25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ŞUBAT 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 hukuk devletinde sorgulanır. Bu nedenle de ayakkabı kutularına para saklanmasına, evlerde milyonlarca para biriktirilmesine olanak tanınmaz. Biz de de birçok yasa, örneğin Gelir Vergisi Kanunu (GVK) ile Vergi Usul Kanunu (VUK), Maliye’ye “serveti sorgu sual” imkânı tanıyordu. AKP iktidar olur olmaz bu kapıyı da kapattı. Yasa, “Bir kişinin harcama veya birikimi, vergi beyannamesindeki gelirlerinin çok üzerinde ise bunların beyan edilen gelir rakamına eklenerek vergilendirilmesi”ni (GVK. Md 82/2) emrediyordu. Örneğin, hiç geliri olmayan birisi bir gemi satın almışsa, bu geminin rayiç bedelle değerlendirilmesi ve gemi sahibine bu miktar üzerinden cezalı olarak vergi kesilmesi gerekiyordu. AKP bu yasa maddesini iptal etti. (Ve böylece Burak’ın gemicikle başladığı armatörlük macerasının, sayısı artan gemilerle açık denizlerde sürmesi sağlandı!) HHH “Bir incelemede kişiler, sahip oldukları malların, yaptıkları harcamaların veya (evdebankada sakladıkları paraların) kaynağını belgelemek ve kanıtlamak zorundadır.” (VUK Md: 30/7) Yükümlü bunu yapmazsa elindeki (ve evindeki) para veya varlıkların tümü vergisi ödenmemiş kazanç kabul ediliyor ve topluca vergi çıkartılıyordu. Bu madde de AKP iktidarının ilk günlerinde (9 Ocak 2003) kaldırıldı. Ve Başbakan kendisi dahil herkese “Nereden buldun?” diye soru sorulmasını önledi. Tayyip Bey’in bugünlere iyi hazırlandığı anlaşılıyor. “Uygulamalarıyla olduğu gibi niyetiyle de bu hükümet güven vermiyor!” “Yapılması gereken yasal düzenlemeler bütün olarak Meclis’e getirilmiyor!” “Yasalar parça parça, gıdım gıdım Meclis’e getiriliyor.” “Yemlenmesi gerekeni yemlemek’ için, parça parça yasa düzenlemesi yapılıyor.” Bu sözler AKP için söylenmiş değil. Dinime Küfreden... Asıl Paralel Yapı Şeytan’la... Ağzından Allah’ı düşürmüyor. Ama hep Şeytan’la iş tuttuğu ortaya çıkıyor. Oysa asıl paralel yapıyı Gülen’den önce Şeytan’la kurduğu anlaşılıyor. Bu “yapı”nın çatısı üstelik iktidar, hatta başbakan olmadan çok önce çatılmış. Evlerde bavullar dolusu para biriktirmenin altyapısı, yıllar önce ve ince ince oluşturulmuş. AA haberi: (Tarih: 27 Mart 2002) Rahmi Koç “Onun 1 milyarı var!” demesi Henüz başbakan de üzerine yaptığı öneri. 27 Mart 2002, henüz ne milletvekili ne de başbakan! ğil. Hatta milletvekili ve Meclis’te bile değil.) Ama “Nereden buldun ağzından kaçan lafın önünü kesyasası” çıkarttığı için Başbakan mek için... Ecevit’e lanet okuyor. 1 milyar doların “şüyuu”... Nedenini ise şöyle açıklıyor: Dolarların saçılmasından, “or “Sistem dışına çıkan kaynak taya çıkmasından” beter. ların yeniden sisteme dahil olması “Nereden buldun yasası”na için 2003’te yürürlüğe girecek olan daha iktidar olmadan savaş bu yasa derhal iptal edilmelidir!” açması bundandı! “(Haram ve gayrimeşru) KaynakBelediye başkanı iken 1 milyar ların sisteme girmesinden sana doları olanın... ne?” diyen yok. 12 yıl başbakanlıktan sonra Oysa Rahmi Koç, “Onun 1 kaç doları olur ki? milyar doları var!” demiş. Bu politik veya etik değil, bir Türkiye’de “milyon” ile “milyar”ı matematik sorusu. karıştırmayacak tek kişi varsa... Ama bu sorunun sorulması AKP O da Rahmi Koç. iktidarının ilk günlerinde alelacele Tayyip Bey’in “Nereden yasaklandı. buldun”a savaş açması Koç’un Kaynağı belirsiz her servet, her Söyleyen de... Ne CHP’li Kılıçdaroğlu. Ne MHP’li Bahçeli, ne de BDP’li Demirtaş!. Bu sözleri Tayyip Erdoğan söylemiş.. Hem de kim için? “Nereden buldun yasası” çıkartan Ecevit hükümeti için! Niçin? “Yemlenme” imkânını kestiği için! (Tarih 27 Mart 2002NTV) ölesiye savaşalım!” anlamına ortaya karışık demeç27 Ocak 2014) HHH “Ne istediler de vermedik!” RTE. (Gülen’e nankör demeye çalışıyor. Ama sonraki görevden alma, sürgün ve yasa düzenlemeleri; hâkim, savcı, vali, polis müdürü, dinleme, izleme dahil her türlü devlet olanağıyla paralel yapıyı bizzat kendisinin oluşturduğunu ortaya çıkarıyor! 24 Kasım 2013) Söz meclisten dışarı. Arsız siyasetçinin en büyük dayanağı halkın hafızasının zayıflığıdır: “Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi.” RTE. (Gülen’i göklere çıkarıp kendisini yerin dibine indiren demeç14 Mayıs 2013) HHH “Biz varsak, siz de varsınız. Bu hükümet olmazsa, o cemaat de yok olacaktır.” Bülent Arınç. (“Gelin barışalım!” ile “Olmazsa Hafazanallah Halk Gerçeği Görüyor!.. Merhaba, Ülkeyi 11 yıldır birlikte sömüren AKP ve Fethullahçıların kendi aralarındaki çıkar ilişkileri büyüdükçe tüm pislikleri de ortaya saçılmaktadır. 11 yıldır halka karşı her türlü terörü uygulayarak adeta yapmadıkları zulmü bırakmadılar. Halkın evlerini başlarına yıkarken kendi evlerini ise halktan çaldıkları paralarla tıka basa doldurdular. Komplolarla, şantajlarla gizli tanıklarla polisi, yargısıyla devrimcilerin ve halkın üzerinde her türlü baskı, işkence, katliam politikalarını uyguladılar. Halkını, vatanını seven ve onlar için mücadele eden binlerce devrimci, komplocu polis ve yargının kurduğu kumpaslarla hapishanelerde tutsak. Bu düzende adalet yok, hukuk yok, olmadığını bizler biliyorduk ve yıllardır söylüyoruz, halk bu gerçeği tüm çıplaklığıyla görmektedir şimdi. Avukatlarımıza düzenlenen komploları bilmeyen kalmadı neredeyse. Kendi yasalarını bile çiğneyerek gecenin bir yarısı büroları basarak, kapıları kırarak gözaltına alan, tutuklayan polis ve yargı, bugün AKP’nin komplocu diyerek yüzlercesini sürgün ettiği, ihanetçi dediği polis ve savcılardı. Avukatlarımıza işkenceleri yapan yine bu komplocu polislerimizdi. Söz konusu AKP’nin hırsızlıkları ortaya çıkınca kumpasçı olan polisimiz, halkın beynini sokaklara dökünce, halkı gaza boğup katledilince kahraman oluyordu. Yaklaşık son bir aydır yaşananlar ve “ülkenin sivil iktidarına karşı kumpas kuranlar” diye AKP’nin suçladığı yargının nasıl kumpasçı bir yargı olduğunun da itirafıdır. Dolayısıyla bu yargının almış olduğu ve alacağı kararların hiçbir hükmü yoktur, meşru değildir. Tüm sonuçlarıyla iptal edilmelidir. Bu hukuksuz, adaletsiz yargı sisteminin komplolarıyla tutuklandığımız yetmiyormuş gibi 13 yıldır F tipi tecrit hapishanelerinde katledilmeye devam ediyoruz. Tedavileri yapılmayarak sessizce hasta tutsaklarımız her gün tabutlarla çıkarılıyor. Evet bu yaşananlar AKP ve Fethullahçıların çıkar ilişkileriyle ortaya saçılan hırsızlıkları, soygunculuklarını göstermiyor yalnız. Aynı zamanda katliamcı, işkenceci, komplocu yüzlerini de ortaya çıkarmıştır. Kırıkkale F Tipi tecrit hücrelerinden selamlarımızı gönderiyoruz, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Selamlarımızla. Talat Şanlı Kalmadı HalHatır... Her Şey Satır Satır “Ailemi karıştırmayın!” deyip duran Başbakan, seçimi kaybettiğinde ailesini kriptolu telefonla bu işlere karıştırdığı için Yüce Divan’da değil aile mahkemesinde yargılansın yeter! HHH “Trafik ışıklarında çocuğuna mendil sattıran baba ile evdeki milyonları oğluna sıfırlatmaya çalışan babaya, aynı renk nüfus kâğıdı veren devlet utansın!” HHH “Oğulzede” olan eskilerine bakmaktan, yeni bakanları pek fark edemediydik: Ama içlerinden birisi fikri ile ışık gibi parladı: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık! Aslında “fikri” değil.. Ona “hissi” “ışık gibi” demek gerek. “Ses kayıtlarını dinledim... Montaj olduğunu anında hissettim!” demiş.. Fikir herkeste olur... Önemli olan histir! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Tiksinti Çığlığı!’ “18. yy”ın ünlü “Fransız” düşünürü “Voltaire”in, ülkesindeki olupbitenler, özellikle de “adalet” konusunda yaşananlar karşısında böyle bir “çığlık” attığını söyler “Victor Hugo”. Hafta başı, aramızdan ayrılışının “22.” yılında vefalı dostlarıyla birlikte andığımız “Hıfzı Veldet Velidedeoğlu” da “Cumhuriyet”teki yazılarında “Voltaire”e sık sık yer verirdi. Öte yanda şubat ayındaki anket sonuçları; onca “yolsuzluk ve rüşvet”in bile “AKP” seçmeninin “oy tercihi”ni değiştirmeyeceğini ortaya koydu; “Cumhuriyet” bu sonucu “Soyduysa Beni Soydu!” başlığıyla yayımlamıştı. “Ayşe Sayın”ın bu haberini okuduğumda; “Hıfzı Veldet Hoca”nın belirli aralarla yayımladığı “Türkiye’nin Medroso’ları” başlıklı makalesini anımsadım. (4.12.1977) “Velidedeoğlu” makalesinde, “Voltaire”in yaklaşık “250 yıl” önce yazdığı bir “dialog”a yer vermişti; 18. yy’ın başlarında yapılan bir savaşta Portekiz’i, İspanya’ ya karşı koruyan İngiltere’nin savaş sırasında yaralanan “General Bolmind” ile “Engizisyon” ajanı “Portekiz Kontu Medroso” arasında geçen bir konuşmaydı bu. “General Bolmind”, “Engizisyon”u eleştirir, “insanlık dışı” olduğunu belirtip “Medroso”ya seslenmesiyle “dialog” başlar. “Bolmind Ne kötü bir iş görüyorsunuz. Medroso Doğrudur; fakat ben, onların kurbanı olmaktansa hizmetinde bulunmayı ve kendim yanmaktansa, başkalarını yakmak felaketini yeğ tutarım. Bolmind Ne iğrenç bir seçim!” dedikten sonra tam bir “özel mahkeme” olan “Engizisyon Mahkemeleri”nin, “insanlık” adına büyük “suç” işlediklerini, insanlarla birlikte “özgür düşünmeyi”, “özgür düşünce”yi de boğup yaktıklarını bir bir anlatır; bu durumu “inceleyip yargıya varsanıza!” diye de “Medroso”yu uyarınca “dialog” sürer. “Medroso Onları nasıl inceleyip yargıya varabilirim? Bolmind ‘İnsan’sınız ya, bu yeter! (...) Düşünmeyi öğrenmek sizin elinizdedir; bir zekâ ile doğmuş bulunuyorsunuz (...) Kendiliğinizden düşünmeye cesaret ediniz. Medroso Eğer her insan kendi kendine düşünecek olursa, bunun garip bir karışıklık doğuracağı söyleniyor. Bolmind Tam tersi (...) Biz İngiltere’de, ancak herkesin düşüncesini söyleme hakkından özgürce yararlanabildiği günden beri mutluyuz. Medroso Biz de hiç kimsenin düşüncesini ‘söylemediği’ Lizbon’da tam ‘sükun’ içinde bulunuyoruz. Bolmind (...) Bu sükunet; sessizlik içinde uyumla kürek çeken ‘forsa’ların sükunetidir (...) Ruhunuzu bundan kurtarmak isterim. Medroso Eğer ben ‘forsalık’ (kürek) cezasını iyi buluyorsam?” Evet değerli dostlar; “250 yıl” sonra, “21. yy” Türkiyesi’nde, “soyduysa beni soydu” anlayışının bundan ne “ayrım”ı var? Ayrıca “Voltaire”den söz açılmışken, “Hıfzı Veldet Hoca”nın gözde öğrencisi ve “Cumhuriyet” okurlarının çok iyi tanıdığı, sevdiği “Prof. Dr. Server Tanilli”nin de tam bir “Voltaire” tutkunu olduğunu anımsamalıyız. “Server Hoca”, “Voltaire”in, “Kandid ya da İyimserlik” adlı ünlü yapıtını Türkçeye çevirmiş, kitabın sonuna da “Voltaire”in ölümünün “100. yılı”nda yapılan anma toplantısında “Victor Hugo”nun yaptığı ünlü konuşmanın çevirisini de eklemişti. Ocak ayının son haftasında Ergenekon, Balyoz, Poy razköy, vö’ler gibi davaların “yargıçları”nın da soruşturulması gerektiği yolunda haberler basında yer aldığında, “Victor Hugo”nun bu konuşmasını yer yer sizlerle paylaşayım dedim. “V. Hugo” bu konuşmasında, “Voltaire”in tanık olduğu bir “adaletsizliği” anlatır: “1761’de ‘Toulose’da evinin salonunda asılı bir genç bulunur. Halk ayaklanır, ‘ruhban’ köpürür, mahkeme soruşturma açar. Aslında bir ‘intihar’dır bu; ama tutup adam öldürmeye dönüştürülür (...) Ya suçlanan? Babadır. (Çünkü Katolik değil, bir Fransız Protestanı olan) Bir Huguenot’tur ve oğlunun Katolik olmasını önlemek istemiştir. ‘Adalet’ işe koyulur ve işte sonuç! Beyaz saçlı bir adam, bir alanın ortasına getirilir; soyundurulur; bir çarkın üstüne yatırılır. (...) İşkenceye göz kulak olmakla görevli ‘David’ adlı bir yargıç, bir rahip, demir çubuklu bir cellat (...) İşkence iki saat sürmüş, baba ölmüştür; onun ölümünden sonra gencin (oğlunun) kendi canına kıydığı anlaşılır. Ancak bir ‘cinayet’ işlenmiştir. Kim işlemiştir bunu? ‘Yargıçlar!’ Bu sözleri uzun alkışlarla kesilen “Hugo”: “Bu ‘yargılama’ karşısında ‘Voltaire’ bir ‘tiksinti çığlığı’ atacak ve bu ‘çığlık’ onun ebedi şanı olacaktır!” diyerek bitirir sözlerini. (30.5.1878) Yorum morum yok; yeter de artar bile. Ama bir çağrım var, “2 Mart Pazar” günü “Akatlar Kültür Merkezi”nde saat 13.0017.00 arası buluşalım, “Devrim Yasalarımızı Kimin Çaldığını” tartışmak üzere. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Metal 1 topların kü 2 çük bir ah3 şap topun 4 yakınına atılmasını 5 amaçlayan 6 ve “bocce” de denilen 7 spor dalı... 8 Argoda es 9 rar. 2/ Yemiş kopa1 2 3 4 5 6 7 8 9 rırken dalları 1 A C I H A Y A T çekmeye ya da 2 R A S K A D EM kovandan bal 3 K İ P E T E K E almaya yarayan 4 A Z A D E ME Y araç... Bir tür RM deniz taşımacı 5 D E T O K S 6 A U İ S A L E lığı. 3/ Kaynağı antik çağla 7 Ş İ L E M Z E N Y A L O S ME ra dayanan ki 8 rişli bir çalgı... 9 T İ A Z İ ME T Afrika’da bir ülke. 4/ Daha çok çocuklarda görülen tırnak kemirme saplantısı. 5/ Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta... İlave. 6/ Yemek... Nikel elementinin simgesi... Hayvanlara vurulan damga. 7/ Koroner damarları genişletici ilaç. 8/ Halka biçiminde mercan adası... Bir cetvel türü. 9/ Eşek için kullanılan şaka yollu bir sözcük. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hasırdan yapılmış bir kepçe aracılığıyla bir topun atılıp tutulmasına dayalı bir spor dalı... Bir renk. 2/ Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin eski adı... Eski dilde kış. 3/ Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek... Süryanilerde aziz sayılan kimselere verilen san. 4/ Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Ülkemizde de yetiştirilen bir yağ bitkisi. 5/ İri ve güçlü bir maymun cinsi. 6/ Dayanıklı bir ambalaj kâğıdı... Soyundan gelinen kimse. 7/ En küçük izci kuruluşu... Yosunların kökü andıran tutunma organı. 8/ Dağların oluşumunu inceleyen bilim dalı. 9/ Acı portakal esansı ve kınakına özütü içeren soda tipi... Nesne, şey.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear