23 Mayıs 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 OCAK 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 AKP’li Bayraktar’ın fezlekesindeki yasal dinleme kaydı ‘farklı bir siyasi portre’ çiziyor CHP’li Sipahi AKP’li gibi AYKUT KÜÇÜKKAYA/HAZAL OCAK Üzeri örtülen 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dosyasının TOKİ ayağındaki şüphelilerden birisi olan ve soruşturmadan aylar sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteğiyle hafta başında CHP’den istifa eden Hüseyin Avni Sipahi “yasal dinleme kayıtlarına” göre farklı bir siyasi portre çiziyor. Meclis’te AKP’li üyelerin oylarıyla aklanan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkındaki fezlekede yer alan kayıtlarda Sipahi ile Bayraktar, yerel seçimler öncesi İstanbul’u konuşuyor. Bayraktar’ın, “İzmir’i alırsak İstanbul’u kaybedersek şaşırma” sözlerine Sipahi, “Çok üzülürüm” diye yanıt veriyor. Devamında Bayraktar’ın, “İstanbul’u bizim almamız lazım” diye çıkışına bu kez Sipahi, “Başka çaresi yok” sözleriyle destek veriyor. Meclis’e gönderilen kayıtlarda Sipahi’nin “Ben yok abi ben sana izah edeceğim bilgin dışında hiçbir şey hareket etmem edemem ki zaten abi ben sana izah ederim konuşuruz” sözleri dikkat çekiyor. Tarih: 1 Aralık 2013... Yaklaşık bir yıl öncesi. Bayraktar ile Hüseyin Avni Sipahi konuşuyor. Konuşmanın ana konusu yerel seçimler ve İstanbul. Kayıtlarda CHP’nin İstanbul Büyükşehir adayı Mustafa Sarıgül’ün adı geçmese de Sipahi, Sarıgül’ü işaret eden yorumlar yapıyor. İşte o kayıttan önemli bölümler (imla ve anlatım bozukluklarına dokunulmadı): Hüseyin Avni Sipahi: Ha görüntüde zaten iyi Emine hanımla ortada koltuk boş hep öyle gösterdi zaten şey bencede iyi olur gibi geliyor bana abi böylesi daha iyi olur şöylede bir OYBİRLİĞİYLE ENCÜMEN ÜYELİĞİNE SEÇİLEN SİPAHİ CUMHURİYET’E AÇIKLAMA YAPTI CHP’den istifa ettiği kamuoyuna yansıdığı gün Beşiktaş Belediyesi’nde oybirliğiyle encümen üyeliğine seçilen Sipahi, Cumhuriyet’e şu açıklamaya yaptı: “Hiçbir zaman AKP üyesi olmadım. AKP üyesi olsaydım zaten o partiye geçerdim. Ben aynı zamanda Rizeliyim. Sayın Cumhurbaşkanını da başbakanlık döneminden, büyükşehir belediye başkanlık döneminden beri tanıyan bir Rizeli olarak birçok tanıdıklarım olmasına rağmen düşüncem sosyal demokrat ve özgürlükçü. Demokrasiye inanan yaşam şeklim olarak CHP’de yer aldım. Onun için bunu şiddetle reddediyorum. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar beyle CHP’de şu anda üst düzeyde yönetici olan birçok kişi de zamanında görüşüyor. Kimisi ilçesine, kimisi iline, kimisi tanıdıklarının sorunlarını çözmek için defalarca görüşüyor zaten. Bu parti ayrımcılığımız kişisel veya duygusal anlamda görünmememizi gerektirmez diye düşünüyorum. Görüşmem de bu yüzdendir. Problem yok. Başta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu beyefendi olmak üzere yoğunluğundan, yanlış yönlendirilmeden yanlış kararlar verilmesinden de büyük üzüntü duyuyoruz. Hakkınızgelişme var onu da bilmeni istiyorum Kadir TOPBAŞ olunca çok rahatladı bu herif Kadir TOPBAŞ’tan sonra iki saat sonra adaylığını açıklayabilir bilgisi olsun o Binali’den korkuyordu demek ki. Erdoğan Bayraktar: E tabi bunlar buna vuracak çok şeyi var tabi. H.A.S: Tabi aynen öyle. E.B: Kötü olur ya bu İzmir’i, İzmir’i alırsak İstanbul’u kaybedersek şaşırma. H.A.S: He evet evet enteresan çok üzülürüm yalnız bugün netini anladım abi tabi sen da herhangi bir işlem yoksa haksızlığa uğramış olmaz mısınız? İlk takipsizlik alanlardan bir tanesi de benim. Siz düşünebiliyor musunuz? CHP’den belediye başkan adayı olmuşum örgüt lideri olarak lanse ediyorlar. Bir insan örgütün yüzde 80’ini tanımazsa oradan örgüt çıkar mı? Niye beni araştırma komisyonuna çağırmadılar peki? Beni ifadeye çağırmaya gerek bile duymadılar. Herhangi bir şeye rastlamadıkları için bu kadar insanı ifadeye çağırıp beni çağırmadılar. Ben bir haksızlığa uğradım ve bundan dolayı Çekmeköy Belediye Başkanlığı adaylığını son anda kaçırdım. Sayın Kılıçdaroğlu beni aradı. ‘Senin haksızlığa uğradığını biliyorum. Kimi istiyorsanız aday gösterebilirsiniz’ dedi. Ben başkaları gibi ne kardeşimi ne de eşimi gösterdim. İstifamı da sadece nezaketen Sayın Genel Başkan’a sundum. İl başkanı da biliyor. Onun sıkıntıya girmemesi adına nezaketen sundum.” Kamuoyunda Sarıgül’e yakınlığıyla bilinen Sipahi’nin encümenlik için aday olarak gösterilip seçilmesi, haberlerde “CHP Genel Merkezi’ne karşı meydan okuma” olarak yorumlanmıştı. başbakan da işi biliyor çok iyi biliyor siyaseti çok iyi biliyor söylediği her sözü sanki böyle yüz sefer tartıp olarak söylüyor. H.A.S: Evet evet. E.B : Yoruluyor abi çok yoruluyor ya adam ... ben şimdi uçakta bir iki birşey söyleyecektim ona baktım adam gitmiş ... H.A.S: Gitti değil mi gitmiş değil mi gitmiş gitmişti evet abi. E.B: He ya zor iş kolay değil yani çok zor iş. H.A.S: He abi Allah yardımcısı olsun. E.B : Neyse konuşuruz işte .... ‘Adını Sonra Fısıldayacaklar’ “Sağlam İrade”, gazetelere verilen ilanlarda açıkça belirtildiği gibi yolsuzlukla suçlanan ve haklarında kamu vicdanı açısından sağlam deliller bulunan eski bakanların aklanmasını istedi. Meclis Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li üyeleri de tıpkı ilanda belirtildiği gibi “sağlam irade”nin iradesine uydular; eski bakanları akladılar. Oysa bu bakanların “eski”likleri telefon konuşmalarına takılmalarıyla oluşan yasal dinleme kayıtlarına dayanan iddialar üzerine istifa etmeleri nedeniyledir ve açık bir itiraf niteliğindedir. Şimdi sırada yasal dinleme kayıtlarının imha edilmesine gelmiştir. Sonra? Sonrası Oktay Rifat’ın Perçemli Sokak’taki o ünlü şiirindeki gibidir: “Ağlama Ahmet ağlama, davranma kuşağına ikide bir...” HHH “Bu kara günlerin sonu gelir mi” gelmez mi tam bilemiyoruz şimdilik. 5 ay sonra seçim var. Ama seçimden önce biliyoruz ki AKP’nin ilanlarla kendini gösteren “irade”ye sıkı sıkı bağlı Meclis çoğunluğunun önünde bir iki “iş” daha var. Bunlar önümüzdeki günlerde bir torbaya doldurularak milletvekillerinin önüne getirilecek ve oylanarak yasalaşacaktır. Ondan sonra da güvenliğimiz emin ellere teslim edilmiş olacaktır. Seçime son derecede “güvenli” koşullarda gideceğiz. İstenen odur ki, AKP’nin yukarıdan aşağıya dizayn edilmiş otoriter yönetimine teslimiyet içinde, huzur içinde derin bir uykuya dalalım. “Yok, o kadar da değil” mi?.. HHH “O kadar da değil” diyorsanız eğer, bir şeyler yapmak zorundasınız demektir. Sokaklar ve medya sessizleştirilmek isteniyorsa, öncelik sessizliğe itirazda olmalıdır. Sokakların, medyanın suskunluğu, muhalefet partilerinin değerli milletvekilleri unutmasınlar ki, aynı zamanda kendi dilsizlikleri demektir. Seçimler öncesi mutlak otoritesini onaylatmak isteyen iktidar partisi seçim sonrasını da belirlemek için sessiz ve derinden stratejini, ustaca taktiklerini konuşturmaktadır. Parti binaları basılan, üyeleri gözaltına alınan muhalefet partileri, oyunun kuralarının hâlâ geçerli olduğunu sanıyorlar, oysa çoktan değişti kurallar. HHH Kürt siyasi hareketi de AKP’ye anayasa değiştirecek bir çoğunluğu armağan etmek için çalışıyor ve kendi kuyusunu kazıyor gibidir adeta. HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil de parti olarak katılacağını söylüyor. Gerçek ise barajı indirmek için çaba göstermeyen HDP’nin bu koşullarda yüzde 10 barajını aşmasının imkânsız olduğudur. Bu kararda inat etmek bölgenin milletvekilliklerinin tümünün AKP’ye teslim edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu aynı zamanda yasal Kürt siyasi hareketinin “çözüm sürecine” müdahil olma koşullarının da büyük ölçüde ortadan kalkması anlamına gelecektir. Artık ne demekse “çözüm süreci”, Öcalan ile şu ilanlardaki “sağlam irade” arasındaki pazarlığa indirgenecek demektir bu da. HHH Çok özeti budur ve bunun bir başka tür söylenişi “Irak modeli”ni tartışmaya başlamak anlamına gelir. “Irak modeli de neymiş, biz demokratik bir Türkiye istiyoruz” diyenlere Irak Kürdistanı’ndaki yönetime, bu yönetimin nasıl bir yönetim olduğuna yakından bakmaları önerilebilir. Kürtlerin de Türklerin de hangi siyasi eğilimden olurlarsa olsunlar, Türkiye’nin geleceğine ilişkin projeleri ne olursa olsun, herkesin bilmesi gereken gerçek şöyledir: Geri dönülmez bir yola girmiş, tüm gemilerini yakmış olan iktidar partisi, kendinden gayrısına hayat alanı bırakmayacak bir Türkiye, her şeyi yapmaya muktedir, en olmadık işleri denemeye kararlı bir rejim peşindedir. HHH Seçime yüzde 10 barajını koruyarak gidecek iktidar partisi. Eski bakanlarını korumakta nasıl kararlı davrandıysa barajını korumakta da aynı kararlılığı gösterecek. Muhalefet partileri aslında çoktan uygulanmaya başlanmış, seçimden sonra yalnızca adı konulacak olanı durdurmak, geriletmek istiyorlarsa ellerini çabuk tutmalıdırlar. Bu tehdit, bu tehlike parlamentoda ya da parlamento dışındaki tüm siyasi partiler, hakkını hukukunu korumak isteyen herkes için geçerlidir. Usta tiyatro sanatçısı Levent Kazak’ın dediği gibi “Yeni Türkiye’de rejim değişti, adını sonra fısıldayacaklar, hazmetmemizi bekliyorlar her zaman yaptıkları gibi”. Sorun tam da budur zaten; hazmedecek miyiz? Sarıgül iması... bunun tabi çok neyse torba herif o çok acayip rahatladı ona göre başkada şeyler yapıyorlarmış ona öbür taraflar işte sen susun busun zarttır zurttur bavul çanta manta. E.B: İstanbul’u, İstanbul’u alacağız da abi İstanbul da gece gündüz çalışıp İstanbul’u bizim almamız lazım yani. H.A.S: Başka çaresi yok yalnız ben sana birşey söyleyeyim mi abi en kuvvetli yerlerden biri de İstanbul’da AK Parti bunu da böyle bilmek lazım kim kuvvetli parti kuvvetli parti kuvvetli. E.B: Ya şey biliyor nedir o partide kuvvetli TBMM’NİN YAPACAĞI SOSYAL TESİSLER TEKEL FABRİKASININ BAHÇESİNDEN BEŞTEPE’YE TAŞINIYOR Saraya yakın ‘otağ’ kuruluyor SERTAÇ EŞ ANKARA TBMM Başkanlığı’nın, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) içinde bulunan tarihi Tekel fabrikasının bahçesine “Otağı hümayun” mimarisiyle sosyal tesis ve arşiv kurulmasını içeren projesinin yeri değiştiriliyor. Tarihi fabrika alanına ilişkin yargının verdiği iki yürütmeyi durdurma kararının ardından otağ, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na daha yakın bir yer olan ve büyükşehir belediyesinin “Ala Tesisleri’nin bulunduğu alana kurulacak. Bölgenin TBMM’ye devir işlemleri tamamlanmak üzere. Atatürk’ün mirası AOÇ’den, AKP döneminde yer kapma yarışına giren kurumlardan olan TBMM, gözüne tarihi Tekel fabrikasının olduğu bölgeyi kestirmişti. Sayıştay’ın AOÇ Müdürlüğü’ne geri verilmesini istediği Tekel fabrikası ve bahçesi, ilk başta TBMM’ye tahsis edildi. Bölgeye “Düğün Salonu” yaptırmak isteyen TBMM, gelen tepkiler üzerine projenin adını sosyal tesis ve arşiv olarak değiştirdi. Bölgenin TBMM’ye tahsis edilmesinin ardından müze değeri taşıyan binaya dokunulmaması, tesisin bahçe bölümüne yapılması kararlaştırılmıştı. Tahsis kararının ardından Kültür Varlıkları’nı Koruma Kurulu’nun görüşü alınmaksızın fabrikanın müştemilatı arasında yer alan içki atölyeleri, sosyal tesis, depo ve hangarlar yıkıldı. Meslek odalarının yıkıma ilişkin suç duyurusuna hazırlanması, bölgeye yapılması beklenen projeye yargıdan iki tane yürütmeyi durdurma kararının çıkması üzerine TBMM yönetimi fikir değiştirdi. Yargı kararlarından önce koruma kurulu toplantılarına bürokrat göndererek baskı yapan TBMM Başkanlığı, yürütmeyi durdurma kararlarının ardından projenin Tekel fabrikası alanına yapılmasından vazgeçti. TBMM’nin Tekel fabrikası alanına yapmak istediği tesisi Osmanlı döneminde padişahın savaş öncesi topladığı kurul olan “Otağı Hümayün” tarzında, içini ise Selçuklu mimarisi ile düzenlemeyi planladığı öğrenildi. Meslek odalarının başvurusu ve yargının iki yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından TBMM yönetimi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na daha yakın bir bölgeyi gözüne kestirdi. Görüşmelerin yapılmasının ardından Beştepe’de büyükşehir belediyesine bağlı ASKİ’nin kullandığı Ala Tesisleri’nin TBMM’ye devri kararlaştırıldı. Yaklaşık 3 bin metrekare kapalı, 30 bin metrekarenin üzerinde de açık alana sahip olan bölgenin Meclis Başkanlığı’na düşük bir ücret karşılığı tahsis edilmesi benimsendi. TBMM’nin tesislerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na daha yakın mesafedeki bu bölgeye taşımaya karar vermesinin ardından Otağı Hümayun tarzı bir yapı konusunda ısrarını sürdürüp sürdürmeyeceği, tesisleri nasıl kullanacağı ise henüz belirsizliğini koruyor. ‘HAKKIMI HELAL ETMİYORUM TAYYİP SANA’ Haber Merkezi Almanya’nın Köln kentinde, İslam karşıtı Pegida’nın uzantısı Kögida adlı grubun düzenlediği gösteriyi protesto için yapılan mitinge katılan AKP İstanbul Milletvekili ve AKP Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Metin Külünk, yeşil sermaye mağdurunun protestosuyla karşılaştı. Gösterinin yapıldığı meydanda Almanlarla bir süre sohbet eden Külünk, yeşil sermaye mağduru olduğunu iddia eden Hanifi Doğan’ı (70) yanına çağırdı. İkili bir süre sakince konuştu. Ancak Hanifi Doğan daha sonra, “Hakkımı helal etmiyorum Tayyip sana” diye bağırmaya başladı. Bunun üzerine Külünk, “Sayın Cumhurbaşkanımıza haksızlık ediyorsun” diyerek Doğan’ın yanından uzaklaştı. Yeşil sermayenin kendisini yaklaşık 1 milyon mark dolandırdığını ileri süren Doğan, Külünk’e, “Hakkımı sana da helal etmiyorum” diyerek bağırmaya devam etti. Dört çocuk babası ve 41 yıldır Almanya’da yaşayan Hanifi Doğan, “Milli Görüş camilerinde bizlerden para topladılar. ‘Memlekette sizin de bir taşınız olsun, dediler. Ama ne yazık ki soyulduğumuzu öğrendik” dedi. 7 Emniyet personelinin işine son verildi DUYGU GÜVENÇ ANKARA Hükümet ile cemaat kavgası, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak yurtdışında sözleşmeli olarak çalışan personele de uzandı. Emniyet, yurtdışı teşkilatını yeniden düzenlemeye karar verirken, ilk etapta 7 personelin işlerine son verildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, Dışişleri Bakanlığı’na ilettiği yazıda “yurtdışı teşkilatlarının yeniden yapılandırılması ve 2015 mali yılında ilgili personelin istihdamının uygun görülmemesi sebebiyle; ilgililerle yapılan Hizmet Sözleşmesinin 16’ncı maddesi gereğince ihbar süresine uyulmak kaydıyla, 31 Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere sona erdirilecek şekilde, adı geçenlere gerekli tebliğlerin yapılarak Daire Başkanlığımıza bilgi verilmesini” dedi. Yurtdışındaki temsilciliklerinde söz leşmeli çalışan personele yönelik hak ihlallerine eklenenler arasında ise asker de yer aldı. Londra Büyükelçiliği Askeri Ataşeliği, kasım ayında doğum yapan Pınar Gürtuna’yı 31 Aralık 2014’te işten çıkarttı. İş sözleşmesinin feshinde gerekçe gösterilmedi. Gürtuna’nın uzun süredir mobbinge uğradığı ve 2013 yılındaki böbrek rahatsızlığı sırasında da rapor alması nedeniyle savunmasının istendiği ortaya çıktı. Gürtuna, bu bildirimi aldığında doğum iznini kullanıyordu. Sendika temsilcileri, “Bilinen tek suçu sözleşmeli bir anne olmaktır, sözleşmeli personel mevzuatında kendisine bir hak olarak tanınan ‘doğum nedeniyle hizmet sözleşmesinin bir yıl süreyle geçici olarak dondurulması’ hükmünden faydalanmak istemesidir” diyerek verilen bu kararın hukuksuz olduğunu belirtti. Sendika ve Gürtuna, kararı yargıya taşıyacak. ÖRGÜTÜN ARAPÇA KISALTMASI ‘DAİŞ’ OLMASINA KARŞIN ERDOĞAN’IN TALEBİNE UYGUN OLARAK ‘DEAŞ’ OLDU Erdoğan istedi örgütün adı değiştirildi! DUYGU GÜVENÇ 11 öğrenci tutuklandı ERZİNCAN (Cumhuriyet) Erzincan’da HDP ve DBP’nin Maraş ve Roboski katliamlarını protesto için düzenlemek istediği basın açıklamasına Ülkücü bir grubun saldırmasının ardından, Erzincan Üniversitesi’nde okuyan Ülkücü ve Kürt öğrenciler arasında da gerginlik yaşanmıştı. Polisin, geçtiğimiz günlerde Kürt öğrencilere yönelik düzenlediği operasyonda 14 öğrenci gözaltına alınmıştı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen 11 öğrenci “Örgüt üyeliği” suçundan tutuklandı, 3 öğrenci ise “denetimli serbestlik”le serbest bırakıldı. ANKARA Dışişleri Bakanlığı’nın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “terörle İslam yan yana olmaz” diyerek kısaltmasının içinde “İslam” geçen terör örgütü IŞİD’i, “DEAŞ” olarak kısaltılması yönündeki “talebine” uygun genelge yayımlayarak, Arapça orijinal ismini de değiştirdiği ortaya çıktı. Örgütün Arapça orijinal isminde de “İslam” sözcüğü yer almasına karşın; bakanlık genelgesinde örgütün adı “Devlet’ül Irak ve’ş Şam” olarak değiştirilirken, yazışmalarda “DEAŞ’ın açılımının kullanılmasından imtina edilmesi” istendi. Cumhurbşakanı Erdoğan ilk defa geçen ekim ayında Paris’te terör örgütü IŞİD için “DEAŞ” kısaltmasını kullanırken, nedenini de örgütün İslam ile hiç ilgisi bulunmadığını belirterek açıklamıştı. Bu talebini özellikle yabancılarla yaptığı tüm görüşmelerinde tekrarlayan Erdoğan’ın istemine bakanlık da uydu. Ancak yayımlanan genelgede örgüte hem yeni bir kısaltma verildi, hem de örgütün “Devlet’ül İslamiyye fi’l Irak ve’ş Şam” olan Arapça adında bulunan “İslam” sözcüğü de çıkarıldı. Uluslararası literatürde olmayan DEAŞ kelimesinin açılımını Bakanlık “Devlet’ül Irak ve’ş Şam” olarak yaparak örgütün adını da değiştirmiş oldu. 11 Aralık tarihli genelgede, şu ifadeler yer aldı: “IrakŞam İslam Devleti’ için Türkçe yazışmalarda bundan böyle ‘DEAŞ’ (açılımı: Devlet’ül Irak ve’ş Şam) kısaltmasının kullanılması, yazışmalarda açılımın kullanılmasından imtina edilmesi, İngilizce yazışmalarda ise ‘DEASH’ kısaltmasına yer verilmesi Makam tarafından uygun görülmüştür.” Çok sayıda Müslüman ülkenin yanı sıra Fransa gibi bazı Batı ülkeleri de örgütün adındaki İslam kelimesinin yarattığı çağrışımlar nedeniyle DAİŞ kısaltmasını kullanıyor. Erdoğan’ın açıklamalarının ardından, Genelkurmay Başkanlığı dahil, bakanlar ve kamu kurumlarının açıkmalarında da “DEAŞ” kullanılmaya başlandı. Esad da Esed olmadı Erdoğan bir zamanlar aile dostu olduğu Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile de ilişkisini koparma kararı verdikten sonra Esed demeye başlamıştı. Erdoğan’ın bu tutumu hem hükümet organları hem de bakanlar tarafından benimsenmişti. Ancak Erdoğan’ın bu sözlerine karşın Davutoğlu, Esad’a Esed demekte hep zorlandı. Birçok konuşmasına ‘Esed’ diyerek başlayan Davutoğlu, hep ‘Esad’ diyerek bitiriyor. IŞİD: Irak ve Şam İslam Devleti DAİŞ: Devlet’ül İslamiyye fi’l Irak ve’ş Şam DAESH: adDawlah alIslamiyah fi’l Iraq wa ashSham Afganistan tezkeresi kabul edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının, NATO’nun Afganistan’da gerçekleştireceği “Kararlı Destek Misyonu” kapsamında kapsamında Afganistan’a gönderilmesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Tezkere ile TSK unsurlarının yanı sıra yabancı silahlı kuvvetlerin de 2 yıl süre ile Türkiye üzerinden Afganistan’a geçiş yapabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacak. Yabancı ülkelere ait silahlı kuvvetlerin Türkiye’den geçişine ilişkin düzenlemeler hükümetçe belirlenecek. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear