Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 ŞUBAT 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Genel Müdür İsmet Yıldırım’ın dayı oğlu Osman Özdemir, kurumun verdiği ihalelere abone olmuş 7 KİPTAŞ’ın gözdesi! AYKUT KÜÇÜKKAYA 17 Aralık yolsuzluk operasyonu kapsamında, “Etiler Polis Okulu arazisi önce Hazine’ye sonra KİPTAŞ’a devredilecek ardından da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın gizli ortağı olduğu öne sürülen Bosphorus 360 adlı şirkete verilecekti” iddiasıyla ilgili şüpheli sıfatıyla ifade veren İsmet Yıldırım’ın genel müdürlüğünü yaptığı KİPTAŞ “dayı oğlu”na çalışmış. Yıldırım’ın akrabası Osman Özdemir’in “grup şirketleri” olarak tanıttıkları ve aynı adreste kurulu iki şirket son yıllarda KİPTAŞ ihalelerine abone olmuş. Özdemir’in bir dönem genel müdürlüğünü yaptığı Özbek İnşaat ile 2009 yılında kurduğu Alperen Yapı neredeyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki KİPTAŞ’tan başka bir şirketten ihale almamış. Adresleri aynı olan iki şirketin dün itibarıyla internet sitelerinde iletişim için yer verdikleri telefon numaraları bile aynı gözüküyor. Cumhuriyet’in ulaştığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’ndeki resmi kayıtlar Özbek İnşaat ve Alperen Yapı’nın “ihalelerde buluşmasını” gözler önüne seriyor: * 3 Aralık 2008: Özbek İnşaat’ın YILDIRIM: HER ŞEY YASAL KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım, akrabalık bağı bulunan Osman Özdemir’le ilgili yönelttiğimiz, “Bu durumu etik olarak doğru buluyor musunuz?” sorumuza şu yanıtı verdi: “Özbek İnşaat Turizm Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. yasal mevzuat çerçevesinde düzenlenmiş olan ihale ve teklif usulü neticesinde KİPTAŞ’a iş yapmış olup, şirket sahibi Serhat Balkan’dır. Bu bilgiler Ticaret Odası kayıtlarında da mevcuttur. Her ne kadar dördüncü dereceden akrabam olan Osman Özdemir’in ihale mevzuatı açısından şirketimizden iş almasına herhangi bir engel de bulunmamasına rağmen bugüne kadar iş de almamıştır.” sahipleri Serhat Balkan ve Murat Çiler, Yıldırım’ın akrabası Osman Özdemir’i şirketin genel müdürlüğüne getirdi. Bu kararın alındığı gün Özbek İnşaat’ın adresi kayıtlarda Ümraniye Atatürk Mah. Alemdağ Cad. Karanfil Sok. Ümraniye İş Merkezi N:2 K:6 D: 34 olarak yer aldı. (Bu resmi bilgi Yıldırım’ın, akrabası Özdemir’in Özbek İnşaat’la ilişkisi olmadığı yanıtını çürütüyor…) * 11 Şubat 2009: İki ay sonra Özdemir, Özbek İnşaat’la aynı adreste Alperen Yapı şirketini kurdu. İki şirketin daire no’ları bile Ticaret Sicili Gazetesi’nde aynıydı… * 11 Mart 2009: Alperen Yapı’yı kuran Özdemir bir ay sonra aynı adresteki Özbek İnşaat’taki görevini bıraktı. * 9 Nisan 2009: Özbek İnşaat ve Alperen Şirketi’nin sahipleri “aynı tarihte aynı dairede” toplanarak aynı kararı alıp şirket adresini değiştirdiler. İki şirketin yeni adresi Ticaret Sicili Gazetesi’ne şöyle yazıldı: “Kısıklı Mahallesi, Alemdağ Caddesi, No: 57/3.” O tarihten sonra Özbek İnşaat neredeyse sadece KİPTAŞ’a iş yapar. İşte KİPTAŞ’tan alınan ihaleler: * İBB Kadın Koor. Merk. İkmal İnşaatı. (2011) * Tekirdağ Merk. Zafer Mah. CHP: DENETİM ENGELLENİYOR İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde AKP’li yöneticilerin, KİPTAŞ gibi belediye iştiraklerinin denetimi konusunda ortaya koydukları engellemelerin nedeninin bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen İBB CHP’li meclis üyesi Serdar Bayraktar konuyu gazetemize şöyle değerlendirdi: “Osman Özdemir ile İsmet Yıldırım 4. derece kan hısımlarıdır. KİPTAŞ Genel Müdürü İsmet Yıldırım’ın dayısının oğlu Osman Özdemir’dir. Buradaki durum yasanın yasakladığı bir hale, bir kan bağı uzaklık ile girmemektedir. Ancak firmanın yaptığı işlerin önemli bir kısmının KİPTAŞ’tan alınan ihalelerden oluşması bir etik soruna işaret etmektedir.” 96 ad. Hait İnşaatı. (2010) * Anadolu Yakası 2. Grup Spor Salonları 5 Adet Spor Salonu Tamamlama İnşaatı. (Ağustos 2009) * Üsküdar Orkide Blok İnşaatı. (Mart 2009) * Türkiye Diyabet Vakfı Rehabilitasyon Merk. Kaba İnş. Yapılması (2013, Proje devam ediyor.) * Maltepe Başıbüyük Müteferrik İmar Yolları İkmal İnşaatlarının Tamamlanması İşi. (2011) Yine Alperen Yapı, KİPTAŞ’tan aldığı ihaleleri kendi internet sitesinde (KİPTAŞ Genel Mü dürü Yıldırım’ın “Özdemir KİPTAŞ’tan ihale almamıştır” yanıtını çürütüyor) şöyle sıralıyor: * Kadın Kooordinasyon Merkezi, sosyal tesis inşaatı. (2011) * Başıbüyük Hilal Toplu Konut Alanı İlköğretim Okulu. (2010) * İBB Kadın Koordinasyon Merkezi Binası İkmal İnşaatı (2011 Bu ihaleyi bir başka firma KİPTAŞ’tan alıyor; Alperen şirketi halen projeye devam ediyor.) Kısa bir süre öncesine kadar Özbek İnşaat ve Alperen Yapı kendilerini internet sitelerinde “grup şirketleri” olarak tanıtıyordu. Hatta Osman Özdemir’in genel müdür olarak şirket tanıtım yazıları aynı sitede yer alıyordu. Şimdilerde ise internet siteleri ayrı ancak şirketlerin adresleri yine aynı… Kaputt ya da Kurban Alman dilinin lanetli kelimelerinden birisi “kaputt”tur. “Paramparça olmuş”, “mahvolmuş” diye çevrilebilir Türkçeye. İtalyan yazar Curzio Malaparte’nin olağanüstü eserinin de adıdır. Yıllar önce gençlik yıllarımda okumuş ve çarpılmıştım. Şimdi Can Yayınları’ndan çıkan yeni çevirisiyle yeniden masamın üzerinde. Sayfaları arasında geziniyor, ansızın donan Ladoga Gölü’nde birer heykele dönüşen Sovyet topçu atlarının, okuryazar oldukları için kurşuna dizilen Rus köylülerinin, işgal altındaki Polonya’nın, cam gözlü Alman subayının, daha pek çok acı dolu, hüzünlü, insanı öfkelendiren, derin kederlere sürükleyen ve çaresizliklerin sonunda büyük yıkımlarla sona erdiğini anlatan hikâyelerini okuyorum. Malaparte “kaputt” kelimesini şöyle anlatıyor romandaki derin hikâyelerden birinde: “Kaputt sözcüğünün kökenini bilir misiniz. İbranice ‘kopparoth’ sözcüğünden gelmedir. Anlamı ‘kurban’dır.” Romanı Türkçeye çeviren Neyyire Gül Işık da Kaputt’un Avrupa’nın kurban halklarının öykülerini anlattığını söylüyor bu nedenle. HHH “Kaputt” ya da “kopparoth kurban” olmamak için ne yapmalı? Savaşın acımasız tarrakaları güneyden kuzeyden duyulmaya, iç savaşların can yakan alevlerinin üstümüze üstümüze geldiği zamanlardayız. Şimdilik bir filmi seyreder gibi seyrettiğimiz savaş hikâyeleri aslında bizden çok uzak değil. Üstelik izlediğimiz savaşların geçtiği ülkeler tıpkı Malaparte’nin anlattığı gibi; mahvolmuş ülkelere dönüşüyorlar. Savaşlarını bitirdiklerinde geriye pek bir şey kalmayacağı şimdiden belli. Bu belki kaçınılmaz bir şekilde sistemlerinin aptal kaderiyle savaşa zorlanmış ülkeler için zorunlu bir son olabilir. Hatta belki bir kere girildiyse başka çare de olmayacak; savaş makineleriyle birlikte tıpkı Almanya gibi “kaputt” olmak o ülkeler için kaçınılmaz bir kadere dönüşecektir. Peki, ama hep böyle olmak zorunda mı? Ülkeler kendi “katharsis”lerini; arınmalarını demokratikleşmeyi cehenneme çevirerek, kendi içlerinde ya da birbirleriyle savaşarak mı gerçekleştirmek zorundalar. HHH Korkumuz böyle başlıyor bizim de işte. Dışardaki savaşları izlerken içerde de müthiş bir hazırlığın, savaş hali kurallarına benzeyen kuralların yasalaştırılmaya başlandığını, övüldüğünü ve ölçünün iyice kaçtığını görüyor, iliklerimizde hissediyoruz. İstihbarat örgütüne olağanüstü yetkiler tanımaya hazırlanan, bunun için dehşetengiz taslaklar yazan hükümetin şaka yapmadığını artık biliyoruz. Önce yargıyı tümüyle kendine bağladı, internet yasasıyla demokrasinin temel bir kuralını ortadan kaldırdı. İstihbarat örgütüne tanınan olağanüstü yetkiler ise halkın, bireylerin özel hayatının gizliliğini; demokrasinin bu altın kuralını yok edecek. Gazeteler bütün medya organları artık haber kaynaklarını, yazdıklarını, çizdiklerini MİT’le paylaşmaya zorlanacaklar. Neresinden baksanız bizi savaş koşullarına alıştırmaya çalışan, varlığını her ne pahasına olursa olsun korumaya yeminli bir iktidarla karşı karşıyayız. HHH İkinci Dünya Savaşı’nda Alman halkının alın yazısının “kopparoth”a; kurbana dönüşmek, “kaputt” olmak olduğunu yazan Malaparte’nin anlattıklarının bizim ülkemiz için de geçerli olabileceğini düşünmenin zamanı geldi galiba. Belki de ortada bir savaş olmadığını söyleyerek bizi rahatlatmak isteyenler olacaktır. Öyle olmasını umuyorum ben de. Ama insanların artık özgürce konuşamadıkları, bütün kişisel sırlarını devletle paylaşmak zorunda kalacakları bir düzen kuruluyor. Dibe vuruyoruz yavaş yavaş. Devlet gözlerini üzerimize dikip kameraları, dinleme cihazları ile yetinmemeye başladığında, sonunda “kaputt” ya da “kopparoth” olan Almanların kaderine benzer bir kaderin ilk yıllarına, işte sonunda biz de adım attık diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Belirtiler korkutuyor ve biliyoruz; hep böyle oluyor çünkü. erdoğan’a yeni armağan! İHD İSTANBUL: Villaları kurtarmada son dönemeç Latif Topbaş’ın, Erdoğan ailesine ‘her detayını sorarak’ yaptığı Zeytineli’ndeki villaları yıkımdan kurtarmak için yapılan imar değişikliği askıya çıktı. Villaların bulunduğu arazi 1. derece doğal SİT alanı olmaktan çıkartılarak kaçak yapılar yasal hale getiriliyor. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da armağan edildiği belirtilen Urla Zeytineli’ndeki vilların bulunduğu 20 hektarlık alanı, sit kapsamından çıkarmak için yapılan imar plan değişikliklerinin askıya çıktığı bildirildi. Erdoğan’ın yakın dostu Latif Topbaş’a ait arazide yapılan villaları “kurtarma operasyonu”nda son dönemece girildi! 1. derece sit alanına yapıldığı için haklarında yıkım kararı verilen villalarla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, 20 hektarlık alanın tescilini değiştirdi. Bu değişiklik Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na Bilgi Edinme Yasa sı kapsamında yaptığı başvuruyla ortaya çıktı. Genel müdürlük tarafından odaya verilen yanıtta, şöyle denildi: “Yaklaşık 20 hektarlık alanda doğal sit statüsünün yeniden irdelenmesi amacıyla hazırlanan ekolojik temelli bilimsel araştırma raporu İzmir Valiliği’ne sunulmuştur. Bahse konu rapor, İzmir 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nda 28.11. 2013 tarihinde görüşülerek 20 hektarlık alanın ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescil değişikliği uygun görülmüştür. Bakanlık makamınca 25.12 2013 tarih ve 12788 sayılı olur ile onaylanmıştır. Söz konusu bakanlık makamı oluru 29.01.2014 tarih ve 742 sayılı yazı ile İzmir Valiliği’ne dağıtımı yapılmak üzere gönderilmiştir. Tescil değişikliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde 15 gün süre ile askıda kalacaktır.” Kargılı serbest bırakılsın İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, Diyarbakır D Tipi Hapishanesi’nde ağır işkence sonrası felç geçiren ve sağ kolunu kullanamayan böbrek kanseri Şemsettin Kargılı’nın serbest bırakılması çağrısı yaptı. İnsan hakları savuncuları ve tutuklu yakınları, Galatasaray’ta her cumartesi günü saat 13.30’da olduğu gibi dün de 101. kez “F Oturması” eylemi yaptı. Yapılan açıklamada Şemsettin Kargılı’nın ağır sağlık sorunları nedeniyle yakınlarını bile tanıyamaz hale geldiği belirtilerek, “Şemsettin Kargılı hapishane koşullarında iyileşmesi mümkün olmadığından bir an önce tahliye edilmelidir” çağrısında bulunuldu. ‘Berfo ana rahat uyu’ Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’ndaki 465. oturma eyleminde gözaltında kayıp oğlu Cemil Kırbayır’ı 30 yıl arayan ve 21 Şubat 2013’te yaşamını yitiren Berfo Ana’yı (Berfo Kırbayır) andı. Cumartesi Anneleri, kayıpların sorumlularını sanık sandalyesine oturtamadıkları için buruk olduklarını belirterek “Berfo Ana sen rahat uyu, oğlun Cemil bize emanet. Devleti sanık sandalyesine oturtana kadar mücadele edeceğiz” diye söz verdiler. “Adalet” istemlerini yineleyen Cumartesi Anneleri, dün 1994 yılında İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Rıdvan Karakoç ve 1995 yılında İzmir’de gözaltına alınan Murat Yıldız’ı kaybedenlerin neden korunduğunu sordular. Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, annesi Berfo Ana’yı anlatırken “O insanlığa layık çocuklar yetiştirmek için yıllarca emek verdi. Fakat oğlunun yaşam hakkı elinden alınmış, mezarı hapsedilmişti. Mezarına bir çiçek koyması bile çok görüldü. Bu coğrafyanın anaları çok çetindir, tüm yalanlara karşı çok çetindir, tüm yalanlara karşı gerçeğin peşine düşerler” diye konuştu. arımada tehlikede Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, tescil değişikliğinin tüm Çeşme Yarımadası için emsal oluşturabileceğini vurgulayarak, “Değişiklikle kaçak inşaatların bulunduğu alan sit kapsamından çıkarıldı. Sit’in kaldırılması kaçak yapıların yasal hale getirilmesinin ilk aşamasıdır. Bundan sonra kaçakların bulunduğu bölgede bir plan yapılıp Çevre Bakanlığı’na sunulacaktır. Sit kararını kaldıran bakanlığın, villaları yasallaştırmak için bu planı da onaylayacağı anlaşılıyor. Ama Yarımada’da özel bir alanın sit kapsamından çıkarılması İzmir’in doğal değerleri açısından ciddi tehlikelere neden olacak. Çeşme, Urla ve Seferihisar Yarımadası’nda mevcut planlı ve yasal yapılaşmanın bulunduğu alanların dışındaki her yer sit kapsamında” dedi. Y THY de intikam peşinde AKP’den İstifa eden Çetin, ‘Kurum aleyhine konuşuyor’ gerekçesiyle tüm vekillerinin yararlandığı VİP koltuğundan kaldırılmak istendi İstanbul Haber Servisi AKP’den istifa eden İstanbul Milletvekili Muhammed Çetin’in milletvekillerine tanınan hak nedeniyle oturması gereken VIP koltuğun kendisine verilmemesi kriz yarattı. Kabin görevlisi Çetin’i indirmek için defalarca anons yaptı. Güvenlik görevlileriyle milletvekili arasında tartışma yaşandı. Olayın sosyal medyada duyulması üzerine THY, Çetin’e istediği koltuğu verdi. Uçak 3 saat geç, 23.05’te havalandı. Türkçe Olimpiyatları’na katılmak üzere Pakistan’a giden Çetin, Atatürk Havalimanı’ndan önceki akşam saat 20.00’de hareket etmesi gereken THY uçağında yaşadıklarını olay sırasında Twitter hesabından aktardı. Çetin, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Hukuk hâlâ varsa hakkımı ararım. Uçakta perondan ayrıldıktan sonra bir yolcu inecek diye anons yapıldı, sonra kapı açıldı ve ‘Valizinizi çıkardık buyurun inin’ dediler. ‘İnmek niyetim yok’ dedim. ‘Polisle mi çıkaracaksınız, mümkün değil’ dedim; bütün yolcular ideolojik bir tavırla bekletiliyor.” Çetin, uçaktan cep telefonuyla gazetecilere yaptığı açıklamada ise uluslararası uçuşları “ihlal ettiği” gerekçesiyle polisce indirilip adliyeye sevk edileceği bilgisi aldığını söyledi. Çetin, THY’nin keyfi uygulamalarıyla mağdur edildiğini, sistemin kendisini vekil olarak tanımadığını söyledi. Çetin, “Mesele koltuk değil, hukuk meselesi. Milletvekiline bu yapılıyorsa tamamen ideolojik saplantıların Türkiye’yi nereye götüreceğinin göstergesi” dedi. ÇADIR DİRENİŞİ yine müdahale Dev Genç’e HY’nin aleyhinde konuşuyor! THY Basın Müşavirliği açıklamasında ise “Çetin, THY ile son dönemdeki seyahatlerde uçak içinde şirketin aleyhinde konuşmalar yaparak kurumsal kimliğimizi rencide etmiştir. THY yönetimi Muhammed Çetin’i ‘Upgrade’ etmeme kararı aldı” denildi. T İstanbul Haber Servisi DevGençlilerin Cevahir AVM önünde tutuklu 2785 öğrencinin serbest bırakılması istemiyle başlattığı açlık grevi ve çadır direnişi eylemine polis dün de biber gazlı ve plastik mermili müdahalede bulundu. Gruptakileri gözaltına almaya çalışan polis çevredeki yurttaşların tepkisi nedeniyle bölgeden uzaklaştı. DevGençliler tarafından yapılan açıklamada, “5 günlük açlık grevimiz ve çadır direnişimiz devam etmektedir. Tüm halkımıza sesleniyoruz tutsak 2785 öğrenciyi birlik olup hücrelerden alacağız. Bu mücadelede DevGençlilere destek olmaya mücadeleyi büyütmeye Cevahir AVM önüne çağırıyoruz” denildi. Aydın Doğan’dan Sabah hakkında suç duyurusu İstanbul Haber Servisi Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın avukatı, Sabah gazetesinin yayınları üzerine suç duyurusunda bulunacağını, Sabah yönetimi hakkında yasal yollara başvuracağını söyledi. Doğan’ın avukatı Şehnaz Doğan Yüzer, Sabah’ın karalama kampanyası yürüttüğünü belirterek “Sabah’ın ortalıkta gözükmeyen sahibi ve yönetimi, tetikçileri aracılığıyla ahlak sınırlarını zorlamaktadır. Bu süreç halen yolsuzlukları nedeniyle yurtdışında kaçak yaşamakta olan Cem Uzan’ın bundan 13 yıl önceki bir iftirasıyla başlamıştır. Geçen bu süre içinde ise müvekkilim aynı konuyla ilgili davalarda yedi ayrı mahkemede yedi kez beraat etmiştir. Buna rağmen Rasim Ozan Kütahyalı isimli şahsa yazdırılan yazıyla Yargıtay süreci etkilenmeye çalışılmaktadır” dedi.