Pan mitosunun başlangıcına götürmek iddiasındaki bu yeni versiyonu böylesi Hollywood eğlenceliklerinden hoşlananlara göre. ‘Peter Pan’da Levi Miller ve hugh Jackman başrolleri paylaşıyor. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear